Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/1654 E. 2022/32 K. 13.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1654 Esas
KARAR NO: 2022/32
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/03/2021
NUMARASI: 2020/662 Esas, 2021/336 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 13/01/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dilekçesi ile; dava dışı …’a ait işyeri için müvekkili tarafından paket sigorta poliçesi yapıldığını, 28/03/2017 tarihinde meydana gelen yangında işhanının hasar gördüğünü, yangın raporunda, yangının davalıya ait …adlı işyerinden çıktığının tespit edildiğini, hasar nedeniyle sigortalıya 13.075,00 TL ödendiğini, sigortalıya yapılan ödemenin rücuen tahsili için davalı aleyhine takip başlattıklarını, davalının takibe haksız itiraz ettiğini belirterek takibe itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevabında; uyuşmazlığın haksız fiilden kaynaklanması nedeniyle görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğunu, bu nedenle davanın öncelikle usulden reddi gerektiğini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; sigortalı ve davalının ticari işletme kaydı bulunmadığı, davacının sigortalısının ikinci sınıf tüccar olup işletme esasına göre defter tuttuğu, sigortalının 2020 yılı vergiye esas gelirine göre esnaf olarak kabulü gerektiği gerekçesi ile dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Karar yasal süresinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak; vergi dairesi yazısına göre sigortalı ve davalının 2. sınıf tacir olduğunu ve sigortalının işletme esasına göre defter tuttuğunu, VUK 177.maddesinde belirtilen hadlerden 1. ve 3. bendindeki konularda faaliyette bulunanların yarısını, 2.bendindeki faaliyetlerde bulunanların tamamı dikkate alınarak bu rakamları aşanların tacir olarak kabul edildiğini, bu nedenle sigortalı ve davalı tacir olduğundan uyuşmazlıkta Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevli olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava, hukuki niteliği itibari ile TTK.nun 1472. maddesine dayalı rücuan tazminat davasıdır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 22.03.1944 tarih ve 37 E.- 9 K. 3 sayılı kararında bu husus “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu dâvası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4/1. maddesinde her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı hüküm altına alınmış, maddenin (a) bendinde bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ile çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve çekişmesiz yargı işi sayılacağı belirtilmiştir. Buna göre bir uyuşmazlığın ticari dava niteliğinde olabilmesi için, her iki tarafın da ticari işletmesini ilgilendirmesi yahut aynı maddenin alt bentlerinde düzenlenen istisnalardan birine dahil olması gerekmektedir. Dosya kapsamından; işyeri sigorta poliçesi ile sigortalı işyerinde yaşanan yangın nedeniyle davacının dava dışı sigortalısına sigorta bedeli ödediği, sonrasında yangının davalıya ait işyerinden kaynaklandığı ileri sürerek ödediği bedelin davalıdan rücuen tahsili için takip başlattığı anlaşılmaktadır. Vergi Dairesi yazısına göre, sigortalı ve davalının 2. sınıf tacir olup, işletme esasına göre defter tuttuğu görülmektedir. Yargıtay 13. HD’nin 2014/18475 Esas, 2015/26384 Karar sayılı ilamları dikkate alındığında, bu durumda taraflar tacir olup uyuşmazlığın her iki tarafın da ticari işletmesini ilgilendiren haksız fiilden kaynaklandığı anlaşıldığından, davanın ticaret mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle mahkemece görevli olmasına rağmen görevsizlik kararı verildiğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353.1.a.3 maddesi uyarınca kabulüyle kararının kaldırılmasına karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE, 2-Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/662 Esas, 2021/336 Karar ile 17/03/2021 tarihli kararının HMK 353.1.a.3 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf yargılaması aşamasında duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu karar harcının, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 59,30 TL harçtan mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 6-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-3 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.13/01/2021