Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/1530 E. 2021/1313 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1530 Esas
KARAR NO: 2021/1313
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
ARA KARAR TARİHİ: 14/07/2021
NUMARASI: 2021/476 Esas
DAVA: İFLAS (Adi Takipten Doğan İflas (İİK 156))
KARAR TARİHİ: 18/11/2021
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili, 08.07.2021 tarihli dava dilekçesinde, müvekkili şirketin davalı şirketten alacağının tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında Kambiyo Senetlerine Özgü Haciz Yolu ile takip başlatıldığını, 27.05.2019 tarihinde takip yolunun Kambiyo Senetlerine Özgü İflas Yoluna çevrildiğini, ödeme tebliğ edilen borçlunun itirazı üzerine İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/422 Esas sayılı dosyasında İtirazın kaldırılması ve İflas davası açıldığını, İflas ödeme emrinde yetkiye itiraz edilmiş olması nedeniyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verildiğini, kararın istinaf ve Yargıtaycada onandığından İcra dosyasının bu sefer yetkili yer olan Anadolu İcra Müdürlüklerine gönderildiğini, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında gönderilen Kambiyo Senetlerine Özgü İflas Yolu ile ödeme emrinin tebliğ edildiğini ve borçlunun yasal sürede itirazda bulunmadığı gibi dosya borcunun da ödenmediğini, borçlu şirketin yurt dışında yapmış olduğu faaliyetler nedeniyle alacakları bulunduğunu, takip borçlusunun bu alacaklarının SWİFT sistemi aracılığıyla bankalardan döviz olarak tahsil edildiğini, İİK 159. maddesinde alacaklıların menfaati için zaruri görülen bütün muhafaza tedbirlerin alınacağının emredildiğini, alacaklıların hak ve menfaatinin korumak amacıyla borçlunun mevcut banka hesaplarında tasarruf yetkisinin kısıtlanmasını, borçlu tarafından yeni hesap açılabilecek olması nedeniyle BBDK ve Merkezi Kayıt kuruluşuna müzekkere yazılarak, banka hesabı açmasının yasaklanmasına veya açılan hesaba ilişkin tasarruf yetkisinin kısıtlanmasına ,yapılan ya da yapılacak ödemelerin durdurulmasına tedbiren karar verilmesini ve davanın kabulü ile takip dosya borcunu ödemeyen davalı borçlu şirketin iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARI: Mahkemece, 09.07.2021 tarihli ara karar ile HMK’nın 389. maddesindeki şartların mevcut olması ve talep halinde İhtiyati tedbire karar verileceği, asıl uyuşmazlığı çözecek şekilde İhtiyati tedbir kararı verilmesine hukuken imkan bulunmadığı gibi taraflar arasındaki uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiği HMK 389 vd madde hükümlerinde öngörülen koşulların gerçekleşmediği gerekçesiyle, İhtiyati tedbir isteminin koşulları oluşmadığı belirtilerek talebin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Ara karar, yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak, dava dilekçesinde ki iddia ve taleplerini özetlendikten sonra, İİK 159. madde gereğince tedbir (muhafaza) taleplerinin mevcut olduğunu, tedbir talepleri doğrultusunda bankalara müzekkere yazılarak borçlu şirketin hesap hareketlerinin talep edildiğini belirtilerek, talepleri doğrultusunda tedbir kararı verilmesini ilk derece mahkeme ara kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, İİK 171 vd maddeleri uyarınca Kambiyo Senetlerine Özgü İflas yolu başlatılan takip neticesinde borcun ödenmemesi itiraz ve şikayette bulunulmaması üzerine aynı yasanın 173/1. fıkrası gereğince açılan iflas istemine ilişkindir. Derdest dava dosyasında, davacı tarafın, davalı borçlu hakkında İİK 159.maddesi uyarınca muhafaza tedbir talebinin mahkemece reddine dair verilen ara karar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 391/3. maddesi gereğince istinaf edilmiştir. Uyuşmazlık; İİK’nın 159.maddesi gereğince davalı borçlu şirket hakkında alınması gereken muhafaza tedbirlerinin ne olması gerektiği ve mahkeme kararının bu anlamda usul ve yasaya uygun bulunup bulunmadığıdır. 2004 sayılı İcra İflas Kanunun 181.maddesinde usul düzenlenmiş, maddede 159, 160, 164, 165 ve 166. maddelerin bu fasıl hükmüne görü vukua gelen iflaslara da tatbik olacağı belirtilmiştir. Aynı yasanın 159.maddesinde ise; muhafaza tedbirleri üst başlığı ile iflas talebi halinde mahkemenin ilk önce alacaklıların menfaati için zaruri gördüğü bütün muhafaza tedbirlerini emredebileceği, borçlunun ödeme emrine itiraz etmemesi halinde alacaklının talebi üzerine mahkemenin mutlaka bu tedbirlere karar vermeye mecbur olduğu, bu emirlerin iflas dairesince yerine getirileceği, ikinci fıkrada ise defter tutmadan gayri muhafaza tedbiri isteyen alacaklıdan ileride haksız çıktığı taktirde borçlunun ve üçüncü şahsın bu yüzden uğrayacağı zararları karşılamak üzere Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 96.maddesinde yazılı bir teminat alınmasını isteyebileceği, borçlunun ödeme emrine itiraz etmemiş veya alacak bir ilama bağlı ise teminatın aranmayacağı ifade edilmiştir. İş bu davada, mahkeme ara kararı iie yalnızca 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 389 maddesinde ki İhtiyati tedbir şartları değerlendirilerek talep reddedilmiştir. Davacı alacaklının iş bu davadaki tedbir talebi, borçlu şirketin banka hesaplarındaki tasarruf yetkisinin kısıtlanması, borçlu tarafından yeni hesap açılabilecek olması nedeniyle BBDK ve Merkezi Kayıt kuruluşuna müzekkere yazılarak banka hesabı açmasının yasaklanması veya açılan hesaba İlişkin borçlunun tasarruf yetkisinin kısıtlanmasına, yapılan ya da yapılacak ödemelerin tedbiren durdurulmasına ilişkindir. Her ne kadar yasal düzenlemede mahkeme tarafından alacaklıların menfaati için zaruri gördüğü bütün muhafaza tedbirlerinin mahkeme tarafından alınabileceği belirtilmiş ise de borçlu şirketin ticari hayatını engelleyecek ve bankalar nezdindeki ticari itibarını zedeleyecek nitelikte tedbir talebi bu anlamda kabul edilemeyeceğinden davacının istinaf nedenleri isabetli görülmemiştir. Diğer yandan, yasadaki düzenleme emredici nitelikte olmayıp, mahkemenin taktirine bırakılmıştır. Diğer yandan; ihtiyati tedbir, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun onuncu kısmında, 389 vd maddelerinde geçici hukuki korumalar üst başlığı altında düzenlenmiştir. 389. maddede şartlarına yer verilmiş, 390/3. fıkrada ise,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır”. Düzenlemesi ile ihtiyati tedbir talep eden tarafa yüklenen edimler bir nevi açıklanmıştır. HMK kapsamında ise, davacı alacaklının İhtiyati tedbir taleplerinin , HMK 389. maddedeki ihtiyati tedbir şartlarının da oluşmadığını ortaya koymaktadır. Açıklanan nedenlerle ve özellikle yasal düzenlemeler kapsamında, mahkeme gerekçesi ve gerekçede belirtilen taraflar arasındaki uyuşmazlığın yargılamayı gerektirmesi gibi geçici hukuki koruma niteliğindeki İhtiyati tedbirle bağdaşmayan ifadeler ve İİK 159. maddenin değerlendirilmemiş olması isabetli olmamakla birlikte davacı alacaklının talep ettiği İhtiyati tedbir yönelik istemlerinin reddinde sonuç olarak bir isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/476 Esas sayılı derdest dava dosyasında verilen 09.07.2021 tarihli ara kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1 bendi uyarınca esastan REDDİNE, 2- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 59,30 TL harcın peşin olarak alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davanın niteliği ile istinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 4- Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 362/1- f bendi ve 391/3. fıkrası gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.18/11/2021