Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/1398 E. 2021/1093 K. 07.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1398 Esas
KARAR NO: 2021/1093
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 21/03/2018
NUMARASI: 2015/168 Esas, 2018/306 Karar
DAVA: TAPU İPTALİ VE TESCİL (Satın Almaya Dayalı)
KARAR TARİHİ: 07/10/2021
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacılar vekili, 12/01/2015 tarihli dava dilekçesinde; davalı kooperatif ile müvekkilleri arasında kooperatif ortaklık sözleşmesi akdedildiğini, davalı …’in ise kooperatifi temsile yetkili yönetim kurulu başkanı olduğunu, müvekkillerinin ödeme edimlerini yerine getirmesine karşılık kooperatif kapsamında inşa edilen İstanbul ili Ümraniye ilçesi …-… parselde kayıtlı gayrimenkullerden … Blok … numaralı konut vasfındaki bağımsız bölümün müvekkillerinden … adına, aynı kooperatif bünyesindeki … Blok … numaralı konut vasfındaki bağımsız bölümün ise müvekkillerinden … adına davalılar tarafından tapuda devir ve tescil işlemlerinin tesis edileceğini, müvekkillerinin anlaşma gereğince edimlerini ifa ettiklerini, müvekkili …’ın kendi hissesine isabet eden … numaralı bağımsız bölüm ortaklığından istifa ettiğini, ödemelerinin diğer davacı hissesine isabet eden … numaralı daireye mahsup edildiğini ve … numaralı daire üzerindeki hak sahipliğinin 1/2 nisabı olarak belirlendiğini, davalı …’in kooperatifteki yönetim kurulu başkanlığı sıfatını kullanarak müvekkillerini hulus ve saffetinden faydalanmak suretiyle dava konusu taşınmazın tapu kaydını hileli iş ve işlemler neticesinde kendi üzerine yaptığını, kendi şahsi borçları nedeniyle taşınmaz tapu kaydını borçlandığı yerlere teminat gösterdiğini, meselenin çözümü yönünde bir adım atılmadığını, kooperatifin diğer hak sahiplerine daireleri teslim etmesine rağmen hak sahipliği sabit olan müvekkil hissesine isabet eden dairenin devir ve tescil işlemlerinin yapılmadığını, 29/08/2013 tarihli ihtarname keşide edildiğini iddia ederek, İstanbul ili, Ümraniye ilçesi, …-… parselde kayıtlı gayrimenkul üzerinde bulunan binalardan … Blok, … numaralı dairenin her türlü takyidattan ari şekilde müvekkilleri adına hisseleri oranında tapuda devir ve tescilinin yapılmasını talep ve dava etmiştir. Davacılar vekili, 10/05/2016 tarihli duruşma zaptına geçen beyanlarıyla; taşınmazın adlarına tescil talebinden vazgeçtiklerini, öncelikle bağımsız bölümün rayiç değerinin tespiti ile dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacılar vekili, dava değerini ıslah ederek arttırmıştır.
CEVAP: Davalı kooperatif tasfiye memuru olarak … vekili, dosyaya ibraz etmiş olduğu 25/12/2015 tarihli dilekçe ile, aleyhlerine açılan davayı kabul ettiklerini, kabul beyanlarının davacı tarafa tebliğini talep etmiştir.
İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNİN 2015/19 ESAS, 2015/268 KARAR VE 25/06/2015 TARİHLİ KARARI İLE; Görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir. Karar, temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; yargılama sırasında davalı kooperatifin vekili sıfatıyla dava dosyasına davanın kabulü yönünde 25/12/2015 tarihinde UYAP üzerinden dilekçe sunulmuş ise de dilekçeyi sunan vekilin dava dosyası kapsamında yer alan vekaletname içeriğinde davayı kabul yetkisinin bulunmadığının tespit edildiği, davayı kabul yönündeki irade beyanının mahkemece esas alınmadığı, Ümraniye Tapu Müdürlüğü’nden celp edilen tapu kayıtlarından dava konusu … Mah. … Ada … parsel … Blok … nolu bağımsız bölümün satışı suretiyle 07/04/2003 tarih … yevmiye sayısı ile … adına kayıtlı ve tescilli olduğu, tapu üzerinde muhtelif icra müdürlüklerinin icra takip dosyalarından gönderilen haciz yazıları uyarınca muhtelif alacaklılar lehine haciz konulduğu, davacıya davalı kooperatifçe verilecek başkaca bir dairenin olmadığının tespit edildiği, davacılardan …’ın 30/07/1998 tarihinde kooperatife üye olduğu, kendisine … Blok … nolu dairenin tahsis edildiği, diğer davacı …’ın 03/08/1998 tarihinde kooperatife üye olduğu ve kendisine … Blok … nolu dairenin tahsis edildiği, davacılardan …’ın 11/03/2003 tarihli dilekçesi ile üyelikten istifa ederek … nolu daire için yaptığı tüm ödemelerin … nolu daire yönünden diğer davacı …’a ait üyelik ödemelerine dahil edilmesi ile … nolu dairenin … – … şeklinde kabul edilmesini talep ettiği, kooperatifçe bu şekilde kabul edilmesine karar verildiği, kooperatifin 2006 yılından sonra üyelerden bir aidat toplamadığı, 2007 yılında 2006 yılına ait genel kurul toplantısı yapılarak kooperatifin tasfiye sürecine girdiği, başkaca genel kurul toplantısı yapılmadığı, davacı tarafından ödenmemiş üye aidat borcu bulunmadığı, bu durumda kooperatife borcu bulunmayan davacıların tapu iptal ve tescil talep hakları bulunduğu, ancak taşınmaz üzerindeki üçüncü kişiler lehine kurulmuş haklardan kaynaklı takyidatların bulunması nedeniyle davacılar tarafından bu istemden vazgeçilerek rayiç değerinin talep edildiği, teknik bilirkişi aracılığıyla dava konusu taşınmazın dava tarihi itibarıyla ödemelerin güncellenmiş değeri itibarıyla 450.000,00 TL değeri bulunduğu, bu bedeli davacıların kendilerine tahsis kararı verilmesine rağmen daireyi teslim etmeyen davalı kooperatiften talep edebilecekleri diğer davalı …’in her ne kadar davalı kooperatifin yönetim kurulu başkanı ise de kooperatifin daireyi kendisine satış yoluyla tescil ve devir etmesi nedeniyle işbu davada davalı …’den ( işbu davalının isim ve soyisim tahsisi sonucu isminin … olduğu anlaşılmakla ) talep edemeyeceği davanın bu davalı yönünden pasif husumet yokluğundan reddi gerektiği gerekçesiyle davanın davalı kooperatif yönünden kabulüne, 450.000,00 TL’nin reeskont faizi ile davalı kooperatiften tahsili ile davacılara 1/2’şer payları oranında ödenmesine, davalı … (…) yönünden pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, davacılar vekili tarafından ve hüküm başlığında davalı olarak gösterilen merkez adresi Maltepe / İSTANBUL’da bulunan kooperatif tasfiye memuru tarafından yasal süresi içerisinde istinaf edilmiştir. Davacılar vekili, istinaf nedenleri olarak; dava dilekçesindeki iddiaları özetledikten sonra kararın … yönünden kaldırılması gerektiğini, dava dilekçesinde ekli belgenin muteberliği noktasında hiçbir araştırma cihetine gidilmediğini, bizzat davalı tarafından imzalı belgede devredileceği ifadesinin geçtiğini, …’in davanın tarafı olmadığı gerekçesinin bir dayanağı kalmadığını, davalının kooperatif başkanı olarak müvekkilleri adına kayıtlı taşınmazı satış suretiyle kendi şahsı adına tescil ettirdiğini, zaten yargılama aşamasında beyanlarına itiraz etmeyerek hatta davanın kabulü hususunda beyanda bulunduğunu, davanın tarafı olduğunu, davalı …’in usulsuz işlemi sonucunda mağdur olan müvekkillerini uzun yargılama süreci ve kooperatiften tahsili mümkün olmayan yargılama giderlerininde ayrı bir külfet olarak kendileri üzerinde kalacağını, … yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi halinde taşınmaz bedelinin tahsilinin mümkün olduğunu, taşınmazın halen … adına kayıtlı olduğunu, davalı …’e karşı dava açılmasına rağmen kararda …’in davalı olarak gösterilmeyip tasfiye memuru olarak gösterildiğini, çelişkili vekalet ücretine hükmedildiğini belirterek, … yönünden verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. Dava dışı davalı kooperatif ile aynı unvana sahip ancak adresi Maltepe / İSTANBUL’da bulunan kooperatif temsilcileri istinaf nedenleri olarak; kararın haksız ve yersiz olduğunu, davacıların kendilerinin üyesi olmadığını, 1999 yılında daireler için kuralar çekildiğini, kuralarda davacıların adının bulunmadığını, üyeliklerin söz konusu olmadığını, ayrıca kooperatiflerinde … Blok diye bir blokun bulunmadığını, … ve … blok adı altında iki blok olduğunu, tasfiye memuru olarak 1994 yılından beri kurul toplantılarına katıldığını, ancak böyle bir üyelerinin bulunmadığını, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu iddia ederek, kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava; kooperatif üyeleri tarafından açılmış olan tapu iptal tescil – tazminat istemine ilişkindir. Dosya kapsamından; davacıların merkez adresi Ümraniye İstanbul’da bulunan davalı tasfiye halindeki kooperatif üyesi oldukları, davacılar ve dava dışı şahit arasında daireler ile ilgili protokol düzenlendiği ve 2012 yılında davalı …’e vekaleten vekil vasıtasıyla el yazılı şekilde düzenlenen dilekçe ile taşınmazın tapudan yada imkanın olmadığı taktirde noter satış vaadi sözleşmesi ile devredileceğine dair dilekçenin mevcut olduğu, davacıların vekilleri vasıtasıyla davalı kooperatif ve davalı gerçek kişiye dava konusu taşınmazların devir ve tescilinin veya bedelinin tahsili istemine ilişkin 29/08/2013 tarihli noter ihtarnamesi keşide ettikleri, ihtarnameden sonuç alınmayınca iş bu davayı açmış oldukları anlaşılmıştır. Mahkemece, görevsizlik kararı üzerine gelen dosyada bilirkişi raporları alınmıştır.23/01/2017 tarihli bilirkişi raporunun sonuç bölümünde; S.S. İlayda Konut Yapı Kooperatifi tarafından inşa edilmiş olan ve davaya konu bağımsız bölümün de içinde bulunduğu sitenin; İstanbul İli, Umraniye İlçesi, … Mahallesi, … Caddesi, No: … (Eski:…) adresinde bulunduğu, … Blok, … nolu bağımsız bölümün tapusunun davalı … adına kayıtlı olduğu ve tapu kaydı üzerinde muhtelif takyidatlar bulunduğu, davalılar vekilinin sunmuş olduğu “Kabul Beyanı”nda; Müvekkillerinin aleyhe açılan davayı kabul ettiklerini, kabul beyanına göre karar verilmesini talep ettiği, bağımsız bölümün değerine olumlu veya olumsuz yönde tesir eden tüm unsurların ayrı ayrı irdelenerek, kat irtifakına ayrılan 33 / 4108 arsa paylı, daire nitelikli, … Blok, … Kat, … nolu bağımsız bölümün emsal karşılaştırma yöntemi ile; “Güncel Rayiç değerinin:150,00 metrekare x 3.500,00 TL / metrekare = 525.000,00 TL (BeşYüzYirmiBeşBinTürklirası) olduğu, dava tarihi olan 12.01.2015 tarihi itibariyle rayiç değerinin; 150,00 metrekare x 3.000,00 TL / metrekare – 450.000,00 TL DörtYüzElliBinTürkLirası) olarak hesap ve tespit edildiği belirtilmiştir. Davacılar dava değerini, bilirkişi rapor sonucuna göre arttırarak ıslah harcını yatırmışlardır. 11/12/2017 havale tarihli bilirkişi heyet raporunda; kooperatif merkezinde, son olarak tutulmuş 2006 yılı kebir ve envanter defterleri ibraz edildiği, 2007-2008-2009-2010-2011-2012-2013-2014 yılı ticari defterler ise ibraz edilmediğinden inceleme yapılamadığı, ticari defterlerde, 549 kodlu hesap içerisinde … üyelik hesabından 80.865.98 TL ödeme yapıldığı kaydı yer aldığı görüldüğü, 549 kodlu hesap, “Özel Fon” hesabı olduğu, ödenen aidatların bu hesapta izlendiği anlaşıldığı, ticari defterleri ibraz eden kooperatif başkanı …’in; 2006 yılından sonra üyelerden bir aidat toplanmadığını, kooperatifin tasfiyeye girdiğini, 2007 yılında 2006 yılın genel kurulu yapılıp bundan sonra genel kürül toplantısı yapılmadığını beyan ettiği, nitekim dosyaya gelen İstanbul Ticaret Sicili müdürlüğünün 24.03.2015 tarihli yazısında, kooperatifin son tescil tarihinin 2007 olduğunu beyan edildiği, kooperatif başkanının beyanını doğruladığı, kooperatifin 2006 yılı ticari defterlerinde, davacı tarafından ödenmemiş üye aidat parasının olmadığının tespit edildiği, kooperatif başkanı …’in, davacının, davalı kooperatife üye aidat borcu olmadığını teyit ettiği, davacı tarafa tahsis edilen … Blok … nolu dairenin, … adına tapuda kayıt ve tescil edildiği, bu durumda, kooperatife borcu olmayan davacının, tapu iptal ve tescil talebinde bulunma hakkı doğmuş ise de, üzerindeki takyidatlar (3.kişiler lehine kurulmuş haklar) nedeniyle tapu tescilinden vazgeçtiği, rayiç değerin kendisine ödenmesi gerektiği hususunu beyan ettiği, incelenen tapu kayıtlarında, davacıya tahsis edilen daire üzerinde bir çok haciz bulunduğu, davacı adına tapu tescilinin mümkün olamadığı, davacıya emsal nitelikte başkaca bir daire verilmesinin mümkün olmaması karşısında davacının, dava tarihi itibariyle kendisine konut verilemeyecek bir ortak durumuna düştüğü hususunun kabulü gerektiği, bu durumda kabul edilen TAZMİNAT formülüne göre hesaplama yapılması ve davacıya ödenmesi gereken tazminat tutarının tespiti gerekmekte ise de nihayetinde tüm ödemelerde eşit ortakların, sahip oldukları dairenin rayiç değeri 450.000,00 TL olacağından, başka bir deyişle tazminat tutarı; ödemelerin dava tarihi itibariyle TEFE ile güncellenmiş değeri dairenin dava tarihi itibariyle rayiç değeri, ödemelerin güncel değeri ile eşdeğer olacağını, bu durumda; ilk önce ödentilerini düzenli yapan bir ortağın ödediği aidatların dava tarihi itibariyle güncel değerinin bulunması, davacının ödediği aidat tutarının dava tarihi itibariyle güncellenmesi, dairenin rayiç değerinin dava tarihi itibariyle bulunması, bu esasa göre yararlanma oranının hesaplanması, suretiyle izleyen formülün uygulanmasına artık gerek kalmayacağı, açıklanan bu durumda davacının dava tarihi itibariyle davalı kooperatiften 450.000,00 TL alacağı bulunduğu belirtilmiştir. Mahkemece, bilirkişi raporuna göre davanın davalılardan kooperatif yönünden kabulüne, davalı gerçek kişi yönünden ise husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir. Özellikle hükümde dava dışı aynı unvanlı kooperatifin gösterilmiş olması ve dava dışı aynı unvanlı kooperatif tasfiye memurunun kararı istinaf etmiş olması nedeniyle Dairemizin 2021/846 Esas, 2021/834 Karar ve 01/07/2021 Tarihli Kararı ile: “.. İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/168 Esas, 2018/306 Karar ve 21.03.2018 tarihli kararının, davacılar vekili ve dava dışı sicil numarası 391471 olan kooperatif temsilcileri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dosya ilk derece mahkemesi tarafından dairemize gönderilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 352. madde gereğince ön inceleme aşamasında, usulü eksikliklerin tamamlanması için kararın davalı kooperatife usulüne uygun şekilde tebliğ edilmesi için Dairemizin 2019/34 Esas, 2020 /1905 Karar ve 22.10.2020 tarihli kararı ile dosyanın geri çevrilmesine karar verişmiş, 2021/129 Esas, 2021/150 Karar ve 01.02.2021 tarihli kararla İle bu kez davacılardan … yönünden HMK 344. maddesi gereğince gerekli harçların ikmali için dosya geri çevrilmiş ve devamında mahkemece dosya yeniden dairemize istinaf incelemesi amacıyla gönderilmiştir. Esasa dair inceleme aşamasında, mahkeme kararının, istinaf başvuru dilekçelerinin karşı tarafa tebliğine dair incelemede, Dairemizin 22.10.2020 tarihli geri çevirme kararında ayrıntılı şekilde, yapılan hataya yer verilerek kararın sicilde … No ile kayıtlı davalı kooperatife usulüne uygun şekilde tebliğ ile istinaf süresinin beklenmesi ve sonucuna göre işlem yapılması için geri çevrilmiş olmasına rağmen, kararın bu kez tasfiye memurlarından gerekçe açıklanmaksızın yalnızca …’ye tebliğ edildiği, diğer tasfiye memurları ve tasfiye memuru olmakla birlikte asaleten de dava açılan ve yargılama sırasında kendisini vekille temsil ettiren ve karar başlığında dahi gösterilmemiş olduğu anlaşılan davalı … vekiline kararın tebliğine dair tebligat parçasına rastlanılmamıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 301. maddesinde, hüküm yazılıp imza edildikten ve mahkeme mührü ile mühürlendikten sonra, nüshalarının yazı işleri müdürü tarafından taraflardan her birine makbuz karşılığında verileceği bir nüshasının da gecikmeksizin diğer tarafa tebliğ edileceği düzenlenmiştir. Aynı yasanın, 345. maddesinde istinaf yoluna başvuru süresinin iki hafta olduğu, bu sürenin, ilamın usulen taraflardan her birine tebliğ ile işlemeye başlayacağı, 347/1. fıkrada ise istinaf dilekçesinin kararı veren mahkemece karşı tarafa tebliğ olunacağı belirtilmiştir. HMK ‘nın yargılamaya hakim olan genel ilkelerine yer verilen ikinci bölümünün 27. maddesinde ise hukuki dinlenilme hakkı düzenlenmiştir. Madde metninde, davanın taraflarının, müdahillerinin ve yargılamanın diğer ilgililerinin, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olduğu, bu hakkın, yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunması ilkesinide içerdiği belirtilmiştir.Yasanın düzenlemeleri emredici niteliktedir. Diğer yandan 7201 sayılı Tebligat Kanunun 11. Maddesinde, vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılacağı belirtilmiştir. Tasfiye halindeki kooperatifi, tasfiye ile ilgili konularda mahkemelerde ve dış ilişkide tasfiye memurlarınca temsil edilecektir. 6102 sayılı TTK ‘nun 643 .maddesi yollamasıyla uygulanması gereken aynı Kanunun 539/3. maddesi gereğince, tasfiye halindeki kooperatife karşı açılan davada verilen hükmün tasfiye memurlarının kooperatifi temsil ve ilzam yetkileri araştırılarak, bir veya birden fazla veya tamamına tebliğ edilmesi gerekecektir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 98. maddesinde bu kanunda aksine açıklama olmayan hususlarda Türk Ticaret Kanunundaki Anonim Şirketlere ait hükümlerin uygulanacağı belirtilmiştir. 6102 sayılı TTK ‘nın 539/3. fıkrasında ise tasfiye memurları birden fazla ise aksi genel kurul kararında veya esas sözleşmede öngörülmemişse şirketin bağlanabilmesi için imzaya yetkili iki tasfiye memurunun şirket ünvanı altında imza atması gerektiği, tasfiye halindeki şirketin tasfiye ile ilgili konularda mahkemelerde ve dış ilişkide tasfiye memurlarının temsil edeceği ifade edilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/3. bendi gereğince davalı tasfiye halindeki kooperatif ticaret sicil kayıtları dosyaya celbedilmiş ve dosyadaki bilgi ve belgelerle birlikte incelenmiştir. Davalı …sicil nolu, Ümraniye / İstanbul adresindeki kooperatife ait Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinin 6 Haziran 2007 tarihli 6824 sayılı örneğinden, kooperatifin 27.05.2007 tarihli genel kurul toplantısında, tasfiyeye girmesi kararının ve tasfiye kurulu olarak, yönetim kurulu üyelerinin görev yapması teklifinin oybirliği olarak kabul edildiği, aynı toplantıda, tasfiye memuru …, … ve … ‘nin oy birliği ile seçildiği ancak tasfiye memurlarının birlikte veya ayrı ayrı temsile yetkisi olduğuna dair bir hükmün yer almadığı ,kooperatifin temsilcilerine ait imza sirkülerinin dosyada bulunmadığı, kooperatifin 06.10.2005 tarihli yönetim kurulu kararında, kooperatifin başkanlığına …, 2. Başkanlığına …, münasip üyeliğine …’nin getirildiği ve aynı kararda kooperatifin temsil ve ilzamı konusunda yönetim kurulu üyelerinden herhangi ikisinin kooperatif ünvan veya kaşesi altında atacakları müşterek imzaları ile kooperatifin temsil ve ilzam edilmesi kararı alındığı, 02.09.2001 tarihli toplantıda da yönetim kurulunun temsil ve ilzamına dair aynı şekildeki kararın ilan edildiği, aksine bir düzenlemenin olduğuna dair bilgi ve belgelere dosyada rastlanmamıştır. Davalı kooperatif ve tasfiye memuru … adı ile Av. … tarafından dosyaya ibraz edilen 25.12.2015 tarihli dilekçe ile aleyhe açılan davayı kabul ettiklerini, kabul beyanını davacılara tebliğini talep ettiği ancak dosyaya ibraz edilen Üsküdar …Noterliğinde düzenlenen … yevmiye nolu 03.04.2015 tarihli vekaletnamenin, davalı … ve dava dışı kişilere ait olduğu, vekaletnamede kabul yetkisinin bulunmadığı gibi …’in, aynı zamanda davalı kooperatifi tasfiye memuru olarak temsilen vekil tayin ettiğine dair herhangi bir ifadesininde yer almadığı anlaşılmıştır. Mahkemece, karar başlığında davalı kooperatif ve … vekili Av…. ve temsilcilerden … ve … gösterilmesine rağmen, vekilin müvekkili, tasfiye memuru … gösterilmeyerek, gerekçede …’in isim ve soyisim tashihi ile isminin … olduğu belirtilerek )… adlı kişiye ve onun yerine dava dışı aynı ünvanlı ancak ticaret sicil no …-… numaralı kooperatife karar tebliğ edilmiştir. Kararın ve davacılar vekilinin istinaf başvuru dilekçesi usulüne uygun şekilde tebliği gerçekleştirilmeden istinaf incelemesinin gerçekleştirilmesi ve bu işlemlerin ilk derece mahkemesi tarafından gerçekleştirilmesi gerektiğinden, dosyanın eksikliklerinin tamamlanması için yeniden geri çevrilmesi gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle, yasal düzenlemeler kapsamında ve Dairemizin 2019/34 Esas, 2020/1905 Karar ve 22.10.2020 tarihli kararında dosyada yapılan hataya ayrıntılı şekilde yer verilmesi de dikkate alınarak ,gerekçeli kararın … sicilde kayıtlı Ümraniye adresindeki davalı kooperatife, kooperatifin tasfiye halinde olduğu da dikkate alınarak, tasfiye halindeki kooperatifin temsiline ilişkin ana sözleşmede farklı bir düzenlemenin olmadığın tesbiti halinde tasfiye memurlarından iki kişiye kararın ve istinaf başvurusunun tebliği ile yasal süreler beklendikten sonra gerekli işlemlerin yapılarak dosyanın istinaf incelemesi yapılması için dairemize gönderilmesine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur… ” şeklinde eksik işlemlerin tamamlanması için dosya ilk derece mahkemesine iade edilmiştir. Dosya, işlemlerin tamamlandığı gerekçesiyle mahkememize gönderilmesi ile birlikte incelenmiştir. Dosyanın incelenmesinden, Dairemizin geri çevirme kararı sonrasında davalı kooperatifin tasfiye memurlarından …’nun 23/06/2013 tarihinde vefatına dair nüfus kayıt örneğinin dosya içerisine ibraz edildiği, kooperatife tebligat çıkarıldığı ancak yapılan tebligatın adreste tanınmadığı gerekçesiyle bila tebliğ iade edildiği, bunun üzerine hatalı şekilde yeniden davalı sıfatı bulunmayan unvanı aynı olan kooperatif vekiline kararın tebliğ edildiği ve tasfiye memurlarından … ( …) vekiline tebligatın gerçekleştirildiği, ancak dosya içerisindeki mevcut İstanbul Ticaret Sicil Memurluğunun kooperatife ait belgelerinden davalı kooperatifin yönetim kurulu üyelerinden herhangi ikisinin kooperatif kaşesi altındaki müşterek imzaları ile temsil ve ilzama yetkili kılındıklarının belirtildiği ve yönetim kurulu üyelerinin ise …, … ve … olduğunun ifade edilmiş olmasına rağmen tasfiye halindeki davalı kooperatifin temsilcilerinin her ikisine birden tebligatın yapılmadığı, tebligat işleminin gerçekleştirilmiş olduğunun kabul için vefat edip etmediği dosya kapsamından anlaşılamayan … haricindeki diğer tasfiye memuru …’e de karar ve istinaf dilekçesinin tebliğ edilmesi gerekir ise de dosyanın geri çevirme sayısı yapılan işlemlerin sonuca etkili olmaması ve 6100 sayılı HMK’nın 30.maddesindeki usul ekonomisi ilkesi gereği de göz önünde bulundurularak dosyanın incelenmesi uygun görülmüştür. Dosyanın incelenmesinden; görevsizlik kararı ile görevli mahkemeye gönderilen dava dosyasında görevsizlik kararının usulüne uygun şekilde tasfiye halindeki davalı kooperatifin iki ayrı tasfiye memuruna tebliğ edildiği, yargılama aşamasında yine tasfiye memurları … ve …’e dava dilekçesi ve tensip tutanağının tebliğ edildiği, dosya içerisine tasfiye kararı alan kooperatife ait İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün sicil kayıtlarının celp edildiği, tasfiye memurlarının tespit edildiği, ancak 2017 yılından itibaren davalı kooperatifin tasfiyeye girmiş olduğu ve TTK hükümleri gereğince tasfiye halindeki kooperatifi, tasfiye memurlarının temsil edeceği dikkate alınmaksızın bilirkişi raporlarının tasfiye halindeki kooperatife tebliğe çıkarıldığı, ancak yapılan tebligatların tanınmadığı gerekçesiyle 09/02/2017 tarihinde bila tebliğ iade edildiği, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün 07/06/2017 tarihli cevabı yazısında ise bu kez dosyaya aynı unvanlı ancak merkezi Maltepe / İSTANBUL’da bulunan tasfiye halindeki kooperatif ve yetkililerine dair sicil kayıtlarının ibraz edildiği, yine tasfiye halindeki dava dışı kooperatife bilirkişi raporunun tebliğe çıkarıldığı, tebligatın 2018 yılında bila iade edildiği, dava dışı kooperatife bilirkişi raporunun gönderilmesi üzerine kooperatif yetkilisi … tarafından 26/02/2018 tarihinde dosyaya yazılı dilekçenin sunulduğu, yazılı dilekçede tasfiye memurluğu görevinin olmadığını ve cevap verme yetkisi bulunmadığını belirterek tebligatı iade ettiği, mahkeme tarafından yeniden dava dışı kooperatifin tasfiye memurlarına bilirkişi raporunun tebliğ edildiği, dava dışı kooperatifin yetkilileri tarafından 09/03/2018 tarihli dilekçenin dosyaya ibraz edildiği, dilekçe sonucunda kooperatiflerinin sicildeki kayıt numaralarının belirtilerek kendi kooperatiflerinin mahkemede görülmekte olan kooperatif ile isim benzerliğinden başka ortak bir yönü bulunmadığının ifade edildiği, 09/03/2018 tarihli cevabı yazı üzerine mahkemece bu hususun 21/03/2018 tarihli duruşmada celseye geçirildiği ve tutanakta ara karar uyarınca yapılan tebligatların dava dışı kooperatif ve tasfiye memurlarının yapıldığının anlaşıldığı, ilgili katibin uyarıldığının belirtildiği, ancak yapılan işlemlere dair gerçek muhatap davalı kooperatif tasfiye memurlarına bilirkişi raporu ve ilgili tebligatların usulüne uygun şekilde gerçekleştirilmeksizin hüküm tesis edildiği ve karar başlığında ise yine dava dışı aynı unvanlı merkezi Maltepe İstanbul olan kooperatifin gösterildiği anlaşılmıştır.Dairemizin yukarıda yer verilen geri çevirme kararında ayrıntılı şekilde ifade edildiği üzere, tasfiye halindeki kooperatife tasfiye memuru veya memurları temsil edecektir. Davalı kooperatife ait sicil kayıtlarından, kooperatifin yönetim kurulu üyelerinden herhangi ikisinin kooperatif kaşesi altındaki müşterek imzaları ile temsil ve ilzama yetkili kılındıkları belirtilmiştir. Mahkemece yargılamanın bilirkişi raporlarının tebliğ tarihine kadar bu usulde işlem yapılmış olmasına rağmen daha sonraki aşamada tasfiye halindeki kooperatif dışındaki aynı unvanlı kooperatif tasfiye memurlarının yazılı beyanları ve sicil kayıtlarındaki sicil numaralı ile adreslerinin farklı olduğu gözetilmeksizin davalı olmayan kooperatif tasfiye memurlarına tebligatların gönderilmiş olması ve hüküm duruşmasında son gönderilen tebligatlarında yine yanlışlıkla dava dışı kooperatife gönderilmiş olduğunun tespitine rağmen karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmemiştir. 6100 sayılı HMK’nın 2.bölümünde yargılamaya hakim olan ilkelere yer verilmiştir. 27.maddesinde; hukuki dinlenilme hakkı düzenlenmiştir. İlgili maddenin bentlerinde yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunması hukuki dinlenilme hakları arasında sayılmıştır. Diğer yandan, Usul Kanunun hükümleri gereğince, bilirkişi raporunun ve diğer tebligatların doğru ve usulüne uygun şekilde muhataplara tebliğ edilmesi, yasal süreler beklenildikten sonra beyan ve itirazları değerlendirilerek onların bilgisi dahilinde karar verilmesi gerekecektir. Mahkemece, Usul Kanunun emredici hükümlerine aykırı şekilde dava dışı kooperatif ve tasfiye memurlarına tebligatların yapılarak ve bunlara karşılık adı geçen muhatapların yazılı dilekçeleri dikkate alınmaksızın davalı kooperatif tasfiye memurlarına usulüne uygun tebligat yapılmaksızın gıyabında karar verilmiş olması isabetli olmadığından dava dışı kooperatif tasfiye memurunun adı geçen kooperatif aleyhine hüküm tesisi sonucu doğduğundan istinaf başvurusunda hukuki yararının bulunduğu dikkate alınarak istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmesi uygun görülmüştür. Açıklanan nedenlerle ve 6100 sayılı HMK’nın emredici hükümleri kapsamında davalı kooperatif tasfiye memurlarına usulüne uygun bilirkişi raporu ile ilgili tebligatlar yapılmaksızın yokluklarında karar verilmiş olması ve karar başlığında aynı unvanlı farklı kooperatifin gösterilmiş olması nedeniyle ve bu şekilde oluşturulan karara yönelik esasa dair istinaf incelemesi yapılamayacağından dava dışı kooperatif tasfiye memurunun istinaf başvurusunun kabulüne, davacıların istinaf başvurusunun ise hükmün kaldırılma nedenleri de göz önünde bulundurularak şimdilik incelenmesine yer olmasına dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun hükmün dava dışı kooperatif aleyhine kurulmuş olması ve diğer usuli eksiklikler ile hükmün kaldırılma nedenleri de göz önünde bulundurularak şimdilik incelenmesine YER OLMADIĞINA, 2- Dava dışı merkez adresi … Caddesi … Sokak No … Maltepe İSTANBUL olan S.S İlayda Konut Yapı Kooperatifi tasfiye memurunun istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin KABULÜNE, 3-İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/168 Esas, 2018/306 Karar ve 21/03/2018 tarihli kararının KALDIRILMASINA, 4-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 5-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcı davacılar tarafından peşin olarak karşılanmış olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 6-Dava dışı kooperatif tasfiye memuru tarafından karşılanan istinaf harcının talep halinde yatıran tarafa İADESİNE, 7-Davacıların yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin mahkemece yeniden yapılacak yargılama sonucunda değerlendirilmesine, 8-Dava dışı kooperatif tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin hükmün kaldırılma nedenleri de göz önünde bulundurularak taktiren kendi üzerilerinde bırakılmasına, 9-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1a-6. bendi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.07/10/2021