Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/1324 E. 2021/1331 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1324 Esas
KARAR NO: 2021/1331
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 22/04/2021
NUMARASI: 2021/242 Esas, 2021/533 Karar
DAVANIN KONUSU: Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
KARAR TARİHİ: 18/11/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, 28.06.2018 tarihli dava dilekçesinde, müvekkili şirketin, Türkiye sınırları içinde ve yabancı ülkelerde, resmî ve özel kurum ve kuruluşlar tarafından kapalı zarf, açık artırma, eksiltme, teklif alma ve pazarlık usulü ile ihaleye çıkarılacak her türlü büyük ve küçük yapılar, her türlü mekanik, elektrik, tesisat ve inşaat işlerini bunlarla ilgili bütün ekipman ve malzeme alımı, satımı ve anahtar teslimi taahhüt etmek ve 29.11.2016 tarihinde tescil edilen tadil metninde yazılı olan diğer işlerle iştigal ettiğini, şirketin faaliyetlerine 1994 yılında başladığını, müvekkili şirketin 2007’den başlayarak 2016 yılına kadar Libya, Madagaskar, Azerbeycan ‘da çeşitli projeler alarak sadece yurt dışında faaliyet gösterdiğini, 2016 yılında, İSKİ’den 15 milyon USD bedelli Tuzla Deniz Deşarjı 14,5 milyon USD ‘ye ve DSİ’den %11,25 Kırım’la Iğdır İçmesuyu İsale Hattı, 111 milyon TL’ye aldığını, projeler için yaklaşık 20 milyon dolarlık boru alımı yapıldığını, hala dolar bazlı boru ödemelerine devam edildiğini, dolar kurunun ve sac fiyatlarının artmasından dolayı kazanma hedeflenilen oranın çok üzerinde, kur değerinden ödemeler yapmak zorunda kaldığını, müvekkili şirketin idarelerden tahsilat yapmakta zorluklar yaşadığını, likidite sıkıntısının konkordato parojesi ile aşılacağını belirterek, İİK 287/1 çerçevesinde geçici/kesin mühlet kararı verilmesi ile konkordatonun tasdikine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Alacaklıların bir kısmı, davaya müdahale talebi ile birlikte yazılı beyanlarını dosyaya ibraz etmiş ve duruşmaya katılarak beyanda bulunmuşlardır.
MAHKEMENİN 2018/784 ESAS, 2018/1237 KARAR ve 30.11.2018 TARİHLİ KARARI; Uygulamada borçlu tarafından hem vade hem de tenzilat istendiği, böylece karma konkordato teklif edildiği, borca batık olmamakla birlikte borç ödemeden aciz halinde bulunan bir borçlunun vade konkordatosu istemesinin mümkün olduğu, diğer bir deyişle mevcudu borçlarının tamamını ödeyebilecek durumda olan bir borçlunun mallarını o anda satarak vadesi gelmiş bütün borçlarını ödemesi mümkün değilse, o zaman borçlunun borçlarını %100 yani tamamen ödeme taahhüdünde bulunarak alacaklılarından kendisine bir mühlet verilmesini isteyebileceği, bu durumdaki bir borçlunun normal olarak tenzilat konkordatosu isteyebilmesinin mümkün olmadığını, zira böyle bir teklifin, teklif edilen meblağın borçlunun kaynakları ile orantılı olması şartına uygun düşmeyeceği, İİK ‘nun konkordatonun tasdiki şartlarını içeren 305 maddenin a bendinde adi konkordatoda teklif edilen tutarın, borçlunun iflası halinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşılmasının mal varlığının terki suretiyle konkordatoda paraya çevirme halinde elde edilen hasılat veya üçüncü kişi tarafından teklif edilen tutarın iflas yolu ile tasfiye halinde elde edilecek bedelden fazla olacağının anlaşılması, b bendinde teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olmasının tasdik şartları arasında gösterildiğini, 7101 sayılı kanun ile değişik 285. maddenin hükümet gerekçesininde bu yönde olduğunu, mevcudu borçlarının tamamını ödeyebilecek durumda olan davacı borçlunun düzenlemiş olduğu konkordato projesinde %20 tenzilat istemesinin mümkün olmadığını belirterek koşulları oluşmayan davanın reddine karar verilmiştir. Karar, borçlu davacı şirket vekili tarafından istinaf edilmiştir.
DAİREMİZİN 2019/28 ESAS, 2019/480 KARAR ve 14.03.2019 TARİHLİ KARARI: “… İİK ‘nun 285. maddede düzenlenen konkordato talebine ilişkin yasal düzenleme, hükümet gerekçesi, gerekçede ki sınırlama getirilmesinden kaçınıldığına dair açıklama, şirketin mali durumu, yabancı para borçları, geçici konkordato komiser heyet raporları, rapordaki tespitler, davacı şirketin konkordato ön projesine dair revize ön projesi ve tüm dosya kapsamı neticesinde, İİK ‘nun 289/3. fıkrası gereğince konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğu gerekçesi ile bir yıllık kesin mühlet verilmesi gerekirken aksine verilen ret kararı isabetli görülmemiştir. Davacı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmüş ve ilk derece mahkeme kararı kaldırılmıştır. İİK 293/2. fıkrada ki düzenleme kapsamında, mühlet kararı verilmekle yetinilmiş, aynı yasal düzenleme kapsamında, komiserin görevlendirilmesi de dahil olmak üzere müteakip işlemlerin yürütülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. 2004 sayılı İİK ‘nun 289/1. fıkrasında, mahkemece kesin mühlet hakkındaki kararını geçici mühlet içinde vereceği düzenlenmiştir. Yasanın düzenlemesi emredici niteliktedir. Kesin mühlet talebinin değerlendirilmesi sonucunda, hakkında iflas kararı verilmeyen borçlunun konkordato talebinin reddine karar verilirse, borçlu veya varsa konkordato talep eden alacaklının istinaf yoluna başvurabileceği, istinaf mahkemesinin mühlet kararı verdiği halde yapılacak işlem İİK 293. maddede belirtilmiş olmasına rağmen, istinaf mahkemesinin kesin mühlet kararını hangi süre içinde vereceği veya verdiği kesin mühletin hangi tarihin esas alınarak başlatılacağına dair özel bir düzenleme getirilmemiştir. Bu durumda, mahkememiz tarafından kesin mühlet süresinin de, geçici mühlet süre sonu dikkate alınarak verilmesi uygun görülmüştür. Somut olayda, 02.07.2018 tarihli tensip ara kararı ile davacı şirket için 3 aylık geçici mühlet kararı verilmiş, 02.10.2018 tarihli celsede ise, geçici mühletin 2 ay daha uzatılmasına karar verilmiştir. Bu durumda, geçici mühlet süresinin son günü, 02.12.2018 tarihi olacağından ve yasa gereğince kesin mühlet kararının geçici mühlet içinde verilmesi gerektiğinden, davacı şirket için 02.12.2018 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere bir yıllık kesin mühlet kararı verilmesine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur….” Gerekçesi ile ilk derece mahkeme kararı kaldırılarak, davacı şirket için 02.12.2018 tarihinden geçerli olmak üzere kesin mühlet kararı verilmiştir.
MAHKEMENİN 2019/124 ESAS, 2020/777 KARAR ve 27/11/2020 TARİHLİ KARARI; Konkordatonun tasdiki için İİK 206. maddesinin birinci fıkrasında, imtiyazlı alacaklıların alacaklarının tam olarak ödenmesi ve mühlet içinde komiser izniyle akdedilmiş borçların ifasının alacaklının bundan açıkça vazgeçmedikçe, yeterki teminata bağlanmış olması gerektiği, komiser heyeti raporunda ve bilirkişi raporunda mühlet içinde doğan ve teminat gösterilmesi gereken alacak tutarım 2.455.682,95 TL olduğunun belirttildiği, mahkemece davacı vekiline 26.10.2020 tarihli ara karar ile teminat şartını tamamlamak üzere kesin süre verildiği, aksi halde davanın bu sebeple reddedileceğinin ihtar edildiğini, davacı vekili tarafından komiser izniyle doğan ve teminat gösterilmesi gereken alacak tutarından 1.191.478,42 TL alacak icin alacaklıların teminat gösterilmesinden feragat ettiklerini, bakiye 1.264.204,53 TL mühlet içinde doğmuş alacak için Kozyatağı Vergi Dairesi nezdinde 2.804.088,60 TL Kurumlar Vergisi iade alacağını teminat olarak gösterdiğini, 24.11.2020 tarihli dilekçesi ile teminat gösterilmesi gereken 1.264.204,53 TL alacak için vergi dairesi nezdinde doğan alacağı Kadıköy … Noterliğinin 23.11.2020 tarihli alacağın devri ile 42 adet alacaklıya temlik ettiğini bildirdiği, Gelir İdaresi Başkanlığının 20.11.2020 tarihli cevabı yazısı İle davacının Kurumlar Vergisi iade alacağını beyan ettiğini, 254.812.41 TL mahsubu ile iade işlemi yapıldığını, Hazine ve Maliye Bakanlığı ‘na bağlı Vergi Denetim Kuruluna Bağlı inceleme elemanlarınca veya Uygulama Denetim Müdürlüğü tarafından düzenlenecek rapordan sonra iade işleminin yapılabileceğinin bildirildiği, Gelir İdaresi Başkanlığının cevabı yazısına göre davacının Kurumlar Vergisi İade alacağının tamamının iade edilip edilmeyeceğinin düzenlenecek rapora bağlı olduğu iade edilecek tutarın henüz net olarak belli olmadığı bu hali ile davacı tarafından gösterilen teminatın yeterli olmadığı, verilen kesin süre içinde başkaca bir teminatında bildirilmediği, 17.08.2020 tarihli komiser heyet raporunda davacı şirketin 48.028.066,56 TL borca batık olduğunun belirlendiği gerekçesiyle davacının konkordato tasdikine dair talebinin reddine, davacı şirketin iflasına, tüm tedbirlerin kaldırılmasına, komiser heyetinin görevinin sona ermesine, kararın ilanına, davacı tarafça tasdik harcı olarak yatırılan 197.961,59 TL ‘nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine karar verilmiştir.
DAİREMİZİN 2021/214 ESAS, 2021/384 KARAR ve 18/03/2021 TARİHLİ KARARI:
“…Somut yargılamada, davacı borçlu şirketin vergi dairesinden olan alacağının miktarı, komiserlerin teminat olarak kabul edilebileceğine dair beyanı, diğer yandan davacı borçlu şirketin hüküm tarihinden önce ayrıca teminat olarak gösterdiği vergi alacağından dava dışı alacaklılara noterde devir etmesi ve bunu vergi dairesine bildirmesi, vergi dairesinin iadede bu durumun dikkate alınacağına dair beyanları karşısında, konkordatonun eksik olduğu kabul edilen teminat şartının da diğer şartları ile birlikte sübuta erdiğinin dikkate alınarak tasdik talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yasal düzenlemenin amacı ve dosya kapsamı dikkate alınmaksızın tasdik talebinin reddi ve iflas kararı verilmesi isabetli olmamıştır. Yapılan açıklamalar, konkordato komiser raporları, bilirkişi raporu, teminatla ilgili vergi dairesi cevabı yazıları ve tüm dosya kapsamından, davacı borçlu şirketin konkordato talebinin tasdik şartlarının oluştuğu gözetilmeden, aksine hüküm tesisi ile birlikte şirketin iflasına karar verişmiş olması isabetli olmamıştır. Bu sebeple davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiştir. Müdahil vekilinin ise İflas kararı verilmesine yönelik istinaf başvurusunun yalnızca bu yönden kısmen kabulüne karar verilmiştir. Her ne kadar, ikinci derece mahkeme olarak hükmün kaldırılarak ilk derece mahkemesi yerine hüküm tesisi mümkün ise de, ilk derece mahkemesince yapılması gereken usulü işlemler, tasdik kararının infazda tereddüt yaratmayacak nitelikte açık ve net olmasının gerekliliği ve bu kapsamda gerektiğinde bilirkişiden son bir rapor alınarak hüküm tesisinin isabetli olacağı, komiser raporlarının geçen sürede dikkate alındığında hükmün kaldırılmasına, dosyanın, dairemiz kararı gereğince işlem yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine gönderilmesine…” karar verilmiştir.
MAHKEMENİN 2021/242 ESAS, 2021/533 KARAR ve 22/04/2021 TARİHLİ KARARI; Teminat şartının gerçekleştiğinden bahisle; DAVANIN KABULÜ ile; 1-İstanbul Ticaret Sicilinde 471319 Sicil numarası ile kayıtlı davacı … ANONİM ŞİRKETİ’nin konkordato projesinin İİK’nun 305.maddesindeki tasdik şartlarının gerçekleştiği anlaşılmakla TASDİKİ ile, Adi alacaklılar yönünden, “Konkordatoya tabi borçların %20 tenzilatla, 2022, 2023 ve 2024 yıllarının Haziran, Eylül ve Aralık aylarında toplamda 9 eşit taksitte ödenmesine “
Rehinli alacaklılar yönünden ise, “Komiser Heyetinin 17/08/2020 tarihli gerekçeli raporunun ekinde bulunan, rehinli alacaklı … Bankası A.Ş. ile akdedilen 14/08/2020 tarihli ve rehinli alacaklı … A.Ş. ile akdedilen 11/08/2020 tarihli ödeme protokollerinin İİK m.308/h uyarınca tasdikine, söz konusu ödeme protokollerinin kararın eki sayılmasına, İİKm.308/h uyarınca borçlunun teklifinin 2/3 ‘ü aşan alacak çoğunluğuyla kabul edildiği anlaşılmakla, anlaşma sağlanamayan rehinli alacaklılar … T.A.Ş., … A.Ş., … A.Ş. ve … Ltd. Şti. ‘nin, konkordato talep tarihinden itibaren taraflar arasında kararlaştırılan temerrüt öncesi faiz uygulanmak suretiyle, … A.Ş. ile akdedilen 11/08/2020 tarihli protokoldeki ödeme planına tabi olmasına, bu kapsamda, Komiser Heyetince hazırlanan 17/08/2020 tarihli gerekçeli raporun 20 ve 21. sayfalarında yer alan ödeme planlarının kararın eki sayılmasına ” ve buna göre ödeme yapılmasına, 2-Konkordato tasdik edildiğinde kesin mühletin sonuçlarının kendiliğinden kalktığının TESPİTİNE, 3-İİK’nun 308/c maddesi uyarınca konkordatonun tasdik kararıyla birlikte bağlayıcı hale geldiğinin TESPİTİNE, karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Karar davacı … A.Ş., müdahiller … Limited Şirketi, …bank T.A.Ş. (Aynı zamanda katılma yolu ile de kararı istinaf etmiştir.) … LTD. ŞTİ., … A.Ş., … A.Ş. … Bankası A.Ş vekilleri tarafından istinaf edilmiştir. Konkordato tasdik kararının Basın İlan Kurumu resmi portalında 29.04.2021 tarihinde, Ticaret Sicil Gazetesinde 27.05.2021 tarihinde yayınlandığı, kararın … T.A.Ş. tarafından 17.05.2021, … Limited Şirketi tarafından 18.05.2021, … A.Ş. taarfından 17.05.2021 ( gerekçeli kararın tebliğ tarihi 07.05.2021), … A.Ş tarafından 10.05.2021, … A.Ş tarafından 07.05.2021, … LTD. Tarafından 07.05.2021, … A.Ş tarafından 06.05.2021 tarihinde yasal süresi içerisinde istinaf edildiği anlaşılmıştır. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; konkordato projesinin tasdikine yönelik 22.04.2021 tarihli karar verilmeden önce son bir bilirkişi raporu alındığını, bilirkişi raporunda ödemelerin 2022 Haziran ayında başlayacağının öngörüldüğünü, konkordato tasdik toplantısının 2020 yılının Ağustos yılında gerçekleştirildiğini, bu toplantıda oylanarak kabul edilen son revize projede ”konkordatoya tabi borçların %20 tenzilatlı ve faizsiz olarak, konkordatonun mahkemece tasdiki tarihinden başlayarak 1,5 yıl geri ödemesiz ve sonrasında 3 yıl içinde, her yılın 6. Ayından başlayarak üç’er aylık taksitlerle (6. 9. ve 12. ayların ilk günü olmak üzere 9 eşit taksitte ödeme” ‘nin öngörüldüğünü, konkordatomuzun hangi duruşmada tasdik edileceği oylama sırasında belli olmadığından, ödeme planında ödemelerin hangi yılın hangi ayında başlayacağı tam olarak belirtilemediğini, konkordatonun 2020 yılı içerisinde tasdik edileceği varsayımı ile ödemelerin 2022 yılında yapılmaya başlanılmasının planlandığını, konkordato projesinin 2020 yılı içerisinde tasdik edilmediği gibi, 2021 yılı Nisan ayından önceki son 5 ayı da konkordato da değil, iflas halinde geçtiğini, bu durumun hakkaniyete aykırı olduğunu, bu konudaki itirazlarının dikkate alınmadığını belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılarak konkordatoya tabi borçların %20 tenzilatla, 2022 Aralık ayından başlamak üzere, 2023, 2024 ve 2025 yıllarının Haziran, Eylül ve Aralık aylarında toplam 9 eşit taksit ile ödenmesine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Müdahil … Limited Şirketi vekili istinaf dilekçesinde; tasdik şartlarının oluşmadığını, projenin başarı şansının bulunmadığını, bedelin tenzilatlı ödenmesinin müvekkilinin zararına olduğu gibi vadenin çok uzun olduğunu, davacının gerçek bir konkordato sürecinde olmayıp yalnızca mevcut ve muhtemel borçlarından kaçmak niyetiyle bu başvuruyu yaptığını belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılması ile davacının iflasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.Müdahil … T.A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; müvekkili bankanın 1.798.000-TL rehinli, 1.349.963,76-TL adi alacak kaydını yaptırdığını, kredi taksitlerini zamanında ödemeyen borçluların hesabının kat edilmesi ile davacıdan noter ihtarı ile 28.06.2018 tarihi itibari ile, 3.659.344,20-TL nakit 2.533.878,16-TL de gayrinakit alacak talebinde bulunulduğunu, hesap kat ihtarındaki alacağın kesinleştiğini, ancak yerel mahkemece bu kesinleşen alacağın da altında olacak şekilde rehinli ve rehinsiz alacağın toplam 3.147.963,76-TL olarak hesaplandığını, müvekkilinin hak kaybına uğradığını, müvekkilinin alacağına faiz işletilmediğini, alacak miktarı hatalı tespit edildiği için nisabında hatalı olduğunu, projede öngörülen vadenin çok uzun olduğunu, ödemesiz dönemin 1,5 yıl olarak öngörüldüğünü, bu süre boyunca ödeme yapılmamasının müvekkili bakımından çok ağır sonuç doğuracağını, davanın reddine ve dosyanın tasdik kararı verilmek üzere yerel mahkemesine gönderilmesine ilişkin karardan sonra eksiklikler giderilmeden ve teminat şartı sağlanmaksızın tasdik kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, şirketin borca batık olduğunu, borca batık olması durumunda tasdik şartlarının oluşmayacağını belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Müdahil vekili katılma yolu ile sunduğu istinaf dilekçesinde de; aynı gerekçelerle mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir. Müdahil … Ltd. Şti. Vekili istinaf dilekçesinde; müvekkili şirketin davacıdan toplam 447.177,55.-TL alacaklı olduğunu, alacak kaydında borçlunun haksız yere 37.443,09 TL’lik kısmına itiraz ederek bu kısmı çekişmeli hale getirdiğini, davacının kötüniyetli olduğunu, konkordato tasdik şartlarının oluşmadığını, davacının alacaklıların yasal haklarını kullanmalarını engellemeyi amaçladığını, tenzilatn müvekkili şirketi zarara sokacağını öngörülen vadenin çok uzun olduğunu, faizsiz ödemenin tenzilatlı bir şekilde yaklaşık 4,5 yıl süreceğini belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Müdahil: … A.Ş. Vekili istinaf dilekçesinde; konkordato projesinin alacaklıları zarara uğratma amacı taşıdığını, faizsiz %20 tenzilat ve belirlenen vadenin iyiniyetli olmadığını, tasdik şartlarının oluşmadığını, mahkeme kararında kanunda belirtilen şartların yerine getirilmediği, alacaklıların hangi ölçüde alacaklarından vazgeçtiği ve borçlunun hangi takvim çerçevesinde ödeme yapacağının belirtilmediğini, ayrıca mahkeme tarafından ” Konkordato projesi kapsamında çekişmeli alacaklara isabet eden payın borçlu tarafından bankaya yatırılmasına” ilişkin bir kararda verilmediğini belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Müdahil … A.Ş. Vekili istinaf dilekçesinde; müvekkili alacağının USD para biriminden kaynaklandığını, yabancı paranın 05.08.2019 bildirim tarihindeki kur karşılığı (1USD=5.5743TL) TL’ye çevrildiini, alacağın %20’si tenzil edilerek faizsiz olarak 3 yıl süreyle vadelendirildiğini, kurun değişken olduğu ve ödeme planındaki vade tarihlerinde farklı seviyelere gelebileceği dikkate alındığında; yabancı para alacaklısı olan müvekkili alacağının TL cinsinden konkordatoya tabi olması halinde haklarının zayi olacağını, alacaklılar arasındaki eşitliğin “eşitler arasında”sağlanması gerektiğini, mevcut projenin uygulanması halinde alacaklıların %80 seviyesinde alacağına kavuşacakları belirtilmiş ise de bu durumun sadece TL cinsinden alacaklar için söz konusu olduğunu, müvekkili alacağının, bildirim tarihindeki TL cinsinden karşılığının ödenmesinin asıl alacağın %50’sinden daha fazla tenzilat yapılması sonucunu doğurduğunu belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Müdahil … A.Ş vekili istinaf dilekçesinde; müvekkil bankanın, davacıdan alacak bildirim tarihi itibariyle (fazlaya ilişkin haklarımız saklı kaymak kaydı ile) 1,575,539,23-TL nakdi + 7.771.232.12-TL ve 89S,994.58-USD’lik gayri nakdi alacağı bulunduğunu, borçlunun beyanı ile bir kısım alacağın çekişmeli hale geldiğini, 3. Kişilerin verdiği ipotekli taşınmazların değerinin 13.685.000,00 TL olduğu, bu ipoteklerin adi alacak olarak nisapta dikkate alındığını, bu durumun yasaya aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava, İİK 285 vd maddelerinde düzenlenen konkordato talebidir. Mahkemece daha önce tesis edilen konkordato talebinin reddi ile iflas kararı dairemizce tasdik şartlarının oluştuğundan bahisle kaldırılmış, mahkemece konkordatonun tasdikine karar verilmiştir. Davacı vekilinin istinaf taleplerinin incelenmesinde; borçlu şirketin konkordatoya tabi alacakları, konkordatonun tasdik tarihinden başlayarak inşaat işlerinde kış aylarında hakediş yaratmanın zorlukları da göz önünde bulundurarak 1,5 yıl geri ödemesiz, %20 tenzilatlı olarak 3 yıl içinde, her yılın 6. Ayından başlayarak üçer aylık taksitlerle ödemeyi öngördüğü, mahkemece teklif edilen proje doğrultusunda hüküm tesis edildiği anlaşılmakla davacının istinaf başvurusu yerinde değildir. Müdahil … Limited Şirketi vekilinin istinaf taleplerinin incelenmesinde; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 305. Maddesinde” Konkordatonun tasdiki Şartları “ düzenlenmiştir. Madde 305-(Değişik :28/2/2018-7101/33 md): “ 302’nci madde uyarınca yapılan toplantıda ve iltihak süresi içinde verilen oylarla kabul edilen konkordato projesinin tasdiki aşağıdaki şartların gerçekleşmesine bağlıdır: a) Adi konkordatoda teklif edilen tutarın, borçlunun iflası halinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşılması; malvarlığının terki suretiyle konkordatoda paraya çevirme halinde elde edilen hasılat veya üçüncü kişi tarafından teklif edilen tutarın iflas yoluyla tasfiye halinde elde edilebilecek bedelden fazla olacağının anlaşılması. b) Teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması ( bu kapsamda mahkeme, borçlunun beklenen haklarının dikkate alınıp alınmayacağını ve alınacaksa ne oranda dikkate alınacağını da takdir eder ). c) Konkordato projesinin 302’inci maddede öngörülen çoğunlukla kabul edilmiş bulunması. d) 206’ncı maddenin birinci sırasındaki imtiyazlı alacaklarının tam olarak ödenmesinin ve mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçların ifasının, alacaklı bundan açıkça vazgeçmedikçe yeterli teminata bağlanmış olması (302’nci maddenin altıncı fıkrası kıyasen uygulanır ). e) Konkordatonun tasdikinin gerektirdiği yargılama giderleri ile konkordatonun tasdiki durumunda alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden alınması gereken harcın, tasdik kararından önce, borçlu tarafından mahkeme veznesine depo edilmiş olması. Davacı borçlu tarafından teklif edilen proje yasanın aradığı nisapla kabul edilmiş, teminat ve tasdik harcı şartları yerine getirilmiştir. Tenzilat ve vadenin tüm borçluları eşit olarak kapsadığı, alacaklılar tarafından kabul edildiği, teklif edilen tutarın şirketin mal varlığı ile orantılı olduğu hususları gözönüne alındığında müdahilin istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir. Müdahil … T.A.Ş. vekilinin istinaf taleplerinin incelenmesinde; Borçlu hakkında kesin mühlet verilmesinden sonra komiser tarafından İİK’nın 288. maddesi uyarınca yapılacak ilanla alacaklılar alacaklarını bildirmeye davet olunur (İİK.m.299). İİK’nın 300. maddesi gereği komiser, iddia olunan alacaklar hakkında borçluyu açıklamada bulunmaya davet eder. İİK’nın 302/6. maddesi gereği çekişmeli alacakların hesaba katılıp katılmamasına ve ne oranda katılacağına mahkemece karar verilir. Çekişmeli alacağın nisaba katılıp katılmamasına ve ne oranda katılacağına dair yapılan inceleme, alacağın esasına ilişkin ayrıntılı bir inceleme olmayıp, yalnızca söz konusu alacaklılara oy hakkı tanınıp tanınmayacağına yöneliktir. Alacağın mevcudiyeti ve miktarı hakkındaki karar, söz konusu alacağı esastan inceleyecek mahkemeye ait olacaktır. Bildirilen alacağın bir kısmının borçlu tarafından itiraza uğrayarak kabul edilmemesi ve itiraza uğrayan kısmın nisaba dahil edilmemesi, alacaklının bu miktarda alacağı bulunmadığına dair maddi anlamda kesin hüküm oluşturmayacaktır. Tasdik şartları da gerçekleştiğinden müdahilin istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Müdahil … Ltd. Şti. vekilinin istinaf taleplerinin incelenmesinde; yukarıda ifade edildiği üzere projenin yasanın aradığı nisapla kabul edildiği, bir kısım alacağın çekişmeli hale gelmesinin maddi anlamda kesin hüküm oluşturmadığından müdahilin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Müdahil … A.Ş. vekilinin istinaf taleplerinin incelenmesinde; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 294/3. fıkrasında, tasdik edilen konkordato projesinin aksine hüküm içermediği takdirde kesin mühlet tarihinden itibaren rehinle temin edilmemiş her türlü alacağa faiz işlemesinin duracağına yer verilmiştir. 308/b maddesinin birinci fıkrasında ise, alacakları itiraz uğramış olan alacaklıların tasdik kararının İlan tarihinden itibaren bir ay içinde dava açabilecekleri, ikinci fıkrada, tasdik kararını veren mahkemenin, konkordato projesi uyarınca çekişmeli alacaklara isabet eden payın kararın kesinleşmesine kadar borçlu tarafından mahkemece belirlenen bir bankaya yatırılmasına karar verebileceği düzenlenmiştir. Yasanın ilgili düzenlemesi emredici nitelikte değil takdiri niteliktedir. Bu anlamda, mahkemenin buna dair karar oluşturmamış olmasında bir isabetsizlik görülmemiştir. Yine hüküm fıkrasında tenzilat ve vade tarihleri açıkça belirtilmiştir. Tasdik şartları da gerçekleştirdiğinden müdahilin istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Müdahil … A.Ş. vekilinin istinaf taleplerinin incelenmesinde; Alacak kaydının bazı istisnalar ( bu istisnalar, imtiyazlı alacaklar ile yabancı para üzerinden tesis edilmiş gayrimenkul rehni ile temin edilmiş alacaklardır, Hakan Pekcantez, Yabancı Para Alacaklarının Tahsili 3.Bası, Ankara 1998, s.252) haricinde Türk lirası olarak yapılmalıdır. Bu kurala göre başvuru tarihindeki kur üzerinden döviz cinsindeki alacak miktarının Türk Lirasına çevirilerek başvurunun yapılması gerekecektir. Ancak, Türk Lirasına çeviri tarihi hakkında ciddi tartışmalar yaşanmaktadır. Bazı yazarlar alacağı dövize bağlanmış olan alacaklara konkordatoda ayrıcalık tanınması gerektiren yasal bir dayanak bulunmadığını, konkordatoya tabi alacaklar arasında eşitlik ilkesi gereğince TBK m.99’un konkordatoda uygulanmasının mümkün olmadığını, yabancı para alacağının konkordato kayıt tarihindeki Türk Lirası karşılığının esas alınması gerektiğini kabul etmektedir. Diğer bazı yazarlar ise konkordatonun tasdiki tarihinin çeviri zamanı olarak esas alınması gerektiği görüşündedir. Bir diğer görüş ise yabancı para alacağının konkordato mühletinin verildiği tarihteki döviz kuru üzerinden Türk Lirasına çeviri yapılarak konkordatoya yazdırılması gerektiği kanaatindedir. Özellikle, konkordatonun kabulü için gerekli çoğunluğun tespiti yabancı para alacaklarının biran önce Türk Lirasına çevrilmesine, yani alacakların miktarının tespitinde eşit para biriminin kabulünü gerektirmektedir. Bu çerçevede ve kayıt tarihlerindeki farklılıklardan doğacak eşitsizliği önlemek için yabancı para alacaklarının tüm alacaklılar için ortak bir tarihte Türk Lirasına çevrilmesi uygun olacaktır. Şu halde, yabancı para alacaklısı alacağını komisere yabancı para olarak kaydettirecek ama komiser on beş günlük kayıt süresinin bitiminde bütün yabancı para alacaklarını o tarihteki kur üzerinden Türk Lirasına çevirecektir. Bu takdirde konkordato tasdik edilirse yabancı para alacaklısı alacağını artık tasdik edilen konkordato çerçevesinde ancak Türk Lirası olarak talep edebilecek ve çeviri nedeniyle maruz kaldığı zarar için munzam zarar davası açamayacaktır. (Yeni Konkordato Hukuku, Editör : Prof.Dr.Selçuk Öztek, 2. Baskı, s.468,469,470). Alacak bildirimi ile ilgili ilanlar 26.07.2019 tarihinde Ticaret Sicil Gazetesinde, 07.08.2019 tarihinde Basın İlan Kurumu resmi portalında ilan edilmiştir. Davacının yabancı para alacağının 05.08.2019 bildirim tarihindeki kur karşılığından paraya çevrilmişse de müdahilin istinaf nedeni gözönüne alındığında konkordato eşitlik ilkesi kapsamında istinaf eden alacaklının yabancı para alacağına dair istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Müdahil … Bankası A.Ş vekilinin istinaf taleplerinin incelenmesinde; Uyuşmazlık 3. kişi ipoteği ile teminat altına alınan alacağın adi alacak olarak nisapta nazara alınıp alınmayacağı noktasında toplanmaktadır. İİK 295. maddesi “Mühlet sırasında rehinde temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabilir veya başlamış olan takiplere devam edilebilir ancak bu takip nedeniyle muhafaza tedbirleri alınamaz ve rehinli malın satışı gerçekleştirilemez” şeklindedir. 17.07.2003 tarih ve 4949 sayılı Kanunla değişik İİK 289. maddesi de aynı ifadeleri taşımaktadır. 28.02.2018 tarih ve 7101 sayılı Kanun yürürlüğünden önce doktrin maddede belirlenen rehinli malın borçluya ait olması konusunda fikir birliği içindedir. (Gündoğan, Postacıoğlu, Üstündağ Kuru) Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 20.10.1993 tarih 6282/6805 karar sayılı ilamında da 3. kişi rehninin konkordato nisabında adi alacak olarak gözönünde bulundurulmasına karar vermiştir. Meseleyi konkordatonun amacı çerçevesinde değerlendirmek gerekir. Konkordato dürüst bir borçlunun belli bir zaman kesiti içerisindeki bütün adi alacaklarını yetkili makamın onayı ve alacaklı çoğunluğunun kabulü ile tasfiyesinin sağlandığı bir icra biçimidir. Bu amacın gerçekleştirilmesi yani konkordatonun başarıya ulaşması için borçlunun malvarlığının korunması gerekir. İİK.nın 295. maddesi de bu amaca hizmet eden bir hüküm içerir. Rehni 3. kişinin vermesi halinde bu rehnin paraya çevrilmesi konkordato talep eden borçlunun pasifine etki etmeyecektir. Bu haliyle 3. kişi tarafından verilen rehnin paraya çevrilmesini konkordato kapsamında engellenmesi kanun koyucunun amaçladığı bir sonuç olarak düşünülemez. İ.İ.K. da bu ve buna benzer maddelerde amaç borçlunun malvarlığını korumak ve bu sayede konkordato projesinin başarıya ulaşmasını sağlamaktır. Alacağı 3. kişi rehni ile teminat altına alınan alacaklı kanundaki sınırlamalara bağlı kalmadan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabilecek ve asıl borçlunun konkordato takibinin kabul edilmesi halinde rehinden karşılayamadığı alacak için konkordatoya tabi olarak talep edebilecektir. Malı satılan 3. kişide rücû alacağını ancak konkordato nisabına dahil edilmesi halinde talep edilebilcektir. İİK 303. maddesinde “konkordatoya hayır oyu veren alacaklı borçtan birlikte sorumlu olanlara karşı bütün haklarının muhafaza eder” hükmünü taşır. Taşınmazını borçlu lehine ipotek veren 3. kişinin borçtan birlikte sorumlu olduğunda tereddüt yoktur. Alacaklının bütün haklarını muhafaza edebilmesi ancak konkordato nisabına dahil edilerek oy kullanmasına bağlanmıştır. Bu alacak rehinli alacak olarak kabul edilerek alacaklıya oy hakkı verilmediği takdirde İİK. 303. maddenin uygulanması mümkün olmayacaktır. İİK. 298/1 maddesi “komiser görevlendirilmesini mütakip borçlunun mevcudunun bir defterini yapar ve mallarının kıymetini takdir eder” hükmünü taşır. Bu değerlendirme borçlunun malları ile sınırlıdır. 3. kişiye ait malın değeri bu aşamada belirlenmediği için alacaklının rehin dışında ne kadar alacağının kalacağı tesbit edilemeyeceğinden 3. kişi rehniyle temin edilen alacağın tamamının adi alacak olarak nisaba dahil edilmesi hem alacaklı hem de asıl borçluya rücû edecek alacaklı açısından gerekliliktir. Bu bağlamda taşınmazı satılan 3. kişi nisaba ve sonuç olarak konkordatoya tabi olmadan alacağını tam olarak alma hakkına sahip olacağından bu kabul diğer alacaklıların zararına olabilecektir. Yukarıda belirtildiği gibi konkordatonun başarıya ulaşması için borçlunun malvarlığının korunması amaçlanmıştır. Gerek 295. maddenin ruhunda ve gerekse 45. madde bağlamında zikredilen rehinli malların borçlunun kendisine ait mallar olduğunun kabulünde zorunluluk vardır. İİK 307. maddesi rehinli malların ve finansal kiralama konusu malların paraya çevirme ve muhafazasını erteleme hükümleri içermektedir. Hiç süphe yok ki bu madde kapsamında borçlunun konkordato projesi için gerekli olan mallar zikredilmektedir. Kanunun lafzı da bu konuda açıktır. 3. kişi ipoteklerini bu kapsamda kabul etmenin kanunun ruhuna ve konkordatonun amacına uygun olduğundan bahsedilemez.Tüm bu gerekçeler nazara alındığında 3. kişi ipoteği ile teminat altına alınan alacakların konkordato da adi alacak olarak nisaba dahil edilmesi konkordato kurumunun işlerliği, alacaklının teminat dışı kalan alacağı, ipotek veren 3. kişinin rücû ilişkisi açısından gereklidir. (Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 2021/1792 E. 2021/100 K. Sayılı kararı) Bu sebeple müdahilin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Yapılan açıklamalar doğrultusunda tarafların istinaf taleplerini reddine dair karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmış aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/242 Esas, 2021/533 Karar ve 22/04/2021 tarihli kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı ve müdahillerin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1. bendi gereğince esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken, 59,30 TL harç taraflarca peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-İstinaf kanun yoluna başvuran alacaklıların yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 308/a maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde Yargıtay nezdinde Temyiz Kanun Yolu Açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.18/11/2021