Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/13 E. 2021/131 K. 28.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/13 Esas
KARAR NO : 2021/131
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi
ARA KARAR TARİHİ : 05/10/2020
NUMARASI: 2020/719 Esas
DAVANIN KONUSU: Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 28/01/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Müflis şirket ile dava dışı Başbakanlık Vakıflar Genel Müdürlüğü arasında mülkiyeti … Vakfı adına kayıtlı İzmir İli, … İlçesi, … Mah. … Ada … nolu parseller üzerine yapılacak kat karşılığı konut inşaatından 24 daire ile 5 dükkanın dava dışı vakfa teslimi karşılığında, diğer bağımsız bölümlerin ise davalı müflis firmaya devri konusunda 26.12.2006 tarihinde “İzmir İli … İlçesi, … Mah. … Ada, … nolu parseller üzerine kat karşılığı konut yapılması işi” sözleşmesi tanzim edildiğini, işi alan müflis firma ile müvekkili firma arasında 20.02.2010 tarihinde Yapım İşleri sözleşmesi düzenlendiğini, sözleşme gereğince müvekkilinin anahtar teslimi karşılığı 19 daire ile 3 dükkanın mülkiyetinin müvekkillerine verilmesi hususunda anlaşıldığını, müvekkili firma tarafından inşaat işinin yapılması sırasında 06.07.2010 tarihinde davalı esas yüklenici firmanın iflasına karar verildiğini, İstanbul Anadolu …. İflas Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen birinci alacaklılar toplantısında yapım sözleşmesinin iflas masası adına devam ettirilmesine karar verildiğini, müvekkili tarafından inşaat faaliyetlerine devam edildiğini ve yapım işinin belirli bir seviyeye getirilmiş olmasına rağmen dava dışı vakıf tarafından hukuka ve sözleşmeye aykırı bir biçimde sözleşmenin feshedildiğini, sözleşmenin haksız feshi sebebi ile dava açtıklarını, davanın halen derdest olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydı ile; dava dışı Vakıf tarafından sözleşmenin feshedilmesi akabinde İzmir 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/3 D. İş sayılı dosyası ile tespit yaptırıldığını, tespitte inşaatın tamamlanma oranının % 62,57, imalat bedelinin 2.828.436,65 TL olduğunun belirlendiğini, vakfın bu parayı aylık 10 eşit taksit ile ödeyeceğini masaya bildirdiğini, tutarın İflas Müdürlüğüne yatırılması üzerine, müvekkili tarafından yapılan sözlü ve yazılı başvurulara rağmen iflas idaresi tarafından müvekkiline ödeme yapılmadığını, işleme karşı şikayet yoluna başvurduklarını, Kadıköy 3. İcra Hukuk Mahkemesinin 2011/894 E. 2011/1003 K. sayılı ilamı ile “Alacaklılar toplantısı kararı çerçevesinde, masaya gelen paradan, idare tarafından yapılacak ödemenin öncelikle … …’a olması gerektiğine, dava tarihi itibariyle ödenmesi gereken miktarın 2.814.286,65 – 1.155.034,85 = 1.659.251,80 TL olduğunun tespitine” karar verildiğini, iflas idaresinin 11.08.2011 tarihli kararı ile müvekkiline ödeme yapılmaya başlandığını ancak söz konusu Mahkeme kararına istinaden yapılan bir çok başvuru ve süreç içerisinde açılan davalar neticesinde bir kısım ödeme alınmış ise de, halihazırda müvekkiline ödenmesi gereken yaklaşık 300.000 TL tutarındaki alacağın ödenmediğini, yaklaşık 300.000 TL tutarındaki hakediş miktarının iflas müdürlüğü tarafından SGK borçlarına ve KDV’ye istinaden tutulduğu gerekçe gösterilerek müvekkiline iadesinin yapılmadığını, müvekkili firmanın SGK borcunun, 16.259,24 TL olduğunu, iflas idaresine bu bedelin mahsubu ile ödeme yapılması taleplerinin kabul görmediğini, müvekkilinin bakiye alacağının müflis şirketin KDV yükümlülüğü sebebiyle ödenmemesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/533 E., 2017/304 K. sayılı ilamı mucibince Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından iflas idaresine ödenmesine karar verilen 60.883,65 TL’nin de müflis şirket ile imzalanan sözleşme gereği müvekkiline ödenmesi gerektiğini, müvekkili …. San. Tic. Ltd. Şti ile müflis şirket arasında akdedilen “İstanbul İli … Konut İle Ada İçi Genel Çevre Düzenlemesi” yapım işinin taşeronu olarak işin İfasını sağladığını işin karşılığının İflas Müdürlüğünce müvekkiline ödenmediğini, iflas idaresinin masanın menfaatini gözeterek müflisin yaptığı sözleşmeyi feshetmeyip benimsediğini, borcun masa borcu olduğunu, iflas masasındaki mevcut bedellerin başkaca alacaklılara ödenmesi ihtimalinin pek muhtemel olduğunu belirterek iflas masası mevcudu üzerine dava sonuçlanıncaya kadar ihtiyati tedbir konulmasına, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydı ile şimdili 300.000 TL tutarındaki müvekkili hakedişi ile müvekkiline ait olduğu açık olan 60.883,65 TL’nin ticari faizi ile birlikte müvekkillerine ödenmesine, İflas İdaresi tarafından müvekkillerine veya kuruma ödeme yapılmaması sebebiyle tahakkuk eden SGK Gecikme Zamlarından sorumluluğun iflas idaresinde olduğunun tespiti ile bu bedellerin iflas idaresi tarafından ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:İlk derece mahkemesince; 05.10.2020 tarihli ara karar ile üzerine tedbir konulması talep edilen mal varlığı değerlerinin dava konusu olmadığı ve bu nedenle uyuşmazlık konusu olmayan mal varlığı değerleri hakkında tedbir kararı verilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; ilk derece mahkemesi gerekçesinin somut olayla ilgisinin bulunmadığını, dava dilekçesi ve deliller incelenmeksizin karar verildiğini, gerekçe de itirazın iptali davasından bahsedildiğini, müvekkillerin hakedişinin iflas müdürlüğü dosyasına dava dışı vakıf tarafından yatırılmış olduğunu, tedbir konulması talep edilen mal varlığı değerinin, iflas müdürlüğü dosyasına yatırılan ve müvekkile iadesi yapılmayan bu bedele ilişkin olduğunu, doğrudan dava konusu değer üzerine tedbir konulmasının talep edildiğini, mahkeme gerekçesinde alacağın muaccel olup olmadığının yargılamayı gerektirmesi hususuna yer verildiğini, oysa İflas Müdürlüğünce hakedişin bir kısmının müvekkiline iadesinin yapıldığını, hakediş olarak dosyaya yatırılan bedelin müvekkiline iadesinin gerektiği yönünde bir çok icra merci kararı bulunmasının yanı sıra iflas idaresi tarafından da bu bedelin müvekkile ait olduğu yönünde kararlar tesis edildiğini, muaccel alacağın iflas idaresi tarafından SGK ve Vergi Borcuna mahsup edilmesi gerektiği iddiası ile dosyada tutulduğunu, ihtiyati tedbir şartlarının oluştuğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:Dava, iflas masasından alacak istemine ilişkindir. Mahkemece verilen İhtiyati tedbir talebinin reddine dair ara karar istinaf edilmiştir. İstinaf talebinin,6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 341 ve 391/3.fıkrası kapsamında olduğu anlaşılmakla incelenmiştir.Uyuşmazlık, ihtiyati tedbirin şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmıştır. İhtiyati Tedbir, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Geçici Hukuki Korumalar” üst başlığını taşıyan onuncu kısmının 389 vd maddelerinde düzenlenmiştir. 389. maddede ihtiyati tedbirin şartlarına yer verilmiş, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından yada tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği belirtilmiştir. Aynı yasanın 390/3. fıkrasında ise, tedbir talep eden tarafın davanın esası yönünden kendinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğu belirtilmiştir. Yasal düzenlemede, tedbir talebinin yargılamayı gerektirmesi halinde tedbir talebinin reddedileceğini dair bir düzenleme mevcut değildir. Aksi halin kabulünde, İhtiyati tedbirin geçici hukuki koruma özelliğinden söz etmek mümkün olmayacaktır. HMK 390/3. fıkrada, yukarıda ifade edildiği üzere, yaklaşık ispat şartı aranmaktadır. Somut olayda, davacı hakedişlerinin SGK ve vergi borcuna mahsup edilmesi gerektiği iddiası ile dosyada tutulduğunun davacının kabulünde olduğu, davacıların hakediş miktarı, masa tarafından davacılara ne kadar ödeme yapıldığı, davacıların SGK ve vergi borçlarının miktarı hususları yargılamada açıklığa kavuşacak hususlardır. Bu hususlarda davacı tarafın ihtiyati tedbire dair yaklaşık ispat şartını yerine getiremediği, mahkemece tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 91,10 TL başvuru harcı + 162,10 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 253,20 TL harcın, davalı tarafından peşin yatırılan 203,00 TL harçtan mahsubu ile bakiye 50,20 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerine bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-f bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.28/01/2021