Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/128 E. 2021/307 K. 04.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/128 Esas
KARAR NO: 2021/307
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/07/2020 (Ara Karar)
NUMARASI: 2017/353 Esas,
DAVANIN KONUSU: Tapu İptali Ve Tescil (Satın Almaya Dayalı)
KARAR TARİHİ: 04/03/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı kooperatifin üyesi olduğunu, davalı kooperatif ile dava dışı şirket arasında Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi akdedildiğini, yüklenicinin edimini yerine getirmediğini, kooperatif tarafından yüklenici ve yüklenicinin taşınmazları devrettiği 3. kişilere karşı Büyükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/805 Esas, 2014/166 Karar sayılı dosyada sözleşmenin feshi ve tapu iptal tescil davası açıldığını, davanın kooperatif lehine sonuçlandığını, yüklenici tarafından 3. kişilere devredilen taşınmazlar üzerine konulan tedbirlerin, davalılardan … ile …’ın kooperatif avukatı olarak, kooperatif genel kurul ve yönetim kurulu kararı olmadan vekillik ilişkisini kullanarak kaldırdıklarını, 3. kişi … adına olan taşınmazlardan 22 adedinin kooperatif vekili olan … adına kayıt ve tescilinin sağlandığını, 3.kişi … adına kayıtlı 4 adet bağımsız bölümün kooperatif adına kaydı yapılması gerekirken, davadan feragat edilerek davalı avukatlarının yeğeni ve aynı zamanda kooperatif ikinci başkanı olan … adına devir ve tescilinin yapıldığını ve bu suretle kooperatifin zarara uğratıldığını, bunların dışında davalılardan … ve …’ın aynı şekilde kooperatifli ilgili taşınmazlara ilişkin onlarca daireden kira toplayıp, kira bedellerini kendi hesaplarına aktardıklarını belirterek davalılar üzerinde bulunan taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile kooperatif adına tesciline, diğer taşınmazların bedelinin tahsiline, taşınmazların üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince; 17/07/2020 tarihli ara kararla, takdiren 225.000,00 TL. nakti yada kesin ve süresiz teminat mektubu karşılığı toplam 27 adet taşınmazın üzerine 3. Kişilere devir ve temlikinin önlenmesi konusunda ihtiyati tedbir kararı verilmiştir. Davalılar vekilinin tedbir kararına itirazı üzerine, ilk derece mahkemesi 11/11/2020 tarihli ara kararıyla tedbir kararına karşı yapılan itirazların reddine karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalılar vekili (kendi adına asaleten) istinaf talebinde; davacının tedbir talebinin mahkemece daha önce iki kez; yaklaşık ispat koşulunun sağlanmadığı, iddiaların ileri sürülüş şekli, davalıların usuli itirazları gözönüne alınarak reddedildiğini, mahkemece kanıt ve şartlarda bir değişiklik olmadığı halde tedbir talebinin kabul edildiğini, tedbir talebinin kabulünün davanın tapu iptal ve tescil davası olması nedenine dayandığını, bu kabulün daha önceki ret gerekçesi ve dava konusu taleple çeliştiğini, mahkemenin tedbirin kabulü ile tedbire itirazın reddi kararlarının da çelişkili olduğunu, tedbir talebinin kabulüne ilişkin ara kararda davanın tapu iptal ve tescil davası olarak nitelendirilmesine rağmen, tedbire itirazın reddi kararında davanın farklı nitelendirildiğini, tedbire itirazın reddi kararında, davalı şirketin malvarlığının azalmasına neden olacak işlemlerin önlenmesi amacıyla davalı şirket adına olan taşınmazlara tedbir konulduğunun belirtildiğini, ancak mahkemenin şirket olarak tanımladığı kooperatif adına taşınmaz bulunmadığını, teminat yönünden de çelişki oluşturulduğunu, tedbirin kabulü kararında taşırnmazların değeri oranında teminat alınması kararı verilirken, itirazın reddi kararında taşınmazların değeri oranında teminat alınmasının davanın niteliği ile bağdaşmadığının ifade edildiğini, mahkemenin dosyaya vakıf olmadığını, davada taraf olmayan kişilere ait … Blok …, …, … ve … nolu bölümlere de tedbir konulduğunu, davanın niteliği itibarıyla TTK’nın 555 maddesinde düzenlenen tazminat davası olduğunu, bu nedenle tapu iptal ve tescil talebinin dinlenemeyeceğini, TTK’nın 555/1 maddesi; “Şirketin uğradığı zararın tazminini, şirket ve her pay sahibinin isteyebilir. Pay sahipleri ancak şirkete tazminat ödenmesini isteyebilir” hükmünü düzenlediğini, davanın da TTK’nın 555. maddesi kapsamında olduğunu, davalıların taşınmazlarını bedelini ödeyerek 2009/2010 yıllarında aldıklarını, davada husumetin taşınmazların edinildiği tarihteki yönetim kurulu üyelerine yöneltilmesi gerektiğini, davanın belirtilen yönetim kurulu üyelerine karşı açılmadığını, davada hem pasif hem aktif husumetin bulunmadığını, yönetim kurulunun sorumluluğu için kusur, zarar, hukuka aykırılık ve illiyet bağı gibi unsurların bulunmadığını, kooperatifin, bir zararı olmadığı ve davanın haksız olduğuna dair genel kurul kararı alığını, yüklenicinin % 40 seviyesinde bıraktığı inşaatın davalıların katkılarıyla tamamlanmasının kooperatifin yararına olduğunu, TTK’nın 560. maddesi uyarınca sorumlu olanlara karşı dava hakkının zararı ve sorumluyu öğrendiği tarihten iki yıl ve her halde zararı doğuran fiilin meydana geldiği tarihten itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağını, davanın zamanaşımına da uğradığını, davanın ve teminatın değeri için taşınmazların değerinin ivedilikle tespit edilmesi taleplerinin reddedildiğini, davacının şeklen kooperatif ortağı olup, ortak göründüğü tarihte öğrenci olduğunu, davacının üyeliğinin tespiti için açılan dava ile kooperatifin yüklenici ve halefleri aleyhine sözleşmenin feshi ve tapu iptal ve tescil talebi ile açtığı davanın bekletici mesele sayılmasına rağmen ve bu davalarla ilgili bir değişiklikte olmadan gerekçesiz olarak tedbir kararı verildiğini, davacının üyeliği kabul edilse de bir daire tahsis edileceğini, oysa davacıya yükleniciye verilmek üzere güvene dayalı olarak 5 daire tahsis edildiğini, davacının bu daireleri yükleniciye aktarmayarak kendi yararına kullandığını ve kooperatifi zarara uğrattığını belirterek belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Talep, ihtiyati tedbir ara kararına karşı davalıların yaptığı itirazın reddine ilişkin ara kararın kaldırılması istemine ilişkindir. Geçici hukuki korumaların bir türü olan ihtiyati tedbirin şartları 6100 sayılı HMK’nun 389. maddesinde düzenlenmiş olup, anılan düzenleme “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” hükmünü haizdir. Anılan hükümde de açıkça belirtildiği üzere, ihtiyati tedbir kararı, bir hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında uygulanacak geçici bir hukuki korumadır. Başka bir ifade ile ihtiyati tedbir verilebilmesinin en önemli şartı bir ihtiyati tedbir sebebinin mevcut olmasıdır. Kanunda bu husus genel olarak düzenlenmiş, hâkime oldukça geniş bir takdir alanı bırakılmıştır.(m. 389/1). Kanun, burada “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından” söz etmektedir. Bu hüküm dikkate alındığında, mevcut durumun değişmesi hâlinde,hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması,hakkın elde edilmesinin tamamen imkânsız hâle gelmesi, gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi varsa, ihtiyati tedbir sebebi var kabul edilecektir. Hâkim kararında somut sebep gösteremiyor, bunu en azından açıklayacak veya asgari ölçüde ikna edecek delil değerlendirmesi yapamıyor, yaklaşık ispat ölçüsünü yakalayamıyorsa tedbire karar vermemelidir. Ancak bu da hiçbir zaman tam bir ispat seviyesinde ispat şartına dönüşmemelidir. (Pekcanıtez,Hakan/Atalay,Oğuz/Özekes Muhammet; Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine Göre Medeni Usul Hukuku, 11. Bası, Ankara 2011-Sh.715-717) (Yüksek Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 24/04/2012 gün ve 2011/15388 Esas,2012/6651 Karar sayılı ilamında belirtildiği gibi) Somut davada, davalılar adına kayıtlı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile kooperatif adına tesciline karar verilmesi talebi yanında, dava konusu taşınmazlar üzerine tedbir konulması da istenmiştir. Mahkemece, daha önce aynı tedbir taleplerinin iki kez, yaklaşık ispat koşulunun sağlanmadığı, iddiaların ileri sürülüş şekli, davalıların usuli itirazları gözönüne alınarak reddedilmesine rağmen, dosyada yaklaşık ispat ölçüsünü sağlayacak kanıt durunumda değişiklik olmamasına rağmen tedbir talebinin kabulüne karar verilmesi yerinde olmamıştır. Yine dosyada taraf olmayan dava dışı üçüncü şahıslar adına kayıtlı … Blok …, …, … ve … nolu bölümlere tedbir konulması, dosyada taraf olmayan kişiler aleyhine hüküm kurulması sonucunu doğurduğundan usul ve yasaya aykırıdır. Açıklanan nedenlerle, tedbir kararına itirazın kabulü ile tedbirin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken aksi yönde verilen karara karşı yapılan istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, verilen tedbir kararının kaldırılmasına yönelik aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M:Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere, 1-Davalılar vekili (kendi adına asaleten) istinaf başvurularının KABÜLÜ ile, Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/353 Esas, 10/11/2020 (Ara Karar) tarihli kararının HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, yeniden HÜKÜM TESİSİNE, 2-Davalıların tedbire itirazlarının kabulü ile 17/07/2020 tarihli tedbir kararının KALDIRILMASINA, 3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 91,10 TL başvuru harcı + 162,10 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 253,20 TL harcın, Davalı tarafından peşin yatırılan 203,00-TL harçtan mahsubu ile bakiye 50,20-TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 4-Davalı tarafından peşin yatırılan 203,00-TL istinaf harcının davacıdan alınarak DAVALI TARAFA VERİLMESİNE, 5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1-b/2 bendi ile aynı kanunun 362/1.f Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi. 04/03/2021