Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/127 E. 2021/224 K. 18.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/127 Esas
KARAR NO: 2021/224
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/04/2019
NUMARASI: 2019/172 Esas, 2019/272 Karar
DAVA: KONKORDATO TASDİKİ
KARAR TARİHİ: 18/02/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili, 09/11/2018 tarihli dava dilekçesinde; müvekkillerinin … Anonim Şirketi, … A.Ş. ve … Ltd. Şti.’nin belli oranlarda ortakları olduklarını, dava dışı şirketler adına İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/877 Esas sayılı dosyasında konkordato talebinde bulunulduğunu, 15/10/2018 tarihinde üç şirket hakkında konkordato geçici mühlet kararı verildiğini, müvekkili gerçek kişilerin şirket ortağı ve temsilcisi olmaları nedeniyle dava dışı şirketlerin uzun ve kısa vadeli kredi borçlarında müteselsil kefil sıfatıyla imzalarının bulunduğunu, şirket borçlarının ödenemediği durumlarda müvekkillerinin şahsi imzası ile senetli ve açık hesap borçlar yapmak zorunda kaldığını, müvekkillerinin asıl borçlu şirketlerin konkordato süreci içerisinde borçlarının tasfiye edilmesi halinde müvekkillerininde kefaletten ve kredi kartlarından, senetlerden kaynaklı borçlarının doğal olarak tasfiye edileceğini, müvekkillerinin toplam borçlarının 3.342.375,25 TL olduğunu, aktif mallarının toplamının 15.843.750,00 TL olduğunu, geçici mühlet kararı verilen şirketler yönünden teklif edilen konkordatonun vade konkordatosu olduğunu, ön projede açıklandığı üzere şirketlerin taahhütlerini yerine getirebilecek yeterliliğe ve yeterli mal varlığına sahip bulunduklarını, ayrıca müvekkili şirketlerin borca batık olmadığını iddia ederek, İİK 286.maddesinde belirtilen belgelerin eksiksiz olması nedeniyle tensiben üç aylık geçici mühlet kararı verilmesini, mal varlığının muhafazası için bütün tedbirlerin alınmasını, dosyalar arasında bağlantı olması nedeniyle İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/877 Esas sayılı dosyası ile dosyaların birleştirilmesini ve müvekkilleri hakkında bir yıllık kesin mühlet kararı verilmesini talep etmiştir.
BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2018/1101 ESAS, 2019/407 KARAR VE 28/03/2019 TARİHLİ KARARI İLE; Dosyanın İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/877 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine, yargılamanın İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/877 Esas sayılı dava dosyası üzerinden yürütülmesine karar verilmiştir.
İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2018/877 ESAS SAYILI DOSYASINDA 29/03/2019 TARİHLİ KARAR İLE; Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1101 Esas sayılı dosyasının dosyadan tefrikine, yeni bir esas numarası verilmesine karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; dosyadaki tüm deliller, geçici komiserin nihai raporundaki açıklamalar ve davacılar vekilinin 01/04/2019 tarihli celsedeki beyanı birlikte değerlendirildiğinde, davacıların İİK 286.maddesinde tanımlandığı şekilde ayrı ve bağımsız projelerinin olmadığı, ortağı ve yöneticisi oldukları şirketlerin projesine dayandıkları, devam eden süreçte bağımsız ve ayrı revize bir projeninde ibraz edilmeyeceğinin beyan edildiği, ayrıca müteselsil kefaletten kaynaklanan borçları dışında şahsi borçları bakımından dahi konkordato kaynaklarının açıklanmadığı, başka bir deyişle şahsi borçlarını ödemek için gerekli kaynağı ne şekilde elde edecekleri ve nasıl ödeme yapılacağınında açıklanmadığının anlaşıldığını, geçici komiser tarafından düzenlenen nihai raporun sonuç kısmına itibar edilmesinin mümkün görülmediği gerekçesiyle, davacıların konkordato taleplerinin reddine, davacılar yararına verilen geçici mühlet kararının ve tedbirlerin kaldırılmasına, komiserlerin görevine son verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacılar vekili yasal süresi içerisinde kararı istinaf etmiştir. Ancak davacılardan yalnızca … tarafından istinaf harcı ve gerekli giderler karşılanmış, diğer davacılar tarafından yapılan ihbara rağmen gerekli harçlar ve giderler karşılanmamıştır. Ayrıca davacılar vekili tarafından istinaf talebinden sonra 26/03/2020 tarihli dilekçe ile istinaf kanun yolu başvurusundan feragat ettikleri belirtilmiş ise de, HMK 74.maddesi gereğince feragata dair vekaletnamede özel yetkinin olmaması gereğince bu eksikliğin giderilmesi veya gerçek kişilerin buna dair beyanlarının alınması için dosya ilk derece mahkemesine geri çevrilmiş olmakla birlikte yapılan ihtarnameye rağmen davacılar vekili tarafından feragata dair usulüne uygun yetkiyi de kapsayan vekaletname dosyaya ibraz edilmemiştir. Harcı eksik olan davacılar tarafından gerekli harçlarda karşılanmamış olduğundan istinaf incelemesi yalnızca harcını karşılayan davacılardan .. yönünden gerçekleştirilmiştir.İstinaf nedenleri olarak; iddialar ve ilk derece mahkeme kararı özetlendikten sonra, konkordato komiseri tarafından verilen raporda kesin mühletin verilmesi koşullarının oluştuğunun ifade edildiği, müvekkili gerçek kişilerin aynı mahkemenin 2018/877 Esas sayılı dosyasında görülen ve haklarında bir yıl süre ile mühlet kararı verilen şirketlerin ortağı ve yöneticisi olduklarını, şirketlerin borçlarına müteselsil kefil olduklarını, ayrıca kendileri adına kayıtlı taşınmazlar üzerine şirketler yararına ipotekler tesis edildiğini, bunun dışında müvekkillerinin konut kredisi ve kredi kartlarından kaynaklanan borçlarınında bulunduğunu, borçlu şirketler tarafından borçların ödenmesi halinde buna bağlı olarak müvekkillerininde kefalet borçlarından kurtulmuş olacağını, bu nedenle şirketlerden bağımsız ayrı bir proje sunulmadığını, müvekkillerinin borçlarının yaklaşık %85’inin şirket borçları ile müşterek olduğu düşünüldüğünden, aynı borca ilişkin olarak farklı bir proje sunulmasınında hukuken mümkün olmadığını, nihai raporda ayrıca müvekkillerinin ayrı bir proje sunması gerektiğine ilişkin bir kanaat bildirilmediğini, müvekkiller hakkında bir yıl süre ile geçerli kesin mühlet kararı verilebileceği yönünde kanaat bildirildiğini, komiser raporunda belirtilmeyen hususların dayanak gösterilerek davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu iddia ederek, kararın kaldırılmasına ve müvekkilleri lehine yeniden hüküm kurulmasını istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, İİK 285 vd maddelerinde düzenlenen konkordato talebidir.
2004 sayılı İİK‘nun 285. maddesinde, yetkili ve görevli mahkeme düzenlenmiş, yasada, İflasa tabi olan borçlu için İİK‘nun 154. maddesine atıf yapılarak ilgili maddenin birinci veya üçüncü fıkradaki yazılı yerlerdeki asliye ticaret mahkemesinin yetkili ve görevli olduğu vurgulanmıştır. Somut olayda, davanın, iflasa tabi olmayan davacı gerçek kişinin yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesinde açıldığı, daha sonradan dosyaların birleştirildiği ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 74. maddesinde belirtilen şekilde davacı vekilinin vekaletnamesin de konkordato ile ilgili özel yetkinin mevcut olduğu anlaşılmıştır. Uyuşmazlık, davacıların, ortağı olduğu dava dışı konkordato yargılamaları devam eden şirket borçları için kefaletten kaynaklanan borçlar nedeniyle talep edilen konkordatoda ön projenin ibrazının zorunlu olup olmadığı ve konkordato geçici komiser raporuna rağmen mahkeme tarafından talebin reddi kararında usul ve yasaya aykırılık bulunup bulunmadığı şeklinde tespit edilmiştir. Davacı gerçek kişiler adına davacılar vekili tarafından, 16/11/2018 tarihli ihtiyati tedbir istemli dava dilekçesi ile iş bu dava açılmıştır. Mahkemece, 31/12/2018 tarihli ek tensip ara kararı ile davacı gerçek kişiler lehine 31/12/2018 tarihinden başlamak üzere üç ay süre ile geçici mühlet kararı verilmiştir. Söz konusu ek tensiple birlikte geçici komiser görevlendirilmiştir. Görev tanımı yapılmıştır. 28/01/2018 tarihli konkordato geçici komiser heyeti ön raporunda; sonuç olarak, davacı gerçek kişilerin mal varlıklarının borçlarını karşıladığı, borca batık durumda olmadıkları, borçların ödemesinin … ve …’nın sahip oldukları gayrimenkullerin satılması suretiyle gerek rehinli borçlar gerek ise şahıslara ait borçların tamamının ödeneceğinin ifade edildiği, ancak şirketlerin devam eden konkordato davasının başarı ile sonuçlanmasına bağlı olduğu, davacıların konkordatonun tasdikinden sonraki birinci yılda başlamak üzere altmış eşit taksitle ödemeyi taahhüt ettiği, ancak bu planın alacaklılar için çok net bir durumu ortaya koymadığı, gerekli detaylı açıklamaların yeterince yapılmadığı, herhangi bir somut takvimin belirlenmediği, ipotekli gayrimenkullerin nasıl satılacağının açıklanmadığı, bu eksikliğin ivedi olarak giderilmesi ve komiser heyetine bu konularda somut ve planlı veriler verilerek açıklığa kavuşturulması gerektiği, şirketlerin devam eden konkordato dava sürecinin önem arz ettiği, şirket yönetim kurulu üyesi olarak yer alan ancak herhangi bir şirkette ortaklığı bulunmayan dolayısıyla bireysel olarak değerlendirildiğinde herhangi bir mal varlığı bulunmayan … için verilen geçici mühlet kararının kaldırılma hususunun mahkemenin taktirinde olduğu belirtilmiştir. Dosyada, gayrimenkullere dair değerlendirme raporu alınmıştır. Birleştirme kararı verilen 1. Asliye Ticaret Mahkemesine hitaben düzenlenen 20/03/2019 tarihli geçici komiser heyeti nihai raporunda; açıklamaların 08/03/2019 tarihli dilekçe ile bildirildiği, davacı şahısların dava dilekçelerinde borçlarının nasıl ödeneceği şeklinde açıklamada bulunulduğu, ayrıca ön proje olarak eklenen raporda bankalara karşı asıl borçlu olan şirketlerin borçlarını ödemesi üzerine projelendirildiği, şahısların konkordato ön projesi incelendiğinde, hem kefil sıfatı ile ortaya çıkan müteselsil borçlarını hemde şahıslara ait borçların gözüktüğünü, faizsiz toplam borç miktarı olan 13.811.256,27 TL’nin %84’ü olan 11.557.519,00 TL’sinin şahısların ortaklık ve yöneticilik ilişkisi içinde oldukları şirketlere ait olduğu, davacıların bahsi geçen üç şirket için kullanılan banka kredilerine kefil sıfatı ile katılarak müteselsil borçlu sıfatını kazandıkları ve borçlardan sorumlu oldukları, ön proje kapsamında şirketin banka borçlarından sadece rehinli olan banka borçlarının proje kapsamında olduğundan değerlemenin bu kapsamda yapıldığı, sonuç olarak, davacılar tarafından sunulan dava dosyasında şahıslar için konkordato talebi olarak İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/877 Esas sayılı dosyasında görülen şirketlerde hissedar veya yönetici olarak faaliyet göstermeleri sebebiyle şirketin borçlarına müteselsil kefil sıfatıyla borçlu sıfatı kazanmaları sonucu konkordato talebinin yapıldığının görüldüğü, tüm bu hususlar çerçevesinde, tarafların menfaatine olacağı kanaati ile borçlu şahıslar hakkında geçici konkordato mühletinin uzatılmamasına gerek olmayacağı, konkordato kesin mühlet kararı verilebileceği görülmekte olduğu, başarı şansının ana dosya olarak kabul edilen şirketlere ait konkordato dosyasının başarısına bağlı olması, rehinler, adi alacaklar ve rehinli alacaklar ile olan ilişkilerin iç içe geçmesi tüm tarafların korunması ve sonuçlanması amacıyla dosyaların birleştirilmesi gerektiği kanaati bildirilmiştir. Mahkeme tarafından iş bu dosyanın İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/877 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir. Yukarıda ifade edildiği üzere birleştirme kararı verilen dosyada, dosyanın tefriki ile birlikte başkaca bir esasa kaydına karar verilmiştir. 01/04/2019 tarihli son celsede; davacılar vekili zapta geçen beyanında, konkordato komiseri tarafından verilen raporda, kesin mühletin verilmesi koşullarının oluştuğunu, müvekkillerinin ortağı ve yöneticisi oldukları şirketlere ait görülen davada şirketlerin borçlarına müvekkili gerçek kişilerin müteselsil kefil olduklarını, ayrıca şirket borçlarına teminen adlarına kayıtlı taşınmazların alacaklılar yararına ipotek ettiklerini, müvekkillerinin projesinin ortağı ve yöneticisi oldukları şirketlerin projesi olduğunu, asıl borçlu şirketler tarafından borçların ödenmesi halinde otomatik olarak müvekkillerininde kefalet borçlarından kurtulmuş olacaklarını, bu nedenle bağımsız bir proje sunmadıklarını, komiser tarafından kendilerine revize proje sunulması gerektiğinin ifade edilmediğini, rapor doğrultusunda karar verilmesi gerektiğini ifade etmiştir. Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçelere istinaden konkordato talebinin reddi ile birlikte geçici mühletin kaldırılmasına karar verilmiştir. 28.02.2018 tarihinde kabul edilerek, 15 Mart 2018 tarihli Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren, “İcra Ve İflas Kanunu Ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun “un 13 vd maddelerinde, 2004 sayılı İİK ‘nun “ Konkordato İle Sermaye Şirketleri ve Kooperatiflerin Uzlaşma Yoluyla Yeniden Yapılandırılması “ üst başlığını taşıyan on ikinci babında değişiklikler yapılmış , İflasın ertelenmesi kaldırarak konkordato yeni bir içeriğe kavuşturulmuştur. Geçici mühlet başlığını taşıyan 287/1. Fıkrada, mahkemenin konkordato talebi üzerine 286. maddede belirtilen belgelerin eksiksiz olarak mevcut olduğunu tespit ettiğinde derhal geçici mühlet kararı vereceği ve 297’ nci maddenin ikinci fıkrasındaki haller de dahil olmak üzere borçlunun malvarlığının muhafazası için gerekli gördüğü bütün tedbirleri alacağı düzenlenmiştir.Yasanın 288/1. fıkrasında, geçici mühletin, kesin mühletin sonuçlarını doğuracağına yer verilmiş, İİK 294. maddesinde, kesin mühletin alacaklılar bakımından sonuçları, 297. maddesinde ise, kesin mühletin borçlu bakımından sonuçlarına ilişkin düzenleme yer almıştır. Kanun koyucu, 7101 sayılı Kanunda, uygulama alanını genişleterek konkordatoyu, borçlarını vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlunun, vade verilmek veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek veya muhtemel bir iflastan kurtulabilmek için başvurabileceği bir hukuki çare olarak betimlemiştir. İİK 285. maddesinde konkordato talebi düzenlenmiştir. Konkordato öncelikle borçlu tarafından talep edilmektedir. Borçlu ise, iflasa tabi olan veya olmayan bir gerçek veya tüzel kişi olabilmektedir. 15.03.2018 tarihli Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 7101 sayılı Kanunun 65. maddesi ile, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 179/ a,179/ b ,179/c, 298/a ve 329/a maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır. Konkordato bir borçlunun teklifinin alacaklıların nitelikli çoğunluğu tarafından kabul edilmesi ve mahkemenin tasdiki İle oluşan, borçluya borçlarını daha elverişli koşullarda ödemesini sağlayan hukuki imkandır. Yukarıda ifade edildiği üzere, konkordatoyu tacir olsun olmasın her borçlu talep edebilir (İİK m.285).Alacaklı da talep edebilir. Konkordato teklif eden gerçek veya tüzel kişinin borca batık olma zorunluluğu bulunmamaktadır. Konkordato teklif eden gerçek veya tüzel kişinin, borçlarını, vadesi geldiği halde ödeyemiyorsa, vadesinde ödeyememe tehlikesi varsa, borçlarını ödeyebilmesi veya muhtemel bir iflastan kurtulmak için konkordato talep edebilir. Konkordato talep eden borçlunun mutlaka borca batık olması yönünde bir düzenleme bulunmamaktadır. Somut talepte olduğu gibi, konkordato teklif eden gerçek kişilerin borçlarının kaynağı ne olursa olsun konkordato teklif edebilir. Gerçek kişinin borcu ister kefaletten, isterse üçüncü şahsın fiilini taahhütten kaynaklansın, isterse 6183 sayılı kanuna göre kefaletten kaynaklansın konkordato teklif edebilir. Konkordato talep eden gerçek veya tüzel kişinin sadece kefaletten borcu olması da konkordato talep etmesine engel bir durum değildir. Ancak konkordato talep eden borçlunun dilekçesine konkordato ön projesini eklemesi gerekmektedir. Konkordato talebinin esasını konkordato ön projesi oluşturur. Borçlu ön projesini geçici mühlet ve kesin mühlet zarfında değiştirebilir ve böylece alacaklılar toplantısına başlangıçtaki ön projeden farklı bir konkordato projesi sunabilir. Konkordato talebine eklenecek belgeler İİK ‘nun 286. maddesinde düzenlenmiştir. Tacir olmayan bir borçlunun da, malvarlığının durumunu gösterir belgeleri konkordato talep dilekçesi ve ön proje ile mahkemeye sunması gerekir. Borçlu, malvarlığı durumunu açıklığa kavuştururken, kefalet borçlarını ve verdiği rehinleri de bildirmelidir. Adi borçlu ( tacir olmayan) ayrıca alacaklılarının bir listesini vermeli ve bu alacaklıların kimliği ile alacaklarının miktarını ve vadelerini belirtmeli, başlatılmış icra takipleri varsa bunların dökümünü yapmalı, bu icra takiplerinin hangi icra dairesinde, hangi miktar üzerinden ve ne zaman başlatıldığı açıklığa kavuşturulmalıdır. Konkordato talebiyle birlikte ibrazı öngörülen bir diğer belge de , ön projede yer alan teklife göre alacaklıların eline geçmesi öngörülen miktar ile borçlunun iflası halinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktarı karşılaştırmalı olarak gösteren tablodur. Somut talepte, konkordato talep eden gerçek kişilerin iddiası, ortağı ve yöneticisi oldukları dava dışı şirketlerin konkordato süreci içinde bulundukları, yargılamaların devam ettiği ve kefil oldukları borcu şirketlerin konkordatonun başarısı durumunda ve ödemeleri halinde kendilerininde kefil olarak sorumlu oldukları borçları ödemek zorunda kalmayacaklarıdır. Geçici komiser raporunda ifade edildiği ve aksinin iddia veya ispat edilmediği şekli ile de, davacı borçlular yalnızca dava dışı ortak oldukları şirketlerin ön projesine atıf yaparak talepte bulunmuşlar, kendilerine özgü herhangi bir ön projeyi dosyaya ibraz etmemişlerdir. İİK 286/1-a bendinde, borçlunun borçlarını hangi oranda veya vadede ödeyeceğini, bu kapsamda alacaklıların alacaklarından hangi oranda vazgeçmiş olacaklarını, ödemelerin yapılması için borçlunun mevcut mallarını satıp satmayacağını, borçlunun faaliyetine devam edebilmesi ve alacaklılarına ödemelerini yapabilmesi için gerekli mali kaynağın sermaye artırımı veya kredi temini yoluyla yahut başka bir yöntem kullanarak sağlanacağını gösteren konkordato ön projesi, konkordato talebine eklenecek belgeler arasında ilk sırada yer almıştır. Bu anlamda, asıl borçlu şirketlerin ödeyeceği varsayımı ile kendilerine özgü ön projenin dosyaya ibraz edilmemiş olması isabetli değildir. Ancak mahkemece söz konusu eksikliğin giderilmesi için talep eden borçlu gerçek kişilere kesin mehil verildikten sonra uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi uygun olmakla birlikte somut talepte talep tarihi ve yargılamanın geçirmiş olduğu sürede dikkate alındığında ve özellikle istinaf talebinden sonra davacı vekillerinin istinaf taleplerinden feragat ettiklerine dair dilekçede göz önünde bulundurulduğunda buna dair usuli eksiklikten dolayı kararın kaldırılmasında hukuki yararın bulunmadığı kanaatine varılmıştır.Açıklanan nedenlerle ve özellikle davacı gerçek kişilerin yasanın emredici düzenlemesi ve yönetmelik hükmünde gösterilen şekilde kendilerine özgü ön projeyi dosyaya ibraz etmemeleri, bu konuda kendilerine süre verilmesi talebinde bulunmamaları ve süre verilmemesi ile ayrıca mahkeme tarafından konkordato talebinin reddi kararında geçici komiser raporlarının aksine karar verilmesinde dosya kapsamına göre bir isabetsizlik görülmediğinden, davacılardan …’nın istinaf başvurusunun reddine, diğer davacıların ise istinaf başvurularını yapmamış sayılmalarına dair ilk derece mahkeme kararıda dikkate alınarak taktiren aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacılar …, …, …, … ve …’nın istinaf başvurusunun HMK 344.maddesi gereğince yapılmamış sayılmasına dair ilk derece mahkemesinin 10/12/2020 tarihli Ek Kararına yönelik istinaf kanun yolu başvurusunda bulunulmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 2- İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/172 Esas, 2019/272 Karar ve 01/04/2019 tarihli kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı … vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1- b/1. bendi gereğince esastan REDDİNE, 3- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 91,10 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 162,10 TL olmak üzere toplam 253,20 TL harçtan davacı …’nın peşin olarak yatırmış olduğu 165,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 87,50 TL harcın davacı …’dan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ve davanın niteliği nedeniyle vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 5- Davacı …’nın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin davanın niteliği nedeniyle kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 2004 sayılı İİK’nun 293/2. fıkrası gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.18/02/2021