Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/1260 E. 2021/1170 K. 21.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1260 Esas
KARAR NO: 2021/1170
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
ARA KARAR TARİHİ: 01/07/2021
NUMARASI: 2020/638 Esas
DAVA: TAPU İPTALİ VE TESCİL (Satın Almaya Dayalı)
KARAR TARİHİ: 21/10/2021
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacılar …, … ve … vekili, 21/09/2020 tarihli dava dilekçesinde; … Nolu gecekondu önleme bölgesi olarak belirlenen alanın davalılardan Büyükçekmece Belediyesince kamulaştırıldığını, diğer davalı kooperatif ile aralarında imzalanan 03/09/1990 tarihli protokol ile gecekondu alanı olarak kamulaştırılan alanın yaklaşık 514.043,14 metrekarelik bölümünün 11.308.945.080,00 TL bedel karşılığında davalı kooperatife tahsis edildiğini, davalı belediyeden tahsisli yerleri alan diğer davalı belediyenin uhdesine geçirdiği taşınmazları üyelerine tahsis etmeye başladığını, müvekkillerinin davalı kooperatifin üyeleri olduğunu, … ada, … parsel olarak gösterilen taşınmazın 06/12/1996 tarihli tahsis kararı ile müvekkillerine ayrı ayrı tahsis edildiğini, hesaplanan arsa katılım payının müvekkilleri tarafından davalı kooperatife, kooperatifinde diğer davalı Büyükçekmece Belediyesine ödediğini, tahsis sonrasında kooperatifçe hazırlanan projeye uygun inşaatın yapıldığını, bölgede iki kez imar uygulaması gerçekleştirildiğini, üçüncü imar uygulaması ve açılan davalar sonucunda kararların iptal edildiğini, Beylikdüzü Belediyesince 2018 yılında yapılan imar uygulamasına karşı açılan iptal davalarında iptal kararı verildiğini, müvekkillerine … parsel olarak tahsis edilen taşınmazın … ve … nolu parsellere ayrıldığını, … nolu parselin müvekkillerine, … nolu parselin ise davalı kooperatif adına ve kooperatif tarafından ferdileşme adı altında davalılardan … isimli kişiye satıldığını ve devir edildiğini, yaklaşık 25 yıldır süren bu sorunun açılan iptal davaları ile sona erdirilemeyeceği kanısında olduklarını, davalı belediyenin tüm müracaatlarına kayıtsız kaldığını, davalı kooperatif talepleri doğrultusunda belediye tarafından imar uygulamaları yapılmaya devam ettiğini, davalıların birlikte hareket ederek müvekkillerine tahsis edilen ve ilk tahsise göre parası ödenen taşınmazın usul ve yasalara aykırı bir biçimde ikiye ayırarak yeni parsel yarattıklarını ve bununda yeniden üçüncü kişiye satarak çıkar sağladıklarını, öncelikle yeni parselin müvekkilleri adına tescil edilmesi gerekirken hileli şekilde üye yapılan davalı … isimli kişiye satış ve tahsisinin yapılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu iddia ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla öncelikle davalı … adına kayıtlı … ada, … parsel sayılı taşınmazın üçüncü kişilere devir ve temliğinin önlenmesi için tapu kaydı üzerine tedbir konulmasını, tapu iptal ve tescil davalarının kabulü ile … parsel sayılı taşınmazın davalı … adına olan tapu kaydının iptali ile müvekkilleri adına tesciline, tapu iptal ve tescil davalarının kabul edilmemesi halinde … parselden ayrılan … parsel sayılı taşınmazın dava tarihindeki bedelinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP: Davalı T.H.S.S Büyükçekmece Yapı Kooperatifi vekili, dava açıldığını tesadüfen öğrendiklerini, arabuluculuk şartının yerine getirilmediğini, davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığının bulunmadığını, davanın tefrik edilerek dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, davanın zamanaşımı ve hak düşürücü süreye uğradığını, … nolu parselin hiçbir zaman tahsis edilmediğini, davacılara tahsis edilen arsanın bir parçası olmadığını, davacılara arsa tahsisinin yapıldığı 1996 yılından tahsis yapılan arsanın tapusunun davacılara devredildiği 09/11/2001 tarihinden davacıların müvekkili kooperatiften arsalarını almaları nedeniyle istifa ettikleri 15/11/2001 tarihinden davanın açıldığı tarihe kadar hak düşürücü ve zamanaşımı süresinin geçtiğini, davanın arsa tahsis işleminden yaklaşık 24 yıl sonra açılmış bulunduğunu, belediye başkanlığı ile müvekkili arasında 1990 yılında arsa tahsis protokolü yapıldığını, kooperatif tarafından üyelerine tahsis edilmek üzere parselasyon çalışması yapıldığını, 2000 yılında imar uygulaması yapıldığını, davacılara tahsis edilen arsanın yeri ve sınırlarında hiçbir değişiklik yapılmadan 23 nolu parselin davacılar adına tapuya kayıt ve tescil edildiğini, davacıların arsa tapularını devraldıktan sonra 15/11/2001 tarihinde kooperatiften herhangi bir alacağı olmadığını belirterek, ortaklıktan istifa edip hukuken ve fiilen ayrıldıklarını savunarak davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı Beylikdüzü Belediye Başkanlığı vekili, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, davanın zamanaşımına uğradığını, müvekkili belediye yönünden davanın husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, davanın tapu sahibine karşı açılması gerektiğini, belediye encümenin 28/06/2018 tarihli kararı ile yapılan imar uygulaması işleminin idare mahkemesi kararları ile iptal edildiğini ve davanın konusuz kaldığını savunarak, davanın usul ve esastan reddini istemiştir. Davalı … vekili, talebin zamanaşımına uğradığını, gayrimenkulün değeri belirlenerek harcın yatırılması gerektiğini, imar uygulamasının doğru olup olmadığının tespiti yönünden idare mahkemesine dava açılması gerektiğini, 56 parsel ile ilgili belediye encümeninin 29/03/2018 tarihli kararı doğrultusunda imar uygulaması işleminin yapıldığını, müvekkilinin tapu kaydını araştırdığını, tapu üzerinde herhangi bir sınırlama olmadığını görerek satın aldığını, müvekkilinin taşınmazın eski maliki olan kooperatif ile herhangi bir bağı ve ilişkisi bulunmadığını, taşınmazı emlakçı tarafından verilen ilan üzerine bulduğunu, ticari amaçlı iktisap ettiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece 23/12/2020 tarihli celse kararının 6 nolu bendinde; ” davaya konu talebin tapu iptal ve tescile ilişkin olduğu, İstanbul İli Beylikdüzü ilçesi … Mahallesinde kayıtlı … ada … parsel sayılı tşaınmazın davalı adına kayıtlı olduğu, ihtiyati tedbire ilişkin şartların oluuştuğu değerlendirilerek 10.000,00 TL teminat karşılığında taşınmazların 3.kişilere devrinin önlenmesi için ihtiyati tedbir konulmasına, teminat yatırıldığında ilgili tapu sicil müdürlüğüne tedbir konulmak üzere müzekkere yazılmasına, karara karşı istinaf yasa yolu açık olmak üzere ayrıca ara karar oluşturulmasına ” dair ihtiyati tedbir kararı verildiği, ancak ihtiyati tedbire dair HMK’nın ilgili hükümleri gereğince gerekçeli ara kararın oluşturulmadığı anlaşılmıştır. Mahkemenin ihtiyati tedbir ara kararına karşı davalılardan kooperatif tarafından cevap dilekçesi ile birlikte itiraz edilerek, ihtiyati tedbir kararının doğru olmadığı, teminat miktarının en az 400.000,00 TL olması gerektiği iddiaları ve sebepleri ileri sürülmüştür. Tedbir ara kararına karşılık davalılardan … vekili, 24/03/2020 tarihli celse ara kararına geçen beyanı ile tedbirin kaldırılmasını ve müvekkilinin iyi niyetli üçüncü kişi olduğunu belirtmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARI: Mahkemece 24/03/2021 tarihli celse ara kararının 9 nolu bendi gereğince; davalı …’in mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararına karşı itirazının davaya konu tapu iptali ve tescili istenen yerin davalıya da ait olduğu, ihtiyati tedbirin yasal şartının da bulunduğu gerekçesiyle itirazının reddine bu hususta ayrı bir ara karar oluşturulmasına dair karar verildiği ve 30/06/2021 tarihli celse ara kararının 2 nolu bendi gereğince, davalı T.H.S.S Büyükçekmece Yapı Kooperatifinin mahkemece 22.03.2021 tarihli celsede verdiği ihtiyati tedbir kararına ilişkin itirazlarının ve davalı … vekilinin bu celseki tedbire yönelik olarak itirazının davaya konu uyuşmazlık, ihtiyati tedbirin yasal şartları dosya kapsamında davaya konu taşınmaz değerinin henüz belli olmadığı hususları da dikkate alınarak ayrı ayrı reddine, bu hususta istinaf yasa yolu açık olmak üzere ayrıca ara karar oluşturulmasına, ara kararın davacı ve itiraz eden taraf vekillerine tebliğine karar verildiği, istinaf konusu olan 01/07/2021 tarihli ara kararda ise; her ne kadar 22/03/2021 tarihli celsede verilen karar şeklinde belirtilmiş ise de söz konusu celse tarihinin 24/03/2021 tarihi olduğu, mahkemece davalı kooperatifin ve davalı … vekilinin tedbire yönelik olarak itirazlarının davaya konu uyuşmazlığın ihtiyati tedbirin yasal şartlarının ve dosya kapsamında davaya konu taşınmaz değerinin henüz belli olmadığı gerekçesiyle ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: 01/07/2021 tarihli ara karar, davalılardan kooperatif vekili ve … vekili tarafından ayrı ayrı istinaf edilmiştir. Davalı kooperatif vekili istinaf nedenleri olarak; ilk derece mahkemesinin ara kararı aynen yazılarak ara karar başlığı altında hiçbir gerekçenin yazılmadığını, iki nolu ara kararın aynen yazılmak suretiyle 01/07/2021 tarihli karar tutanağının oluşturulduğunu, emsal Yargıtay kararları gereğince gerekçeli olarak ara kararın oluşturulmadığını, taraflarınca itirazlarının neden reddedildiğini ara karardan anlayamadıklarını, tarafları dinlenilmeksizin itirazlarının reddedildiğini, HMK 394/4.fıkrası gereğince tedbir konusunda dinlenilmek üzere taraflarına davetiye tebliğ edilmesi gerektiğini, hukuki dinlenilme haklarının ihlal edildiğini, HMK 390.maddenin şartlarının oluşmadığını iddia ederek, davalı …’e tahsis edilmiş olan taşınmaz nedeniyle davalının uğrayacağı zarardan müvekkili kooperatifinde sorumlu tutulacağını iddia ederek, kararın kaldırılmasını istemiştir. Ayrıca teminat miktarının üç aylık kirayı karşılayacak miktarda olmadığını, en az 400.000,00 TL olarak belirlenmesi gerektiğini iddia etmiştir. Davalı … vekili istinaf nedenleri olarak; ihtiyati tedbire yapmış oldukları itirazları neticesinde 30/06/2021 tarihli duruşmanın iki nolu ara kararı ile itirazlarının reddedildiğini, hiçbir gerekçe yazılmaksızın 01/07/2021 tarihli karar tutanağının oluşturulduğunu, kararın hukuka uygun olmadığını, basit gerekçelerle açılan soyut iddialar üzerinden yürütülen davada müvekkilinin maddi ve manevi olarak büyük bir zarara uğradığını, davacının davasının kötü niyetli olarak açıldığını, iki metrekare arsanın bile alınamayacağı 10.000,00 TL teminat ile 301 metrekare arsa üzerine tedbir kararı alındığını, müvekkili kendi istediği şekilde anlaşmaya zorladığını, müvekkilinin iflas aşamasına geldiği için davacı ile birkaç kez anlaşmaya çalışsa da davacının taleplerinin kabul edilebilir düzeyde olmadığı için anlaşmanın sağlanamadığını, tapu kayıtlarına güvenin esas olduğunu, müvekkilinin eski malik olan kooperatif ile herhangi bir bağının bulunmadığını, müvekkili aleyhine tasarrufun iptaline karar verilebilmesi için kötü niyetli olduğunun açıkça ispat edilmesi gerektiğini, tedbir talebinin haksız olduğunu, teminat miktarı yönünden de yapmış oldukları itirazları reddinin doğru olmadığını iddia ederek, ihtiyati tedbir kararına yapmış oldukları itirazın ilk derece mahkemesi tarafından reddine ilişkin kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, tapu iptal ve tescil olmadığı takdirde bedelin tahsili istemine ilişkindir. İhtiyati tedbir talep eden davacılar talebi doğrultusunda oluşturulan ara karara davalı kooperatif ve davalı gerçek kişinin itirazı üzerine itirazın reddine dair kurulan ara karar her iki davalı tarafından 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 394/5.fıkrası gereğince istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf talebine konu ihtiyati tedbir talebine itiraz üzerine verilen karar, HMK 341. madde kapsamında ve 394/5. fıkrası uyarınca istinaf yoluna başvurulabilen kararlardan olması nedeniyle talebin incelenmesi gerekmiştir. Talebin niteliği ve verilen ara kararalar ile istinaf nedenleri de göz önünde bulundurularak öncelikle genel hususların açıklanması uygun görülmüştür. İhtiyati tedbir, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun onuncu kısmında, “ Geçici Hukuki Korumalar” üst başlığı altında, 389 vd maddelerde düzenlenmiştir. HMK 389. maddede “ İhtiyati tedbirin şartları “ “(1) Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. (2) Birinci fıkra hükmü niteliğine uygun düştüğü ölçüde çekişmesiz yargı işlerinde de uygulanır. ” Şeklinde açıklanmıştır. 390. madde başlığı “İhtiyati tedbir talebi “ olup “3”. fıkrada “ Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır “ ifadelerine yer verilmiştir. Fıkrada ifade edilen tam ispat değil yaklaşık ispattır. Mahkemenin, ihtiyati tedbir isteyenin hakkının mevcut olduğuna kanaat getirmesi ( onu kuvvetle muhtemel görmesi ) yeterlidir. Diğer taraftan; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 392. maddesinde, ihtiyati tedbirde teminat gösterilmesi düzenlenmiştir. Maddede, İhtiyati tedbir talep edenin haksız çıktığı takdirde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacakları muhtemel zararlara karşılık teminat göstermek zorunda olduğu, talebin resmî belgeye, başkaca kesin bir delile dayanıyor yahut durum ve koşullar gerektiriyorsa, mahkemenin gerekçesini açıkça belirtmek şartıyla teminat alınmamasına karar verebileceği belirtilmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 391/2.maddesi gereğince ihtiyati tedbir kararının mahkemece gerekçeli olarak yazılması zorunlu olduğu gibi ihtiyati tedbir kararına karşı itiraz sonucu verilen kararında gerekçeli yazılması gereklidir. Anayasanın 141.maddesi gereğince, mahkemece verilen kararın gerekçe içermesi zorunludur. Diğer yandan, 6100 sayılı HMK’nın 297.maddesine göre de, mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması zorunludur. Somut davada; yasal düzenlemeler değerlendirildiğinde mahkemece verilen gerek tedbir kararının gerekse ihtiyati tedbire itiraz kararının herhangi bir gerekçe içermediği, yalnızca celse ara kararında verilen ret kararının yazılmak suretiyle gerekçeli ara karar oluşturulduğu anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle ve özellikle 6100 sayılı HMK’nın 389 ve devamı maddeleri ve ilgili mevzuat hükümleri gereğince, gerekçesiz ara karara dair istinaf inceleme yapılmasının mümkün olmadığı göz önünde bulundurularak, davalı kooperatif ve davalı … vekilinin istinaf başvurularının kararın gerekçeli olmaması nedeniyle işin esası incelenmeksizin kabulüne dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere, 1-Davalı T.H.S.S Büyükçekmece Yapı Kooperatifi vekili ve davalı … vekilinin istinaf başvurularının esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin KABULÜNE, 2-Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/638 Esas sayılı derdest dava dosyasında verilen 01/07/2021 tarihli ara kararının KALDIRILMASINA, 3- Dosyanın Dairemiz kararında belirtildiği şekilde davalı tarafların ihtiyati tedbire karşı itirazlarına dair gerekçeli ara karar oluşturulması için mahkemesine gönderilmesine, 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 59,30 TL harç peşin olarak alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderlerinin nihai hükümle birlikte değerlendirilmek kaydıyla şimdilik taraflar üzerinde bırakılmasına, 6-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 362/1- f bendi ile 394/5. fıkrası gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.21/10/2021