Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/1188 E. 2021/1027 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1188 Esas
KARAR NO: 2021/1027
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/11/2017
NUMARASI: 2017/623 Esas, 2017/1016 Karar
DAVA: Tazminat
DAVA TARİHİ: 30/07/2008 (evveliyatı B.Köy 4.ATM’nin 2008/650 esas olmakla)
KARAR TARİHİ: 15/11/2017
BU DAVA DOSYASININ İÇERİSİNDE BAKIRKÖY 1.ASLİYE TİCARET
MAHKEMESİ’NİN 2009/1125 ESAS
2011/105 KARAR SAYILI DAVA DOSYASI BU DOSYA İLE BİRLEŞTİRİLMİŞTİR
ESAS NO: 2009/1125
KARAR NO: 2011/105
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 23/09/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirketin Ataköy … Kısım, … Blok, Ofis No:… adresinde alarm ve elektronik aletlerin ithali ve satışı ile ilgili alanda faaliyet gösterdiğini ve aynı adresin zemin katında da aletlerin depolandığı deposunun bulunduğunu, İ.B.Ş. Belediyesi Başkanlığı tarafından davalı …on A.Ş. isimli firmaya ihale edilerek çalışması başlatılan Ataköy dere yatığının ıslah projesi ile ilgili çalışma sürecinde, davalı firmanın kusuru ve gerekli önlemleri almaması sonucu 13.10.2007 tarihinde dere yatağının taşarak müvekkilinin zarar gördüğünü, B.Köy 5. Sulh Hukuk Mah.’nin 2007/528 D.iş sayılı dosyasında yaptırılan tespite göre müvekkili firmanın zararının 179.837,30 TL olduğunu, hasar gören malların … nolu sigorta poliçesi ile davalı … şirketine sigortalı olduğunu, davalı … şirketinin ödeme yapmadığını belirterek 179.837,30 TL hasar, zarar ve ziyanının şimdilik 10.000,00 TL’sının kaza tarihinden itibaren işleyecek bankaların kısa vadeli ticari kredilere uyguladığı en yüksek kredi faizi ile birlikte, davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Birleştirilen B.Köy 1.Asliye Tic. Mah.’nin 2009/1125 esas sayılı dava dosyasındaki dava dilekçesinde özetle; B.Köy 4. ATM’nin 2008/650 esas sayılı dosyası ile zarara uğranılan ziyana ilişkin 10.000,00 TL meblağlı kısmi dava ikame edildiğini, geriye kalan kısmının bu dava ile davalı firmadan tazminini talep ettiklerini belirterek fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydı ile müvekkili firmanın uğramış olduğu 90.000,00 TL hasar, zarar ve ziyanın olay tarihinden işleyecek bankaların kısa vadeli ticari kredilere uyguladığı en yüksek kredi faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve etmiştir.
CEVAP: Davalı … İnş. Ltd.Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; B.Köy 5. Sulh Hukuk Mah’nin D.iş dosyasındaki raporun tebliğ edilmediğini, savunma haklarının kısıtlandığını, deposunda muhafaza edilen eşyalar için önce 10.000,00 TL daha sonra 100.000,00 TL daha artırarak 110.000,00 TL talep edildiğini, ancak hasara uğradığı belirtilen eşyaları ile ilgili maddi tazminatın bölüştürülmesini de yapmamış olması sebebiyle bunun usule aykırı olduğunu, müvekkilinin ihale yüklenicisi olarak ihale makamı ile düzenlenen sözleşmedeki projeye uygun olarak süresinden önce işi tamamladığını, kusurlarının bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı vekilinin sigorta eksperlerinin yapmış olduğu tespitin yanlı olduğuna ilişkin beyanlarının kabul edilmesinin mümkün olmadığını, davacının yapmış olduğu tespitin gıyaplarında yapıldığını, delil olma niteliği taşımadığını, dava öncesi hasar tazmini esnasında davacı ile hasarın miktarı konusunda mutabık kalınıp imzasının alındığını, hasarın ibra karşılığı ödendiğini, davacının taleplerinin fahiş olduğunu, depoda bulunan emtiaların davacı firma yetkilisinin belirttiği şekilde kaybolmasının mümkün olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece 22.09.2016 tarih, 2014/717 E. 2016/595 K. Sayılı kararı ile asıl ve birleşen dava yönünden davacı vekilinin davasının kısmen kabulüne, kısmen reddine, 10.000,00 TL yönünden dava tarihinden itibaren 90.000,00 TL yönünden ise ıslah tarihi olan 13.10.2008 tarihinden asıl ve birleşen dosyada davalılardan yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, karar taraflarca istinaf edilmiştir. Dairemiz 08.06.2017 tarih, 2017/706 E. 2017/896 K. sayılı kararı ile “…Mahkemece asıl ve birleşen davalar sanki tek bir davaymış gibi kabul edilerek tek bir hüküm kurulmuştur….Kabule göre de kusur konusunda hiçbir değerlendirme yapılmaması da doğru olmamıştır….” gerekçesi ile ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmiştir. Mahkemece bu defa bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına nazaran; Asıl davanın kabulü ile; 100.000,00 TL’nin davalı … şirketi yönünden 26.10.2007 tarihinden, … A.Ş. Yönünden 14.10.2007 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, Birleşen davadaki talebin konusuz kalması nedeni ile karar verilmesine yer olmadığına karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ; Karar, yasal süresi içerisinde davalılar tarafından istinaf edilmiştir. Davalı … vekili hem asıl hemde birleşen dosyayı istinaf etmiştir. Davalı … A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; asıl davanın kabulüne karar verilmesi halinde, birleşen dava yönünden “davanın reddine” karar verilmesi ve davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceğinden buna aykırı hükmün ortadan kaldırılması gerektiğini, ayrıca davanın açılış tarihi itibariyle HUMK hükümlerine tabi olduğunu, davanın belirsiz alacak davası olarak değil kısmi dava olarak açıldığını, davanın kabulü halinde dahi, ıslah ile arttırılan kısma ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesi gerektiğini, olayda müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, yağış miktarı itibari ile olayın afet olarak değerlendirilmesi gerektiğini, yapılan işte gerek çalışanların gerekse de çevre halkının her türlü can ve mal güvenliğini sağlayacak şekilde emniyet ve tedbirlerin alındığını, yapılan imalatların Fen ve Sanat kurallarına uygun olduğunu, … tarafından müvekkili yüklenici aleyhine açılan davalarda müvekkilinin kusursuz bulunduğunu, dosyaların yargıtay 15. Hukuk Dairesinde karar düzeltme aşamasında olduğunu, müvekkili tarafından Bakırköy 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/245 D. İş sayılı dosyası üzerinden delil tespiti yaptırıldığını, tespit dosyasında müvekkiline kusur izafe edilmediğini, Bakırköy Kaymakamlığının talebi üzerine İstanbul Valiliği Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü Mühendisleri tarafından 18.10.2007 tarihinde düzenlenmiş bulunan Raporda da söz konusu olayın vukuuna “Kanal rögarlarının sağlıklı çalışmaması ve geri tepmesi nedeniyle su baskınlarının oluştuğu, kanal sularının da karışması ile birlikte” neden olduğunun belirlendiğini, başta İTÜ olmak üzere birçok değişik ÜNİVERSİTELERİN ÖĞRETİM ÜYELERİ / PROFESÖRLERDEN oluşturulmuş bilirkişi kurullarınca, söz konusu olayda müvekkilinin kusursuzluğunun ve sorumlu bulunmadığının kesin olarak saptandığını, yine aynı taraflar arasında aynı konuda işbu davanın davalısının davacı sıfatıyla İstanbul 49.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/13E., 2013/339 K. sayılı ve 30.12.2013 tarihli kararında diğer davalı …’nin davasının reddine karar verildiğini, dava konusu köprü geçiş kesitlerinde ıslah öncesi en kesit büyüklüklerinin yetersiz olması nedeniyle taşkınların meydana geldiği ve bu nedenle İdare tarafından önlenmesi amacıyla ihaleye çıkarıldığını, zararlandırıcı haksız eylemin vuku bulduğu yerin ise henüz çalışmanın yapılmadığı bölümlerde vuku bulduğunu, …’nin benzer dosyalara verdiği cevap dilekçelerinde müvekkilinin olayda kusurlu bulunmadığını açıkça belirttiğini. davacı tarafın dayandığı ticari defterlerin kapanış tasdiklerinin bulunmadığı, davacı lehine delil vasfının bulunmadığını, bilirkişi kök ve ek rapordaki tespitlerin hatalı olduğunu, Bakırköy 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/528 D.İş dosyasındaki raporun müvekkiline tebliğ edilmediğini, savunma haklarının kısıtlandığını, ayrıca davacının deposunda bulunan eşyalar, her ne kadar listelenmişse de bilindiği üzere depolara konulan eşyaların artık kullanılmayan, gözden çıkarılmış ve ekonomik değerini yitirmiş eşyalar olduğunu, önceki yıllarda yine aynı adresteki sitede 2 defa büyük su baskını olayı yaşandığını, bu durumda hasar gördüğü iddia edilen eşyaların, önceki su baskınlarından kalan eşyalar olup olmadığı hususunda bir tespit yapılmadığını, … Blok görevlisi … ve diğer daire sahiplerinin, önceki hasarlar sonrası yapılan temizlik çalışmaları sonrası hasarlı eşyaları yeniden depolara koyduklarını şifahi olarak sigorta eksperlerine anlattıklarını, bilirkişi kök ve ek raporun çelişkili olduğunu, Bilirkişi Kurulunun, mezkür raporlarının “5. SONUÇ” başlığını taşıyan bölümün 2. Nolu bendinde aynen; “huzurdaki ve birleşen dava yönünden davacı alacağı olup, olmadığı hususunda bir değerlendirme yapılabilmesi için hasarlanan mallarla ilgili olarak dayanak fatura, irsaliye ile depo envanter kayıtlarının dosyaya sunulmasından sonra değerlendirme yapılabileceği” şeklinde görüş beyan etmiş iken, bu kerre, bir altındaki 3.Nolu bendinde ve yine 23.03.2015 tarihli “EK” Raporunun “SONUÇ” kısmında aynen; “… davalılardan tahsilde tekerrür olmamak üzere davalı şirketten 44.100,00 TL’nin tenzilinden sonra 100.000,00 TL tazminat tutarını talep edebileceği” şeklindeki görüş ve değerlendirmesi yaptıklarını belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılması ile davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; hüküm kurulurken usul hukukuna aykırı davranıldığını, Zira; Asıl davada dava değeri 10.000,00 TL iken davacı vekili tarafından dava değeri ıslah suretiyle 90.000,00 TL arttırılarak 100.000,00 TL’ye yükseltildiğini, hal böyleyken davacı tarafça Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2009/1125 Esas sayılı dava dosyasında 90.000,00 TL ‘nin tahsili amacı ile harcı da yatırılmak suretiyle müvekkili sigorta şirketi aleyhine 2. bir dava açıldığını, işbu dava dosyasının asıl dava dosyası ile birleştirildiğini, asıl davanın 100.000,00 TL üzerinden kabulüne karar verildiğini, birleşen davanın ise esastan reddine karar verilmesi gerekirken, davanın konusuz kalması sebebi ile karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinin hatalı olduğunu, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin 2017/706 E. 2017/896 K. sayılı bozma kararında belirtilen kusur incelemesinin yapılmadığını, bilirkişi raporunun yetersiz olduğunu, hasar tazminatına ilişkin kök ve ek bilirkişi raporlarının eksik inceleme ile dosya içeriğine aykırı olarak düzenlendiğini, dava konusu olayın hemen akabinde Sigortacılık Kanunu uyarınca yapılan ekspertiz çalışması sonucu 20.11.2007 tarihli ekspertiz raporu düzenlendiğini, raporda; sigortalının belirtmiş olduğu emtianın cins ve miktarlarının hasarlı olarak tespit edilen cins ve miktarlar ile farklılık olduğunun tespit edildiğini, işyerine giren sulardan ve ayrım çalışması esnasında bir kısım emtianın kaybolduğunun belirtildiğini, ancak, eksper tarafından depo kapılarının kapalı olması ve emtianın kaybolmasının mümkün olmadığı yönünde tespitte bulunulduğunu, sigortalının talep ettiği birim fiyatların oldukça yüksek olduğunun tespit edildiğini, sigortalı tarafından hasar tarihinde müşterilerine ait emtianın da işyerinde bulunduğunun belirtildiğini ancak poliçede 3. Şahıs emtia teminatı olmadığından işbu talebin reddedildiğini, bağımsız ve konusunda uzman eksper tarafından olayın hemen akabinde hasarlı emtia doğrudan görülüp tespit edilerek hazırlanan ekspertiz raporu ortada iken, hasar miktarının bilirkişilerce doğrudan görülmeden hesaplanan bilirkişi raporuna göre belirlenerek davanın bu rakam üzerinden kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, ek bilirkişi raporunda davacının müşterilerine ait hasarlı emtianın da poliçe kapsamına dahil edildiğini, bu doğrultuda 42.707,70 TL hasar tazminatı belirlendiğini, bu hasarın teminat kapsamında bulunmadığını, kaldı ki, davacı tarafından söz konusu emtiaya ilişkin olarak herhangi bir şekilde 3. kişilere hasar bedeli ödediğine dair somut belge, dekont sunulmadığını, bilirkişi raporunda belirlenen 100.000,00 TL’nin neye göre belirlendiği, sovtaj bedelinin düşülüp düşülmediği, ne kadar düşüldüğü hususunda açıklayıcı bir ifadenin yer almadığını, davacının ticari defterlerinin lehine delil vasfı taşımadığını, kaldı ki, davacı şirketin selde hasar gördüğü iddia olunan emtia ve demirbaşlarla ilgili olarak yasal defterlerinde herhangi bir hasar kaydı yapılmadığı gibi değer düşüklüğüne ilişkin karşılık da ayrılmadığını belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava, sigorta sözleşmesi ve haksız fiil sorumluluğundan kaynaklı tazminat istemine ilişkindir. Dosya kapsamından; davacı şirkete ait işyerinin, davalı … şirketince 24.05.2007-24.05.2008 tarihleri arasında Yangın Sigortası Poliçesi ile sigortalı olduğu ve söz konusu poliçeden emtia ve demirbaşların 170.000,00 TL üzerinden sigortalandığı, davacı şirketin alarm ve elektronik aletlerinin ithali ve satışı ile ilgili alanda faaliyet gösterdiği, riziko adresinde bu aletlerin depolandığı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından davalı … A.Ş.’ye ihale edilerek çalışması başlatılan Ataköy dere yatığının ıslah projesi ile ilgili çalışma sırasında, 13.10.2007 tarihinde dere yatağının taşması ile sigortalı adrese sel sularının dolduğu anlaşılmıştır. Uyuşmazlık, taşkında yüklenici davalının kusurunun bulunup bulunmadığı, davacı sigortalının uğradığı zararın miktarı noktasında toplanmıştır. Aynı olaya ilişkin Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2010/8610 E., 2010/10844 K. sayılı, Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 2010/3380 E., 2010/6319 K. sayılı kesinleşen ilâmlarıyla, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2011/14531 E., 2012/21553 K. sayılı, 2011/13335 E., 2013/80 K. sayılı ilamları gereğince davalı yüklenicinin olayda kusurlu olduğu zarardan sorumlu olduğunun kabul edilmiş olmasına göre (YARGITAY 17. Hukuk Dairesinin 2014/17954 E. 2017/2245 K. Sayılı kararı) mahkemenin kusur konusunda ulaştığı sonuç isabetli bulunmuştur. Bu durumda sigortalının uğradığı gerçek zararın doğru tespit edilip edilmediği, birleşen dosya yönünden tesis edilen hükmün usul ve yasaya uygun olup olmadığı hususlarının tartışılması gerekmektedir. Mahkemece mahallinde keşif yapılmış bilirkişi raporları alınmıştır. 04.03.2013 havale tarihli heyet ek raporunda; davalılardan …’nin davacının iş yerinde 50.783,00 TL hasar tespit ederek davacıya ödediği, davacının mahkemedeki talebinin 100.000,00 TL olduğu, davacının talebinin tespiti bakımından davacının ticari defterleri üzerinde inceleme yapılması gerektiği belirtilmiştir. Mahkemece mali müşavir ve Elek. Elektronik Mühendisinden oluşan farklı bir heyetten rapor alınmış, 09.09.2014 tarihli yeni raporda; davacı taraf hasara uğrayan mallarla ilgili olarak Bakırköy 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/528 D. İş sayılı dosyası ile tespit talebinde bulunduğu, söz konusu dosyada görevlendirilen bilirkişi … tarafından düzenlenen 17.09.2007 tarihli bilirkişi raporunda davacının uğradığı zararın 179.8937,30 TL olarak hesaplandığı, davalı … tarafından yaptırılan ekspertiz neticesinde davacının hasarlanan mal bedelinin 66,829,00 TL olduğunun tespit edildiği, hasarlanan emtiaların %30 sovtaj ile sigortalıya bırakılarak 44.100,00 TL ibra karşılığında davacı şirkete ödendiği, bu hususta herhangi bir ihtilafın bulunmadığı, davacı tarafın uğradığı zararla ilgili olarak dosyada dayanak herhangi bir fatura irsaliye vb. bulunmadığı, yine aynı şekilde depo envanter kayıtlarının da dosyada yer almadığı, bu nedenle huzurdaki ve birleşen dava yönünden bir hesaplama yapılamadığı, ancak sayın mahkemece Bakırköy 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/528 D, İş sayılı dosyasına sunulan bilirkişi raporu esas alındığında davacının huzurdaki ve birleşen dava yönünden davalılardan tahsilde tekerrür olmamak üzere davalı … şirketi tarafından Ödenen 44.100,00 TL’nin tenzilinden sonra 100.000,00 TL tazminat tutarını talep edebileceği ifade edilmiştir. Aynı bilirkişiler 23.03.2015 tarihli ek raporlarında; Davacı tarafça incelemeye ibraz edilen 2006 ve 2007 yılı yasal defterlerin açılış tasdiklerinin yasal süresinde yaptırıldığı ancak kapanış tasdiklerinin yasal süresinde yaptırılmadığı, davacı tarafça 1 klasör halinde incelemeye sunulan ve selde hasar gördüğü belirtilen emtia ve demirbaşlarla ilgili dayanak fatura ve irsaliyelerin incelenmesinde şirketin yasal defterlerinde kayıtlı olduğu, ancak şirketin selde hasar gördüğü belirtilen emtia ve demirbaşlarla ilgili olarak 2007 yılı yasal defterlerinde herhangi bir hasar kaydı yapılmadığı hasarlandığı belirtilen emtia ve demirbaşlarla ilgili olarak değer düşüklüğü karşılığı ayrılmadığı, davacı tarafın uğradığı zararla ilgili olarak hasarlandığı iddia edilen emtia ve demirbaşlarla ilgili olarak incelemeye 1 klasör halinde sunulan fatura ve irsaliyeler ile davacı tarafça sunulan yasal defterler, Bakırköy 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/528 D. İş sayılı dosyasına sunulan bilirkişi raporu ve tüm dosya münderecaatı birlikte değerlendirildiğinde davacının huzurdaki ve birleşen dava yönünden davalılardan tahsilde tekerrür olmamak üzere davalı … şirketi tarafından ödenen 44.100,00 TL’nin tenzilinden sonra 100.000,00 TL tazminat tutarını talep edebileceği belirtilmiştir. Aynı heyet 08.02.2016 tarihli 2’nci ek raporlarında; önceki ek raporu aynen tekrar etmişlerdir. 15.10.2007 tarihli eksper raporunda, sigortalı işyerinin 5 katlı binanın bodrum ve zemin katında faaliyet gösterdiği. binanın bodrum kat otopark kısmında sigortalıya ait üç ayrı emtia deposu bulunduğu, bodrum kattaki depoların toplam kullanım alanı 35 m2, zemin kattaki ofis kısmının ise kullanım alanının 15 m2, iş yerinin toplam kullanım alanı depolar dahil 50 m2 olduğu, tavukçu deresinin taşması sonucu suların ilk önce sigortalı işyerinin bulunduğu binanın bodrum kat otopark kısmında girdiği, oradan da sigortalının depo kapıları altından içeri girerek zarara sebebiyet verdiği, ekspertizde sigortalı yetkilisi ile birlikte kapalı olan depo kapıları açılarak ekspertiz yapıldığı, duvarlardaki izlerden zeminde suların yaklaşık 1.00 m kadar birikmiş olduğu, yapılan incelemelerde, emtia kolilerinin yoğun bir şekilde ıslanmış olduğunun görüldüğü, emtia muhteviyatının ve miktarının çok fazla olması, hasar yerinin tespite elverişli olmaması ve hasarlı emtianın ayrım çalışmasının yapılmamış olması sebebiyle emtianın miktarını fiili olarak tespit etmek mümkün olmadığı, ancak sigortalı yetkilisi ile yapılan ilk görüşmelerde, işyerinde yaklaşık 100.000 adet güvenlik alarmının hasarlandığının belirtildiği, sigortalı yetkilisine, hasarlanan emtianın ayrım çalışmasının yapılarak listesinin çıkarılması gerektiği ve emtianın fiili olarak miktarının tespit edilebilmesi için tekrar gelineceğinin ifade edildiği, sigortalı yetkilisinin 24.10.2007 tarihinde arayarak hasarlanan emtianın ayrım çalışmasının tamamlandığının belirtildiği ve emtianın listesinin gönderildiği, aynı gün işyerine gidilerek emtianın fiili olarak miktarının tespitinin yapıldığı, hasarlı olarak tespit edilen emtianın detayı hesaplama kısmında gösterildiği. sigortalı yetkilisinin talep listesinde belirtmiş olduğu emtianın cins ve miktarları ile ekspertizde tarafından hasarlı olarak tespit edilen cins ve miktarlar karşılaştırıldığında, aralarında farklılık olduğunun tespit edildiği, konu ile ilgili sigortalı yetkilisi, işyerine giren sulardan ve emtianın ayrım çalışmasının yapıldığı sırada bir kısmının kaybolduğu dolayısı ile hazırlanan listeye bu emtianında yazıldığının belirtildiği, ancak 16.10.2007 tarihinde yapılan ilk ekspertizde, emtianın bulunduğu depo kapılarının kapalı olduğunun tespit edildiği, ayrıca depo kapıları sigortalı yetkilisi tarafından açılarak ilk tespitler yapıldığı, depoda bulunan emtianın sigortalı yetkilisinin belirttiği şekilde kaybolmasının mümkün olmayacağı, ekspertizde yapılan İncelemelerde, emtianın bir kısmının yoğun bir şekilde sulara maruz kalmış olduğu bir kısmının ise kısmen ıslanmış olduğunun tespit edildiği, tamamen ıslanan ve kısmen ıslanan emtiadan numuneler alınarak kontrolü için … Ltd. Ştl firmasına bırakıldığı, firma yetkilisi cihazların kontrollerini tamamlayarak raporunu tanzim ettiği ve 05.11.2007 tarihli raporunda ; Hasarın ağırlığını oluşturan …’ler üzerinde iki çalışma yürütüldüğü, önce fiziki olarak açılan parçaların aktif iç bölgesinde sıvı etkisi araştırıldığı, yapılan incelemede bobin, nüve materyallerinin olduğu iç bölgede herhangi bir etkiye rastlanmadığı, daha sonra alınan digital röntgen çıktısıyla bu durumun teyit edildiği, içi hava dolu objenin içine hava çıkışını sağlayan ikinci bir delik olmaksızın (tek delik) sıvı girmesinin güçlü bir olasılık olmadığı, dış yüzeylerin karşılığı yoğun mikrop, bakteri içeren sıvının arındırılmasının ancak etkin bir endüstriyel temizlik ve dezenfektasyon işlemi ile mümkün olabileceği, bütün bu işlemlerden sonra bile söz konusu ürünlerin yeni ürün kategorisinde satılmasının mümkün görülmediği, diğer taraftan sigortalı yetkilisi talep listesinde, müşterilerine alt hasar tarihinde işyerinde bulunan emtiayı da belirttiği, talep listesinde belirtilen emtianın cins ve miktarının, ekspertizde hasarlı olarak tespit edilenler ile aynı olduğu, ancak sigortalının poliçesinde 3. şahıs emtia teminatı olmadığından, müşteri malları ile ilgili herhangi bir hesaplama yapılmadığı, sigortalının talep listesinde hasarlanan emtianın ayrım çalışmasının yapılması için ambalaj kolileri ve hamaliye gideri olarak belirtmiş olduğu fiyatların uygun olduğu, temin edilen belgelerde belirtilen fiyat ile sigortalının talep etmiş olduğu fiyatlar karşılaştırıldığında, ambalaj kolileri için talep edilen fiyatın masraf faturasındaki fiyatla aynı olduğu, ancak hamaliye bedeli için talep edilen fiyatın gider pusulasında belirtilen fiyattan yüksek olduğunun tespit edildiği, dolayısıyla hesaplamanın belgeler üzerinde belirtilen fiyatlar üzerinden yapıldığı, ekspertizde yapılan incelemelerde, işyerinde 2 adet çalışma masası ile 2 adet sandalyenin hasarlanmış olduğunun tespit edildiği, davacı sigortalı yetkilisinin göndermiş olduğu talep listesinde, hasarlanan mobilyalar ile ilgili 1.062,00 TL fiyat belirtildiği, hasarlanan mobilyalara ait eski alış faturası temin edildiği, temin edilen faturalarda, hasarlanan 2 adet çalışma masanın ve 2 adet sandalyenin fiyatının KDV hariç 1.020,00 TL olduğunun tespit edildiği, talep edilen fiyat ile alış faturasında belirtilen fiyatlar karşılaştırıldığında, sigortalının talebinin yüksek olduğu, davacı zararının 66.829,00 TL olarak tespit edildiği, Ekspertizde yapılan incelemelerden ve … Ltd. Şti. firmasının tanzim etmiş olduğu raporda belirtilen bilgilerden, hasarlanan emtianın kullanılabilir ve değerlendirilebilir durumda olduğu gerekçesi ile hasarlanan emtiaya %30 sovtaj uygulanarak emtianın sigortalıya bırakıldığı, sovtajın tenzili ile davacının zararının 47.803,00 TL olduğu, demirbaş iki adet masa ile iki adet sandalye için % 10 eskime payı düşülerek değerinin 918,00 TL olduğu belirtilmiştir. Davacı tarafça Bakırköy 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/528 D. İş sayılı dosyası üzerinden yapılan tespitte; depoda bulunan elektronik parçaların bazılarının tamamen bazılarının ise kısmen su ve çamur içinde kalarak hasar gördüğü, bazılarının da paslanmaya yüz tutmuş olduğu, deponun içinde 80-90 cm. yüksekliğinde su bulunduğu, bu yüksekliğe kadar olan malzemelerin ambalajlarının tamamen eriyerek sular altında olduğu, eriyen karton ambalajların üstteki diğer ambalajların da devrilerek sular altında kalmasına sebebiyet verdiği ve emtianın su ile rutubet sonucunda da kullanılamayacak şekilde zarar gördüğü, zarar gören emtianın 134.629,60 TL değerinde olduğu, müteferrik işlerin değerinin 2.500,00 TL, müşteri malı olup da bakım ve onarımı yapılmış olarak depoda monte edilmek üzere bekleyen ürün bedelinin ise 42.707,70TL değerinde olup toplam zararın 179.837,30 TL olduğu belirtilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 6. maddesinde yer alan genel ispat kuralı gereğince; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.  Poliçenin geçerli olduğu ve davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunup somut olaya uygulanması gereken mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 1282. maddesine göre, sigortacı, geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı Kanun’un 1281. maddesine göre, kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. TTK’nın 1292/3. maddesi uyarınca sigortalı, rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde kalmış gibi ihbar edildiği somut delillerle kanıtlanılırsa, ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer. Özellikle ticarethanelerde ticari defterler, fatura, irsaliye gibi belgeler ve diğer kanıtlarla ispat külfeti yerine getirilmelidir. Eldeki davada, davacı tarafından, işyerinde ki su baskını hadisesi sonucu oluşan zarar bedelinin tahsili istenilmiştir. TTK’nın 1283. maddesi uyarınca gerçek zararı ödemekle yükümlü bulunan davalı … şirketi, işyerinde iddia edilen miktarda emtia ve teçhizat bulunmadığını, müşteri mallarının teminat dışı olduğunu savunmuştur. Anılan kurallar gereğince, gerçek zararının miktarını davacı … ettiren davacının kanıtlaması gerekmektedir. Zararın miktarının ne olduğunu ispatlamakla yükümlü olan davacının bir kısım defterlerinin açılış tasdiklerinin mevcut olduğu ancak kapanış tasdiklerinin mevcut olmadığı, şirketin selde hasar gördüğü belirtilen emtia ve demirbaşlarla ilgili olarak 2007 yılı yasal defterlerinde herhangi bir hasar kaydı yapılmadığı, hasarlandığı belirtilen emtia ve demirbaşlarla ilgili olarak değer düşüklüğü karşılığı ayrılmadığı anlaşılmakla usulüne uygun tutulmamış olması nedeniyle zararın belirlenmesinde davacının ticari defterlerinin esas alınamayacağı açıktır. Bu durumda davacı tarafından yaptırılan Bakırköy 5.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/528 D.İş sayılı tespit dosyası ile Sigorta Ekspertiz raporunun birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir. Sigorta eksperi, olayın ihbar edildiği 15.10.2007 tarihinden bir gün sonra 16.10.2007 tarihinde mahalline gitmiş çalışmalara başlamıştır. Ekspertiz tarafından sigortalıdan malların tasnifi istenmiş, sigortalı 24.10.2007 tarihinde tasnifin yapıldığını bildirmesi üzerine eksper çalışmalarına kaldığı yerden devam etmiştir. Bakırköy 5.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/528 D.İş sayılı tespit dosyasında keşif 19.10.2007 tarihinde yapılmış, bilirkişi raporunda; “..su baskınından etkilenen ve kullanılamayacak durumda olan malzemelerin adetleri, ambalaj kolileri ve ambalajları içindeki adetler tespit edilmiştir. Bu malzemelerin fiyatları ise tespit isteyenin bürosundaki faturalar incelenmek suretiyle piyasa rayiç değerleri gözönünde bulundurulmak suretiyle tespit edilmiştir..” ifadesinin yer aldığı ve olay yeri ile hasarlanan eşyaların fotoğraflandığı anlaşılmıştır. Davacı vekili 13.10.2018 havale tarihli dilekçesi ile dava değerini 90.000,00 TL artırmak suretiyle davasını ıslah etmiş harcını da yatırmıştır. Islah dilekçesi davalılara tebliğ edilmiştir. Mahkemece 26.02.2009 tarihli ara kararı ile “…davacı vekili ıslah talebinde bulunmuş ise de HUMK 87 md gereğince müddeabili artıramaz ancak davalıların muvafakatı ile müddeabili artırabileceğinden davalı vekilleri müddeabilin artırılmasına muvafakat etmediğinden davacının talebinin reddine, davacıya fazla talep hakkında ayrı bir dava açmak üzere süre verilmesine,..” karar verildiği, bunun üzerine davacı vekili tarafından 90.000,00 TL’lik hasar bedelinin tahsili konusunda ikinci bir davanın açıldığı, dosyaların birleştirildiği anlaşılmıştır. Tüm dosya kapsamına göre; 13.10.2007 tarihinde davalı yüklenici şirketin kusuru ile meydana gelen taşkında davacı şirketin deposuna su dolduğu, atık sular nedeni ile davacıya ait elektronik eşyaların zarar gördüğü, davacı tarafça Bakırköy 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/528 D. İş sayılı dosyası üzerinden yapılan tespitte kullanılamayacak şekilde zarar gören eşyaların tasnifinin yapıldığı, fatura ve rayiç bedeller üzerinden belirlenen miktarın 179.83,30 TL olduğu, mahkemece tayin edilen bilirkişiler tarafından elektronik eşyaların tek tek rayiç fiyatı belirlenmemişse de, sigorta tarafından ödenen 44.100,00 TL’nin tenzilinden sonra 100.000,00 TL’lik bedelin tespit dosyasındaki miktar gözönüne alındığında kadri maruf olduğu, poliçede verilen teminatın riziko adresi olması nedeni ile adreste hasarlanan tüm eşyaların teminat altına alındığı, atık su sebebi ile elektronik eşyaların tamamen kullanılamaz hale gelmesi nedeni ile sovtaj indiriminin mümkün görülmediği, davacı vekilinin ıslahın mahkemece kabul görmemesi nedeni ile mahkemenin verdiği süreye uyarak birleşen dosyadaki davayı açtığı, birleşen dosyanın derdestlik nedeni ile usulden reddine karar verilmesi gerektiği düşünülebilirse de, davanın mahkemenin verdiği süre ile açılmış olması ve aynı konuda asıl dosyada talebin karara bağlanması nedeni ile birleşen dosya yönünden tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davalıların istinaf taleplerinin reddine dair karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmış aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf maktu karar ve ilam harcının davalı … A.Ş. tarafından peşin yatırılan 1.708,00 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.648,70 TL harcın istem halinde davalıya İADESİNE, 3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince asıl ve birleşen dosya yönünden alınması gereken 59,30 TL olmak üzere toplam 118,60 TL istinaf maktu karar ve ilam harcının davalı … tarafından peşin yatırılan 1.707,75 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.589,15 TL harcın istem halinde davalıya İADESİNE, 4-Davalılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1. fıkrası uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde Temyiz Kanun Yolu Açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.23/09/2021