Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/1182 E. 2021/1249 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1182 Esas
KARAR NO: 2021/1249
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi
ARA KARAR TARİHİ: 07/06/2021
NUMARASI: 2020/118 Esas
DAVA: TİCARİ ŞİRKET (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
KARAR TARİHİ: 04/11/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin davalı kooperatifin üyesi olduğunu, kooperatifin 19.01.2020 tarihli Olağan Genel Kurul Kararının 6. maddesinin müvekkilinin ret oyuna karşılık oy çokluğu ile kabul edildiğini, 7. maddeye de red oyu veren müvekkilinin bu beyanının tutanağa geçirilmediğini, alınan kararların hukuka aykırı olduğunu, 23.06.2018 tarihli genel kurulda alınan karar gereği, imar barışından yararlanarak yapı kayıt belgesi almak için toplam 23.000,00 TL ödeme yapıldığını, müvekkilinin evinin imar barışından yararlanmış olması sebebiyle evini herhangi bir engelle karşılaşmadan kullanabildiğini, kooperatif tarafından Maliye Hazinesine karşı açılan derdest davalar olduğunu, bu davalarda verilecek kararların iptali talep edilen maddelerle bağlantısı olduğunu, KK 52. madde gereğince, ek ödeme yükümlülüğü hakkında karar alınabilmesi için bütün ortakların 3/4’nün kabulü gerekirken bu nisaba uyulmadan 7. madde kararının alındığını, madde ile bağlantılı olan 6. maddede alınan kararında 7. maddede alınan kararın iptali halinde uygulanma kabiliyeti bulunmadığını belirterek öncelikle telafisi mümkün olmayan sonuçlara mahal vermemek adına karar kesinleşinceye kadar teminatsız olarak 19.01.2020 tarihli Olağan Genel Kurulu’nun 6. ve 7. maddelerinde alınmış olan kararların uygulanmasının tedbiren durdurulmasına, aksi halde belirlenecek teminat bedeli ile 19.01.2020 tarihli olağan genel kurulun 6. ve 7. maddelerinde alınmış olan kararın uygulanmasının tedbiren durdurulmasına ve 19.01.2020 tarihli Olağan Genel Kurulu’nun 6. ve 7. maddelerinde alınan kararların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevabında; davacının iptalini talep ettiği konuların davalı kooperatifin önceki genel kurullarında da kabul edilen ve davacının da onayladığı kararlar olduğunu, 6 nolu gündem maddesinin 1 ret oyuna karşılık 22 kabul oyu ile kabul edildiğini, toplantıda davalının söz alarak, -kat mülkiyetinin kurulmasına karşı olduğunu tapuyu almak istemediğini- beyan ettiğini, davacının koymuş olduğu muhalefet şerh gerekçesinin kanuna ve ana sözleşmeye aykırı olduğunu, 7 nolu kararın oybirliği ile alındığını, davacının 7 nolu kararın alınmasında muhalefet şerhi koymadığı gibi olumsuz oy dahi kullanmadığını, kooperatif yönetim kurulunun (7) nolu karar ile kendisine verilen yetkiye istinaden …Ltd.Şti ile 27.01.2020 tarihinde “ İmar Barışı Hizmetleri Sözleşmesi “ ni imzaladığından talebin konusuz kaldığını, davacının iptalini talep ettiği iki kararın imar barışından yararlanabilmek için alındığını, davacının kooperatif ortaklarının mülkiyet haklarını engellemesinin kanuna ve ana sözleşmeye aykırı olduğunu, davacının konutunun tapusunu almak istememesinde hiçbir hukuki yararı olmadığını, tedbir talebinin usul ve yasaya aykırı olacağını, tedbirin verilmesi halinde kooperatifin diğer 30 ortağının telafisi imkansız ve fahiş zararlara uğrayacağını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, yaklaşık ispat koşulunun sağlanmadığı, iddianın yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle tedbiren durdurulma talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Ara karar, yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak, müvekkilinin evinin zaten imar barışından yararlanmış olması sebebiyle evini herhangi bir engelle karşılaşmadan kullanabildiğini belirterek iddalarını tekrar edip, 19.01.2020 tarihli Olağan Genel Kurulu’nun 6. ve 7. maddelerinin 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun hükümlerine aykırı olduğu gibi ana sözleşmeye, hukukun genel ilkelerine ve dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu, bu hususların tamamının göz ardı edildiğini, tedbir kararı verilmesi için devir vaadi sözleşmesine ihtiyaç duyulmadığının açık olduğunu, 7. maddenin karar nisabının göz önünde bulundurulması için ret oyu kullanma yükümlülüğü bulunmadığını, daha önceki tedbirin reddi kararının, yönetim kurulunun görüşünün alınması zorunluluğu bulunduğu gerekçesiyle istinaf mahkemesince kaldırılmasına rağmen yine bu hususta görüş alınmadan karar verildiğini iddia ederek, 24.02.2020 tarihli tedbir talebinin reddine ilişkin ara kararın kaldırılmasına ve tedbir kararı ile Olağan Genel Kurulun 6. ve 7. maddelerinde alınmış olan kararın uygulanmasının tedbiren durdurulmasına karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, Kooperatif Olağan Genel Kurulunda alınan kararların iptali istemidir. Davacı vekili 19.01.2020 tarihli kooperatif olağan genel kurulunda alınan 6. ve 7. maddelerinin uygulanmasının tedbiren durdurulmasına karar verilmesini de talep etmiş, mahkemenin 24/02/2020 tarihli kararı ile tedbir talebinin reddine karar verilmiş, karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemizin 2020/1456 Esas, 2020/1809 Karar sayılı kararı ile; Kooperatifler Kanununun 98. maddesi yollaması ile TTK’nın 449. maddesi uyarınca genel kurul kararı aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı takdirde mahkemenin, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararın yürütmesinin geri bırakılmasına karar verebileceğine değinilerek karar kaldırılmış, davalı kooperatif yönetim kurulunun tebdir talebine ilişkin yazılı beyanı alındıktan sonra mahkemece yukarıda yazılı gerekçe ile tebdir talebinin reddine karar verilmiştir. Dava konusu kooperatif olağan genel kurul kararı, 19 Ocak 2020 tarihli, kooperatifin 2019 hesap yılı olağan genel kurul toplantısıdır. İptali ve uygulanmasının tedbiren durdurulması talep edilen gündemin 6. maddesinde “Kooperatif ile … arasında akdedilen … Yapı Kooperatifi Kooperatif Hisse Devir Vaadi Sözleşmesi okundu, görüşmeye açıldı ve 1 ret oyuna karşılık 22 kabul oyuyla oyçokluğu ile kabul edildi.5 sayfadan ibaret Devir Vaadi Sözleşmesi genel kurul tutanağına ek olarak konuldu .Ret oyu veren … söz alarak, ben kat mülkiyetinin kurulmasına karşıyım, tapumu almak istemiyorum demek suretiyle Genel Kurul tutanağına şerh koydu”, 7maddede ise “İmar Barışının 2 nci aşamasına geçilmesi ve bu aşamadaki işlemlerin … Ltd.Şti şirketi ile yapılacak sözleşmenin imzalanması için Kooperatif Yönetim Kuruluna yetki verilmesine oybirliğiyle karar verildi. Söz alan …, … ile yapılacak sözleşme hakkında ayrıntılı olarak bilgi verdi .Sözleşme uyarınca beher konut başına 4.000 TL hizmet bedeli ile sair tüm masrafların ödenmesi gerektiği belirtildi.Sözleşme bedeli ile masrafların Site Yönetim Kurulu tarafından kooperatif ortaklarından toplanmasına, … Sözleşmesindeki işlerle ilgili olarak her bir kooperatif ortağından 07.02.2020 tarihine kadar 5.000’er toplanmasına, İmar Barışının 2 nci aşamasındaki harç ve masraflar için 10.04.2020 tarihine kadar avans olarak 25.000’er TL toplanmasına, harcamaların ve ödemelerin de Site Yönetim Kurulu tarafından yapılmasına oybirliğiyle karar verilmiştir.” şeklinde olduğu anlaşılmıştır. İhtiyati tedbir, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun onuncu kısım birinci bölümde geçici hukuki korumalar üst başlığı ile ihtiyati tedbirin şartları ise 389 maddede düzenlenmiştir.Maddede, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakınca yahut ciddi bir zarar doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği belirtilmiştir. Yani ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için yasanın düzenlediği şartların varlığı gerekli olmakla birlikte, şartların varlığı halinde bir davada her konuda ihtiyati tedbir kararı verilmemekte yalnızca uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilmektedir. Somut olayda, ihtiyati tedbire konu olan kooperatif genel kurulu gündem maddeleridir. Bu nedenle genel düzenleme ile birlikte özel yasanın irdelenmesi kaçınılmaz olacaktır. Kooperatifler Kanununun 98 maddesi yollaması ile uygulanması gereken TTK 449. maddesi Kararın Yürütülmesinin Geri Bırakılması başlığı ile ” Genel kurul kararı aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı takdirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararın yürütmesinin geri bırakılmasına karar verebilir” ifadelerine yer verilmiştir. Genel kurul kararı aleyhine iptal davası açılması, dava karara bağlanıp hüküm kesinleşinceye kadar kararın geçerliliğini etkilemez. Bu nedenle yasa, uygulanması şirket açısından giderilmesi imkansız zararlara sebebiyet verecek kararların yürütülmesinin mahkemeden durdurulmasını talep etme olanağını tanımıştır. TTK 449. madde uyarınca, genel kurul aleyhine iptal ( veya butlan ) davası açıldığı takdirde mahkeme yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra dava konusu kararın yürütmesinin geri bırakılmasına karar verebilir. Bundan amaç hakimin yönetim kurulu üyelerine, kararın uygulanmasının somut olarak ne gibi zararlar getireceğini sormasıdır. Kararın uygulanmasının geri bırakılması, kararın, bu görüşlerin ve bu bağlamda kanıtların ışığı altında değerlendirilecektir. (Poroy/Tekinalp / Çamoğlu – Ortaklıklar Hukuku ,13. Bası, 2014 ,sayfa 542). Mahkemece, yukarıda yer verilen 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 98. madde düzenlemesi kapsamında Türk Ticaret Kanunundaki Anonim Şirketlere ait hükümler gözetilerek ve TTK 449. maddede belirtilen şekilde, kooperatif yönetim kurulu üyelerinin görüşlerinin alındığı, yönetim kurulu üyeleri tarafından dosyaya 01/02/2020 tarihli yazılı dilekçenin ibraz edildiği anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle ve özellikle 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu ve uygulanması gereken Türk Ticaret Kanunu hükümleri gereğince inceleme ve değerlendirme yapılarak 6100 sayılı HMK’nın 389 ve devamı maddeleri de gözetilerek verilen ihtiyati tedbir talebinin ret kararında bir isabetsizlik görülmemiştir. Her ne kadar mahkeme gerekçesinde iddiaların yargılamayı gerektirdiği ifadelerine yer verilmiş ve söz konusu iş bu ifadeler geçici hukuki koruma niteliğindeki tedbir talebine uygun düşmemiş ise de sonuca etkili görülmemiştir. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1- İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/118 Esas sayılı dava dosyasında verilen 07/06/2021 tarihli ara karar, usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1b-1 bendi gereğince esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 4-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-f bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.04/11/2021