Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/1154 E. 2023/686 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1154 Esas
KARAR NO: 2023/686
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 12/03/2021
NUMARASI: 2020/258 Esas, 2021/311 Karar
DAVA: TAPU İPTALİ VE TESCİL (Satın Almaya Dayalı)
KARAR TARİHİ: 15/06/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin, tasfiye edilmeden önce davalı kooperatifin üyelik haklarına, kendi aralarında yapılmış ve imza edilmiş bir protokol ile halef olduğunu, protokol konusu iki taşınmazı satın aldığını, müvekkilinin bu protokole istinaden 4.000.000 TL’yi 14/06/1985 tarihinde nakden ödediğini, geri kalan bedeli ise kooperatif müdürü …’ya teslim ederek tüm bedeli ödediğini, protokole konu taşınmazlardan 2 nolu bağımsız bölüm müvekkilinin eşi …’e devredilmiş ise de, 1 nolu bağımsız bölümün devrinin belediyede aksilik çıkması sebebiyle yapılamadığını, müvekkilinin işlemler tamamlanamadan Almanya’ya dönmek zorunda kaldığını, her ne kadar tapuda devir yapılamamış ise de 1 nolu bağımsız bölümün müvekkilinin bilgisi dahilinde yeğeni … tarafından kullanıldığını, daha sonra da …’ya kiralanmak suretiyle ihtilafsız şekilde kullanıldığını, davalı kooperatifin sicil kaydının TTK geçici 7. maddesi uyarınca Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından resen terkin edildiğini, tasfiye işlemlerinin yapılamadığını, Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/680 Esas 2017/326 Karar sayılı kararı ile davalı kooperatifin yeniden ihyasına karar verildiğini, Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/150 Esas sayılı dosyasında iş bu talep ile ilgili dava açılmış ise de davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, tüm delillerin bu dosya içerisinde olduğunu belirterek davanın kabulü ile, davalı kooperatif adına kayıtlı olan İstanbul İli, Bahçelievler İlçesi, … Mah. … parselde kayıtlı taşınmazda kain … blok … nolu bağımsız bölümün terkin edilerek, müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı cevap dilekçesi sunmamıştır.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: İlk derece mahkemesince; 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 42. maddesi uyarınca genel kurulun devir ve terk edemeyeceği yetkilerinin belirlendiği, maddenin 6. fıkrasında “gayrimenkul alımında ve satımında takip edilecek usul ile alınacak gayrimenkulün niteliği, yerini ve azami fiyatını, satılacak gayrimenkulün asgari fiyatını belirlemek olduğu” düzenlemesinin bulunduğu, davalı kooperatif genel kurulu kararlarına göre, kooperatifin maliki olduğu taşınmazların satış bedelinin belirlenmesine yönelik bir karar almadığının tespit edildiği, ayrıca davacı ile davalı kooperatif arasında yapılan protokolün mülkiyeti devir borcu doğurduğu, sözleşmenin adi nitelikte yapıldığı, sözleşmenin hüküm ve sonuç meydana getirmesi için de bu tür sözleşmelerin Türk Medeni Kanununun 706, Borçlar Kanununun 213, Tapu Kanununun 26 ve 1512 sayılı Noterlik Kanununun 60. maddeleri uyarınca resmi biçim koşuluna uyularak yapılması gerektiği, biçim koşuluna uyulmadan yapılan sözleşme uyarınca davacının talepte bulunamayacağı, bu nedenlerle sözleşmenin geçerli olmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/150 Esas 2020/189 Karar sayılı dosyasında alınmış hukuka aykırı olan bilirkişi raporunun gerekçeli kararda esas alındığını, hukuki gerekçelere dayalı itirazlarının hiçbir şekilde değerlendirilmediğini, Yargıtay kararlarında belirtildiği üzere kooperatiflerin, kooperatife ait bir taşınmazı, bir üçüncü kişiye tahsisi, resmi şekil şartına bağlı olmayıp, bu tahsis işleminin açıkça bir adi yazılı belgeyle veya sözlü olarak yapılabileceği gibi zımnen de yapılabildiğini, kooperatifin tahsis işleminin, şahsi bir hak niteliği taşıdığını, müvekkilinin üyelik hakkını tahsis ettiğine, dava konusu taşınmazın zilyetliğinin kendisinde bulunduğuna yönelik herhangi bir ihtilaf bulunmadığını, işbu hak sahipliğinin, dosyaya sunulmuş olan belgeler, ödenen emlak vergileri, taşınmazın kiraya verilmesi işlemleri, elektrik-su-doğalgaz gibi abonelik işlemleri ile ispat edildiğini, ayrıca üyeliğin devri için sözleşmede belirlenen bedelin tamamının yatırıldığının da kooperatifin, imzaya yetkili müdürü ve tanıkları olan …’nın beyanı ile sabit olduğunu, bilirkişi raporunun sadece değer yönünden ele alınması gerektiğini, bunun dışında hak sahipliği bakımından ek rapor almaya gerek bulunmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf ederek aynı zamanda taşınmazın tapu kaydına dava şerhi işlenmesine karar verilmesini istemiştir. Davacı vekili 25/07/2022 tarihli dilekçesi ile, istinaf incelemesi sırasında dava konusu taşınmazın yıkım sürecinin ortaya çıktığını belirterek yıkılması ve satılmasını önlemek için dava konusu taşınmazın tapu kaydına ihtiyati tedbir ve dava şerhi konulmasına karar verilmesi talep edilmiştir. Dairemizin 05/09/2022 tarihli ara kararı ile, ilk derece mahkemesince verilmiş bir tedbir kararı bulunmadığından ve bu tedbir kararına karşı istinaf talebi de söz konusu olmadığından ilk olarak istinaf aşamasında ileri sürülen bu husus hakkında doğrudan davacının talebi üzerine ilk derece mahkemesi yerine geçerek tedbir kararı verilmesi hukuken mümkün görülmediği gerekçesiyle tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.Davacı vekili 22/05/2023 tarihli dilekçesi ile yine aynı şekilde, dava konusu taşınmazın tapu kaydına ihtiyati tedbir ve dava şerhi konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, bedelinin ödendiğinden bahisle protokol uyarınca, dava konusu taşınmazın tapusunun iptali ve tescili istemine ilişkindir. Mahkemece dava konusu taşınmazın değerinin tespitine yönelik aldırılan 01/11/2020 tarihli raporda, dava tarihi itibariyle taşınmazın değerinin 250.000,00 TL olduğu belirtilmiştir.Davacı tarafından kooperatifin ihyası ile tapu iptali tescil talebine ilişkin açılan davada Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/680 Esas 2017/326 Karar sayılı kararı ile, kooperatifin ihyasına ve tapu iptali tescil talebinin reddine karar verildiği, daha sonra davacı tarafından tapu iptali tescil talebine ilişkin olarak açılan davada Bakırköy 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/570 Esas 2017/550 Karar sayılı kararı ile görevsizlik kararı verildiği, akabinde dosyanın gönderilmesi üzerine Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/150 Esas 2020/189 Karar sayılı kararı ile, davanın, bir defa yenilenmesinin akabinde yasal süresinde takip edilmediğinden bahisle açılmamış sayılmasına karar verildiği görülmüştür.Davanın, yasal süresinde açılmadığından bahisle açılmamış sayılmasına kararını veren Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/150 Esas sayılı dosyasında, davacı vekilinin 11/06/2018 tarihli beyan dilekçesinde, müvekkilinin kooperatif üyesi olduğunun sehven yazıldığının belirtildiği, alınan bilirkişi raporunun da bu beyan doğrultusunda davacının kooperatif üyesi olmadığı dikkate alınarak düzenlendiği, dinlenen tanık beyanının da bu yönde olduğu, eldeki dava dosyasında ise bu yönde bir iddia bulunmadığı gibi ayrıca verilen kararda da Mahkemece, davacının, kooperatif üyesi olmadığının kabulünden hareketle değerlendirme yapılarak hüküm tesis edildiği anlaşılmaktadır. 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 99/1. maddesinde, bu yasada düzenlenen hususlardan doğan hukuk davalarının tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın ticari dava sayılacağı belirtilmiş olup buna göre kooperatif ve üyeleri arasındaki davalar bakımından Asliye Ticaret Mahkemeleri görevli ise de, somut olayda olduğu gibi davalı kooperatif ve üyesi olmadığı anlaşılan davacı arasındaki işbu uyuşmazlık bakımından anılan hüküm gereğince Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu söylenemeyecektir. Bu durumda genel hükümler çerçevesinde görevli Mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu kabul etmek gerekir. Bu nedenle davanın, göreve ilişkin dava şartı yokluğundan reddedilerek görevli Mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekirken işin esasının incelenerek yazılı olduğu şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.Davacı vekilinin 25/07/2022 tarihli dilekçesi ile, istinaf incelemesi sırasında dava konusu taşınmazın yıkım sürecinin ortaya çıktığını belirterek yıkılması ve satılmasını önlemek için dava konusu taşınmazın tapu kaydına ihtiyati tedbir ve dava şerhi konulmasına karar verilmesini talep ettiği, Dairemizin 05/09/2022 tarihli ara kararı ile, ilk derece mahkemesince verilmiş bir tedbir kararı bulunmadığından ve bu tedbir kararına karşı istinaf talebi de söz konusu olmadığından ilk olarak istinaf aşamasında ileri sürülen bu husus hakkında doğrudan davacının talebi üzerine ilk derece mahkemesi yerine geçerek tedbir kararı verilmesinin hukuken mümkün görülmediği gerekçesiyle tedbir talebinin reddine karar verilmesinden sonra davacı vekilinin tekrardan 22/05/2023 tarihli dilekçesi ile yine aynı şekilde, dava konusu taşınmazın tapu kaydına ihtiyati tedbir ve dava şerhi konulmasına karar verilmesini talep ettiği anlaşılsa da, Dairemizin 05/09/2022 tarihli ara kararında belirtilen gerekçeler de dikkate alınarak davacı vekilinin tedbir talebinin, 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev Ve Yetkileri Hakkında Kanunun 33. maddesi gereğince Dairemizin görevleri arasında yer almadığı, ayrıca 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 341. madde kapsamında istinaf mahkemelerinin görevlerinin açıkça belirlendiği anlaşıldığından reddine karar verilmesi gerekir. Açıklanan tüm yasal nedenler ve özellikle mahkemenin görevi taraflar yönünden usulü kazanılmış hak oluşturmayacağından davanın, mahkemenin görevi ile ilgili dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken Mahkemece işin esasının incelenerek karar verilmiş olması doğru olmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun işin esası incelenmeksizin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak dosyanın görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacının istinaf başvurusunun işin esası incelenmeksizin KABULÜNE,2-Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/258 Esas, 2021/311 Karar ve 12/03/2021 tarihli kararının KALDIRILMASINA,3-a)Davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114/1-c bendi uyarınca, mahkemenin görevli olması ile ilgili dava şartı yokluğu nedeniyle aynı yasanın 115/2 fıkrası uyarınca usulden reddine,b)Kararın kesinleşmesinden itibaren HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin iki hafta içerisinde mahkemeye başvurması halinde dosyanın Bakırköy Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,c)Aksi halde davanın açılmamış sayılmasına,d)Dosya kendisine gönderilen mahkeme tarafından kendiliğinden taraflara davetiye çıkarılmasına, e)HMK 331/2. fıkrası gereğince yargılama giderleri hakkında görevli mahkemece karar verilmesine,4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf harcından davacı tarafından peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,5-İstinaf yargılama giderlerinin yeniden verilecek hükümde dikkate alınmasına,6-İstinaf incelemesi aşamasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1b-2.fıkrası gereğince kaldırılarak yeniden aynı yasanın 353/1a-3.fıkrası gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.15/06/2023