Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/1137 E. 2021/1152 K. 14.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1137 Esas
KARAR NO: 2021/1152
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 14/04/2021
NUMARASI: 2020/393 Esas, 2021/599 Karar
DAVANIN KONUSU: İflas (Doğrudan Sermaye Şirketleri İle Kooperatiflerin İflası (İİK 179))
KARAR TARİHİ: 14/10/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı şirket yetkilisi dava dilekçesi ile; davacı şirketin ticari faaliyetlerinde başarılı olamadığını ve kuruluşundan bu yana ortaklara borçlarını ödeyemediğini, en son sunulan ekli bilançoya göre borca batık durumda olduğunu belirterek TTK’nın 376. ve İİK’nın 179. maddesi uyarınca şirketin iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; bilirkişi raporunda şirketin özvarlığının -1.101.685,894 TL olduğunun belirtildiği, şirketin aktifinin pasifini karşılamaya yetmediği ve iflas koşularının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulü ile davacı şirketin İİK’nın 178/1 maddesi gereğince iflasına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili istinaf talebinde; bilirkişi raporunun talebe rağmen tebliğ edilmediğini ve rapora itiraz hakkı tanınmadan hüküm kurulduğunu, karar verilen celsede mazeret gerekçesi değerlendirilmeden hüküm verildiğini, bu nedenlerle hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğini, şirketin mizan ve diğer belgelerinin sunumundan sonra şirketin borca batık sayılmamasını gerektiren gelişmeler yaşandığını, şirket hakkındaki bir kısım takiplerde faizin düzeltildiğini, ortaklara borçlara ilişkin hesabın kapatılması gerekirken kur farkı işletilmesinin yasaya aykırı olduğunu, gerçekliği şüpheli alacakların dikkate alındığını, şirketin taşınmazına takdir edilen bedelin düşük olduğunu, taşınmazın otel işletmesi olup 22 blok varken 20 blok gösterildiğini, oteldeki demirbaşların hiç değerlendirilmediğini, yönetim kurulu kararı olmadan iflas davası açılamayacağını, şirketin yönetim kurulu kararına rastlanmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep ve istinaf istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava, İİK’nın 179. maddesi uyarınca iflas talebine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulü ile davacı şirketin iflasına karar verilmiş, davacı taraf karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İİK’nın 179. maddesi; “Sermaye şirketleri ile kooperatiflerin, aktiflerin muhtemel satış fiyatları üzerinden düzenlenen ara bilançoya göre borca batık olduğu idare ve temsil ile vazifelendirilmiş kimseler veya şirket ya da kooperatif tasfiye hâlinde ise tasfiye memurları veya bir alacaklı tarafından beyan ve mahkemece tespit edilirse, önceden takibe hacet kalmaksızın bunların iflâsına karar verilir.” hükmünü düzenlemektedir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkeme, iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir. Bu hak çerçevesinde, tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir. Bu kapsamda hukuki dinlenilme hakkı, bilgilenme/ bilgilendirme, açıklama yapma, yargı organlarınca dikkate alınma ve kararların gerekçeli olması gibi hususları içerdiği açıktır. Bilgilenme hakkı, yargılamanın içeriğine dair tam bir bilgi sahibi olmanın yanında gerek karşı tarafın gerekse de yargı organlarının dosya içeriğine yapmış oldukları işlemleri öğrenmelerini kapsar. Bilgilenme/ bilgilendirme hakkının etkin biçimde kullanılabilmesi için gönderilecek tebligat ve davetiyelerde kanunda öngörülmüş şekil şartlarına sıkı sıkıya uyulması gerekmektedir. Ayrıca bu hak sadece davanın başındaki iddia ve savunmalar açısından değil yargılamanın her aşamasında dikkate alınmalıdır. Bu kapsamda devam eden bir yargılamada, tarafların açıklamaları için bilgilendirme yeterli olmayıp yargılamada yer alan diğer kişilerin (tanık, bilirkişi gibi) açıklamaları açısından da önemlidir. Bilgilenme hakkının usulüne uygun kullanımı ile tarafların haklarında öğrendikleri isnat ve iddialara karşı beyanda bulunabilme, davaya yönelik bilgi ve belge verebilme yani açıklama yapma hakkı da hukuki güvenceye bağlanmaktadır. Böylece davanın her iki tarafına eşit şekilde açıklama yapma hakkı tanınması ile adaletin görünür kılınması sağlanacaktır. Açıklamada bulunma hakkı, tarafların, yazılı veya sözlü şekilde iddia ve savunmalara karşı itirazda bulunabilme, davaya ilişkin beyanda bulunmalarını sağlar. 6100 sayılı HMK’nun 281.maddesinin 1. fıkrasında yer alan, “Taraflar bilirkişi raporunun kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını, belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise, bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilir.” şeklindeki düzenleme ile taraflara bilirkişi raporuna karşı itiraz hakkı tanınmıştır. Tarafların itiraz hakkını kullanabilmeleri ise, ancak bilirkişi raporunun kendilerine tebliği ile mümkün olmaktadır. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2017/6046 E. 2019/2609 K. Sayılı ilamı) Somut olayda, davacı tarafa bilirkişi raporu tebliğ edilmeden ve rapora itiraz hakkı tanınmadan karar verildiği ve böylece HMK’nın 27.maddesinde yer alan bilgilenme ve açıklama hakkını ihtiva eden hukuki dinlenilme hakkına ve HMK’nın 281. maddesine aykırı yargılama yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece bilirkişi raporunun davacıya tebliği sağlanarak HMK’nın 281. maddesi uyarınca itiraz hakkı tanındıktan ve varsa rapora itiraz değerlendirildikten sonra borca batıklığın sadece dava tarihi itibariyle değil, yargılama safhasındaki olumlu veya olumsuz gelişmeler de dikkate alınarak belirleneceği gözetilerek karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar tesisi doğru olmamıştır. Ayrıca sermaye şirketleri ile kooperatiflerin iflasını talep etmeye yetkili organ İİK’nın 179/1 maddesinde idare ve temsil ile vazifelendirilmiş kimseler şeklinde ifade edilmiştir. Bu kimseler anonim şirketlerde yönetim kuruludur. TTK’nın 377/1.g bendinde, borca batıklı durumunun varlığında mahkemeye bildirimde bulunulması, yönetim kurulunun devredilmez ve vazgeçilemez görev ve yetkileri arasında sayılmıştır. Somut davada yönetim kurulu kararı bulunup bulunmadığı araştırılmadan karar verilmesi de doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenler ile davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nın 353/1.a.6 ve 355. maddeleri gereğince kabulü ile, esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/393 E. 2021/599 K., 14/04/2021 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf harçları peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 5-İstinaf yargılaması aşamasında duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 6-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.14/10/2021