Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/1113 E. 2022/516 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1113 Esas
KARAR NO: 2022/516
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 10/03/2021
NUMARASI: 2010/180 Esas, 2021/241 Karar
DAVA: ALACAK
KARAR TARİHİ: 21/04/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı kooperatif vekili dava dilekçesi ile; davalıların müvekkili kooperatifin eski yönetim kurulu üyeleri ve denetçileri olduklarını, kooperatifi zarara uğratmaları nedeniyle 25/05/2008 tarihli genel kurulda ibra edilmeyip görevlerinden azlediklerini, 10/05/2009 tarihli genel kurulda ibra edilmeyen dönemle ilgili Hesap Tetkik Komisyonu kurulmasına karar verildiğini, 13/06/2010 tarihinde yapılan genel kurulda komisyon raporu doğrultusunda davalılar aleyhine sorumluluk davası açılmasına karar verildiğini, davalıların mahkemenin tedbir kararına rağmen tapu devri yaptıklarını, bu nedenle kooperatif aleyhine tazminat davası açılabileceğini; davalıların Yeditepe Vergi Dairesi tarafından tahakkuk ettirilen …nolu harcı ödemek yerine dava açtıkları için ödenmeyen vergilerin cezalı duruma düştüğünü ve borcun sürekli arttığını, açılan davadan feragat edilmesi üzerine müvekkili kooperatifin 261.933,75 TL ödemek yerine 691.650,94 TL ödemek zorunda kaldığını ve 429.717,19 TL zarara uğradığını, basiretli hareket edilerek durumun öngörmesi ve tahakkuk eden vergi yatırıldıktan sonra dava açması gerektiğini; kira bedelini ödemeyen kiracı aleyhine zamanında hukuki yollara başvurulmayarak kooperatifin zararına neden olduklarını; bir kısım faturaların gerçeği yansıtmadığını, kooperatifin belirtilen malzemeleri kullanmadığını; ödeme yapılmasını gerektiren bir durum olmamasına rağmen mali müşavire 50.000,00 TL ödeme yapıldığını, ödeme yapılacak olsa bile ödenen miktarın yapılan işle orantısız olduğunu; davalıların neden olduğu kooperatif aleyhine açılan genel kurul kararının iptali ve menfi tespit davalarında toplu dava indirimi imkanının dikkate alınmadığını ve fahiş vekalet ücretleri ödendiğini; teklif almadan çit ve asfalt yapımı gibi mal ve hizmet alımlarının fahiş bedelle yaptırıldığını belirterek şimdilik 100.000,00 TL’nin zarar tarihinden işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 19/02/2020 tarihli dilekçesi ile; … nolu harcın süresinde ödenmemesi, bir kısım faturaların gerçeği yansıtmaması ve teklif alınmadan fahiş bedelle mal ve hizmet alınması dışındaki taleplerin bu davanın kapsamı dışında olduğunu, tedbir kararına rağmen taşınmaz devrine ilişkin zarar kalemini ise atiye bıraktıklarını beyan etmiştir.
CEVAP Davalılar vekili cevabında; genel kurulun dava açılması kararına dayanak olan hesap tetkik komisyonu raporunda zararın 698.243,18 TL olarak tespit edilmesi nedeniyle harcın tamamlanması gerektiğini, anılan genel kurul kararının iptali için açılan davanın beklenmesi gerektiğini, hesap tetkik komisyonu raopurunun gerçeği yansıtmadığını, müvekkillerinin davacı kooperatife zarar vermediklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; bilirkişi heyetinde yer alan ayrık rapora göre kooperatifin tahakkuk eden vergi borcuna karşı mahkemeler nezdinde itiraz etmesinin yasal hakkı olduğu, yasal hakkı kullanan yönetim kurulu üyelerinin bu sebeple kooperatifi zarara uğrattığından söz edilemeyeceği, bu kalem kapsamında kooperatifin zarara uğradığı hususunda somut bir tespitin bulunmadığı; alımı yapılmayan ve kullanılmayan kereste malzemelerine ilişkin olduğu ileri sürülen faturaların kooperatif içerisinde yer alan cami için alınan malzemeler olduğu; çit ve asfalt yapımı gibi fahiş bedellerle mal ve hizmet alındığı iddiası ile ilgili somut delil bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Karar yasal süresinde taraf vekilleri tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak; mahkemenin kooperatif yönetim kurulu üyelerinin kamu görevlisi gibi sorumlu olduğunu dikkate almadığını, tazmini talep edilen 3 zarar kaleminden kereste faturası ve çitlerle ilgili bir inceleme yapılmadığını, … nolu harcın zamanında ödenmemesi nedeniyle müvekkilinin zarara uğradığına ilişkin raporun aksine karar verildiğini, davanın açılmasına neden olan genel kurul kararının iptali için açılan davanın reddedilmesinin dikkate alınmadığını belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın kabulünü talep ve istinaf etmiştir. Davalılar vekili istinaf nedenleri olarak; Hesap Tetkik Komisyonu raporunda belirtilen miktara göre harcın ikmal edilmesi, aksi halde davaya devam olunmaması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmitir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME Dava, davalı kooperatifin eski yöneticileri ve denetçileri olan davalıların eylemlerinden dolayı kooperatifin zarara uğradığı iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir.Dosya kapsamından; davacı kooperatifin 10/05/2009 tarihli genel kurulda ibra edilmeyen dönemle ilgili Hesap Tetkik Komisyonu kurulmasına karar verildiği, 13/06/2010 tarihinde yapılan genel kurulda ise komisyon raporu doğrultusunda ibra edilmeyen yönetim ve denetim kurulu üyeleri hakkında sorumluluk davası açılmasına karar verilmesi üzerine eldeki davanın açıldığı görülmektedir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, taraflar hükmü istinaf etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, kooperatifin eski yöneticisi ve denetçileri olan davalıların kooperatifi zarara uğratıp uğratmadığı noktasında toplanmaktadır. İlk derece mahkemesinde alınan bilirkişi raporunda; Yeditepe Vergi Dairesi tarafından tahakkuk ettirilen 2 nolu harcı ödemek yerine dava açıldığı ve kooperatifin cezalı duruma düşürüldüğü, bu nedenle kooperatifin 261.933,75 TL yerine 670.249,70 TL ödemek zorunda kalarak 408.315,95 TL zarara uğradığı, davalıların dava açılması yönünde aldıkları kararların sonuçlarını öngörmeleri gerektiğinden sorumlu oldukları; alınan kerestelerin nerede kullanıldığı hususunda somut veri bulunmadığı, cami inşaatında kullanıldığına yönelik açıklamanın tatminkar olduğu; fahiş bedelle alındığı ileri sürülen çitlerle ilgili dosyada somut bir veri bulunmadığı belirtilmiştir.Bilirkişi Dr. … raporunda ise; davalıların harç ile ilgili kooperatif lehine yasal yollara başvurma haklarını kullandığını, yasal yollara başvurulmadan doğrudan ödeme yapılması halinde kooperatifin daha karlı hale geçeceğine ilişkin bir delil bulunmaması, ödeme yapılması gereken dönemde davacı kooperatifin bu ödemeyi yapması halinde herhangi bir ekonomik sıkıntıya düşmeyeceğine ilişkin de herhangi bir somut delil olmaması, kooperatifin zarara uğradığına ilişkin somut bir belirlemede bulunulmaması karşısında davalıların harç bedelinden de sorumlu olmamaları gerektiğini belirtmiştir. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 553. maddesinin 1’inci fıkrasının ilk halinde, ”Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini ihlal ettikleri takdirde, kusurları bulunmadığını ispatlamadıkça hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar” şeklinde düzenlenme yapılmış ve kusur bir karîne olarak kabul edilerek, ispat yükü yönetim kurulu üyeliklerinde görev alanlara yüklenmişti. Söz konusu maddenin 26.06.2012 tarih ve 6335 Sayılı Kanun’un 28. ve 41. maddeleri ile düzenlenmiş son hali ise, ”Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar” şeklinde olup, kusurluluk bir karine olmaktan çıkmış ve yönetim kurulu üyeliklerinde görev alanların kusurlu oldukları ispat edilmekdikçe sorumlu olmadıkları düzenlenmiştir (Yargıtay 23. HD’nin 2016/2905 Esas, 2019/301 Karar sayılı kararı). Diğer taraftan bu davada davalıların sorumluluğu yoluna gidilebilmesi için, kooperatifin somut olarak uğradığı zararın ispat edilmesi gerekmektedir. Somut olayda, davalıların kusurlu olduklarının kesin olarak ispat edilemediği, davalıların tahakkuk eden vergiyi ödemek yerine kooperatif lehine yasal yollara başvurma haklarını kullandığı, yasal hakkı kullanan yönetim kurulu üyelerinin bu sebeple kooperatifi zarara uğrattığından söz edilemeyeceği, yasal yollara başvurulmadan doğrudan ödeme yapılması halinde kooperatifin daha karlı hale geçeceğine ilişkin bir delil bulunmadığı; alınan bir kısım malzemelerin kullanılmadığı ve/veya fahiş mal ve hizmet alımı ile kooperatifin zarara uğratıldığı iddiasının ispatlanamadığı, bu kalemler yönünden zararın somut olarak ortaya konulamadığı anlaşıldığından mahkemece davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. Diğer taraftan davanın fazlaya ilişkin hakların saklı tutularak 100.000,00 TL üzerinden açılması ve dava değerinin 100.000,00 TL olarak gösterilmesinde usule aykırılık bulunmayıp, davalıların komisyon raporundaki miktar üzerinden harcın tamamlanması gerektiği yönündeki istinaf talebi de yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenler ile ilk derece mahkemesi kararına hukuka aykırılık görülmediğinden, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/180 Esas, 2021/241 Karar ve 10/03/2021 tarihli kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan taraf vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1b-1 bendi gereğince ayrı ayrı esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, 3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL harçtan davalı tarafından peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, 4-İstinaf incelemesi aşamasında duruşma yapılmadığından vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, 5-Davacı ve davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,6-HMK 333 maddesi gereğince yatırılan istinaf avansının kullanılmayan kısmının hüküm kesinleştikten sonra yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.21/04/2022