Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/1049 E. 2021/1367 K. 29.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1049 Esas
KARAR NO: 2021/1367
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 03/12/2019
NUMARASI: 2018/644 Esas, 2019/866 Karar
DAVA: TAZMİNAT (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ: 29/11/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili … AŞ. ile davalı … AŞ. arasında özel güvenlik hizmeti alımına ilişkin sözleşme bulunduğunu, davalı firmanın istihdam ettiği … adlı güvenlik görevlisinin Ümraniye PTT Merkez Müdürlüğünde çalışmakta iken 25.12.2009 tarihinde meydana gelen soygun amaçlı silahlı olayda mermi isabet etmesi sonucunda yaralandığını, yaralanan güvenlik görevlisinin müvekkili, davalı firma ve … şirketine yönelik tazminat davası açtığını, İstanbul Anadolu 20. İş Mahkemesinin 2013/372 E. Sayılı dosyası üzerinden görülen davada, işçinin %10, …’nin %15 ve … Şirketi’nin %65 kusurlu olduğunun tespit edilerek karar verildiğini, söz konusu kararın Yargıtay 21. HD.’nin 19.09.2016 tarih 2015/16740 E. , 2016/11139 K. Sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiğini, dava dışı … tarafından ilamlı icra takibine geçildiğini ve müvekkilinin icra dosyası aracılığıyla 97.174,61 TL ödeme yaptığını, davalı şirket ile aralarında bulunan sözleşmeye göre müvekkil şirketin rücu hakkının mevcut olduğunu iddia ederek 97.174,61 TL’nin ödeme tarihi olan 27.05.2015 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davanın, davacının üçüncü kişiye ödediği paranın halefiyet esasınca rücuen tahsili talebine ilişkin olduğu, halefiyetin kanunda öngörüldüğü hallerde mevcut olabileceği, halefiyet halinde rücu eden kişinin alacaklının yerine geçtiğini ve onun konumunda yer aldığı, 6098 s. Türk Borçlar Kanunu m. 61, 62 ve 62/2’de bu hususların düzenlenmiş olduğu, davacı kurumun ödeme yapmak suretiyle işçinin yerine geçtiği, burada ise halefiyet söz konusu olduğu, bu haliyle davanın mutlak ticari dava olamayacağı, dava dışı işçinin tacir olmadığı, bu sebeple davacının da tacir sayılamayacağı, iş mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak; rücuen tazminat davasının halefiyet kuralları esas alınmak suretiyle değil, iki şirket arasında akdedilmiş bulunan sözleşme hükümleri doğrultusunda açılmış olduğunu, rücu hakkının sözleşmede açıkça düzenlenmiş olduğunu, mahkemenin gerekçesinde yer alan mutlak ticari dava olmadığını yönelik kanaatine katılmadıklarını iddia ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, davacı tarafın, dava dışı işçiye, müteselsil sorumluluk gereği yaptığı ödemenin sözleşme ilişkisine dayanarak rücuen tahsili talebine ilişkindir. Somut olayda; dava dışı işçi tarafından açılan tazminat davasında ilk derece mahkemesince verilen hüküm icraya konulmuş, davacı, icra marifetiyle dava dışı işçiye tazminat ödemesi yapmıştır. Davacı, ödediği bu miktarın, zarardan müteselsilen sorumlu olan diğer davalıya rücu etmesi için iş bu davayı açmıştır. Uyuşmazlık; iş bu davaya bakma görevinin iş mahkemesine ait olup olmadığı, davacı ile davalı arasındaki hizmet alım sözleşmesi kapsamında uyuşmazlığın çözülüp çözülmeyeceği noktasında toplanmaktadır. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nun 4. maddesinde ticari davalar düzenlenmiştir. 4/1. fıkrada, her iki tarafında ticari işletmesi İle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bu kanunda veya yasada belirtilen kanun veya düzenlemelerden kaynaklanan davaların ticari davalar olduğu belirtilmiştir. Düzenleme kapsamında, TTK ‘nun 4/1-a/f ‘de sayılan, TTK ‘da öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları mutlak ticari davalardır. Somut olayda, her iki taraf tacir olup, talep konusu her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgilidir. Bu durumda, uyuşmazlık konusu davanın nisbi ticari dava olduğunun kabulü ve aynı yasanın 5. maddesi gereğince ticaret mahkemesinin görevli olduğunun kabulü gerekecektir. Nitekim, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunun 1. maddesi “ İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle ( o kanunun değiştirilen ikinci maddesinin Ç,D ve E fıkralarında istisna edilen işlerde çalışanlar hariç ) işveren veya işveren vekilleri arasında İş akdinden veya İş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi ile görevli olarak lüzum görülen yerlerde iş mahkemeleri kurulur” hükmünü; 4857 sayılı İş Kanunun 2/6 bendi “ Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren İle İş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren – alt işveren ilişkisi denir. Taraflar arasında işçi – işveren ilişkisinin bulunmaması, yukarıda ifade edildiği üzere her iki tarafın tacir ve dava konusu uyuşmazlığın ise taraflar arasındaki hizmet sözleşmesinden kaynaklanmış olması nedeniyle, uygulama yeri olmayan 4857 sayılı İş Kanunu ve 5521 sayılı İş Mahkemeleri kanuna göre İş mahkemelerinin görevli olduğunun kabulü doğru olmamıştır. (emsal, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2014/7793 Esas, 2015/883 Karar ve 16.05.2015 tarihli ilamı). Açıklanan nedenlerle, mahkemece, işin esasına ilişkin uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, görevsizlik kararı verilmesi doğru kabul edilemeyeceğinden esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin davacının istinaf başvurusunun kabulüne ve ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/644 Esas, 2019/866 Karar ve 03/12/2019 tarihli kararının HMK 353/1a-3 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf yargılaması aşamasında duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf maktu karar ve ilam harcı davacı tarafından peşin olarak karşılanan 54,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 4,90 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 6-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1a-3 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.29/11/2021