Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/946 E. 2020/2002 K. 12.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/946 Esas
KARAR NO : 2020/2002
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 04/04/2019
NUMARASI : 2018/1324 Esas, 2019/335 Karar
DAVA: KONKORDATO (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
KARAR TARİHİ: 12/11/2020
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar, …A.Ş, … vekili, 08.11.2018 tarihli dava dilekçesinde, müvekkili şirketin merkez adresinin Kartal/İstanbul, Şehitkamil/Gaziantep fabrika adresinde makina halısı İmalatı işleri ile iştigal ettiğini, şirketin 06.04.2000 tarihinde Gaziantep‘te makina halısı üretimi yapmak üzere kurulduğunu, 2001 yılında yurtdışı satışlarını yapmaya başladığını, 2007 yılında öz kaynaklarıyla Polipropilen iplik üretimi tesisi kurduğunu ve yurt dışına satılan halıların ipliklerini de üretmeye başladığını, 2008 yılında yurtiçi satışlara ağırlık verildiğini ve … markasının oluşturulmaya başlandığını, dövizdeki hızlı yükselişin özellikle 2014 yılından itibaren risk oluşturmaya başladığını, Ağustos 2018 yılındaki dövizdeki aşırı artışa parelel olarak hammadde fiyatlarındaki artış ve bankaların kredileri kısmaları nedeniyle şirketin finansal yapısının olumsuz etkilendiğini, artan faizlerle birlikte en itibarlı firmalardan olan alacakların dahi teminata kabul edilmediği bir para piyasası ortamına girildiğini, içinde bulunan kriz ortamının şirketi nakit darlığına ittiğini, 2018 yılı başında yapılan finansal planlamaya göre ileriye dönük olarak kesilen çeklerin ödenememesi riski doğduğunu, bankaların mevcut kredi limitlerini kullandırmamasının firmanın fon akışını da ciddi şekilde aksattığını, kredi arzındaki daralma sebebiyle nakit temininde zorluklar yaşanmaya başlandığını, net çalışma sermayesinin negatife döndüğünü, tahsilatlarını yapamayan, buna bağlı olarak karlılığı azalan ve dolayısıyla zarar eden şirket için aktiflerin satış fiyatları üzerinden ara bilanço hazırlandığını, TTK 376/3. tanımlanan şekilde borca batıklık hali söz konusu olmamakla birlikte, nakit sıkıntısının ilave tedbirler olmadan aşılamayacağının anlaşıldığını, sonuç olarak, İİK 285 vd maddelerde tanımlanan borçlarını, vadesi geldiği halde ödeyememe durumunun gerçekleştiğini, yönetim kurulunun 07.11.2018 tarihli toplantısında konkordato talebinde bulunulmasına karar verildiğini, 30.09.2018 tarihli bilançoda, kısa ve uzun vadede satılabilir aktif değerlerin defter kayıtları dikkate alındığında nakte çevrilebilir rayiç değerler toplamının 449.304.308,10 TL ve borç tutarının 388.351.133,39 TL olduğunu, buna göre şirketin özvarlığının (+) 60.953.174,71 TL olduğunu, borca batık olmadığını, ön projenin vade konkordatosu teklifi içerdiğini, alacaklılarla anlaşılarak, konkordatonun tasdiki tarihinden başlamak üzere 3 yıl vadede, üçer aylık taksitlerle garameten ödemek olduğunu, mühlet öncesindeki işlemiş faizlerin aynen ödenmesinin planlandığını, konkordato mühleti ve ödeme süresi içinde yeni banka kredisi ihtiyacı olduğundan ve bankalarca uygun görüldüğünde yeni kredi kullanılmasının söz konusu olabileceğini, mali disiplinin artırılarak,yönetim giderleri ve maliyetlerin düşürülmesinin planlandığını, temkinli öngörüler çerçevesinde toplam 241.113.900,25 TL net kar elde edeceğini, bankalara olan borçların döviz cinsinden Türk Lirasına çevrilmesi ve vadelerinin yeniden yapılandırılmasının planlandığını, ihracat payının artırılmasının hedeflendiğini, 2018 yılı üretim şartlarında 358 ayrı renk bulunduğunu, 2019 ile başlayacak olan süreçte iplik renk sayısının 278 adede düşürülmesinin planlandığını, bu strateji sayesinde tasarruf sağlanmasının hedeflendiğini, böylece amaçlanan iyileşmenin sağlanacağını, sonuçta vadesi gelen borçlarını ödemeye yetecek nakit akışını gerçekleştirebileceğini, … şirketin tek pay sahibi olduğunu, taşınmazlarının tamamı üzerinde şirket için bankalara verilmiş ipoteklerin mevcut olduğunu, müvekkilinin 14 bankaya kefil olduğu borçların toplam tutarının 187.242.404,01 TL olduğunu … şirketin eski pay sahibi olduğunu, şirketin kullandığı tüm kredilere kefil olduğunu, … şirketin banka kefillerinden olduğunu, şirketteki hisselerini devrederek şirketten ayrıldığını belirterek, İİK 287. madde çerçevesinde geçici mühlet kararı verilmesini, alacaklılarıyla konkordato akdetmesini sağlamak amacı ile konkordato mühleti verilmesini talep etmiştir. Davacı gerçek kişilerin açmış olduğu dava dosyaları tefrik edilmiştir. Alacaklılardan bir kısmı, yargılamaya katılarak yazılı ve /veya sözlü beyanda bulunmuşlardır.
İLK DERECE MAHKEME KARARI:Mahkemece, konkordato talebinde bulunan şirketin, dürüst ve iyiniyetli olması, alacaklılarını oyalama gayesi gütmemesinin öncelikli koşul olduğu, yine konkordato projesinin bilimsel verilere göre, ciddi ve inandırıcı olması, belli bir takvime bağlanması ve mahkemece bu takvimin izleniyor olması gerektiği, davacı şirketin 31.10.2018 tarihinde şirket merkezinizin nakline karar verdiği, 05.11.2018 tarihinde tescil ettirdiği, 08.11.2018 tarihinde iş bu davayı açtığı, aynı tarihte %100 hisse sahibi olarak tek ortağı … olan şirkette, … yerine Romanya uyruklu … yönetim kurulu üyesi ve başkanı olarak yetkili kılınmasına karar verildiği, …’ında bir gün sonra 09.11.2018 tarihinde dava dışı … isimli kişinin yetkili kılındığı, bu kişininde 20/11/2018 tarihinde tekrar … ‘yi tam yetkili kıldığı, İİK ‘da şirket merkezinin davadan hemen önce değiştirilmesinde engel yasal bir durum yok ise de, davacı şirketin merkezini taşımasının, küçük tedarikçi, alacaklı gibi pek çok alacaklısını kendi merkezinden uzakta olan bir konkordato yargılamasını takip etmeye zorladığı gibi komiser heyetinin denetim yetkilerini de fiilen daraltan bir tutum olduğu, yine şirket yetkilisi olarak Romanya uyruklu birinin atanmasının onun bir başkasını onun da tekrar şirketin tek ortağını yetkili olarak ataması şeklinde halkanın tamamlanmasının özellikle keşide edilen çekin karşılıksız çıkması hallerinde İcra Ceza mahkemelerinde görülecek dava ve cezalardan kurtarmaya yönelik veya bankalarca çekte yetkinin imzası olmadığı için çekin işleme alınmamasının sağlamak amaçlı bu yola gidildiği izlenimi doğduğu, davacı şirketin alacaklılarına karşı dürüstlük ve iyiniyet kurallarına uygun davrandığını söylemenin güçleştiği, yine … annesi … 17.930.663,11 TL değerinde bono verilmiş olduğu, şirket tarafından bu bononun Nejla Şiveydinli’nin şirkete verdiği taşınmazın karşılığında verildiğinin belirtildiği, taşınmazın değerinin ne var ki bilirkişi marifetiyle 3.500.000 TL olarak tespit edildiğini, bu durumun ilk üç ayda tespit edilmiş olmasına ve şirket mali kayıtları düzeltmiş ise de bononun ne olduğu geri alınıp alınmadığı, bono nedeniyle feragat edilip edilmediğinin bilinmediği, alacaklılardan … geçici mühlet dönemi içinde alacaklı olduğu tutarın yaklaşık 17 milyon civarında iken bu tutarın sürekli arttığı geçici mühletin sonunda 100 milyonu geçtiği, öte yandan davacı şirketin kayıtlarına göre beş aylık geçici mühlet döneminde bu şirketten mal alımı yaptığına dair kayıt olmadığının anlaşıldığı, … firmasının elindeki çekleri şirkete iade etmesi, kıymetli evraka dayanan alacağını adi alacak haline getirmesi ve bu beş aylık süreçte ticari ilişki kurduğu halde 850 bin ve 423 bin gibi iki ciddi tutarda banka havalesi yapmasının, hayatın olağan akışına aykırı olduğunun görüldüğü, alacaklılar arasında konkordatoya kabul oyu verecek alacaklı yaratma çabası olarak değerlendirildiği, şirketin son 5 yılda faaliyet karı ortalamasının 1-2 milyon civarındayken davacı şirketin geçici mühletin uzatıldığı 2 aylık dönemde 4.7milyon civarında bir faaliyet karı yaptığını, bu olumlu görünen tablonun ne derece ciddi olduğunun tartışmalı olduğu, gösterilen satışlar için şirket kasasına giren bir naktin söz konusu olmadığı, hatta henüz vergisinin dahi ödenmediği, satışların sonunda gerçekten belirtilen tutarların tahsil edilip edilmeyeceğinin belli olmadığı, davacı şirketin sermaye artışı planı olmadığı, projesinin maliyet karı ile borcu ödemek üzerine kurulu olduğu, son 5 yılda satışlarını sırasıyla yüzde 2, yüzde 1, yüzde 9, yüzde 4 oranında artıran şirketin, 2019 yılında satışlarını yüzde 47 oranında artırma planının inandırıcılıktan uzak olduğunu, banka borçlarının büyük bölümünün her nasılsa teminatsız olduğu, %57’sinin döviz borcu olduğu, dövizdeki artışın şirketi olumsuz etkileyeceği, davacı şirketin … halı şirketinden 33,9 milyon alacağı bulunmasına rağmen bu alacağı ile ilgili takip veya dava açma yoluna gitmediği, olumlu karşılanmadığı, projenin inandırıcılıktan uzak olduğu, kaynak yaratılamadığı, ciddi bir ödeme planının ortaya konamadığı, bu haliyle kesin mühlet verilmesinin alacaklıları oyalamak amacına hizmet edeceğinin anlaşıldığı gerekçesi ile ve şirketin rayiç değerlere göre malvarlığının (+) 84.604.405,55 TL olduğu, davacı şirketin borca batık olmadığı belirtilerek, davacı şirketin geçici mühletinin kaldırılarak, kesin mühlet ve konkordato talebinin reddine, İflas şartları oluşmadığından İflas kararı verilmesine yer olmadığına, tüm tedbirlerin kaldırılmasına, komiser heyetinin görevine son verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Karar, yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.Davacı vekili istinaf nedenleri olarak, konkordato kesin mühlet şartlarının oluştuğunu, red gerekçesinin somut belgelere ve gerekçeye dayalı olmadığını, mahkemenin kararına dayanak yaptığı ayrık komiser raporunun aksine komiser heyet raporunda projenin başarıya ulaşacağının belirtildiğini, bu nedenle bir yıllık kesin mehil verilmesi gerektiğini, yeterli uzmanlığa ulaşmayan öğretim üyesi tek kişinin subjektif yorumuna dayalı ayrık raporun baz alınarak talebin reddine karar verilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, 29.03.2019 tarihli ayrık komiser raporunun karara esas alınamayacağını, zorlama ve hukuka hakkaniyete aykırı tespitlere itiraz ettiklerini, …halı ile ticari ilişkide tek bir alacağın tahsil edilemediği için başarısızlık olarak değerlendirilemeyeceğini, 28.01.2019 tarihli noter ihtarnamesinin keşide edildiğini, görüşmeler yapılarak tahsil edilmeye çalışıldığını, görüşmelerden sonuç çıkmaz ise İcra takibi başlatılacağını, alacak bedelinin ve İcra harcının mali açıdan fazla olduğunu, …li ‘nin senetli alacağından feragat ettiğini, komiser heyetinin nihai raporuna beyan dilekçesinde ibraz edildiğini, müvekkili şirketin satış yaptığı ürünlerin temini konusunda sıkıntı yaşamadığını, üretim ve satışlarına devam ettiğini, ayrık raporda eksik ve hatalı değerlendirme yapıldığını, şirket faaliyetlerinin devam ettiği 01.01.2019-28.02.2019 tarihleri arasında aylık ortalama 2.380.676.89 TL kar ettiğinin görüldüğünü, son beş yıldaki ortalama net satışın ülke ekonomisi ile ilgili olduğunu, firmanın sipariş alınan ürün grubuna değişmekle birlikte yıllık üretim kapasitesinin 2.437.000 metre kare olduğunu, 2018 yılında bu kapasitenin kullanım oranının %73 olduğunun hesaplandığını, projede ise yıllar itibariyle kapasite kullanım oranının sırasıyla 2019 yılında %82, 2020 yılında %92 esas alınarak gelecek hasılatın öngörüldüğünü belirterek, ihraç kayıtlı satış yapılan firmalar ve satış tutarları ayrıntılı yazılarak, müvekkilinin konkordato talep hakkının yasayla güvence altına alındığını, karlılığın ve cironun en yüksek olduğu dönemde projenin başarıya ulaşmayacağı yönünde bir öngörüye dayalı mesnetsiz görüşün mesnet alınıp talebin reddine karar verilmesi nedeniyle kararın bozulması gerektiğini, hatta salt İcra takiplerinden korunma gayesinin de güdülmediğini, ret gerekçesinin somut belgelere ve gerekçeye dayalı olmadığını, müvekkilinin iyiniyetli ve dürüst borçlu olduğunu ve diğer iddialarına yer vererek kararın kaldırılmasını, 1 yıllık mühlet kararı verilmesini, gerekli tüm tedbirlerin talepleri gibi alınmasını istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:Dava, İİK 285 vd maddelerinde düzenlenen konkordato talebidir.2004 sayılı İİK ‘nun 285. maddesinde, yetkili ve görevli mahkeme düzenlenmiş, yasada, İflasa tabi olan borçlu için İİK ‘nun 154. maddesine atıf yapılarak ilgili maddenin birinci veya üçüncü fıkrasında yazılı yerlerdeki asliye ticaret mahkemesinin, iflasa tabi olmayan borçlu için ise yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesinin yetkili ve görevli olduğu vurgulanmıştır. Somut davada, davacı şirket talep tarihinden kısa süre önce şirket merkezini ve dolayisiyla adresini değiştirmiş ise de, konkordato ile ilgili düzenlemede aksine bir hükme yer verilmemiş olduğundan, davanın, dava tarihi itibariyle yetkili ve görevli asliye ticaret mahkemesinde açıldığı, yargılamanın yetkili mahkemece gerçekleştirildiği kanaatine varılmıştır.Diğer yandan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 74. maddesinde belirtilen şekilde, vekaletnamede konkordatoya ait özel yetkinin mevcut olduğuda anlaşılmıştır.Uyuşmazlık, davacı şirketin, konkordato projesinin başarıya ulaşmasının mümkün olup olmadığı, mahkeme tarafından, geçici komiser raporunun ayrık görüşüne hükümde yer verilmesinin isabetli olup olmadığı, kesin mühlet şartlarının oluşup oluşmadığı ile diğer usulü işlemler ile mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olup olmadığıdır. Davacı şirket ve dosyası tefrik edilen gerçek kişiler vekili tarafından 08.11.2018 tarihli dilekçe ile tedbir talepli iş bu dava açılmıştır. Mahkemenin, 12.11.2018 tarihli ara kararı ile 12.11.2018 tarihinden başlamak üzere 3 ay süre ile geçici mühlet kararı verilmesine, davacılardan … yönünden konkordato talebi ile ilgili dosyanın tefriki ile yeni esasa kaydedilmesine, davacılardan …. hakkındaki dosyanın ise daha sonraki ara kararda tefrikine karar verildiği, 12.11.2018 tarihli ara kararla, aynı zamanda, geçici konkordato komiserinin görevlendirilerek, görev tanımlarının belirlendiği, gerekli muhafaza tedbirlerine ve talep konusu bir kısım İhtiyati tedbir kararlarına hükmedilerek duruşma günü olarak geçici mühlet süre sonuda dikkate alınarak 08.02.2019 tarihi olarak belirlendiği, 08.02.2019 tarihli celsede ise davacı şirket yönünden, geçici mühletin İİK 287/4.maddesi gereğince 2 ay uzatılmasına karar verildiği, duruşma günü olarak belirlenen 03.04.2019 tarihli celseye, davacı borçlu vekili ile birlikte bir kısım alacaklılar katılarak beyanda bulundukları ve aynı celsede yukarıda ayrıntılı şekilde yer verildiği gerekçelere esas olan hükmün tesis edildiği dosya kapsamından anlaşılmıştır. Karar tarihine kadar, geçici komiser heyeti tarafından görev tanımı uyarınca hazırlanan raporlar ve davacı borçlu şirket malvarlığının rayiç değerlerinin tespitine ilişkin uzman bilirkişi raporları da yine dosyaya ibraz edilmiştir.2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 287/3. fıkrasında yer alan, mahkemenin, geçici mühlet kararıyla birlikte konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olup olmadığının yakından incelenmesi amacıyla geçici konkordato komiseri görevlendireceği, 289/2. fıkrasında ki, geçici komiserin duruşmadan önce yazılı raporunu sunacağı, gerekli görülürse beyanı alınmak üzere duruşmada hazır bulunacağı, 290. maddedeki konkordato komiserinin görevleri vb düzenlemeler kapsamında iş bu talepte geçici komiser raporlarının irdelenmesi önem kazanacaktır.Konkordato Geçici Komiser Heyetinin tarihsiz şekilde düzenlenen ön raporunda, 21.11.2018 tarihinde şirket yetkilisi ve muhasebe yetkilileri ile şirketin Kartal / İstanbul adresinde toplantı yapıldığı, atama tarihinden sonraki finansal işlemleri denetim altına almak amacıyla nakit akit tablosunun hazırlanmasına, projeye ve detaylı bilgi istenmesine ilişkin liste oluşturulduğu, şirkete tebliğ edildiği, 03.12.2018 tarihinde şirketin … No … Şehitkamil – Gaziantep adresinde bulunan fabrikasında toplandığı, tesisin gezildiği, nakit akış tablosundaki aksaklığın giderilmesinin istendiği, şirket merkezinin Kartal / İstanbul adresinde olduğu, 02.11.2018 tarihinde yapılan naklin 05.11.2018 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği, 07.11.2018 tarihli genel kurul kararının 15.11.2018 tarihinde ilan edildiği, yönetim kurulu başkanı olan Şehitkamil/ Gaziantep adresinde ikamet eden şirket yönetim kurulu üyesi ve başkanı … üyeliği ve görevi sona ererek Romanya adresinde ikamet eden …‘ın münferiden temsile yetkili kılındığı, … 09.11.2018 tarihinde vekaletname ile … tam yetkili vekil tayin ettiği, adı geçenin 20.11.2018 tarihli vekaletname ile şirketin sahibi … tam yetkili vekil tayin ettiği, sonuç olarak, konkordato talep eden şirket üzerinde yapılan inceleme ve değerlendirmenin devam ettiği, şirketin ticari faaliyetler çerçevesinde üretim ve satışına devam ettiği, muhtemel yapacağı karlar, faaliyet ve tasarruf tedbirleri ile elde edilecek mali kaynakların tek başına konkordato projesinin başarısını sağlama imkanının bulunmadığını, borçların ödenmesi açısından şirket aktifinde bulunan duran varlıkların satılması halinde ise şirketin faaliyetinin sona erme ihtimalinin bulunduğu, ön projede yer alan ödeme teklifinin ise alacaklılar bakımından kabul edilmesinin güç olduğu, konkordatonun tasdik edilme ihtimalini olumsuz etkilediği, şirketin ön projesinde, konkordato projesinin temel konseptinin konkordatoya tabi alacaklılarla anlaşılarak konkordatonun tasdiki tarihinden başlamak üzere üç yıl vadede üçer aylık taksitlerle garameten ödeme olduğu, konkordatonun 2020 yılı başında tasdik edileceği varsayımından hareketle ödemelere 2020 yılından başlanmasının planlandığı belirtilmiştir.04.01.2019 tarihli Konkordato Geçici Komiser Heyeti ara raporunda, davacı şirketin, 30.11.2018 tarihli sunulan mizanlarda, taşınmaz varlıklarında arazi ile birlikte 60.587.780,62 TL fabrika binası bulunduğu, 30.11.2018 tarihli bilançodaki kayıtlı değerlere göre varlıklar toplamının 220.962.136,54 TL, borçlarının 206.542.938,98 TL olduğu, sonuç olarak, konkordato talep eden şirket ile ilgili yapılan inceleme ve değerlendirmelerin devam ettiği, bilirkişi görevlendirilmesi için talepte bulunulduğu, bu itibarla gelecek dönemde rayiç değer bilançosunun hazırlanabileceği, borçlu şirketin ticari faaliyetler çerçevesinde üretim ve satışına devam etttiği, muhtemel yapacağı karlar, faaliyet ve tasarruf tedbirleri ile elde edilecek mali kaynakların tek başına konkordato projesinin başarısını sağlama imkanının bulunmadığı, borçların ödenmesi açısından şirket aktifinde bulunan duran varlıkların satılması halinde ise şirketin faaliyetinin sona erme ihtimalinin bulunduğu belirtilmiştir.01.02.2019 tarihli Konkordato Geçici Komiser Heyeti Nihai raporda, borçlu şirketin aktifinde yer alan stokların, makine – teçhizatın ve taşınmazların rayiç değerlerinin belirlenmesi amacıyla bilirkişi atamaları yapıldığı, rayiç değer tespitlerinin yapıldığı, ayrıca şirket lehine taşınmazını ipotek eden …‘ye ait gayrimenkulün tespitinde rayiç değerinin 3.500.000,00 TL tespit edildiği, bilançolar incelendiğinde yapılmakta olan yatırımlarda 6.107.094,50 TL ve finansal kiralama konusu kıymetlerde 20.619.676,24 TL ‘lik makine parkı olduğunun görüldüğü, değerleme sonrasında şirket lehine oluşan olumlu fark olduğu, şirketin 30.09.2018 tarihi itibariyle 93.269.233,14 TL zarar ettiği, konkordato geçici mühlet döneminde kur artışlarındaki gerileme ve şirketin daha verimli çalışması neticesinde 31.12.2018 tarihi itibarı ile zararını 51.170.016,94 TL azaltarak 42.099.216,20 TL ‘ye indirdiği, 2018 yılı net satışları aylık ortalama 11.611.996,96 TL iken konkordato geçici mühlet sürecine tekabül eden 2018 yılı son çeyreğinde 10.599.985,95 TL tutarında net satış yapıldığı, şirketin performansını ortaya koyan en kullanışlı ölçütlerden olan faaliyet karının 2018 yılı aylık ortalamasının 1.711.006.88 TL iken geçici mühlet döneminde elde edilen faaliyet karının 377.651,70 TL düzeyinde gerçekleştiği, net satışlarda düşüş olmasına rağmen faaliyet karında ortaya çıkan düşüşün son çeyrekte satışların maliyeti ve faaliyet giderleri kaleminde görülen yükselmeden kaynaklandığı, sonuç olarak, şirketin rayiç değer bilançolarına göre 43.100.387,25 TL artıda bulunduğu, şirketin halihazırda borca batık olmadığı, geçici mühlet içinde kar elde ettiği, geçmiş ve mevcut potansiyelleri itibarıyla elde edecekleri faaliyet karları İle mevcut borcun ödenmesinin konkordato ön projesinde belirtilen vadeden daha uzun vadede gerçekleşeceğinden ödeme tablosunun revize edilmesinin gerekli olduğu, ayrıca sermaye artışı ile dışarıdan sermayedar arayışının değerlendirilmesi gerektiğinin önem kazandığı, rehinli alacaklar lehine tesis edilen ipoteklerin bir bölümün … ait taşınmazlar üzerinde bulunduğu, bu halde, rehinli malların paraya çevrilmesi halinde paraya isabet eden kısım kadar doğrudan şirketin faaliyetinin etkilenmeyeceği, teklif edilen ödeme ile borçlu şirket kaynaklarının orantılı olduğu, belirtilen hususlar çerçevesinde, özellikle geçici mühlet süresinin iki ay süre ile uzatılmasının yerinde olabileceği belirtilmiştir.29.03.2019 tarihli ayrık görüşün olduğu Konkordato Geçici Komiser Heyeti nihai raporunda, şirketin 28.02.2019 tarihli bilançosu incelendiğinde, finansal kiralama haricindeki kısa ve uzun vadeli banka borçlarının 155.673.665,19 TL olduğu, bu borcun, 67.583.721,76 TL, 16.392.999,59 USD ve 226.775,72 Euro cinsinden olduğu, dövizdeki artışların şirketin bilanço rakamlarını olumsuz etkileyeceği, şirketin 28.02.2019 yılı itibariyle 3.182.024,81 TL kar elde ettiği, şirketin 28.02.2019 tarihi itibariyle net 19.124.916,98 TL ciro yaptığı, 4.761.353,78 TL faaliyet karı, dönem sonu itibariyle 3.182.024,81 TL net dönem karı elde ettiği, şirketin 2019 ayının Ocak ayında 3.729.069.42 TL, Şubat ayında 15.395.847,56 TL net satış yaptığı, faaliyet karının Ocak ayında 141.632,28 TL, Şubat ayında 4.619.721,50 TL gerçekleştiği, brüt satış karının %22 iken 28.02.2019 tarihi itibariyle yeni zamlı fiyatlara geçilmesi ile %30 çıktığı, sonuç olarak, şirketin 43.100.387,25 TL artıda bulunduğu, borca batık olmadığı, şirketin 2019 ayında geçici mühlet içinde kar elde ettiği, 2019 Şubat ayı karının devamı halinde şirketin borcunu ödeme potansiyeline sahip bulunduğu, son dönem ciro ve karın bu durumu desteklediği, davacı şirketin geçmiş ve mevcut potansiyelleri itibarıyla elde edecekleri faaliyet karları ile mevcut borcun ödenmesinin revize projede belirtilen vadede gerçekleşeceğinin görüldüğü, ayrıca sermaye artışı ile dışarıdan sermayedar arayışının değerlendirilmesi gerektiği hususunun önem kazandığı, rehinli alacaklar lehine ipotekler bölümünün paraya çevrilmesi halinde doğrudan şirketin faaliyetini etkilemeyeceği, konkordato ile iflasa göre alacaklıların eline daha fazla meblağının geçebileceği, teklif edilen ödeme ile borçlu şirket kaynaklarının orantılı olduğu, borçlu şirket hakkında konkordato kesin mühlet kararı verilebileceği belirtilmiştir.Konkordato Geçici Komiseri Dr.Öğr.Üyesi … ayrık raporunda sonuç olarak, 31.12.2017 tarihli bilançoda toplam satışların %31,7 si düzeyinde olan ticari alacakların 31.12.2018 tarihli bilançoda toplam satışların %72,4 ü düzeyine çıktığı ticari alacakların tahsilinde başarı gösterilemediği, 3.500.000,00 TL rayiç değerli taşınmazı ipotek etmesi karşısında … ‘ye verilen 17.930.663,11 TL tutarındaki teminat senedinin 28.02.2019 tarihli bilançoda geri alınmış görünse de alacaktan feragat ettiğine dair herhangi bir belgenin sunulmadığı, kısa ve uzun vadeli banka kredileri toplamının %57 lik kısmının ve borç çekleri toplamının %77’lik kısmının döviz cinsinden olan şirketin yüksek kur riski taşıdığı, geçici mühlet içinde mal alımının durduğu ….A.Ş nin vadeli çekleri iade etmesinin, 850.204,80 TL ve 23.10.2018 tarihinde 423.607,50 TL banka havalesi yapmasının ticari hayatın olağan akışına uygun olmadığı, revize projede 2019 yılı için öngörülen 34.122.165,00 TL faaliyet karının gerçekleşmesi ihtimalini de zayıflattığı, son beş yılda ortalama 127.420.190,28 TL net satış gerçekleştirilen şirketin 2019 yılında 205.000.000,00 TL net satış gerçekleştirmesi olasılığının oldukça zayıf olduğu, son dört yılda satışlarını bir önceki yıla göre sırasıyla %2,%1,%9 ve %4 artıran şirketin 2019 yılında satışlarını %47 oranında artırmasında oldukça düşük bir ihtimal olduğu, konkordato projesinin inandırıcılığını zayıflattığı, konkordato ön projesinin inandırıcılığının zayıf olduğu ve öngörülen şekilde konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün görülmediği belirtilmiştir.Mahkeme tarafından, ayrık rapor tespitleri esas alınarak talebin reddine karar verilmiştir.İİK 286/1.a bendinde, konkordato ön projesi bir anlamda tanımlanmış ve borçlunun borçlarını hangi oranda veya vadede ödeyeceğini, bu kapsamda, alacaklıların alacaklarından hangi oranda vazgeçmiş olacaklarını, ödemelerin yapılması için borçlunun mevcut mallarını satıp satmayacağını, borçlunun faaliyetine devam edebilmesi ve alacaklılara ödemelerini yapabilmesi için gerekli mali kaynağın sermaye artırımı veya kredi temini yoluyla yahut başka yöntem kullanılarak sağlanacağını gösteren ön proje olarak ifade edilmiştir. Yasanın devam eden bentlerinde ifade edilen, borçlunun malvarlığını gösterir belgeler, alacaklılar, alacak miktarları vb belgelerin, konkordato ön projesinin başarıya ulaşıp ulaşmayacağına dair tespitte en önemli unsurlar olduğunun kabulü kaçınılmazdır. Çünkü, geçici komiser, öncelikle bu belgelerle ön projenin başarıya ulaşıp ulaşmayacağını ve kayıtlarla uygun olup olmadığını değerlendirecektir. Diğer yandan, 286/1- a bendinde, borçlunun faaliyetine devam edebilmesi ve ödemelerini yapabilmesi ifadesi ile konkordatonun amacının da bir anlamda ifade bulduğunun kabülü doğru olacaktır. Somut olayda, davacı şirket tarafından, ön projede, elde edecekleri faaliyet karları ile mevcut borcun ödenmesi amaçlanmıştır, ancak konkordato geçici komiser raporlarında bu durum, mevcut borcun ödenmesinin ön projede belirtilen vadeden daha uzun vadede gerçekleşeceğinden ödeme tablosunun revize edilmesi gerektiği şekilde ifade edilmiş, revize proje yönünden ise elde edilecek faaliyet karı ile borcun ödenmesinin vadede gerçekleşeceğinin belirtilmiş olmasına rağmen, ayrıca sermaye artışı ile sermayedar arayışının değerlendirilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Bu anlamda, ayrık rapor haricinde çoğunluk görüşüne ait bu tespite rağmen, rapor sonucunda kesin mühlet kararı verilebileceği sonucuna ulaşıldığı açıklaması da rapordaki mevcut verilere uygun düşmemektedir. Esasen yukarıda ayrıntılı şekilde yer verildiği üzere, ayrık raporda, şirketin mevcut verileri, kar oranları, borçları ve özellikle dövizle ilgili borç miktarı ile taşınmaz karşılığı teminat senedi verilen … ‘ye ait taşınmazın değerinin 3.500.000,00 TL olmasına rağmen, 17.930.663,11 TL tutarında teminat senedi verilmesi konularında herhangi bir farklılık yoktur. Yalnızca, geçici komiser heyet raporu düzenleyen komiserler arasında görüş farklıları mevcuttur. Diğer yandan, olumlu görüş bildiren geçici komiser raporunun kesin nitelikte olduğunun kabulüde mümkün değildir. Bu konu, somut dava yönünden raporda kullanılan ifadeler ve genel anlamda, İİK 289. maddesi göz önünde bulundurulduğunda, kesin mühlet kararı verilebilmesi için konkordato geçici komiser raporunun tek başına yeterli kabulü sonucuna götürür ki, bu yasal düzenlemer kapsamında yerinde kabul şekli olmayacaktır. Diğer yandan, ön projede yer verilen hususların bir çoğu, şirketin kendi faaliyet kapsamı dahilindeki işlerdir. İİK 286/1-a bendinde zaten borçlunun faaliyetine devam etmesi ön projede gösterilmesi gereken bir husustur. Yasal düzenlemede açıkça, borçlunun faaliyetine devam edebilmesi vurgusu yapıldıktan sonra, alacaklılara ödemelerin yapılabilmesi için gerekli olan mali kaynağın ön projede gösterilmesi gerektiği belirtilmiştir. Ön projede öngörüldüğü şekilde, yıllık faaliyet karının gerçekleşeceğinin kabulü halinde dahi, bu miktarın yetersiz olacağı, özellikle döviz kuru cinsindeki borç miktarı ve maliyet fiyatları dikkate alındığında diğer unsurlarla birlikte aksinin kabülü İktisadi anlamda mümkün görülmemektedir. Revize proje düzenlenmiş olmasına rağmen konkordato geçici komiserlerinin çoğunluk görüşünde belirtildiği üzere herhangi bir sermaye artışına gidilmemiştir. Özellikle, borca batık olmayan ve likitide sıkıntısı yaşayan borçlu şirketin, borçlarını ödeyebilmesi ve diğer taraftan faaliyetine devam edebilmesi için, İİK 286.maddede ifade edildiği gibi, gerekli mali kaynağı, sermaye artışı veya kredi temini yoluyla sağlaması isabetli olacaktır. Davacı borçlu şirketin aksine bir beyan veya iddiası da mevcut değildir.Çünkü, mühlet içinde faaliyetine devam edecek bir işletmenin nakit biriktirebilmesi için oldukça yüksek karlılığa sahip olması gerekir. Mali durumu bozulan işletmeler kural olarak karlılıklarını yitirmiş işletmelerdir. Taşınmazların nakte çevirilerek kaynak sağlanabilmesi için öncelikle o varlıklar üzerinde de rehin olmaması gerekir. Diğer yandan, projede, mevcut durumun, likitide sıkıntısının veya borca batıklığın giderilmesi için tedbirlere yer vermek gerekir. Bunlar, gelir artırıcı veya tasarruf tedbirleri olabilir. Konkordato süreci içinde özellikle iyileşmenin sağlanabilmesi için yukarıda ifade edildiği üzere yeni kredi sağlanması gerekmektedir. Somut olayda, açıklanan tüm nedenlerle, davacı borçlu şirketin yasada tanımlanan şekilde, ibraz edilen ön projenin ve revize projenin somut veriler karşısında başarıya ulaşma ihtimalinden söz edilemeyecektir Yasada yer verilen sermaye artışı, mali kaynak için tek ve zorunlu olmasa dahi, somut verilere göre değerlendirme yapılarak, mali kaynakların gösterilmesi isabetli olacağı gibi, somut olayda şirketin ön projesinin amacına ulaşması için önem arz etmektedir.İİK‘ m.287’deki borçlunun iyileşmesi ve konkordatonun tasdiki ihtimali “ konkordatonun başarı şansı “ kavramı altında ifade edilmiştir. İİK‘nun 289/3. fıkrasında, konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğunun anlaşılması halinde bir yıllık kesin mühlet verileceği belirtilmiştir. Belirtilen yasal düzenlemeler ve açıklamalar doğrultusunda, mahkemenin, İİK 289. madde gereğince işlem yapıldıktan sonra, netice olarak konkordatonun başarıya ulaşmayacağı gerekçesiyle davacının konkordato talebinin reddi kararında bir isabetsizlik görülmemiştir. Mahkemece, gerekçe kısmında ayrıntılı olarak aktarılan, davacı şirketin bir kısım işlem ve eylemlerinin, dürüstlük ve iyiniyet kurallarına uygun davrandığını söylemeyi güçleştirdiği ifade edilse ve gerçekten bir kısım işlemlerin İktisadi anlamda karşılığı görünmese dahi, iş bu talepte öncelikli konunun projenin amacına ulaşıp ulaşmayacağı hususu olduğundan, diğer konuların tartışılmasında bu aşamada hukuki yarar görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle ve özellikle başarıya ulaşma imkanı bulunmayan konkordato ön projesi ile İcra ve İflas Kanunun ilgili hükümleri uyarınca, konkordato talebinin reddi kararında bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1- İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1324 Esas, 2019/335 Karar ve 04.04.2019 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1. bendi gereğince esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 232,10 TL harçtan davacıların ayrı ayrı yatırmış olduğu 165, 70 TL harcın mahsubu ile bakiye 66,40 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ve davanın niteliği nedeniyle vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,4-Davacıların yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 293/2. fıkrası gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.12/11/2020