Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/942 Esas
KARAR NO: 2023/1276
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ:İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ:04/12/2019
NUMARASI:2017/776 Esas, 2019/1012 Karar
DAVA:İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ:23/11/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirketin … Oteli’nin işletmeciliğini yaptığını ve konaklama hizmeti verdiğini, davalı şirket ortaklarının kardeşi olan …’ın da 11/05/2015 – 25/09/2015 tarihleri arasında muhtelif zamanlarda konaklama hizmetinden faydalandığını, davalı şirketin daha önce düzenledikleri faturaları itiraz etmeden kabul ettiğini ve bedellerini ödediğini, ancak yüksek meblağ içeren 03/09/2015 tarih ve 48.191,80 TL bedelli faturanın ödenmediğini, verilen konaklama hizmetinin otel kayıtları ile, alacak miktarının ise ticari defter kayıtları ile sabit olduğunu, çıkartılan ihtarnameye rağmen borcun ödenmemesi üzerine Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takip başlattıklarını, davalı şirketin takibe haksız itiraz ettiğini ileri sürerek davalının takibe itirazının iptali ile takibin devamına, alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevabında; itirazın iptali davasının bir yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığını, konaklama hizmetinin …’a verildiğini, bu şahsın müvekkili şirketin çalışanı, ortağı ya da yetkilisi olmadığını, bu nedenle müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, müvekkili şirketin davalıdan konaklama hizmeti almadığını, müvekkili ile bağı olmayan bir başka kimsenin aldığı hizmetin müvekkiline fatura edilemeyeceğini, davacının kötüniyetli olarak müvekkili hakkında takip başlattığını savunarak davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle, aksi halde esastan reddine ve alacağın % 20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davacının dava dışı …’a konaklama hizmeti verdiği, bu şahsın davalı şirketin temsilcisi olmadığı, anılan şahsın aldığı konaklama hizmeti nedeniyle daha önce kesilen faturaların davalı şirketçe ödenmesinin takip konusu faturanın da davalı şirket tarafından ödeneceği anlamına gelmediği gerekçesiyle davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalının kötü niyet tazminatı talebinin de reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Karar yasal süresinde taraf vekilleri tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak; davalının süresinde takip konusu 03/09/2015 tarihli faturaya itiraz ettiğini ispatlayacak somut delil sunmadığını, faturaya süresinde itiraz edildiği kabul edilse dahi, daha önce …’a konaklama hizmeti verildiğini ve hizmet bedelinin davalı şirket tarafından ödendiğini, …’ın davalı şirket ad ve hesabına hareket ettiğini, davalı şirketin de yetkisiz temsilcinin işlemlerini benimseyip onayladığını, …’ın konaklama hizmetinin davalı şirket tarafından ödenmesinin taraflar arasında fiili uygulama haline geldiğini, müvekkili şirkette bu hususta güven oluşturduğunu, bu nedenle davalının alacaktan sorumlu olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; davacının müvekkiline hizmet vermediği halde müvekkili hakkında kötü niyetli takip başlattığını, bu nedenle kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını ve müvekkili lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRME: Dava, hizmet bedeli için düzenlenen fatura alacağının tahsili için yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. Dosya kapsamından; davacının 03/09/2015 tarih ve 48.191,80 TL bedelli fatura alacağının tahsili için Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında davalı aleyhine takip başlattığı, davalının yasal süresinde takibe itiraz ettiği, itiraz dilekçesinin davacıya tebliğ edilmediği, davalının takibe itirazının iptali ile takibin devamı için bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, konaklama hizmetinin dava dışı …’a verildiği, daha önce bu şahsın konaklama ücretinin davalı şirket tarafından ödenmesinin, takip konusu borçtan davalı şirketin sorumlu tutulması anlamına gelmeyeceği gerekçesiyle davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalının kötü niyet tazminatı talebinin de reddine karar verilmiş, taraflar hükmü istinaf etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacıya ait otelde konaklama hizmeti verilen … ile ilgili daha önce düzenlenen faturaların davalı şirket tarafından itiraz edilmeden ödenmesi nedeniyle, takip konusu konaklama ücretine ilişkin faturadan da davalı şirketin sorumlu tutulup tutulamayacağı, ayrıca davalı lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır. 1-Davacı, daha önce düzenlenen faturaların davalı şirket tarafından ödenmesi nedeniyle takip konusu faturadan da davalı şirketin sorumlu olduğunu ileri sürmüştür. İlk derece mahkemesinde alınan bilirkişi heyeti raporunda; tarafların ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davacının ticari defter ve kayıtlarına göre takip tarihi itibarıyla davacının davalıdan 48.191,090 TL alacaklı bulunduğu, davalının defter ve kayıtlarına göre borç bulunmadığı, aradaki farkın 03/09/2015 tarihli faturanın davalı defterlerine kaydedilmemesinden kaynaklandığı, emniyet yazı ekinde gönderilen çizelgeye göre …’ın 11/05/2015 ile 25/09/2015 tarihleri arasında davacıya ait otelde konakladığı, konaklama hizmetinin …’a verildiği belirtilmiştir. Emniyet yazı ekinde gönderilen çizelgeye göre …’ın 11/05/2015 ile 25/09/2015 tarihleri arasında davacıya ait otelde konakladığı anlaşılmaktadır. Anılan şahıs davalı şirketin ortağı olmadığı gibi, şahsın davalının çalışanı olduğuna dair bilgi ve belge de bulunmamaktadır. Bunun yanında taraflar arasında konaklama hizmeti verilmesine ilişkin sözleşme ilişkisi olduğuna dair dosyada bilgi ve belge bulunmamaktadır. Bu nedenle takip konusu faturadan davalı şirketin sorumlu tutulması doğru görülmemiştir. Bununla birlikte davacı, daha önceki faturaların davalı şirket tarafından ödenmesi nedeniyle taraflar arasında fiili bir uygulama olduğunu ve faturaların davalı şirket tarafından ödeneceği hususunda müvekkilinde güven oluşturulduğunu beyan etmiştir. Konaklama ücretinin şirket yetkilisi ile şirketten tahsili istemine dair benzer bir uyuşmazlığa ilişkin Yargıtay 23. HD’nin 2014/539 Esas, 2014/4650 Karar sayılı kararında; -TBK’nın 162. maddesinin; Birden çok borçludan herbiri, alacaklıya karşı borcun tamamından sorumlu olmayı kabul ettiğini bildirirse, müteselsil borçluluk doğar. Böyle bir bildirim yoksa, müteselsil borçluluk ancak kanunda öngörülen hallerde doğar. hükmünü içerdiği, somut uyuşmazlıkta müşterek ve müteselsil sorumluluğu öngören bir sözleşmeden ya da yasadan kaynaklanan bir hukuki ilişki ve neden bulunmadığı gözetilerek, davalı şirket yetkilisinin konaklama ücretinden sorumlu tutulması ile yetinilmesi, davalı şirket ile ilgili davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğine- değinilmiştir. Anılan kararda ayrıca; aynı otelde daha önceki konaklamalara ilişkin faturaların davalı şirket tarafından ödendiği, bu hususun taraflar arasında bir uygulama haline geldiği, bu nedenle davalı şirketin de borçtan sorumlu olduğu gerekçesiyle, davalılar arasında ihtilaf konusu olmayan konaklamalarla ilgili uygulamanın bu kez çekişmeli olan takip konusu borç için de esas alınması suretiyle davalı şirketin de takip konusu borçtan sorumlu tutulmasının doğru olmadığı belirtilmiştir. Bu nedenle emsal Yargıtay kararı da dikkate alınarak, daha önce ihtilafa konu olmayan uygulamanın, davalı şirketin takip konusu borçtan da sorumlu tutulması sonucunu doğurmayacağı, konaklama hizmetinin dava dışı …’a verildiği anlaşılmakla, mahkemece davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. 2-Diğer taraftan davalı, lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini belirterek hükmü istinaf etmişse de, davacının kötü niyetli olarak davalı aleyhine takip başlattığına dair dosyada bilgi ve belge bulunmadığından, mahkemece davalı lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmemesi de yerindedir. Açıklanan nedenler ile ilk derece mahkemesi kararında hukuka aykırılık görülmediğinden, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince ayrı ayrı esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M:Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere, 1-İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/776 Esas 2019/1012 Karar ve 04/12/2019 tarihli kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurularının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-/b.1. bendi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-a)Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 269,85 TL harcın davacı tarafından peşin olarak yatırılan 54,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 215,45 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA, b)Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 269,85 TL harcın davalı tarafından peşin olarak yatırılan 54,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 215,45 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA, 3-Davacı ve davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.23/11/2023