Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/931 E. 2023/1324 K. 30.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/931 Esas
KARAR NO : 2023/1324
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/12/2019
NUMARASI : 2018/180 Esas, 2019/1418 Karar
DAVANIN KONU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ:30/11/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirketin firmalara personel istihdamı sağlamak için hizmet verdiğini, taraflar arasında da, davalı şirketin Luksemburg ayağında satış müdürü pozisyonunda çalışacak personel temini hususunda anlaşma yapıldığını, e-posta yazışmalarında, hizmet bedelinin temin edilen personelin yıllık brüt ücretinin % 18’i tutarında olacağının kabul edildiğini, müvekkili şirketin yaklaşık bir yıl süren çalışması sonucunda davalı şirketin …ile anlaşma imzaladığını, davalının 20/08/2015 tarihinde 2800 Euro ön hizmet bedelini ödediğini, ön ödemenin mahsubundan sonra bakiye hizmet ücreti için fatura düzenlediklerini, ancak davalının hizmet bedelini kısmen kabul edip ödediğini, 13.221,20 TL alacak yönünden iade faturası düzenlediğini iade faturasını kabul etmediklerini ve 13.221,20 TL asıl alacak ve 1.793,19 TL işlemiş faizin tahsili için davalı aleyhine Bakırköy …. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında takip başlattıklarını, davalının takibe haksız itiraz ettiğini ileri sürerek davalının takibe itirazının iptali ile takibin devamına, alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevabında; müvekkilinin Almanya’da ikamet eden … ile günlük ücreti 500 Euro olmak ve ayda 4-5 gün hizmet alınmak üzere danışmanlık sözleşmesi imzaladığını, buna göre aylık ücretin 2000 – 2500 Euro olduğunu, şahıs istihdam edilmediğinden ve kendisinden günlük danışmanlık hizmeti alındığından, ilgili ülke kanunları kapsamında ödenmesi gereken vergi ve sair herhangi bir ücret bulunmadığını, net – brüt ücret farkı bulunmadığından davacının hak kazanacağı ücretin 500 Euro üzerinden hesaplanması gerektiğini, peşin ödeme düşüldükten sonra davacının 2700 Euro alacağının kaldığını, ancak davacının 6700 Euro tutarında fatura düzenlediğini, bu faturanın 2700 Euro karşılığını ödediklerinden davacının alacağı kalmadığını, buna rağmen davacının kötü niyetli takip başlattığını savunarak davanın reddine ve alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davalı şirketin yetkilisi olmayan … e-posta yazışmalarına değer verilemeyeceği, ancak taraflar arasındaki sözleşme kapsamında davacının davalı şirkette istihdam edilecek kişiyi bularak edimini yerine getirdiği, bu kişinin davalı şirket ile iş sözleşmesi değil de danışmanlık sözleşmesi imzalaması konusunda davacının takdir hakkının bulunmadığı, sözleşmeye göre istihdam edilecek kişinin brüt ücreti üzerinden hizmet bedelinin hesaplanması gerektiği, bu nedenle davacının bakiye ücretinin ödenmesi gerektiği, ancak işlemiş faiz istenemeyeceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile takibin 13.221,20 TL asıl alacak yönünden devamına, işlemiş faize yönelik talebin reddine, asıl alacağın % 20’si tutarında icra tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Karar yasal süresinde davalı vekili ve katılma yolu ile davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; sözleşmede işe alınan personelin yıllık brüt ücretinin % 10’u oranında hizmet bedeli alınacağı kararlaştırılmasına rağmen, imza yetkisi bulunmayan müvekkili şirket personelinin e-posta yazışması dikkate alınarak personelin yıllık brüt ücretinin % 18’i oranında hizmet bedeline hükmedildiğini, dava dışı … ile günlük 500 Euro net ücret üzerinden anlaşıldığını, şahsın aylık bazda net ücretinin beş gün karşılığı 2.500 Euro, brüt ücretinin ise 2.975 Euro olduğunu, brüt tutarın faturalarda açıkça görüldüğünü, buna göre şahsın yıllık brüt ücretinin 35.700 Euro olduğunu, anılan şahıs ile yapılan sözleşmenin iş sözleşmesi değil, danışmanlık sözleşmesi olduğunu, mahkemenin aracılık yapılan sözleşmenin iş sözleşmesi olmadığını kabul etmesine rağmen, iş hukuku kriterlerini dikkate alıp şahsın yıllık brüt ücretinin 52.248 Euro olduğunu kabul ettiğini ve bu miktar üzerinden hizmet bedeline hükmettiğini, personelin yıllık brüt ücretinin iş hukuku kriterlerine göre hesaplanacağı kabul edilse dahi, davacının iddia ettiği miktar kadar olduğunun da belirsiz olduğunu, Alman internet sitesinden yaptıkları hesaplamaya göre şahsın yıllık brüt ücretin 42.840 Euro’ya tekabül ettiğini, davacının alacağını fazlası ile ödediklerini, alacak likit olmadığından davacı lehine icra tazminatına hükmedilmesinin de hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddini talep ve istinaf etmiştir.Davacı vekili katılma yolu ile istinaf nedenleri olarak; yurt içi personel için yapılan sözleşmede hizmet bedelinin, personelin yıllık brüt ücretinin % 10 oranı üzerinden hesaplanacağını, davalının talebi ile yurt dışı personel temini için hizmet verdiklerini, e-posta yazışmaları üzerinden bir sözleşme yapıldığını ve yurt dışında temin edilecek personelin hizmet bedelinin şahsın yıllık brüt ücretinin % 18’i oranında olacağının kabul edildiğini, davalının ön ödemeyi de bu orana göre yaptığını, davalı şirket personeli … bu anlaşmayı yürütme konusunda yetkili kılındığını, mahkemenin e-posta yazışmasını esas almak yerine önceki sözleşmeye dayanarak karar vermesinin doğru olmadığını belirterek hükmün gerekçesinin düzeltilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRME: Dava, ödenmeyen bakiye fatura bedelinin tahsili için yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.Dosya kapsamından; taraflar arasında davacının davalıya personel temini hususunda sözleşme bulunduğu, davacının, hizmet kapsamında düzenlediği 22.145,51 TL bedelli faturanın 13.221,20 TL’lik kısmının ödenmediği gerekçesiyle, Bakırköy … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında davalı aleyhine takip başlattığı, davalının yasal süresinde takibe itiraz ettiği, itiraz dilekçesinin davacıya tebliğ edilmediği, davalının takibe itirazının iptali ile takibin devamı için bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, taraflar arasındaki yazılı sözleşme gereği davacının temin ettiği personelin yıllık brüt ücretinin % 18’i tutarında hizmet bedeli ödenmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, taraflar hükmü istinaf etmiştir. Davacı vekili, mahkemenin gerekçesinde alacaklarına dayanak olarak, taraflar arasındaki yazılı sözleşmenin değil, e-posta yazışmaları ile tesis edilen yeni sözleşme ilişkisinin esas alınması gerektiğini belirterek hükmü istinaf etmiştir. Davacı vekili, hükmedilen alacak miktarına yönelik herhangi bir istinaf talebinde bulunmamakla birlikte, kararın gerekçesinde hata edildiğini belirttiğinden, istinaf yoluna başvurmakta hukuki yararının bulunduğu kabul edilmelidir. (Benzer şekilde, Adem Albayrak, Hukukta İstinaf Uygulaması, 3. Baskı sh. 50)
Davalıya yurdışında personel temin edilmesi hususunda davacının davalıya hizmet verdiği, bu hizmet kapsamında davalı şirket ile dava dışı şahıs arasında danışmanlık sözleşmesi imzalandığı ve davalının hizmet bedelinin bir kısmını ödediği hususlarında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık; hizmet bedelinin hangi oran üzerinden belirlenmesi gerektiği noktasında toplanmaktadır.İlk derece mahkemesinde alınan bilirkişi raporunda; tarafların ticari defterlerinin sahipleri lehine delil niteliğine haiz olduğu, davacı defter ve kayıtlarına göre davacının takip tarihi itibarıyla 13.221,20 TL alacağı bulunduğu, davalının ticari defterlerine göre davalının herhangi bir borcunun bulunmadığı, defterler arasındaki uyuşmazlığın davalının düzenlediği 28/09/2016 tarih ve 13.221,20 TL tutarında iade faturasının davacı defterlerinde kayıtlı olmamasından kaynaklandığı belirtilmiştir.Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır.TTK’nın 21/2 fıkrası “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” hükmünü düzenlemektedir. Ticari işletmesi ile ilgili bir faturayı alan tacir, faturaya aldığı tarihten itibaren 8 gün içinde itirazda bulunmazsa o fatura münderacatını aynen kabul etmiş sayılır.YİBBGK’nın 27.06.2003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir.
Somut olayda, davalı şirket, davacı şirketin düzenlediği 01/09/2016 tarih ve 22.145,51 TL faturaya süresinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydetmiştir. Söz konusu faturada hizmet bedeli, yıllık brüt ücretin % 18’i oranında hesaplanmış olup, davalı faturaya itiraz etmemekle faturanın içeriğini kabul etmiş sayılmalıdır. Davalı anılan faturaya mahsuben davacıya 8.924,31 TL ödeme yaptıktan sonra kalan fatura bedeli 13.221,20 TL için iade faturası düzenlemişse de, bu iade faturası davacı defterlerine kaydedilmemiştir. Buna göre davacının, davalının itiraz etmeden defterlerine kaydettiği 01/09/2016 tarih ve 22.145,51 TL fatura nedeniyle alacağı bulunduğundan, alacağın ödenmeyen 13.221,20 TL kısmının tahsili için yapılan takibe davalının itirazı haksızdır. Mahkemece 13.221,20 TL asıl alacak yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi sonucu itibarıyla doğru olmakla birlikte, somut olayda uygulama yeri olmayan ve yıllık brüt ücretin % 10’u oranında hizmet bedeli ödenmesi kararlaştırılan taraflar arasındaki yazılı sözleşmeye dayanarak karar verilmesi doğru görülmemiştir.Diğer taraftan fatura ile belirlenmiş alacak likit olduğundan, davacı lehine asıl alacağın % 20’si tutarında icra tazminatına hükmedilmesi gerekir.Açıklanan nedenler ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine, kararın gerekçesinde hata edildiği anlaşıldığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında davanın kısmen kabülüne, işlemiş faiz yönünden hükmün istinaf edilmediği anlaşıldığından işlemiş faiz yönünden davanın reddine dair dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere,1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan REDDİNE,2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/180 Esas, 2019/1418 Karar ve 24/12/2019 tarihli kararının HMK 353/1-b.2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, yeniden esas hakkında HÜKÜM TESİSİNE,3-Davanın KISMEN KABULÜ İLE, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyadaki takibin 13.221,20 TL asıl alacak üzerinden DEVAMINA, işlemiş faize ilişkin istemin REDDİNE,4-13.221,20 TL asıl alacak üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,5-Alınması gereken 903,14 TL harçtan peşin alınan 256,41 TL harcın mahsubu ile bakiye 646,73 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye gelir KAYDINA, 6-Davacı tarafından yapılan peşin harç gideri 292,31 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 7-Davacı tarafından yapılan bilirkişi, tebligat ve posta masrafı 778,20 TL yargılama giderinin kabul oranı (%88,06) ret oranı (%11,94) dikkate alınarak hesaplanan 685,28TL’sinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,8-Davalı tarafça yapılan toplam 4,50 TL yargılama giderinin 0,53 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalanın davalı üzerinde BIRAKILMASINA, 9-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince taktir olunan 13.221,20 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,10-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince taktir olunan 1.793,19 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,İSTİNAF Giderleri Yönünden;1-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcının davacı tarafından peşin olarak yatırılan 54,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 215,45 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulanan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 269,85 TL harcın davalı tarafından peşin olarak yatırılan 225,79 TL harçtan mahsubu ile bakiye 44,06 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,3-Davacı tarafından karşılanan 148,60 TL istinaf başvuru harcı, 54,40 TL istinaf karar harcı olmak üzere toplam 203,00 TL ‘nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde HMK’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının taraflara İADESİNE,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/2 bendi ile aynı yasanın 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.