Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/922 Esas
KARAR NO : 2023/1287
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/11/2019
NUMARASI : 2018/988 Esas, 2019/928 Karar
DAVANIN KONUSU: Tanıma Ve Tenfiz
KARAR TARİH: 23/11/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İspanya Futbol Federasyonuna kayıtlı menajerlik faaliyetleri yürüten müvekkili ile davalı … A.Ş. arasında imzalanan sözleşme gereği, davalı … A.Ş.’nin futbolcusu …’ye transferi karşılığında, müvekkiline hizmet bedeli ödemeyi taahhüt ettiğini, davalı tarafça borcun zamanında ödenmemesi üzerine davalı aleyhine İsviçre Lozan şehrinde bulunan Spor Tahkim Mahkemesi’nde ( …) açılan alacak davasının kabulüne karar verildiğini, Türkiye Cumhuriyeti’nin Yabancı Hakem Kararlarının Tanınması ve İcrası Hakkındaki New York Sözleşmesi’ne taraf olduğunu, anılan kararın, Türkiye’de icra edilebilmesi için tenfizine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle 03/01/2018 tarihli ve 2017/O/5263 sayılı hakem kararının tenfizine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; görev itirazında bulunduklarını ve MÖHUK 51.madde uyarınca görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, New York Sözleşmesi’nin V/I-A maddesi uyarınca taraflar arasında geçerli bir tahkim sözleşmesi bulunmadığını, müvekkilinin çift imza ile temsil edildiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, imzanın tek bir yönetim kurulu üyesi tarafından atılmış olması nedeniyle taraflar arasındaki uyuşmazlığın ticari olmadığının kabulü gerekeceğini, bu doğrultuda söz konusu hakem kararının New York Sözleşmesi’nin I/3.maddesi gereğince tenfizinin mümkün olmadığını ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; davaya konu tenfizi talep edilen 03/01/2018 tarihli ve 2017/O/5263 sayılı … hakem kararına dayanak taraflar arasında yapılmış 29/06/2016 tarihli transfere ilişkin sözleşmede davalı … A.Ş. adına atılı imzası bulunan …, sözleşme tarihinde davalı şirketin imza yetkilisi olmadığı, dolayısı ile sözkonusu tahkim şartının geçerli olmadığı ve davalıyı bağlamayacağı, davalı şirketin tahkim yargılamasına katılmamakla tahkim şartını örtülü de olsa kabul ettiği şeklinde değerlendirilemeyeceği, dolayısıyla tahkim yargılamasında bu hususun ileri sürülmemesinin, eldeki davada ileri sürülmesinin hakkın kötüye kullanıldığı sonucunu da doğurmayacağı; bu nedenle davaya konu … hakem kararının benimsenen bilirkişi kurulu raporunda dayanak ve gerekçeleriyle açıklandığı üzere geçersiz olduğu, dolayısıyla geçersiz olan hakem kararının tenfiz şartlarının oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Karar yasal süresinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.Davacı vekili istinaf nedenleri olarak; (b) grubu imza yetkilisi … gerekçeli kararda da belirtildiği gibi, 08.09.2015 tarihli yönetim kurulu kararı ile imza yetkilisi olduğunu, bu sebeple davaya konu sözleşmenin imza tarihinde futbol direktörü … , davalı … A.Ş.’yi temsile yetkili imza yetkilisi olduğunu, davalının imza sirkülerinde tahkim anlaşması imzalama konusunda ticari temsilci ya da temsilcilerin yetkisi açıkça düzenlenmemiştir. buna rağmen bilirkişi raporu’nda yer alan ve tahkim anlaşmasının (a) grubu imza yetkililerinin herhangi ikisinin müştereken atacakları imza ile davalı şirketi bağlayacağı savının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davalının İmza Sirkülerinin 4(e) Maddesinin‘‘Türkiye Futbol Federasyonu nezdindeki lisanslama ve sair bütün işlemlerde, birisi (A) grubunda olmak üzere (B) grubu imza yetkililerinden Futbol Direktörü’nün atacağı müterek imzası ile şirketin, temsil ve ilzam edilmesi’’ ne ilişkin olduğunu, 29.06.2016 tarihli sözleşmede, (A) Grubu İmza Yetkilisi Yönetim Kurulu Üyesi …’in (B) Grubu imza yetkilisi Futbol Direktörü …’ün imzası bulunduğunu ticari temsilciler, ayrıca ve açıkça yetkilendirilmeye ihtiyaç olmaksızın tahkim anlaşması yapmaya yetkili olduğunu, davaya konu tahkim şartı içerir sözleşme, bir futbolcunun transferine ilişkin ve TFF nezdinde lisanslamaya tabi işlemlerden olup bu sebeple imza sirkülerinin 4(e) maddesinde kapsamında kabul edilmesi gerektiğini, TBK’nın 549. maddesi uyarınca temsil yetkisinin iyiniyetli 3. kişilere karşı sınırlandırılabilmesi için ticaret siciline tescil edilmeleri gerektiğini, … A.Ş.’nin imza sirkülerinde birlikte imza aranılan hususlar arasında uyuşmazlıklarda tahkim de dahil uyuşmazlık çözüm yollarına ilişkin usuli nitelikteki sözleşmeleri yapma sayılmamıştır. bu sebeple … a.ş. yönetim kurulu üyesi ahmet nasuhi sezgin’in imzasını taşıyan davaya konu tahkim sözleşmesi geçerlidirdavalının, tahkim şartı içeren dosyada mübrez profesyonel futbolcu ve teknik adam sözleşmelerinde de aynı imzalarla temsil edildiği ve yargıtay’ın emsal kararında olduğu gibi bunun mutad bir uygulamaya dönüştüğü (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 18.10.2016 tarih, 2016/729 E., 2016/8239K sayılı kararı) Kabul Edilmelidirtürkiye Futbol Federasyonu Üyesi olan … A.Ş. Türkiye Futbol Federasyonu’na üye olurken TFF statüsü’nün 11(2)(b) maddesi uyarınca Cas’ın yetkisini tanıdığına ilişkin belgeyi sunmuş; TFF statüsü’nün 13(1)(e) maddesi uyarınca TFF üyelerinin yükümlülükleri arasında sayılan “uluslararası uyuşmazlıklarda FİFA ve UEFA statülerinin ilgili hükümlerinde belirtildiği şekilde İsviçre Lozan’daki spor tahkim mahkemesi’nin (cas/tas) yetkili olacağını” kabul ettiğini, davalının tahkim yargılaması sırasında, verdiği cevapta tahkimin yetkisini kabul ettiğini, davalının tahkim yargılaması aşamasında tahkime itiraz etmemesiyle taraflar arasında bir tahkim sözleşmesi akdedildiğini, davalının, karar aleyhine İsviçre Federal Mahkemesi’ne başvurmadığını ve kararın kesinleşmesini beklediğini, sadece bu hususun dahi davalının hakem kararını kabul ettiğini buna bir itirazı olmadığını gösterdiğini, tahkim yargılaması aşamasında ileri sürülmeyen tahkim sözleşmesinin ehliyetsizlik sebebiyle geçersiz olduğu itirazının ilk defa, kararın tenfizi aşamasında ileri sürülmesinin, TMK 2. maddesine aykırı olduğunu ve hukukun korunmadığını, (Yargıtay 11. HD, 09.04.2004 tarih., 2003/6774 E ve 2004/3751 K ve 19.HD. 7.11.2002 tarih, 2002/2249 E 2002/7219 K) uluslararası bir transferde, transferin gerçekleştiğini; CAS yargılamasının yetki itirazı olmaksızın tamamlandığını ve karar temyiz edilmeden kesinleştiğini, kararın tenfizi aşamasında, tahkim sözleşmesinin kulübün yaptığı kötüniyetli ehliyetsizlik itirazı sebebiyle geçersiz sayılmasının, sadece Galatasaray kulübünün değil, diğer Türk kulüpleri ve Türk futbolunun uluslarası arenadaki itibarını olumsuz etkileyeceğini beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, Spor Tahkim Mahkemesinin 2017/O/5263 sayılı 03/01/2018 tarihli hakem kararının tenfizi istemine ilişkindir.Davacı vekili 29/06/2016 tarihli Sözleşmenin aslının onanmış sureti ile tercümesini, yabancı hakem kararının apostil şerhli ve tercümesi yapılmış örnekleri ve kesinleşme şerhi ibraz etmiştir. Dosyaya sunulan sözleşmenin onaylı tercüme evraklara göre; taraflar arasındaki Aracılık sözleşmesinin 29/06/2016 tarihinde davacı ile davalı arasında düzenlendiği anlaşılmıştır. Sözleşmenin konusunun; futbolcu … … Alman Kulübü … transferinde davacının sağlayacağı hizmetler karşılığında, Galatasaray’ın vergi ve banka masrafları da dahil, sözleşmede gösterilen ödeme tablosuna göre davacıya toplam 429.000 EURO ödeme yapmasına ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Tenfize konu karara ilişkin CAS Sekretaryası tarafından imzalanan beyanda, hakem kararına karşı İsviçre Milletlerarası Özel Hukuk Kanunu m.190/f.1 ve İsviçre Federal Mahkemesi Hakkında Kanun m.100/f.1 uyarınca taraflarca, kararın verildiği tarihten itibaren otuz (30) gün içinde İsviçre Federal Mahkemesi nezdinde iptal davası açılmadığı ifade edilmekle, hakem kararının kesinleştiği tespit edilmiştir. Davacının iddiası, davalı adına sözleşmeyi imzalayanlardan …’ün Futbol Direktörü olduğu, ticari temsilci sıfatıyla hareket ettiği, tahkim anlaşması için özel olarak yetki verilmesine gerek olmadığı, sözleşmenin (A) grubu imza yetkilis… tarafından da imzalandığı dikkate alındığında dava konusu tahkim sözleşmesinin geçerli olduğu ayrıca tahkim yargılamasında ileri sürülmeyen bu hususun tenfiz yargılamasında ileri sürülmesinin dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiği yönündedir. Davalının savunması ise tahkim şartının geçerli olabilmesi için her ikisi (A) grubu imza yetkilisi olan yetkili kişiler tarafından sözleşmenin imzalanması gerektiğine ilişkindir.İhtilafa konu sözleşmede tahkim şartının yer aldığı maddede; “Bu sözleşmeye ilişkin veya bu sözleşmeden kaynaklanan ihtilafların her biri ve tamamı nihai karar için Lozan İsviçre’de bulunan Spor Tahkim Mahkemesi’ne havale edilecektir. Taraflar, ihtilafın Sporla ilgili Tahkim Koduna göre çözüme kavuşturulacağı ve tahkim dilinin İngilizce olacağı konusunda anlaşmıştır.” düzenlenmiştir. New York Konvansiyonu’nun V (1) (a) maddesinde; tahkim şartının geçerli olabilmesi için sözleşmenin yetkili kişi tarafından imzalanması gerektiği belirtilmiştir. Tahkim sözleşmesinin yetkili olmayan kişi tarafından imzalanması hali ise ancak tenfiz yargılamasında ileri sürülerek ispat edilmesi halinde dikkate alınacaktır. Somut davada da bu husus davalı tarafça açıkça ileri sürüldüğünden öncelikle incelenmesi gerekmektedir. Somut olayda uyuşmazlık; sözleşmedeki tahkim şartının davalı yönünden bağlayıcı olup olmadığı, tahkim sözleşmesinin geçerli olmadığının ileri sürülmesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır. Tahkim şartını da içeren 29/06/2016 tarihli Sözleşme, davalı şirketi temsilen (A) grubu imza yetkilisi Yönetim Kurulu üyesi … ve … tarafından imzalanmıştır. Dava konusu sözleşmede davalıyı temsilen imzası olan…’ün sözleşmenin imza tarihi itibariyle yönetim kurulu üyesi olmadığı, (B) grubu imza yetkilisi olduğu hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. Yabancı hakem kararlarının tanınması ve tenfizi istemi 5718 sayılı MÖHUK’un 60 vd. maddelerinde düzenlenmiş olmakla birlikte, Anayasanın 90.maddesi uyarınca bu konuda öncelikle, Ülkemizin ve İsviçre Devletinin de tarafı olduğu 10/06/1958 tarihli Yabancı Hakem Kararlarının Tanınması ve Tenfizi Hakkındaki New York Konvansiyonu hükümlerinin değerlendirilmesi gerekmektedir.Yabancı Hakem Kararlarının Tanınması ve İcrası Hakkındaki New York Konvansiyonu’nun onaylanmasına ilişkin 3731 Sayılı Kanunun 2. maddesi ”Türkiye Cumhuriyeti sözleşmenin 1. maddesinin 3. paragrafına uygun olarak sözleşmeyi sadece karşılıklılık esasına göre bu sözleşmeye taraf olan bir devlet ülkesinde verilmiş olan hakem kararlarının tanınması ve tenfizi hakkında uygulayacağını, ayrıca sözleşmeyi yalnız akdi veya akit dışı hukuki münasebetlerden kaynaklanan ve kendi iç hukukuna göre ticari mahiyette sayılan uyuşmazlıklar hakkında uygulayacağını beyan eder.” şeklinde düzenlenmiştir. Bu düzenleme uyarınca New York Konvansiyonu, Türk Hukukunda sadece ticari uyuşmazlıklarda ve sözleşmeye taraf olan ülkeler bakımından uygulanacaktır. Somut dosya incelendiğinde; tarafların tacir olduğu ve dava konusu menajerlik sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlığın ticari nitelikte olduğu görülmüş ve tenfiz isteminin Yabancı Hakem Kararlarının Tanınması ve Tenfizi Hakkındaki New York Konvansiyonu hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmiştir.Yabancı Hakem Kararlarının Tanınması ve Tenfizi Hakkındaki New York Konvansiyonu’nun V. Maddesi; “1. Aleyhine hakem kararı dermeyan edilen tarafın talebi sebketmez ve mumaileyh, kararın tanınması ve icrası istenen memleketin selâhiyetli makamı huzurunda aşağıdaki hususları ispat etmez ise, hakem kararının tanınması ve icrası talebi reddolunamaz: a) II maddede derpiş olunan anlaşmayı akteden taraflar, haklarında tatbiki gereken kanuna göre ehliyetsiz olur yahut da mezkûr anlaşma taraflarca tâbi kılındığı kanuna ve babta serahat mevcut değilse hakem kararının verildiği mahal kanununa göre hükümsüz bulunur ise; veya b) Aleyhine hakem hükmü dermeyan olunan taraf hakemin tayininden veya hakemlik prosedüründen usulü dairesinde haberdar edilmemiş olur, yahut da diğer bir sebep yüzünden delillerini ikame etmek imkânını elde edememiş bulunur ise, veya c) Hakem kararı hakem mukavelesinde veya hakem şartında derpiş edilmiyen bir ihtilâfa muteallik olur yahut hakem mukavelesi veya hakem şartının şumulünü aşan hükümleri muhtevi bulunursa; bununla beraber hakem kararının hakemliğe tâbi bulunan meseleler hakkındaki hükümleri bunun dışında kalan hükümlerinden tefrik edilebilecek durumda ise bunların tanınması ve icrası cihetine gidilebilir, yahut
d) Hakem mahkemesinin teşkili veya hakemlik prosedürü tarafların mukavelesine ve mukavelede sarahat olmayan hallerde hakemliğin cereyan ettiği mahal kanunu hükümlerine uygun değilse; yahut e) Hakem kararı taraflar için henüz vacibürriaye olmamış olur veya, bunun, verildiği memleket kanunu yahut tâbi olduğu kanun bakımından selâhiyetli bir makam tarafından iptal veya hükmünün icrası geri bırakılmış bulunursa. 2. Hakem kararının tanınması ve icrası istenen memleketin selâhiyetli makamı tarafından aşağıdaki hallerin mevcudiyeti müşahede edilecek olursa, tanıma ve icra talebi kezalik reddolunabilir. a) Tanıma ve icra talebinin öne sürüldüğü memleketin kanununa göre ihtilâf mevzuunun hakemlik yolu ile halle elverişli bulunmaması; veya b) Hakem kararının tanınma ve icrasının mezkûr memleketin âmme intizamı kaidelerine aykırı olması.” şeklindedir. Birinci bentte sayılan ret sebeplerinin incelenebilmesi için mutlaka aleyhine tenfiz istenilen tarafça ileri sürülerek ispat edilmesi, ikinci bentte sayılan ret sebeplerinin ise mahkemece re’sen dikkate alınması gerekmektedir. Davacı tarafça açılan tahkim davasında, dava dilekçesi ve eklerinin, yargılama süresine ilişkin tüm kayıtların davalı tarafa tebliğ edildiği, gerek hakem seçimi gerekse davaya cevap verilmesi için süreler ve ek süreler verildiği, davalının tahkim yargılamasında dostane çözüm için görüşmeler yapıldığını belirterek görüşmeler sonlanıncaya kadar davanın askıya alınmasını ve cevap süresinin uzatılmasını ayrıca cevap süresinin davacının kendi payına düşen başvuru harcını yatırdıktan sonra belirlenmesini talep ettiği, davacının ise uzlaşma müzakereleri yapılmadığını ifade ederek hakem atanması talebinde bulunduğu ayrıca gerekli harcı yatırdığı, bunun üzerine davalıya tahkim talebine ilişkin cevaplarını sunması için süre verildiği, ancak davalı tarafça cevap sunulmadığı anlaşılmıştır. Davalının tahkim yargılamasının tüm aşamalarından haberdar olduğu, ehliyetsizlik yada tahkim anlaşmasının geçersizliği yönünde herhangi bir itiraz ileri sürmediği ve bu yönde karara itiraz etmediği anlaşılmıştır. Davalının, tenfiz yargılamasında ehliyetsizlik nedeniyle tahkim anlaşmasının geçersizliğini ileri sürmesi TMK’nın 2. Maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralı ile bağdaşmamaktadır. Bu nedenle taraflar arasında geçerli bir tahkim sözleşmesi olduğunun kabulü gerekmiştir.( Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 19/06/2023 tarihli 2023/1902 E. 2023/2401 K. sayılı ilamı) Sonuç olarak, somut olayda resen incelenecek hususlarda tenfiz engeli bulunmadığı, hakem kararının özel hukuka ilişkin tahkim sözleşmesine konu olabilecek bir uyuşmazlık olduğu ve kararın Türk kamu düzenine aykırı olmadığı, taraflarca ispatı gereken hususlarda ise davalı tarafça tenfiz engeli bulunduğuna yönelik bir delil sunulmadığı, New York Konvansiyonu’nun V (1) (a) bendi uyarınca tenfiz koşullarının oluştuğu anlaşılmış bu nedenle tahkim şartının geçersiz olduğu yönündeki mahkeme kararı isabetli bulunmamıştır.Açıklanan nedenlerle tenfiz şartları oluştuğundan, mahkemece davanın reddi yönünde verilen kararın yerinde olmadığı anlaşılmış, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile kararın 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca kaldırılmasına, davanın kabulü ile Spor Tahkim Mahkemesi’nin 03/01/2018 tarihli, … sayılı kararının MÖHUK 60 ve devamı maddeleri ile New York Sözleşmesi uyarınca tenfizine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca KABULÜNE,2-İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/11/2019 tarihli 2018/988 E. 2019/928 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA ve DAİREMİZCE YENİDEN HÜKÜM TESİS EDİLMESİNE,3-Davanın KABULÜ ile; … 2017/O/5263 sayılı ve 03/01/2018 tarihli kararının MÖHUK 60 ve devamı maddeleri ile New York Konvansiyonu’nun V.maddesi uyarınca TENFİZİNE,4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 269,85 TL karar ve ilam harcının, davacı tarafça peşin yatırılan 55.389,02 TL harçtan mahsubu ile fazladan yatırılan 55.119,17 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,5-Davacı tarafından karşılanan 35,90 TL başvurma harcı, 269,85 TL peşin harç olmak üzere toplam 305,75 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,6-Davacı tarafından karşılanan bilirkişi ücreti, posta masrafları olmak üzere toplam 2.601,30 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,7-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
8-Davacı kendisine vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 17.900,00TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, İstinaf Giderleri Yönünden 9-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 269,85 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 215,45 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,10-Davacı tarafından karşılanan 148,60 TL istinaf başvuru harcı, 54,40 TL istinaf karar harcı ile 32,50 TL istinaf yargılama gideri olmak üzere toplam 235,50 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
11-HMK 333. maddesi gereğince yatırılan avansın kullanılmayan kısmının hüküm kesinleştikten sonra yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/2 bendi ile aynı yasanın 361/1 fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay nezdinde Temyiz Kanun Yolu Açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 23.11.2023