Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO 2020/913 Esas
KARAR NO : 2023/1343
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/01/2020
NUMARASI : 2018/1074 Esas, 2020/27 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 07/12/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; kapatılan … AŞ’nin davalıdan 254.912,25 TL alacağı bulunduğunu, alacağın tahsili için İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takip başlattıklarını, davalının takibe haksız itiraz ettiğini ileri sürerek davalının takibe itirazının iptali ile takibin devamına, alacağın % 20’si tutarında icra tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesi ile; 28/10/2011 başlangıç tarihli Gazete Dağıtım Sözleşmesi kapsamında, müvekkili şirketin …..AŞ’ye ait … Gazetesi’nin ülke nezdinde dağıtımı ve teslimi işini üstlendiğini, ….AŞ’nin 03/02/2014 tarihli ihtarmane ile sözleşmeyi haksız feshettiğini, haksız fesih nedeniyle uğranılan zararların tazmini için kapatılan şirket aleyhine İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1338 Esas sayılı dosyasında dava açtıklarını, bu dosyada alınan bilirkişi raporunda müvekkilinin haksız fesih nedeniyle kardan mahrum kaldığının tespit edildiğini, ancak 670 Sayılı KHK’nın 5. maddesinde, kapatılan kurumlara karşı açılan davaların başka bir husus incelenmeden dava şartı yokluğundan reddedileceği hükme bağlandığından, davanın dava şartı yokluğundan reddedildiğini, 675 Sayılı KHK’nın 16/4. fıkrasında dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi durumunda idareye başvurulabileceği düzenlendiğinden, idareye başvurduklarını ancak idarenin cevap vermediğini, bunun üzerine idare aleyhine tam yargı davası açtıklarını, Ankara 5. İdare Mahkemesince, …..AŞ’nin borç ve alacaklarının tespitine yönelik işlemlerin henüz tamamlanmadığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğini, … Gazetesi’nin müvekkili nezdinde 254.912,18 TL hakedişi bulunduğunu, ancak müvekkilinin sözleşmenin haksız feshi nedeniyle mahrum kaldığı kar olarak ….AŞ’den 2.063.561,94 TL alacağı bulunduğunu, aynı ilişkiden doğan ve muaccel olan alacaklarının davacı alacağından takas edilmesi gerektiğini savunarak mahkemece idari yargı süreci beklenerek müvekkilinin alacağının kabulü halinde takas hakkı kapsamında davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; kapatılan …. AŞ ve davalı şirket kayıtlarına göre ….. AŞ’nin davalı şirketten 254.912,25 TL alacaklı olduğu, davalı şirket …. AŞ’den aynı ticari ilişki kapsamında alacaklı olduğunu belirterek takas definde bulunmuşsa da, 675 Sayılı KHK’nın 16. maddesi gereği kapatılan şirket aleyhine açılan davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerekmesi ve bu uyuşmazlığın adli yargıda dava konusu yapılamayacağı gözetildiğinde takas definin reddi gerektiği, alacağın likit olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile davalının takibe itirazının iptaline, alacağın % 20’si tutarında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Karar yasal süresinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; idarenin bir yandan kapatılan ….AŞ’nin alacak ve borç durumunu netleştirmediği gerekçesiyle alacak başvurularını cevapsız bırakmışken, diğer yandan müvekkili hakkında icra takibi başlatmasının tutarsız olduğunu, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle doğan müvekkilinin alacakları hususunda idare mahkemesinde açılan davanın beklenmesi gerektiğini, idare mahkemesi kararının kesinleşmediğini, ilk derece mahkemesinin kapatılan şirket hakkındaki incelemenin tamamlanmasını beklemesi ve akabinde oluşacak alacak ve borç durumuna göre, takas defi de dikkate alınarak karar vermesi gerektiğini, kapatılan şirketin tasfiyesinin sona ermemesi ve tarafların birbirlerinden alacaklı olması nedeniyle alacağın likit olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRME: Dava, alacağın tahsili için yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, Maliye Hazinesinin olağanüstü hal kapsamında kapatılan ….AŞ’nin 254.912,25 TL alacağının tahsili için İ İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında davalı aleyhine takip başlattığı, davalının yasal süresinde takibe itiraz ettiği, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edildiği, davalının takibe takibe itirazının iptali ve takibin devamı için bu davanın açıldığı görülmektedir. Mahkemece, takibe itirazın iptaline ve takibin devamına, ayrıca alacağın %20’si oranında icra tazminatına hükmedilmiş, davalı vekili hükmü istinaf etmiştir. Kapatılan …..Ltd. Şti ile davalı arasında, …..AŞ’ye ait gazetinin dağıtımı ile ilgili sözleşme bulunduğu, davalının sözleşme kapsamında 254.912,25 TL borcu bulunduğu konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, davalının aynı ilişki kapsamında alacağı bulunup bulunmadığı ve varsa alacağın davaya konu alacaktan takas edilmesinin mümkün olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır. 7091 Sayılı Yasa’nın 5/1 fıkrası uyarınca 20/7/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan Kanun Hükmünde Kararnameler gereğince kapatılan ve Hazineye devredilen kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanallarının her türlü taşınır, taşınmaz, malvarlığı, alacak ve hakları ile belge ve evraklarının (devralınan varlık); her türlü tespit işlemini yapmaya, kapsamını belirlemeye, idare etmeye, avans dahil her türlü alacak, senet, çek ve diğer kıymetli evraka ilişkin olarak dava ve icra takibi ile diğer her türlü işlemi yapmaya vakıflar yönünden Vakıflar Genel Müdürlüğü, diğerleri yönünden Maliye Bakanlığı yetkili kılınmıştır. Yine 675 Sayılı KHK’nın 16/1 fıkrası; “20/7/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameler gereğince kapatılan kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanalları ile bunların sahibi gerçek veya tüzel kişiler aleyhine 17/8/2016 tarihinden önce açılan davalar ile bu kapsamda Hazine ile Vakıflar Genel Müdürlüğüne husumet yöneltilen davalarda mahkemelerce, 15/8/2016 tarihli ve 670 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 5 inci maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle red kararı verilir. Bu kararlar duruşma günü beklenmeksizin dosya üzerinden kesin olarak verilir ve davacılara resen tebliğ edilir. Tarafların yaptığı yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılır.” hükmünü içermektedir. 675 Sayılı KHK’nın 16. maddesinin son fıkrası ise; “Birinci ve ikinci fıkralar uyarınca verilen kararlarda davacı veya alacaklının 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5 inci maddesinde belirtilen usule uygun olarak ilgili idari makama, tebliğ tarihinden itibaren otuz günlük hak düşürücü süre içinde başvurabileceği belirtilir. İdari başvuru üzerine idari merci tarafından verilecek karar aleyhine idari yargıda dava açılabilir. İdari yargının verdiği karar kesin olup, uyuşmazlık adli yargıda hiçbir şekilde dava konusu yapılamaz.” hükmünü düzenlemektedir. 675 Sayılı KHK, TBMM de onaylanarak 7091 Sayılı Yasa halini almıştır. Somut olayda, kapatılan ve hazineye devredilen şirketin Gazete Dağıtım Sözleşmesi kapsamında davalıdan 254.912,18 TL alacağı bulunduğu konusunda taraflar arasında ihtilaf bulunmamaktadır. Davalı şirket, sözleşmenin haksız feshedilmesi nedeniyle zarara uğradığını, bu alacaklarının davacının alacağından takas edilmesi gerektiğini savunmuşsa da, davalının bu zararın tazmini için açtığı dava, 675 Sayılı KHK’nın 16/1. fıkrası gereğince dava şartı yokluğundan reddedilmiştir. Anılan düzenleme uyarınca davalının alacağı olup olmadığı idari tarafından verilecek karar ve bu karara karşı idare mahkemesinde açılabilecek dava sonucu belirlenecek, bu uyuşmazlık adli yargıda dava konusu edilemeyecektir. O halde davalının alacağı olup olmadığı adli yargıda belirlenemeyeceğinden, mahkemece takas talebinin reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Öte yandan tarafların ticari defterlerine kaydedilen alacağın likit ve belirlenebilir olması karşısında, icra tazminatına hükmedilmesi de yerindedir.Açıklanan nedenler ile ilk derece mahkemesi kararında hukuka aykırılık görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere,1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf maktu karar harcından peşin alınan 4.353,26 TL harcın mahsubu ile bakiye 4083,41 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya İADESİNE, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerine bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1. fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.07/12/2023