Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/882 E. 2020/1847 K. 08.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/882 Esas
KARAR NO : 2020/1847
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/12/2019
NUMARASI : 2018/776 Esas, 2019/1215 Karar
DAVANIN KONUSU: Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
KARAR TARİHİ: 08/10/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TALEP Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirketin orman ürünleri sektöründe faaliyet gösterdiğini, işletme sermaye yetersizliği, yenileme ve kapasite artırım yatırımlarının kısa vadeli yabancı kaynaklarla yapılmak zorunda kalınması, bu durumun finansman giderlerini artırması, şirket borçlarının çok kısa vadeye ve dar bir zaman periyoduna yoğunlaşmış olmasına karşılık şirket alacaklarının uzun vadeye yayılması olması, borç baskısı altına giren şirketin, yeterli işletme sermayesi yaratabilecek ve tam kapasitesini kullanabilecek ölçüde üretim faaliyetlerine devam etme fırsatı bulamaması, alacakların zamanında tahsil edilememesinin ortaya çıkardığı nakit ihtiyacı ve işletme sermayesi ihtiyatının banka kredileriyle karşılanmaması, piyasadan daha yüksek fiyata kısmi alımlara üretim yapılmaya çalışılması nedenleriyle borç ödeme güçlüğüne düştüğünü, 30/06/2018 tarihi itibariyle borçlardan herhangi bir iskonto talep etmeksizin 31/12/2018 tarihine kadar geri ödemesiz sonraki 2 yıl da eşit paylı ödeme şeklinde müvekkili şirketin borçlarını ödeyeceğini belirterek müvekkilleri lehine geçici mühlet ve sonrasında 1 yıllık kesin mühlet verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI Mahkemece, 18/12/2019 tarihli komiser heyet raporuna göre davacı şirketin konkordatosunun başarıya ulaşamayacağının anlaşıldığı ve şirketin borca batık olduğu gerekçesiyle davacı şirket hakkındaki kesin mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine ve davacı şirketin iflasına karar verilmiştir,
İSTİNAF NEDENLERİ Davacı vekili yasal süresinde sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece komiser raporunun sonuç kısmının aynen karar gerekçesi yapıldığını, ancak rapora itirazları hususunda herhangi bir değerlendirmede bulunulmadığını, komiser heyetinin 30/09/2019 tarihli raporunda davacı şirketin faaliyet giderlerini karşılamayı taahhüt eden … şirketinin desteğini çekmesi nedeniyle konkordatonun başarıya ulaşmayacağının belirtildiğini, ancak davacı ve … şirketlerince durumun raporda belirtildiği gibi olmadığı ortaya konulunca komiser heyetinin gerekçesini değiştirdiğini ve yine aleyhe rapor verdiğini, hükme esas alınan raporda son üç aylık dönemde mali verilerde önemli değişiklik olduğu belirtilmişse de, müvekkili şirketin hesapları hacklendiğinden verilerin eldeki bilgiler ile hazırlandığını, komiser heyetinin eksik bilgiler ile rapor hazırladığını, raporda 2 aylık komiser heyeti ücretinin ödenmediği belirtilmişse de, bir aylık komiser alacağı bulunduğunu, elektrik kesintisi nedeniyle şirketin bir ay çalışmadığı tespitinin gerçek olmadığını, kesintinin birkaç gün olduğunu, şirketin tüm verileri olumlu iken son iki aylık sürede heyet raporunda belirtilen şekilde zarara uğramasının mahkemece olağan dışı karşılanması gerektiğini, müvekkili şirketin 1.100.000 Euro değerinde makinesinin kayıtlara alınmadan borca batıklık hesabı yapıldığını, sermaye artırımına ilişkin 1.998.000,00 TL’nin komiser heyeti onayıyla özel fon hesabına aktarıldığını, ancak raporda bundan bahsedilmediğini, müvekkilinin alacaklılarla uzlaşma yoluna gittiğini ve faaliyetinin devamında yarar bulunduğu belirterek kararın kaldırılmasını ve kesin mühletin devamını talep ve istinaf etmiştir.Müdahil …Ltd. Şti vekili, davacı şirketin faaliyetinin devamı halinde tüm alacaklıların alacağının ödeneceğini, iflas halinde alacakların ödenmesi imkanı olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını ve davacı şirkete kesin mühlet verilmesini talep ve istinaf etmiştir.Bir kısım müdahiller, istinaf talebinin reddini savunmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle 7101 sayılı Kanun ile değişik İİK’nın 285 ve devamı maddeleri gereğince geçici mühlet ve akabinde kesin mühlet kararı verilerek konkordatonun tasdikine ilişkindir.Mahkemece davacı şirket hakkındaki kesin mühletin kaldırılması ile konkordato talebinin reddine ve şirketin iflasına karar verilmiş, karara karşı davacı şirket ile müdahil … Ltd. Şti vekili istinaf yoluna başvurmuştur.Konkordato talepleri ile ilgili 2004 sayılı İİK’nın 285. maddesinde, yetkili ve görevli mahkeme düzenlenmiş, yasada iflasa tabi olan borçlu için, İİK’nın 154. maddesine atıf yapılarak ilgili maddenin birinci veya üçüncü fıkradaki yazılı yerlerdeki asliye ticaret mahkemesinin yetkili ve görevli olduğu, iflasa tabi olmayan borçlu için ise yerleşim yeri mahkemesinin yetkili olduğu vurgulanmıştır. Somut olayda, davanın, davacı şirketin muamele …i asliye ticaret mahkemesinde açıldığı ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 74. maddesinde belirtilen şekilde davacı vekilinin vekaletnamesinde konkordato ile ilgili özel yetkinin mevcut olduğu anlaşılmıştır.Dosya kapsamından, mahkemece İİK’nın 286 maddesinde sayılan belgelerin eksiksiz olarak sunulduğu belirtilerek davacı lehine 28/08/2018 tarihinden geçerli olmak üzere 3 aylık geçici mühlet kararı verildiği ve geçici komiser heyeti atandığı, sonrasında geçici mühletin iki ay daha uzatıldığı, 24/01/2019 tarihli duruşmada, 24/01/2019 tarihinden itibaren bir yıllık kesin mühlet verildiği, 18/12/2019 tarihli celsede ise kesin mühletin kaldırılarak davacının konkordato talebinin reddine ile şirketin iflasına karar verildiği görülmektedir.Uyuşmazlık, davacının konkordato projesinin başarıya ulaşmasının mümkün olup olmadığı, kesin mühletin kaldırılması şartlarının bulunup bulunmadığı ve davacı hakkındaki iflas kararlarının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.Konkordato Komiser heyetinin 18/12/2019 havale tarihli raporunda; şirket tarafından sermaye artışının yapılmadığını, her ne kadar 24/05/2019 tarihinde şirket ortağı tarafından … Bankası hesabına 500.000,00 TL yatırılmış ise de, bu bedelden Elektrik bedeli olarak 150.653,00 TL … havale yapıldıktan sonra, borçlu şirketin finansman desteği aldığı …’ya komiser heyetinin izni olmadan aynı tarihte 349.000,00 TL’nin gönderildiğini, bu durumun sermaye artışının muvazaalı olarak yapıldığını gösterdiğini, şirketin sermaye artışı yapılmamasına gerekçe olarak yönetim Kurulu karar defterinin kaybolması ve zayi davası açılmasını gösterdiğini, bunun üzerine, heyetlerince, şirketin yapacağı sermaye artışını, banka hesaplarına bloke etmesinin istendiğini, ancak bu aşamaya kadar herhangi bir adım atılmadığını, şirketin kaydi değerli özkaynaklarının 30/06/2018 tarihinde -1.099.598,45 TL iken 30/11/2019 tarihinde kaydi değerli özkaynakların -1.569.955,58 TL olduğunu, 30/06/2018 tarihine göre kaydi değerli özkaynaklarda -470.357,13 TL gerileme olduğunu, şirketin 30/09/2019 tarihinde 13.403.602,81 TL satış rakamı ve buna karşılık 10.833.369,51 TL satış maliyeti var iken, 2 aylık dönemde 3.528.461,60 TL satışa karşılık 6.870.926,35 TL satış maliyeti raporlandığını, bir diğer ifadeyle şirketin 2 aylık dönemde satışlarının tutarının %100 fazlası kadar satış maliyeti raporladığını, her dönem cüzi de olsa kâr raporlayan şirketin 2 aylık dönemde raporladığı zararın -3.800.632,72 TL olduğunu, şirketin 30/09/2019 tarihinde 642.186,19 TL faaliyet kârı var iken, 30/11/2019 tarihine gelindiğinde -3.117.194,65 TL faaliyet zararı bulunduğunu, neticede şirketin 30/09/2019 tarihinde 489.800,72 TL olan kârının, 30/11/2019 tarihine gelindiğinde -3.310.832,45 TL’lik zarara dönüştüğünü, yine, şirketin kaydi olarak 2.542.591,00 TL çok yüksek miktarda yedek parça, makine yağı vb. stoklarının gözüktüğü, ancak yapılan incelemelerde 30/06/2019 tarihinde 59.801,03 TL olan bu stokların, muvazaalı olarak 2.542.591,00 TL’ye yükseltildiğini, şirketin ilk rayiç değer tespitinin yapıldığı 30/09/2018 tarihinde kaydi olarak 3.817.278,13 TL olan stoklarının, rayiç değerinin 2.703.540,58 TL tespit edildiğini, 30/11/2019 tarihinde ise şirketin kaydi olarak 12.896.714,22 TL olan stoklarının rayiç değerinin, 3.386.283,46 TL olarak tespit edildiğini, mühlet sonrasında şirketin 8.396.693,21 TL’lik alınan stoğun maliyete atılmadığı gibi, fabrika depolarında da bulunmadığını, bu farkın tamamen son iki ay içerisinde ortaya çıktığını, şirketin 30/09/2018 tarihinde rayiç değerli dönen varlıkları 4.430.523,64 TL iken, borçlarının 10.048.027,78 TL olduğunu, 30/11/2019 tarihine gelindiğinde, şirketin rayiç değerli dönen varlıkları 6.857.650,30 TL, borçlarının ise 22.213.958,74 TL olduğunu, dönen varlıkların %54 oranında artmış iken, borçlarının %120 oranında arttığı, bir diğer ifade ile mühlet içerisinde şirketin borçlarının 12 milyon TL arttığını, şirketin rayiç değerli öz kaynaklarının -12.869.370,93 TL olarak hesaplandığını, rayiç değerler üzerinden şirketin -12.869.370,93 TL borca batık olduğunu, şirketin revize projede bahsettiği yeni üründen 25.417.152,00 TL direk olarak kar hedeflediğini, ancak bu karı elde edeceği ne bir gelir rakamına ne de maliyetine yer verilmediğini, şirketin kendisine tanınan 1,5 yıllık süreçte hiçbir finansman giderine dahi katlanmadığı halde böyle bir karlılığa ulaşmadığı gibi, mühlet süresince kaydi stoklarla gerçek stoklar arasında 8.480.000,00 TL gibi bir fark oluşmasının da tamamen izaha muhtaç olduğunu, dolayısıyla, borçlu şirket tarafından sunulan revize projenin, gerçeklerden uzak, temenniden öteye gitmeyen, inandırıcı olmayan bir proje olduğunu, şirketin kamu borçlarını ödemediğini, mühlet içerisinde kamu borçlarının 2.894.731,52 TL artış gösterdiğini, son iki aylık komiser ücretlerinin ödenmediğini, tüm bu hususlar beraber değerlendirildiğinde, ÎİK’nun 292/b mad. dikkate alındığında borçlu şirket yönünden konkordatonun başarıya ulaşma ihtimalinin olmadığını bildirmişlerdir.İİK’nun 285. maddesine göre borçlarını vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlu, vade verilmek suretiyle veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek veya muhtemel bir iflastan kurtulmak için konkordato talep edebilir. İİK 289. maddesinde, konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğunun anlaşılması halinde borçluya 1 yıllık kesin mühlet verileceği düzenlenmiştir. Borçlunun iyileşmesi ve konkordatonun tasdiki ihtimali “konkordatonun başarı şansı” kavramı altında ifade edilmiştir. Başarı olasılığı kavramından anlaşılan husus, konkordato projesinin gerçekleşme şansına sahip görülmesidir. Bu sonuca, borçlunun durumu, malvarlığı gelirleri ve taahhütlerini yerine getirmesine engel olan nedenler gözetilerek, objektif verilere göre konkordato başarı olasılığı yargıç tarafından belirlenecektir. (Konkordato ve Yeniden Yapılanma Hukuku -Av.Sümer Altay, sayfa 112, 1. Cilt). Diğer taraftan iyileşme kavramı, borçlunun alacaklılara tam ve zamanında ödeme yapabilecek şekilde ödeme gücünü kazanması şeklinde anlaşılabilir ise de, İİK’nın 291. madde çerçevesinde özellikle açıklanmamış ve konu kazai ictihatlara bırakılmıştır. İİK’nın 292/1.a ve b bentleri uyarınca konkordatonun başarıya ulaşamayacağı anlaşılıyor veya borçlunun malvarlığının korunması için iflasın açılması gerekiyorsa, komiserin raporu üzerine mahkemece kesin mühletin kaldırılarak, konkordato talebinin reddine ve şartları varsa ve borçlu iflasa tabi ise borçlu şirketlerin iflasına karar verilmesi gerekir.Somut olayda, davacının mühlet süresince kaydi özvarlığının azaldığı, konkordato kaynağı olarak gösterilen sermaye artırımının gerçekleştiğine dair bilgi ve belge bulunmadığı, şirketin revize projede hedeflediği karın yaklaşık 25.000.000,00 TL civarında olduğu ancak şirketin finansman giderine katılmadığı halde mühlet sürecinde bu karlılığa ulaşamadığından hedefin gerçekçi olmadığı, şirketin 30/09/2019 – 30/11/2019 döneminde satışların %100 fazlası kadar satış maliyeti bulunduğu ve 30/11/2019 tarihi itibarıyla -3.310.832,45 TL faaliyet zararı bulunduğu, 30/11/2019 tarihinde şirketin kaydi olarak stokları 12.896.714,22 TL gözükse de gerçekte stokların 3.386.283,46 TL olarak tespit edildiği, mühlet sonrasında şirketin 8.396.693,21 TL’lik alınan stoğun maliyete atılmadığı gibi, fabrika depolarında da bulunmadığı, bu farkın tamamen son iki ay içerisinde ortaya çıktığı, şirketin dönen varlıkları % 54 oranında artmış iken borçlarının % 120 oranında arttığı, kamu borçların ödenmediği ve bu borçlarda artış olduğu, ayrıca şirketin rayiç değerli öz kaynaklarının -12.869.370,93 TL olarak hesaplandığı ve şirketin borca batık olduğu gözetildiğinde, konkordatonun başarıya ulaşamayacağı ve borçlu şirketin borca batık olup borçlunun malvarlığının korunması için iflasın açılması gerektiği anlaşıldığından mahkemece davacı şirket hakkındaki kesin mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine ve şirketin iflasına karar verilmesi yerindedir.Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkeme kararında hukuka aykırılık bulunmadığından, davacı ve müdahil vekillerinin istinaf taleplerinin HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı ve müdahil tarafın istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcının, peşin olarak yatırılan 44,40 TL harçtan mahsubuna, bakiye 39,10 TL harç ile, yine istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 148,60 TL harçtan peşin olarak yatırılan 121,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,30 TL olmak üzere toplam 66,40 TL harcın davacı taraftan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı + 148,60 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 232,10 TL harcın, Müdahil …Ltd. Şti tarafından peşin yatırılan 203,00 harçtan mahsubu ile bakiye 29,10 TL harcın Müdahil taraftan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-Davacı ve müdahil tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile 2004 sayılı İİK’nın 293/2 ve 164/2 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on günlük süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.08/10/2020