Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/880 E. 2021/1286 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/880 Esas
KARAR NO: 2021/1286
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/12/2019
NUMARASI: 2019/566 Esas, 2019/1025 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ: 11/11/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; dava dışı sigortalı … şirketine ait işyerinin 09/06/2013-2014 döneminde müvekkili sigorta şirketi nezdinde “… Sigorta Poliçesi” ile sigortalı olduğunu, 01/06/2014 tarihinde yağan şiddetli yağmur sırasında davalı …’nin sorumluğunda bulunan, şehir kanalizasyon sisteminin (rögarın) yağmur sularını tahliyede yetersiz kalması/tıkanması sebebiyle sigortalı deponun bulunduğu cadde üzerinde biriken yağmur sularının kaldırım seviyesini aşarak binanın giriş katında yer alan depo içerisine girmesi ve yaklaşık 60 cm yüksekliğe ulaşması sonucunda sigortalı işyerinde bulunan ticari emtiaların ıslanarak hasara uğradığını, zarar ile davalı …’nin kusurlu eylemi arasında illiyet bağı bulunduğundan davalı …’nin zararı tazminle mükellef olduğunu, ekspertiz raporuna göre belirlenen ve sigorta teminatı kapsamında bulunan 45.648,08 TL hasar bedelinin 16/07/2014 tarihinde sigortalıya ödendiğini, müvekkili şirketin yapmış olduğu bu ödemeyle TTK. m. 1472 gereğince sigortalının haklarına halef olduğunu belirterek 45.648,08 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı … vekili cevabında; müvekkili idarenin olayda kastı, kusuru, ihmali bulunmadığı gibi zararla müvekkili idarenin eylemi arasında illiyet bağının kurulmasının da mümkün olmadığını, dava konusu hasarla ilgili müvekkili idareye herhangi bir ihbar veya şikayette bulunulmadığını, binanın atıksu kanal bağlantısının ilgilisince denetimsiz bir şekilde yapıldığını, idarenin onaylı projesinin bulunmadığını, müvekili idare tarafından binaya iskan görüşü verilmediğini, binanın kanal bağlantısının bina sahibi tarafından yaptırıldığı ve fenni şartlara uygun olmadığının tespit edildiğini, hasara sebebiyet verdiği iddia edilen atık suların kanaldan kaynaklanmasının mümkün olmadığını, hasarın meydana geldiği yerde açıkça projeye aykırılığın mevcut olduğunu, binada kanun ve yönetmelikler gereği, davacı tarafından alınması gereken önlemlerin alınmadığını, hasarın meydana gelmesindeki temel etkenin mevcut alt yapı sisteminin kafi gelmemesi değil, bodrum taban kotunun toplam seviyesinden aşağıda ve toprakla temas ettiği halde yer altı sularına karşı temel izolasyonun yapılmamasının sebep olduğunu ve davacıların ağır kusuru bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk derece mahkemesi; olay günü etkili olan şiddetli sağanak yağışta dava konusu taşınmazın bulunduğu cadde üzerinde sel şeklinde biriken yağmur sularının kaldırım seviyesini aştığı, 2560 Sayılı Yasa’nın 25. maddesi uyarınca gerekli harcamalar ilgili belediyelerce karşılanmak şartıyla, yağmur sularının uzaklaştırılması ile ilgili tesislerin yapılması veya bu tip tesislerin işletilmesinin İSKİ tarafından yerine getirileceği, yine aynı kanunun 2/b maddesinde de; Kullanılmış sular ile yağış sularının toplanması, yerleşim yerlerinden uzaklaştırılması ve zararsız bir biçimde boşaltma yerine ulaştırılması veya bu sulardan yeniden yararlanılması için abonelerden başlanarak bu suların toplanacakları veya bırakılacakları noktaya kadar her türlü tesisin etüt ve projesini yapmak veya yaptırmak; gerektiğinde bu projelere göre tesisleri kurmak ya da kurdurmak; kurulu olanları devralıp işletmek ve bunların bakım ve onarımını yapmak, yaptırmak ve gerekli yenilemelere girişmek” görevinin de İski’ye ait olduğu, davaya konu zararın, davalı İSKİ’nin alt yapı, atıksu ve yağmur suyu tahliye şebekelerinin bakım, onarım ve yenileme hizmetlerini layıkıyla yapmamasından kaynaklandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar vermiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Karar yasal süresinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; tüm kusurun müvekkili idareye verilmesinin hatalı olduğunu, eksper ve bilirkişi raporlarında hasarın cadde bitimindeki tren yoluna inilmesini engellemek için yapılan duvarın baraj görevi görmesinden de kaynaklandığı belirtilmesine rağmen hasarın tek sorumlusunun müvekkili olarak gösterildiğini, sigortalı işyerinin yol seviyesinden düşük kotta kaldığını, Atıksuların Kanalizasyona Deşarj Yönetmeliği’nin 14/12 maddesi uyarınca parsel sahibi atıkısuların geri gelmesini önleyecek tedbirleri almak mecburiyetinde olduğundan, uygun çekyalf takmayan bina sahibinin hasardan sorumluluğu bulunduğunu, gıda ve temizlik malzemeleri içeren kolilerin paletsiz ve rafsız olarak zeminde istiflenmesi nedeniyle hasardan sigortalının da sorumlu olduğunu, ilgili sokaktaki atıksu hattında işletime engel bir problem bulunmadığını, taleplerine rağmen hasarın gerçekleştiği deponun izin ve ruhsatlarının sorulmadığını, bileşik kusur yönünden bu hususun araştırılması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddini talep ve istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf talebinin reddini savunmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE HMK’nın 355. maddesi uyarınca kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olarak yapılan incelemede; Dava, sigortacının dava dışı sigortalıya ödediği hasar bedelinin, 6102 Sayılı TTK’nın 1472. maddesi uyarınca hasar sorumlusu davalı kurumdan rücuen tahsili istemine ilişkindir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK.nın 1472. maddesinde halefiyet düzenlenmiştir. Düzenlemede, sigortacının sigorta tazminatını ödediğinde hukuken sigortalının yerine geçeceği, sigortalının gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hakkın tazmin ettiği bedel kadar sigortacıya intikal edeceği belirtilmiştir. Eldeki davada İstanbul 8. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/148 Esas, 2017/20 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmişse de, hükmün istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 2018/1229 Esas, 2018/1153 Karar sayılı kararında; dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nun 4. maddesi gereğince davanın ticari dava olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasının incelenmiş olmasının doğru olmadığı gerekçesiyle hüküm kaldırılmış, görevsizlik kararı ile dosyanın gönderildiği mahkemece yukarıda yazılı şekilde hüküm tesis edilmiştir. Davacı ile dava dışı sigortalı … arasında 09/06/2013-2014 tarihlerini kapsayan, Marketim Paket Sigorta Poliçesi imzalandığı, 01/06/2014 tarihinde sigortalı işyerinde meydana gelen su basması sonucu hasar meydana geldiği, uğranılan hasar nedeniyle davacı … şirketi tarafından sigortalısına16/07/2014 tarihinde 45.648,08 TL hasar ödemesi yapıldığı görülmektedir. Mahkemece yukarıda gösterilen nedenlerle davanın kabulüne karar verilmiş, davalı İski karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesine konu uyuşmazlık; dava konusu hasarın kaynağı ve oluşan zarardan davalının sorumlu olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır. İlk derece mahkemesinde alınan bilirkişi raporunda; davaya konu oluşan zararın davalı …’nin alt yapı, atıksu ve yağmur suyu tahliye şebekelerinin bakım, onarım ve yenileme hizmetlerini layıkıyla yapmaması ve eksik yapmasından kaynaklandığı ve dolayısıyla oluşan hasardan sorumlu olacağının değerlendirildiği, hasara neden olan su baskını sonunda, sigortalı konutta hasar gören ve hasar dökümünde belirtilen emtia hasarı, dekorasyon hasarı, demirbaş hasarı toplam bedeli olan 45.648 T’nin kadri maruf olup, İSKİ tarafından ödenmesi gerektiği belirtilmiştir. 2560 sayılı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdülüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki Kanunun 2. maddesinin b bendinde; “ b) Kullanılmış sular ile yağış sularının toplanması, yerleşim yerlerinden uzaklaştırılması ve zararsız bir biçimde boşaltma yerine ulaştırılması veya bu sulardan yeniden yararlanılmasıiçin abonelerden başlanarak bu suların toplanacakları veya bırakılacakları noktaya kadar her türlü tesisin etüt ve projesini yapmak veya yaptırmak; gerektiğinde bu projelere göre tesisleri kurmak ya da kurdurmak; kurulu olanları devralıp işletmek ve bunların bakım ve onarımını yapmak, yaptırmak ve gerekli yenilemelere girişmek,” ve d bendinde “Su ve kanalizasyon hizmetleri konusunda hizmet içindeki belediyelere verilen görevleri yürüktmek ve bu konulardaki yetkileri kullanmak” …’nin görev ve yetkileri arasında sayıldığı, 25. maddesinde de; “Yağmur sularının uzaklaştırılması ile ilgili tesislerin yapılması veya bu tip tesislerin işletilmesi, gerekli harcamalar ilgili belediyelerce karşılanmak şartıyla İSKİ tarafından yerine getirilir. Bu tesislerin yapılması veya işletilmesine ilişkin harcamalar tarifelere dahil edilemez.” hükmüne yer verildiğini görülmektedir. TBK.nun 69. (Mülga 818 sayılı B.K’nun 58) maddesi uyarınca, bir binanın veya diğer yapı eserlerinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden doğan zararı gidermekle yükümlüdür. Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre, TBK’nın anılan maddesindeki sorumluluk objektif özen yükümlülüğüne aykırılıktan doğan “ağırlaştırılmış” bir kusursuz sorumluluk halidir. Bu sorumlulukta zarar gören, yapı malikinin, yani davalı …” nin kusurunu kanıtlamak zorunda değildir. Yapı maliki de, kusurun bulunmadığı savunmasının ötesinde uygun illiyet bağının kesildiğini kanıtlamalıdır. Kusursuz sorumlulukta illiyet bağının kesilebilmesi için zarar görenin ağır kusurunun olması veya üçüncü bir kişinin illiyet bağını kesebilecek nitelikte ağır kusurunun olması veya zararlandırıcı sonucun meydana gelmesinde öngörülmeyen bir halin bulunması gerekmektedir. Ancak, imal olunan şey malikinin ek kusuru varsa, illiyet bağının kesilmesi malikin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Davalıya ait atık su kanalizasyon borusu da madde de açıklanan “imal olunan şey” kavramına dahil olup, davalı bu boruların kötü yapılmasından veya muhafazasından kaynaklanan zarardan kusursuz sorumludur. Somut uyuşmazlıkta, hasarın atık suların geri tepmesinden değil, 01/06/2014 tarihinde yağan şiddetli yağmur sırasında davalı İSKİ’nin sorumluğunda bulunan, şehir kanalizasyon sisteminin (rögarın) yağmur sularını tahliyede yetersiz kalması/tıkanması sebebiyle sigortalı deponun bulunduğu cadde üzerinde biriken yağmur sularının kaldırım seviyesini aşarak binanın giriş katında yer alan depo içerisine girmesi nedeniyle oluştuğu anlaşılmaktadır. Bu durumda yapı eseri maliki olarak kusursuz sorumluluğu bulunan davalı …’nin hasardan sorumlu olduğu açıktır. Bununla birlikte hasarlanan emtianın bir kısmının zeminde istiflenen koli ve ambalajlar içindeki gıda ve temizlik malzemeleri olduğu anlaşılmaktadır. Sigortalının olası su baskınlarına karşı emtiayı zeminde bulundurmaması gerekmekle birlikte, bu husus objektif sorumluluğu bulunan davalı İSKİ’nin sorumsuzluğunu ve kusursuz sorumlulukta illiyet bağını kesebilecek nitelikte olmayıp, ancak sigortalının da olayda müterafik kusuru bulunduğunun kabulü gerekir. BK’nın 52. maddesi uyarınca zarar gören, zararın doğmasında yada artmasında etkili olmuş ise hakim tazminatı indirebilir. Bu durumda sigortalının da olayda mütefarik kusurlu olduğu gözetilerek bilirkişi tarafında belirlenen zarardan % 20 oranında indirim yapılması gerekirken davanın tamamen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenler ile davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile yeniden esas hakkında davanın kısmen kabulüne dair karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmış, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M:Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere, 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/566 Esas, 2019/1025 Karar, 23/12/2019 tarihli kararının HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, yeniden HÜKÜM TESİSİNE, 2-a)Davanın KISMEN KABUL VE KISMEN REDDİNE, 36.518,46 TL alacağın 21/07/2014 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE, fazlaya ilişkin talebin reddine, b)Alınması gereken 2.494,57 TL karar ve ilam harcından peşin olarak yatırılan 796,64 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.697,93 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, c)Davacı tarafından karşılanan 27,70 TL başvuru harcı ile 796,64 peşin harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, d) Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinden posta gideri 136,00 TL, keşif harcı gideri 206,30 TL, keşif araç ücreti gideri 200,00 TL, bilirkişi ücreti gideri 1.200,00 TL olmak üzere toplam 1.742,30 TL yargılama giderinin davanın kabul oranına göre 1.393.83 TL’sinin davalıdan alınıp davacıya VERİLMESİNE, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA, e)Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 5.477,77 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, d)Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, e)Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine YER OLMADIĞINA, f)Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa İADESİNE, İstinaf Giderleri Yönünden 3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanuna bağlı tarife gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar harcının davalı tarafından peşin olarak yatırılan 779,55 TL harçtan mahsubu ile bakiye 720,25 TL harcın talebi halinde davalıya İADESİNE, 4-Davalı tarafından karşılanan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı ve 59,30 TL istinaf karar harcı ile 32,50 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, 5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine YER OLMADIĞINA, 6-HMK 333. maddesi gereğince yatırılan avansın kullanılmayan kısmının hüküm kesinleştikten sonra yatıran tarafa İADESİNE, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.