Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/857 E. 2020/786 K. 19.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/857 Esas
KARAR NO : 2020/786
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/11/2018
NUMARASI : 2018/583 Esas, 2018/1067 Karar
DAVA : KONKORDATO (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h)
KARAR TARİHİ: 19/03/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesi ile; müvekkili …. A.Ş.’nin 2015 yılında, …. A.Ş.’nin ise 2016 yılında kurulduğunu, şirketlerin tek ortağının müvekkili … olduğunu, … şirketin her türlü tabldot yemek ve restaurant, cafe… organizasyon işi ve turizme yönelik işletme işi alanında hizmet veren firma olduğunu, … Hayvancılık şirketinin faaliyet alanının her çeşit canlı hayvan alım-satımı ve kesimi olduğunu, … her iki şirketin borçlarına kefillik durumunun olduğunu, şirketlerin son yıllarda dünya çapındaki ekonomik dalgalanmalardan etkilenerek ekonomik krize girdiğini, müvekkillerinin ödeme güçlüğüne düştüğünden bahisle, İİK 285 ve TTK 286 maddeleri hükümleri gereği müvekkilleri hakkında alacaklarıyla konkordato akdetmesini sağlamak amacı ile konkordato geçici mühleti verilmesini ve konkordatonunu tasdikini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, davacı şirketlerin hal-i hazırda borca batık olduğu, geçici mühlet içerisinde zararında artış olduğu, davacı … her iki şirketin tek ortağı olup, her iki şirketin borcuna kefillik durumunun olduğu, davacıların geçici mühletten bu yana meydana gelen gelişmeler de dikkate alınmak sureti ile mâli durumunu iyileştirme ve önceden doğmuş ve gelecekte doğacak borçlarını ödeyebilecek duruma geleceğine dair gerçekçi ihtimalin bulunmadığı, ön projenin dilek ve temenniler üzerine kurulduğu, iyileşme ümidinin ve konkordatonun tasdiki ihtimalinin olmadığı kanaatine varılmakla davacıların konkordato talebinin reddine, İİK 292/1-b bendi uyarınca iflâsa tâbi davacı şirketlerin iflâsına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacılar vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; müvekkiller hakkında 3 aylık geçici mühlet kararı verildiğini, verilen bu sürede haciz baskısından kurtulan müvekkiller mali olarak normalleşmeye başladığını, ancak geçici mühlet süresinde yapılmış olan haciz ve muhafaza işlemleri nedeni ile faaliyeti durmuş olan müvekkil şirketlerin yeniden yapılanması ve faaliyete başlaması kolay olmadığını, özellikle müvekkilerden … A.Ş. ‘ne ait restoranda muhafaza işlemleri yapıldığını ve iş yeri uzun süre kapalı kaldığını, şirketin faaliyet alanı değerlendirildiğinde uzun süre kapalı kalmış olan bir restoranın mali olarak normalleşmesi için süreye ihtiyacı olduğunu,müvekkillerden …. A.Ş.’ nin borca batık olmamasına rağmen, şirketin en büyük alacaklısının … A.Ş. olması ve ilgili banka ile borç yapılandırması hususunda uzlaşılmış olmasına rağmen şirket hakkında iflas kararı verilmesinin hatalı olduğunu, çünkü kanun koyucu konkordato hakkındaki düzenlemeler ile mali sıkıntı içine girmiş olan şirketlerin faaliyetlerine devam etmelerini amaçladığını, nitekim komiser heyetinin müvekkil şirketler hakkında verdikleri raporda konkordato projesinin uygulanmasının mümkün olduğunu bunun için projede kısmi revize işlemleri yapılması gerektiği belirtildiğini, buna rağmen mahkemece geçici mühlet süresi uzatılmadan iflas kararı verilmiş olması hatalı olduğunu belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE Dava, İİK.nun 285 ve devamı maddelerince açılan konkordato talebine ilişkindir.Davacı şirketlerin, dava tarihi itibariyle İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu’na kayıtlı olduğu, ticari merkezlerin Beşiktaş ve Bayrampaşa İstanbul adresinde bulunduğu, davanın İİK.nun 285/3 ve 154/1.maddesinde öngörülen yetkili mahkemede açıldığı anlaşılmaktadır.Mahkemece, davacı vekilinin vekaletnamesinde eldeki davayı açmak üzere özel yetkisine istinaden konkordato geçici mühleti verilmesi talebi üzerine davacılar hakkında 03/07/2018 tarihinde 3 ay süreyle geçici mühlet kararı verilmiş ve 3 kişilik bir komiser heyeti oluşturulmuş, 02/11/2018 tarihli celsede davacıların konkordato talebinin reddine, davacı şirketlerin iflasına karar verilmiştir.Mahkemece atanan geçici konkordato komiser heyetinden alınan 31/10/2018 tarihli 3 nolu raporunda özetle “….. A.Ş.’nin 3/09/2018 tarihli gelir tablolarının incelenmesinde 31.05.2018 tarihinden sonraki 3 aylık dönemde 1.798.733,59 TL’lik net satış rakamı olduğu ve 30.09,2018 tarihinde satışlarının toplam 5.107.335,30 TL’ye ulaştığı, satışlarının maliyetinin 7.076,549,19 TL olduğu görülmekle, satışlarının maliyetinin satışlara oranının %138 olarak gerçekleştiği, bu oranın 31.05.2018 tarihinde %144 olduğu ve satış maliyetlerinde olumlu yönde iyileşme gözlemlendiği, şirketin 31.05.2018 tarihinde faaliyetlerinden zararı 1.780.050,68 TL iken, 30.09.2018 tarihinde 2.214.079,29 TL olduğu, şirketin giderlerindeki en büyük artışın, amortisman, personel ve kira giderlerindeki artıştan kaynaklandığı, 30.09.2018 tarihi itibariyle şirketin 2.214.079,29 TL zarar raporladığı, 31.05.2018 tarihine göre şirketin amortisman-personel ve kira giderlerindeki artış nedeni olarak zararında -434,028,61 TL artış olduğu gözlemlendiği, konkordato isteyenlerden …. A.Ş.’nin bulunduğu konum itibariyle, müşteri portföyü sıkıntısı bulunmaması, şirketin faaliyetlerine devam etmesi, şirket yetkililerinin bu aşamaya kadar konkordatonun projesinin başarılı olması için gösterdikleri gayret “bir bütün olarak” değerlendirildiğinde, bu aşamada bulunan şeraite nazaran, bu konkordato isteyen/borçlu şirketin teklif ettiği konkordatonun başanya ulaşma ihtimalinin; yani, şirketin iyileşmesinin veya konkordatonun tasdik edilmesi ihtimalinin de bulunduğunun ifade edilebilmesinin mümkün görülebileceği, konkordato talep edenlerden … A.Ş.’nin mevcut çalışma düzenini koruduğu, 30.09.2018 tarihi itibariyle 26 personel istihdam edildiği, … A.Ş.’nin 30.09.2018 tarihi itibariyle -2.522,707,85-TL zarar raporladığı, bunun mamul maliyeti ve genel yönetim giderlerinden kaynaklı olduğunun müşahede edildiği, … A.Ş.’nin 30.09.2018 tarihi itibariyle kaydi değerler üzerinden özkaynaklannın -2.736,919,22-TL, rayiç değerler üzerinden ise 32.345,38 TL olduğu, konkordato talep edenlerden … A.Ş. yönünden de konuya bakıldığında; ülkemizde, bilhassa Ağustos/Eylül 2018 evresinde dış kaynaklı yaratılan ekonomik sebeplerle karşılaşılan nakit akışı sıkışıklığının bulunması nedeniyle üretimini istediği gibi gerçekleştiremeyen, yani gerek ekonomik işleyişini sürdürmesi ve gerekse alacaklılarını tatmin etmesi yönünden, tabloları sayın Mahkemenin huzuruna getirildiği veçhile nakısaları olan ve henüz tam anlamıyla rahat bir nefes alamayan ama tablolarıyla ortaya konduğu üzere, bir aksiyon göstermesinin sektörel ve değerlendirilen bu şirketin, alacaklıların haklarını da temin etmek üzere önünü biraz daha görebilmesi adına, İİK md. 289/1 hükmü dikkate alınarak, kanunun tanıdığı süreden faydalandırılmasının maddi ve sektörel bakımdan yapıları değerlendirmeye nazaran uygun olacağı, … A.Ş.’nin müşteri portföyü sıkıntısı bulunmaması, en büyük alacaklısı olan ,… Bankası ile borçlarını vefa akdi ile yapılandıracağını bildirdiği ve taslak olarak 31.10.2018 tarihinde tarafımıza gönderdiği metinle, şirketin ticari faaliyetlerine devam edeceği emarelerinin net bir şekilde ortaya konduğu, şirket yetkililerinin bu aşamaya kadar konkordatonun başarılı olması için gösterdikleri performans bir bütün olarak mali ve sektörel yönden değerlendirildiğinde, borçlu şirketin teklif ettiği konkordatonun başarıya ulaşma ihtimalinin, yani şirketin iyileşmesinin veya konkordatonun tasdik edilmesi ihtimalinin bulunduğunun düşünülebileceği, konkordato talep edenlerden gerçek kişi …, konkordato mühleti talep eden şirketlerin gerek hisse yapısı gerekse projelerin büyük bir kısmını birlikte yürütmeleri karşısında aralarında organik ve fînansal bağ bulunduğundan, ayrıca ortak olarak her iki şirketin (paylarının) tek sahibi … olması ve tüm malvarlığını bu şirketlere aktarması ve kefaletleri nedeni ile konkordatoya başvurduğu mali ve sektörel incelemelere dayalı olarak müşahede edilmektedir.” yönünde görüş bildirilmiştir. Komiser heyetinin 3 nolu nihai raporunun incelendiği 02/11/2018 tarihli duruşmada İİK 289 maddesi uyarınca davacılar vekili, alacaklılar vekili ve komiser heyetinin beyanları alınmıştır. Komiser heyeti her 3 davacının konkordato ön projesini yeni duruma göre revize etmesi gerektiğini, revize etmemeleri halinde konkordatonun başarılı olamayacağının tahmin edildiğini beyan etmiştir. İİK 287. Maddesinde borçlunun iyileşmesi ve konkordatonun tasdiki ihtimalinin “ konkordatonun başarı şansı “ kavramı altında ifade edildiğine yer verilmiştir. Başarı olasılığı kavramından anlaşılan husus, konkordato projesinin gerçekleşme şansına sahip görülmesidir. Bu sonuca, borçlunun durumu, malvarlığı gelirleri ve taahhütlerini yerine getirmesine engel olan nedenler gözetilerek, objektif verilere göre konkordato başarı olasılığı yargıç tarafından belirlenecektir. (Konkordato ve Yeniden Yapılanma Hukuku -Av.Sümer Altay, sayfa 112, 1. Cilt).İsv.İİK ‘da da konkordato mühletinin amaçlarından biri olarak açıkça, “ borçlunun iyileşmesi “ kavramına yer verildiği, buna göre, geçici mühletin, açıkça iyileşme ümidi görülmüyorsa, yani konkordatonun tasdikine gerek kalmaksızın iyileşme yahut konkordato ihtimali yoksa kaldırılacağı ifade edilmiştir. Ancak burada iyileşmeden söz edebilmesi için bilançosal bir iyileşme yeterli olmayıp başarılı bir iyileşme için yapısal (gerçek) bir iyileşmenin varlığı aranmalıdır. Bu sebeple konkordato talebi, sadece zaman kazanmaya yönelik bir talep olmayıp sürekli ve kalıcı bir iyileşme olasılığını konkordato projesi yardımıyla inanılır kılmalıdır. Bu nedenle ön proje sadece dilek ve temenniler içeren soyut bir belge olarak anlaşılmamalı, mahkeme tarafından kesin mühlet verilebilmesi için ön projenin nasıl başarılı olacağı açıklanmalıdır. ( Selçuk Öztek / Ali Cem Budak, Müjgan Tunç Yücel, Serdar Kale, Bilgehan Yeşilova, Yeni konkordato Hukuku, 2. Baskı, Ankara 2019 s. 187 İİK’nın 286/1-a maddesinde ” borçlunun talebiyle birlikte borçlarını hangi oranda veya vadede ödeyeceğini, bu kapsamda, alacaklıların alacaklarından hangi oranda vazgeçmiş olacaklarını, ödemelerin yapılması için borçlunun mevcut mallarını satıp satmayacağını, borçlunun faaliyetine devam edebilmesi ve alacaklılara ödemelerini yapabilmesi için gerekli mali kaynağın sermaye artırımı veya kredi temini yoluyla yahut başka yöntem kullanılarak sağlanacağını gösteren ön proje ibraz etmesi” gerektiği ifade edilmiştir. Bu şekilde borçlunun faaliyetine devam edebilmesi ve alacaklılara ödemelerini yapabilmesi için mali kaynağın nasıl sağlanacağı net bir şekilde açıklanmalı ki projenin başarıya ulaşıp ulaşmayacağı ve kayıtlarla uygun olup olmadığı değerlendirebilmelidir. Dolayısıyla 286/1- a bendinde, borçlunun faaliyetine devam edebilmesi ve ödemelerini yapabilmesi ifadesi ile konkordatonun amacının da bir anlamda ifade bulduğunun kabülü doğru olacaktır. Mali kaynağın nasıl edileceği kapsamında, Selçuk Öztek / Ali Cem Budak, Müjgan Tunç Yücel, Serdar Kale, Bilgehan Yeşilova, Yeni konkordato Hukuku, 2. Baskı, Ankara 2019 s. 184-185 de ifade edildiği gibi “ortakların yeni sermaye getirmeleri, kişisel malvarlıklarını paraya çevirerek şirkete getirmeleri, sermaye artırımı yaparak yeni ortak almaları, işletmenin bir bankadan kredi bulması ilk akla gelenlerdir.” Bu nedenle ön proje, maddenin 1. fıkranın a bendinde sözü edilen bütün unsurları içermelidir. Belirtilen yasal düzenlemeler ve açıklamalar doğrultusunda somut olayı değerlendirmek gerekecektir. Tüzel kişi ve kefillerinin konkordato taleplerini aynı dilekçede birleştirilmesi mümkün olmakla birlikte, konkordatonun tasdiki için gerekli koşulların her bir borçlunun şahsında gerçekleşmesi gerekir (Yargıtay 19 HD’nin 2006/7121 Esas, 2006/10981 Karar sayılı kararı). Ancak davacı gerçek şahıs … yönünden ayrıca konkordato ön projesi hazırlanmamış, davacı gerçek şahsın konkordato talep eden şirketlerin borçlarına kefil olması nedeniyle konkordatoya başvurulmuştur. Bu itibarla davacı …. borçlu şirketlerden bağımsız bir konkordato projesinin bulunmadığı, kendine özgü hiçbir konkordato tedbiri ve hedefi içermediği, tamamen borçlu şirketlerin ön projesi üzerine temellendirildiği, alacaklılara sunulan bir proje bulunmadığı görülmektedir. Sırf alacaklıların icra takibine maruz kalmamak için konkordato talep edilmesi de müessesenin amacına uygun düşmeyecektir. Buna göre ilk derece mahkemesince davacı gerçek kişi yönünden geçici mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine dair verilen karar yerindedir. Öte yandan, davacı şirketler tarafından sunulan ön projede 3 ay ödemesiz 12 ay ödemeli toplam 15 ay süre içerisinde borçların ödenmesi önerilmiş, gerekli mali kaynağın, şirketlerin ticari faaliyetin devamı ile elde edilecek gelire bağlanmıştır. Gerçek kişi olan … ayrıca konkordato ön projesi hazırlamamış, davacı şirketlerin konkordato projesinin başarısına bağlanmıştır Görüldüğü üzere yasada belirtildiği şekilde sermaye artışı, kredi temini yahut ödemelerini yapabileceği, ekonomik darlığını aşabileceğine dair hangi yöntemlerle başarılacağı belirlenmemiştir. Her ne kadar Davacı … şirketi satışlarda hedeflenen cironun üzerinde bir tutar satış gerçekleştirilmiş ise de satışların maliyet tutarı, satış gelirinden fazla olduğu, şirketin giderlerindeki en büyük artışın amortisman, personel ve kira gelirlerindeki artıştan kaynaklandığı, bu sebeple davacı…. şirketinin 31/05/2018 tarihinde faaliyetlerinden zararı 1.780.000,68 TL iken, 30/09/2018 tarihinde 2.214.079,29 TL olduğu, … şirketinin işlettiği restaurantın, geçici mühlet verilmesinden önce yapılmış haciz ve muhafaza işlemleri nedeniyle faaliyetin bir süre durmuş olması, işletmenin yeniden aktive edilmesinin ve akabinde müşterilerin yeniden kazanılmasında yaşanan sıkıntılar, davacı … şirketin ise hedeflenen satış tutarını dahi gerçekleştiremediği, şirketinin 31/05/2018 tarihinde faaliyetlerinden zararı 2.281.193,65 TL iken, 30/09/2018 tarihinde 2.522.707,85 TL olduğu, şirketlerin nakit krizini aşamadığı görülmüştür. Geçici Konkordato Heyeti Komiser raporunda, …. şirketinin halen işletmekte olduğu restaurantın giriş katındaki bölümde “çorbacı” konsepti ile bir işletme alanı daha açacak olmasının şirketinin gelirini artıracağı, fırsat verildiğinde, faaliyetlerinden elde edilecek gelir ile şirketin ödemelerini gerçekleştirebileceği, …şirketinin ise en büyük alacaklısı olan ….Bankası ile borçlarını vefa akdi ile yapılandırılacağı bildirildiği, taslak olarak 31/10/2018 tarihinde şirkete mail gönderildiği bu itibarla davacı şirketlerin faaliyetlerine devam etmesi, şirket yetkililerinin bu aşamaya kadar konkordatonun projesinin başarılı olması için gösterdikleri gayret “bir bütün olarak” değerlendirildiğinde, şirketlerin iyileşmesinin veya konkordatonun tasdik edilmesi ihtimalinin de bulunduğu yönünde görüş bildirilmiş ve duruşmada her üç davacının konkordato ön projesini yeni duruma göre revize etmesi gerektiğini, revize etmemeleri halinde konkordatonun başarılı olamayacağının tahmin edildiğini beyan etmiş ise de öngörülen karın nasıl gerçekleşeceğine dair soyut ifade dışında gerekli veriler paylaşılmamış, ön projenin ve komiser heyeti raporunun dilek ve temenniler üzerine kurulduğu ve borç yapılandırma anlaşmasının henüz imzalanmadığı anlaşılmıştır. Ayrıca geçici mühlet kararın verilmesinden itibaren 3 aylık sürenin dolduğu görülmüştür. Bu itibarla ibraz edilen ön projelerin, yasada tanımlanan şekilden uzak olup ve somut veriler karşısında başarıya ulaşma ihtimali mümkün görülmemektedir.İİK’nın 292 maddesinde kesin mühlet içinde konkordato talebinin reddi ile iflasın açılması ve aynı kanunun 287/5 maddesinde aynı hükümlerin geçici mühlet hakkında kıyasen uygulanabileceği hususları düzenlenmiştir. Mahkemece davacı şirketlerin borca batık olduğu, İİK’nın 292. Maddesi uyarınca borçlunun konkordato projesinin inandırıcı ve gerçekçi olmadığı, malvarlığının korunması için iflasına karar verilmesi gerektiğinden davacı şirketlerin iflasına karar verilmiştir.İİK.nun Geçici Mühlet başlıklı 287/5.maddesi “291 inci ve 292 nci maddeler, geçici mühlet hakkında kıyasen uygulanır.” hükmünü içermektedir.Yine aynı yasanın Kesin Mühlet İçinde Konkordato Talebinin Reddi ile İflâsın Açılması başlıklı 292.maddesi gereğince:”İflâsa tabi borçlu bakımından, kesin mühletin verilmesinden sonra aşağıdaki durumların gerçekleşmesi hâlinde komiserin yazılı raporu üzerine mahkeme kesin mühleti kaldırarak konkordato talebinin reddine ve borçlunun iflâsına resen karar verir:a)Borçlunun malvarlığının korunması için iflâsın açılması gerekiyorsa.b)-Konkordatonun başarıya ulaşamayacağı anlaşılıyorsa.c)-Borçlu, 297 nci maddeye aykırı davranır veya komiserin talimatlarına uymazsa.d)-Borca batık olduğu anlaşılan bir sermaye şirketi veya kooperatif, konkordato talebinden feragat ederse.İflâsa tabi olmayan borçlu bakımından ise birinci fıkranın (b) ve (c) bentlerindeki hâllerin kesin mühletin verilmesinden sonra gerçekleşmesi durumunda, komiserin yazılı raporu üzerine mahkeme kesin mühleti kaldırarak konkordato talebinin reddine resen karar verir.” hükmüne yer verilmiştir.Bu sebeplerden ilki borçlunun mal varlığının koruması için iflasına açılmasının gerekli olmasıdır. Özellikle borçlunun işletmesinin devamı, önemli ve hissedilir ölçüde, aktiflerin azalmasına ve pasiflerin artmasına yol açmaktaysa ve bu durum konkordato süreci içinde geri dönüşü olmayana bir aktif pasif dengesizliğine yol açacağı öngörülüyorsa; iflasın derhal açılması ile borçlunun mal varlığının tasfiye sağlanmak suretiyle daha iyi bir tatmin elde edileceği tahmin ediliyorsa, işletmenin devamı mümkün gözükmüyor yahut çok düşük bir ihtimal ise, malvarlığının korunması için kesin mühlet kaldırılarak iflasın açılması zorunludur. ( Selçuk Öztek/ Ali Cem Budak, Müjgan Tunç Yücel, Serdar Kale, Bilgehan Yeşilova, Yeni konkordato Hukuku, 2. Baskı, Ankara 2019 s. 315 – 316 ). Dosyaya sunulan raporlarda anlaşıldığı üzere davacı … Restaurant şirketinin 30/09/2018 tarihi itibariyle rayiç değerler üzerinden öz kaynaklarının (-)1.781.660,08 TL borca batık olduğu, şirketin faaliyetin devamı için zorunlu bulunan stok ve demirbaşlar hariç şirket üzerine kayıtlı herhangi bir mal varlığı bulunmadığı, şirketin finansman sıkıntısı ile birlikte dönem zararı artarak devam ettiği, geçici mühlet kararından önce yapılmış hacizler ve muhafaza işlemleri nedeniyle faaliyeti durmuş olan şirketin tekrardan faaliyetine devam ederek eski müşteriler ile birlikte yeni müşterilerin kazanılması oldukça güç olduğu, … Hayvancılık şirketinin ise 30/09/2018 tarihi itibariyle rayiç değerler üzerinden öz kaynaklarının 32.345,38 TL artıda ise de şirket bilançosu incelendiğinde ticari alacak ve verilen sipariş avanslarında bariz azalmalar meydana geldiği, şirketin faaliyetin devamı için zorunlu bulunan tesis, makine ve demirbaşlar hariç şirket üzerine kayıtlı herhangi bir mal varlığı bulunmadığı, ön projede öngörülen şekilde ciro artışı sağlanamadığı gibi şirketin finansman sıkıntısı ile birlikte dönem zararı artarak devam ettiği, borç yapılandırma anlaşmasının henüz imzalanmadığı, işletmenin devamı mümkün görülmediği, bu haliyle daha fazla aktif – pasif dengesizliğine yol açacağı anlaşılmıştır. Bu durumda İİK 292/1-a,b bendleri gereğince borçlunun mal varlığının korunması gerektiği ve bu haliyle konkordatonun başarıya ulaşmayacağı sübut bulduğundan borçlu şirket hakkında iflas kararı verilmesi yerindedir. Açıklanan nedenle, yasal düzenlemeler ve özellikle konkordato kurumun niteliğide göz önünde bulundurarak mahkemece konkordato talebinin reddine, davacı şirketlerin iflasına ilişkin verilen karar usul ve yasaya uygun kabul edildiğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacıların istinaf başvurularının esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince her bir davacı yönünden ayrı ayrı alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 232,10 TL harcın davacı … tarafından peşin olarak yatırılmış olan toplam 165,70 TL’ den mahsubu ile bakiye kalan 66,40 TL harcın davacı …, davacı …. Ticaret Anonim Şirketi tarafından peşin olarak yatırılmış olan toplam 203,00 TL’ den mahsubu ile bakiye kalan 29,10 TL harcın davacı ….Ticaret Anonim Şirketi’ nden, davacı …Anonim Şirketi tarafından peşin olarak yatırılmış olan toplam 203,00 TL’ den mahsubu ile bakiye kalan 29,10 TL harcın davacı …Anonim Şirketi’ nden alınarak hazineye İRAT KAYDINA,3-Davacıların yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1.b.1 bendi ve İİK’nın 293/3 ve 164/2 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on günlük süre içerisinde Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.19/03/2020