Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/848 E. 2020/1964 K. 05.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/848 Esas
KARAR NO : 2020/1964
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 05/11/2019
NUMARASI : 2018/1243 Esas, 2019/1180 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/11/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin otelcilik alanında faaliyet gösterdiğini, otel servis asansörünün davalı şirket tarafından 180971212 nolu poliçe ile sigortalandığını, 28/10/2012 tarihinde bir personelin servis asansörüne sıkışarak vefat ettiğini, asansörde sıkışan personelin kurtarılması için Esenler İtfaiye Müdürlüğü tarafından yapılan çalışma sırasında asansörün kullanılmaz hale geldiğini, bu durumun davalı … şirketine bildirildiğini, müvekkili şirketin otele 24/01/2013 tarihinde yeni bir servis asansörü yaptırmak zorunda kaldığını, asansörün yapımı için 27.000 EURO ödendiğini, davalı şirketin ortaya çıkan hasarla ilgili olarak 1809712120010 nolu hasar dosyası açtığını, 24/06/2014 tarihinde eksper raporunun düzenlendiğini, bu süreçte müvekkili ile asanasörü yapan firma arasında asansörlerin geç yapımı ve tesliminden dolayı anlaşmazlık çıktığını, asansör firmasının müvekkiline fatura vermediğini, raporu hazırlayan eksperin ise sürekli bu faturayı talep ettiğini ayrıca hasarın müvekkili şirket çalışanının asansörde eteğini kıstırması sonucu ölümü konusunda rapor hazırlama gayretine girdiğini, defalarca zararın talep edilmesine rağmen ödenmediğini belirterek fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik 100.000,00 TL’nin hasar tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: TTK’nın 1420. Maddesi ve Makine Kırılması Sigortası Genel Şartlarının 22. Maddesine göre talebin zamanaşımına uğradığını, hasarın teminat kapsamında bulunmadığını, zararın ispat edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:İlk derece mahkemesince; olayın gerçekleştiği tarih olan 28/10/2012 tarihinden itibaren, TTK’nun 1427/2. fıkrası gereğince, rizikonun gerçekleşmesini müteakip rizikoyla ilgili belgelerin sigortacıya verilmesinden sonra sigortacının edimine ilişkin araştırmaları bitince ve herhalde 1446. madddeye göre yapılacak ihbardan kırkbeş gün sonra muaccel olacağından ve bu bu sürelerden sonra davanın iki yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açılması gerekirken dava, 26/10/2018 tarihinde yani iki yıllık zamanaşımı süresinden çok sonra açılmıştır. Davacı eksper raporunun hatalı olduğunu müvekkilinin zararını doğuran olayın ölüm olayı olmadığını beyan etmiş ise de sigorta şirketinin tazminat talebini red tarihi olan 24/06/2014 tarihinden itibaren iki yılık süre içinde dahi dava açmamış olduğundan davanın zamanaşımına uğradığından bahisle davanın zaman aşımı sebebi ile reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde; sigorta sözleşmesinden doğan tüm alacakların 6 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğunu, doktrinde aksi yönde bazı yorumlar bulunsa da kanunun metninde ve Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre zamanaşımının, zararın tam olarak öğrenilmesinden itibaren başlayacağını, davalının, ekspertiz raporunu bile müvekkili şirkete vermediğini belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılması ile fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik 70.000,00 TL’nin hasar tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalı şirketten alınarak müvekkili şirkete ödenmesine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:Dava, “ İşyeri Sigorta Poliçesi “ kapsamında hasar bedelinin tahsili istemine ilişkindir.Dava dilekçesinin davalı vekiline 09/11/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekilinin 13/11/2018 tarihli dilekçesi ile cevap süresinin uzatılmasını talep ettiği, mahkemece 15/11/2018 tarihli ara karar ile cevap süresinin, yasal cevap süresine ilaveten 2 hafta uzatılmasına karar verildiği, davalı vekilinin 30/11/2018 tarihli cevap dilekçesinde zamanaşımı definde bulunduğu anlaşılmıştır.Uyuşmazlık, talebin zamanaşımına uğrayıp uğramadığı noktasında toplanmıştır.Dosya kapsamından, taraflar arasında, başlangıç tarihi 29/02/2012 bitiş tarihi 28/02/2013 olan “ … Tesis Paket İşyeri Sigorta Poliçesi“ nin imzalandığı, ekspertiz raporuna göre, 28/10/2012 tarihinde servis asansörüne sıkışan personelin kurtarılması için itfaiyenin servis asansöründe çalışma yapıldığı, asansördeki hasar için davacının sigorta şirketine 26/09/2013 tarihinde başvuru yaptığı ve 180971212/10 nolu hasar dosyası açıldığı, ekspertiz raporunun 11/06/2014 tarihinde hazırlandığı, davacının 26/10/2018 tarihinde iş bu davayı açtığı anlaşılmıştır.6102 Sayılı TTK’nın 1420. Maddesi ”(1) Sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemler, alacağın muaccel olduğu tarihten başlayarak iki yıl ve 1482. madde hükmü saklı kalmak üzere, sigorta tazminatına ve sigorta bedeline ilişkin istemler her hâlde rizikonun gerçekleştiği tarihten itibaren altı yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.(2) Diğer kanunlardaki hükümler saklıdır.”1427. Maddesi ise ”… (2) Sigorta tazminatı veya bedeli, rizikonun gerçekleşmesini müteakip ve rizikoyla ilgili belgelerin sigortacıya verilmesinden sonra sigortacının edimine ilişkin araştırmaları bitince ve her hâlde 1446 ncı maddeye göre yapılacak ihbardan kırkbeş gün sonra muaccel olur. Can sigortaları için bu süre onbeş gündür. Sigortacıya yüklenemeyen bir kusurdan dolayı inceleme gecikmiş ise süre işlemez. … (4) Borç muaccel olunca, sigortacı ihtara gerek kalmaksızın temerrüde düşer.” hükmünü düzenlemiştir.Mal sigortalarında TTK’da ayrı bir hüküm olmadığından sigorta hukuku genel hükümlerdeki bu madde mal sigortalarında da uygulanır.Yukarıdaki açıklanan ilkeler karşısında somut olay incelendiğinde, dava konusu işletmeye ilişkin hasar ihbarı 26/09/2013 tarihinde yapılmış ve 180971212/10 nolu nolu hasar dosyası açılmış, 24/06/2014 tarihinde davacının tazminat talebi reddedilmiş, 26/10/2018 tarihinde iş bu dava açılmış, davalı vekili cevap dilekçesi ile zamanaşımı itirazında bulunmuştur. Görüldüğü üzere davacı sigortalının rizikonun gerçekleştiğini, 26/09/2013 tarihinde davalı sigortacıya bildirdiği, ekspertiz raporunun 11/06/2014 tarihinde hazırlandığı, her ne kadar davalının tazminat talebinin reddine dair davacıya bildirim yaptığına ilişkin dosya kapsamında belge bulunmasa da, dava dilekçesinde davacı vekilinin 24/06/2014 tarihinde ekspertiz raporunun düzenlendiğini beyan ettiği ekspertiz rapor içeriğine göre davacının tazminat talebinin 24/06/2014 tarihinde reddedildiğinin kabulü gerektiği anlaşılmıştır. TTK 1427/2’ye göre zamanaşımı başlangıcının, yani alacağın muaccel olduğu tarihin, sigortacının edimine ilişkin araştırmaların bittiği, her halde hasarın ihbarından itibaren 45 gün sonra olarak belirlenmiş ancak TTK 1427/2. maddesinin son cümlesindeki “sigortacıya yüklenemeyen bir kusurdan dolayı inceleme gecikmiş ise süre işlemez” amir hükmü nedeniyle TTK1427/2 maddesindeki söz konusu sürenin işlemeyeceği belirtilmiştir. Yasa metninden anlaşıldığı üzere gerçekten rizikoya ilişkin incelemenin, sigortacıya yüklenemeyen sebeple yapılamaması (hukuki veya fiili engeller) halinde süre işlemeye başlamaz. Hasarın ihbarından itibaren 45 günlük süre 10/11/2013 tarihinde dolmuş ise de ekspertiz raporu bu süre içerisinde tamamlanmadığı, 11/06/2014 tarihinde tamamlandığı, bu gecikmenin sigortacının kusurundan kaynaklanmadığından 45 günlük sürenin sona ermesinden itibaren alacağın muacceliyetinden de söz edilemez. Dolayısıyla henüz muaccel olmayan bir alacağın zamanaşımı süresi de işlemeye başlamaz. Ancak, TTK 1427/2 maddesi uyarınca sigortacının edimine ilişkin araştırmaları tamamlayıp davacıya bildirdiği tarih 24/06/2014 dür. Bu tarihte alacak muaccel olduğundan zamanaşımı süresi bu tarihte başlamıştır. Buna göre zamanaşımı süresi 24/06/2014 tarihinde başladığı dikkate alındığında, dava tarihi olan 26/10/2018 tarihi itibariyle zamanaşımı süresi dolduğundan mahkemece tesis edilen karar usul ve yasaya uygundur. Açıklanan nedenlerle mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından istinaf başvurusunun esasatan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı + 148,60 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 232,10 TL harcın, Davacı tarafından peşin yatırılan 203,00 TL harçtan mahsubu ile bakiye 29,10 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1-b/1 bendi ile aynı kanunun 361.1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta süre içerisinde Temyiz Kanun Yolu Açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.05/11/2020