Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/839 E. 2020/2001 K. 12.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/839 Esas
KARAR NO: 2020/2001
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 18/12/2019
NUMARASI: 2016/508 Esas, 2019/1226 Karar
DAVA: İFLAS (İflasın Ertelenmesi)
KARAR TARİHİ: 12/11/2020
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili 26.04.2016 tarihli dava dilekçesinde, müvekkili şirketin 1998 yılında badem şekeri sektöründe toptan ve perakende üretime başlayıp ardından ürün yelpazesini geliştirerek günümüzde badem şekeri ile birlikte, çikolata, şeker ve draje ürettiğini, sektöründeki firmalar arasında lider konumunda faaliyet gösterdiğini, faaliyetine kendisine ait fabrikada devam ettiğini, merkez adresinin Tuzla / İstanbul olduğunu, şirketin ürettiği ürünlerde en önemli hammadde kalemlerinden olan kuruyemişe öngörülemez şekilde sürekli olarak zam gelmesinin üretimin maliyetini katladığını, mali müşavirler tarafından yapılan mali analiz ve mal esasına göre tanzim edilmiş ara bilançolara göre 31.03.2016 tarihi itibariyle aktif ve pasif yapısının ortaya konulduğunu, borca batıklık tutarının (-)614.570,92 TL olduğunu, aktif ve pasif dengesi kurulduğunda şirketin borca batıklıktan kurtulacağını iddia ederek, şirketin borca batıklığının tespiti ile iyileştirme projesi çerçevesinde iflasın 1 yıl süre ile ertelenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Alacak iddiasında bulunan asli müdahillerden bir kısmı, yargılamaya katılarak yazılı veya sözlü beyanda bulunmuşlardır.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre davacı şirketin borca batık olduğu, sunulan iyileştirme projesinin somut verilere dayalı ciddi ve inandırıcı olduğu, buna göre borca batıklıktan kurtulmasının mümkün olduğu, şirketin mevcut iş hacmi itibarı ile iflasın ertelenmesinin alacaklıların durumunu kötüleştirmeyeceği, erteleme sonucunda alacaklıların alacaklarına kavuşmasının dahada artacağı kanaatine varıldığı gerekçesiyle,” Davanın Kabulüne,. ..şirketin iflasının 18/12/2019 tarihinden itibaren 1 yıl süre ile ertelenmesine, kararın ilanına, bu dava ile ilgili verilen tüm tedbirlerin devamına “ şeklinde hüküm tesis edilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, yasal süre içerisinde asli müdahil … Bankası A.Ş vekili tarafından istinaf edilmiştir. Asli müdahil vekili istinaf nedenleri olarak, davacı şirketin müvekkili banka şubesinden kredi kullandığını, borcun ödenmediğini, borcun ödenmesi veya ödeme planına bağlanması hususunda olumlu yaklaşımda bulunmadığını, ipotekli taşınmazın paraya çevrilmesi için takip başlatıldığını ancak tedbir nedeniyle satışın durdurulmasına karar verildiğinden cebren satışa gidilemediğini, kararın hukuka uygun olmadığını, iyileştirme projesinde somut bilgi ve belge sunulmadığını, alacaklıların isim ve adreslerini bildirir listenin mahkemeye sunulmadığını, İflas ertelemenin de ciddi olmadığını gösterdiğini, davacının, dava açıldıktan bu yana özellikle büyük alacaklılar ile anlaşarak borçlarını yapılandırmadığını, erteleme talebinin iyiniyetli olmadığını ve zaman kazanmak için bu davayı açtığını gösterdiğini, davacı şirkette yeni mali kaynak bulunmuş olmadığını, ortakların tam olarak sermaye koyma borcunu yerine getirdiğinin söylenemeyeceğini belirterek, usul ve yasaya aykırı kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, dava tarihinde yürürlükte bulunan, 6102 sayılı TTK ‘nın 376 ve 377 maddeleri ile 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 179 vd maddelerde düzenlenen iflasın ertelenmesi talebidir. Hükmün kapsamı ve sonucu dikkate alınarak, öncelikle hükmün değerlendirilmesine ihtiyaç duyulmuştur. Dava tarihinde yürürlükte bulunan, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 179. maddesinde, sermaye şirketleri ve kooperatiflerin doğrudan doğruya iflası ve bunların iflas erteleme talebi düzenlenmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 382. madde kapsamında, iflas erteleme istemi çekişmesiz yargı işlerindendir. 385. maddesi gereğince, çekişmesiz yargı işlerinde, niteliğine uygun düştüğü ölçüde basit yargılama usulü uygulanır. Aynı yasanın 387. maddesinde, çekişmesiz yargı işlerinde verilen kararlara karşı başvuru yolları, 388. maddede kararların niteliği, basit yargılama usulüne tabi dava ve işlerde hüküm 321. maddede, 322/1. fıkrada ise, bu kanun ve diğer kanunlarda basit yargılama usulü hakkında hüküm bulunmayan hallerde, yazılı yargılama usulüne ilişkin hükümlerin uygulanacağı düzenlenmiştir. İş bu durumda, hükmün kapsamında, yazılı yargılama usulüne dair HMK’nın 297. maddesinin uygulanması gerekecektir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 179/b bendinde “ Erteleme kararının etkileri “ ne yer verilmiştir. İflasın ertelenmesi kararının en önemli etkisi takiplerin durması konusudur. Düzenlemeye göre 6183 sayılı kanuna göre yapılan takipler dahil tüm takipler erteleme süresi içinde durur, yeni takip yapılamaz. Kanunda takiplerin durması yönünde iki istisna tanınmıştır. Bunlardan biri İİK’nın 206.maddesinin birinci sırasında sayılan alacaklar olup diğeri ise rehinli alacaklardır. Rehinli alacaklar yönünden erteleme sırasında rehinli takip başlatılabilir, daha sonra başlayanlara devam edilebilir, ancak rehinli malların satışı yapılamaz. Ayrıca hükümde rehinle karşılanmayan faizler yönünden teminat gösterme zorunluluğu getirilmiştir. Anayasa’nın 138. ve 141. maddeleri uyarınca hakimler, Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler. Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Bu gerekçe de hukuki esaslara ve kurallara dayanmalı, nedenleri açıklanmalıdır. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren, 6100 sayılı HMK’nun 27. maddesinde hukuki dinlenilme hakkı kuralı bağlanmıştır. Hukuki dinlenilme hakkı, Anayasanın 36. ‘ncı maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6’ncı maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Hukuki dinlenilme hakkı gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkemeler, kararlarını somut ve açık şekilde gerekçelendirmek zorundadır. Eksik, şekli ve görünüşte gerekçe yazılması adil yargılanma ( hukuki dinlenilme hakkının ), ihlalidir. HMK 297. maddesinde de, verilecek hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin yer alması gerektiği açıkça vurgulanmıştır. Kararın gerekçesinde maddi olay saptanmalı, hukuki niteliği ve uygulanacak hukuki kurallar belirlenmeli, bu konuda gerekli inceleme ve delillerden söz edilmeli, hukuk kuralları somut olaya uygulanmalı ve sonunda hüküm kurulmalıdır. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantıda ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde kararların doğruluğunun denetlenmesi mümkün olacaktır. Somut hükümde, dosyada ki bilgi, belge ve alınan bilirkişi raporları ve kayyım raporlarından, iflas erteleme yargılaması kapsamında ki inceleme ve delillerden söz edilmemiştir. İflas erteleme yargılamasına ilişkin genel değerlendirmeler haricinde dosyadaki deliller hükme yansıtılmamış ve davanın açılış tarihinden hüküm tarihine kadar geçen süre içerisindeki gelişmeler değerlendirme konusu yapılmamıştır. Bu kapsamda, yukarıda ifade edildiği üzere basit yargılama usulüne de uygulanması gereken HMK ‘nın 297. madde kapsamında yazılmış olan hükmün varlığından söz etmek mümkün olmamıştır. Diğer yandan, kararın hüküm kısmında, davacı borçlu şirket ile ilgili olarak, İİK 179/b madde de ayrıntılı şekilde düzenlenen erteleme kararının etkileri açık şekilde gösterilmemiştir. Gerek, İcra ve İflas Kanunu, gerekse de 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunda yer almayan şekilde ve erteleme kararının etkileri belirtilmeksizin, bu dava ile ilgili verilen tedbirlerin devamına şeklinde bir atıfa yer verilmekle yetinilmiştir. İhtiyati tedbir tarihi dahi belirtilmediği gibi böyle bir hükmün infazının tereddüt yaratacağı da kaçınılmazdır. Diğer yandan, mahkeme tarafından verilen 28.04.2016 tarihli İhtiyati tedbire dair ara kararda, yukarıda ayrıntılı şekilde ifade edildiği üzere, İİK 179/b bendinde yer verilen ve emredici nitelikte olan, rehinli mallara ilişkin olarak, erteleme süresi içinde işleyecek mevcut rehinle karşılanamayacak faizlerin teminatlandırılmasına ilişkin bir bir hüküm mevcut değildir. İş bu eksiklik, yasanın emredici düzenlemesine aykırılık oluşturduğu gibi rehinli alacaklıların durumunu ağırlaştırdığı gibi zarara uğramasına da neden olabilecektir. Yine 179/b maddesinin 4. fıkrası gereğince, İflasın erteleme süresi içinde, iflası ertelenen şirketin, faaliyetleri ve işletmenin durumu konusunda düzenli olarak mahkemeye rapor vermesi için hükümde kayyımlar ve görevlerine hiç yer verilmemiştir. Her ne kadar, kayyım İhtiyati tedbir ara kararı ile yargılamanın başında atanmış ise de, kayyıma dair karar hükümde hiçbir şekilde belirtilmemiş ve bu eksiklik İİK 179/b madde düzenlemesine açıkça aykırılık oluşturmuştur. Açıklanan nedenlerle ve özellikle dava tarihinde yürürlükte bulunan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 179/b maddesinin emredici düzenlemesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 322. madde atfı ve aynı yasanın 297. madde kapsamında, hüküm kapsamını içermeyen kararın esasına dair istinaf incelemesi yapılamayacağından, asli müdahil vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere, 1- Asli müdahil … Bankası A.Ş vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/508 Esas, 2019/1226 Karar ve 18.12.2019 tarihli kararının KALDIRILMASINA, 3- Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 232,10 TL harçtan asli müdahilin peşin olarak yatırmış olduğu 203,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 29,10 TL harcın asli müdahilden tahsili ile hazineye irat kaydına, 5- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ve davanın niteliği gereği vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 6- Asli müdahil tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a/6 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.12/11/2020