Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/823 E. 2020/1684 K. 17.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/823 Esas
KARAR NO: 2020/1684
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 22/01/2020
NUMARASI: 2019/616 Esas, 2020/55 Karar
DAVANIN KONUSU: Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235))
KARAR TARİHİ: 17/09/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkil şirketin, müflisten ipotek alacaklısı olduğunu, alacağının ipotek senedi ve faturalara dayandığını, iflasın açıldığı tarih itibariyle toplam 844.820,80 TL alacağı bulunduğunu, iş bu alacak nedeniyle iflas masasına 12 ve 81 nolu iflas masasına kayıt taleplerinin 15/04/2019 tarihli karar ile reddedildiğini, ret kararlarının 29/08/2019 tarihinde tebliğ edildiğini, kayıt kabul davasının zorunlu arabuluculuk yoluna tabi olması nedeniyle 29/08/2019 tarihinde zorunlu arabuluculuk yoluna başvurduklarını, anlaşma sağlanamadığını, 11/09/2019 tarihinde arabuluculuk son tutanağı düzenlendiğini, bu nedenle alacak talebinin faizi ile birlikte iflas masasına kayıt ve kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı müflis şirket iflas dairesi, davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI Mahkemece, kayıt kabul davaları eda davası niteliğinde olmadığından bu tür davaların arabuluculuk kapsamına girmediği, bu nedenle son ilan tarihi olan 22.04.2019 tarihinden itibaren 15 günlük sürenin son günü olan 07.05.2019 tarihinde mesai saati bitimine kadar dava açılması gerekirken, 20.09.2019 tarihinde ikame edilen davanın süresinde açılmadığı, davacının tebliğ gideri vermemesine rağmen İflas Müdürlüğünce yapılan tebligat bilgi mahiyetinde olduğundan bu bildirimin sürenin başlangıcı yönünden önemi olmadığı gerekçesiyle süresinde açılmayan davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Davacı vekili yasal süresi içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; davanın ticari para alacağına ilişkin olup, zorunlu arabuluculuk kapsamında olduğunu, bu nedenle zorunlu arabuluculuk yasa yoluna başvurduklarını, arabuluculukta geçen sürenin hak düşürücü sürenin hesabında dikkate alınmayacağını, bu nedenle davanın 15 günlük yasal süresi içinde açıldığını belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE Dava, İİK 235. maddesi gereğince açılmış olan sıra cetveline itiraz (kayıt kabul) davasıdır. İİK 235. maddede, sıra cetveline itiraz edenlerin, cetvelin ilanından itibaren 15 gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecbur oldukları, 223. maddenin üçüncü fıkrası hükmünün mahfuz olduğu belirtilmiştir. Maddede düzenlendiği üzere, sıra cetveline itiraz davası açma süresi 15 gündür. Süre, sıra cetvelinin ilanından itibaren başlar. İİK 166. maddedeki gazetelerde yapılan ilanlardan en son ilan tarihinden itibaren işlemeye başlar. İflas masasına alacak yazdırırken, tebligatı kabulü elverişli adres gösterilerek, Adalet Bakanlığınca çıkarılan tarifede gösterilen yazı ve tebliğ giderlerini avans olarak vermek suretiyle, iflas idaresince alınacak kararların kendisine tebliğ edilmesini istemiş olan alacaklılara, alacaklarının kabul veya ret edildiği ayrıca tebliğ edilir (İİK 223. M). Bu alacaklılar için sıra cetveline itiraz davası açma süresi, sıra cetvelinin ilanından itibaren değil, bu tebligatın yapıldığı tarihten itibaren işlemeye başlar. Çünkü 235. maddede açıkça 223. maddesi saklı tutulmuştur. İİK 223/3. fıkra son cümleye göre, bu muameleyi yaptırmış alacaklılar hakkında iflas idare memurunun kararlarına karşı kanun yolları, kendilerine tebliğ tarihinden itibaren başlar. İİK 223/3. fıkrasına göre yazı ve tebliğ giderlerini avans olarak vermek suretiyle İflas idaresinin kararlarının kendisine tebliğini istememiş olan alacaklı için, sıra cetveline itiraz davası açma süresi yukarıda belirtildiği üzere, sıra cetvelinin ilanından itibaren işlemeye başlar. Somut olayda, İflas Dairesinin 27.09.2019 tarihli cevabı yazılarında, sıra cetvelinin 22.04.2019 tarihinde Ticaret Sicil Gazetesinde, 17.04.2019 tarihinde Milli Gazete’de yayınlandığı, İflas Dairesi’nin 24/06/2020 ve 10/07/2020 tarihli yazılarında ise, davacının tebligat masrafı yatırdığı ve masa kararı ile sıra cetvelinin davacı vekiline 23.08.2019 tarihinde tebliğ edildiği belirtilmiştir. Kayıt kabul davası 20.09.2019 tarihinde açılmış olup, tebligat tarihinden itibaren 15 günlük süre içerisinde açılmamıştır. Dairemizin 2019/3348 Esas sayılı kararında da açıklandığı üzere, kayıt kabul davasında, dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuş olmasının dava şartı olarak kabul edilemeyeceği açıklanmıştır. Ne var ki, bir çok mahkeme tarafından yasanın farklı yorumlanması neticesinde bu konuda farklı kararlar çıktığı ve buna dair çelişkilerin giderilmediği de bir gerçektir. 6102 sayılı TTK ‘nın 5/A maddesinde düzenlenen dava şartı olarak arabuluculuk, 7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanunun 20. maddesi ile düzenlenmiş ve aynı yasanın 26/1-a bendi gereğince 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Dava ise, yaklaşık dokuz ay sonra yani uygulamanın henüz yeni başladığı bir dönemde açılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 36. maddesinde hak arama hürriyetine yer verilmiştir. Maddede, herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu, hiçbir mahkemenin, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamayacağı ifade edilmiştir. Anayasa Mahkemesinin birçok emsal kararında, 36. maddenin ihlali, mahkemeye erişim hakkının ihlali olarak kabul edilmiştir. Yukarıda ifade edildiği üzere, farklı uygulamalar neticesinde, dava açılmadan önce arabuluculuğa başvuranlar yönünden, mahkemeye erişim hakkının ihlali gibi bir sonuçla karşılaşmamak ve hak kaybının önüne geçilmesi açısından, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu kapsamında sürelerin değerlendirilmesi isabetli ve hakkaniyetli olacaktır. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunun, dördüncü bölümünde, “Arabuluculuk Faaliyeti” üst başlığı ile 13. maddede, arabuluculuğa başvurma vd maddelere yer verilmiştir. 16. maddesi “Arabuluculuk sürecinin başlaması ve sürelere etkisi” dir. 16/2. Fıkrası; “Arabuluculuk sürecinin başlamasından sona ermesine kadar geçirilen süre, zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin hesaplanmasında dikkate alınmaz” hükmünü düzenlemektedir. Arabuluculuk sürecinin başlaması da 16/1. fıkrada düzenlenmiş ve arabuluculuk sürecinin, dava açılmadan önce arabulucuya başvuru halinde, tarafların ilk toplantıya davet edilmeleri ve taraflarla arabulucu arasında sürecin devam ettirilmesi konusunda anlaşmaya varılıp bu durumun bir tutanakla belgelendirildiği tarihten itibaren işlemeye başlayacağı, devamında ise dava açılmasından sonraki süreç belirtilmiştir. 6325 sayılı yasanın beşinci bölümünde ise “Dava Şartı Olarak Arabuluculuk” başlığı ile 18/A maddesinde, 1 .fıkrada ifade edildiği üzere, ilgili kanunlarda arabuluculuğa başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise sürecinde hangi hükümlerin uygulanacağı 20 fıkra şeklinde ifade edilmiştir. 18/A -15. fıkrada, 16/2. fıkraya benzer şekilde “Arabuluculuk bürosuna başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar geçen sürede zamanaşımı durur ve hak düşürücü süre işlemez” düzenlemesine yer verilmiştir. 6098 sayılı TBK ‘nın 158. maddesinde ise, davanın reddinde ek süre düzenlenmiştir. Maddede, dava veya def’i, mahkemenin yetkili veya görevli olmaması ya da düzeltilebilecek bir yanlışlık yapılması yahut vaktinden önce açılmış olması nedeniyle reddedilmiş olup da o arada zamanaşımı veya hak düşürücü süre dolmuşsa alacaklının altmış günlük ek süre içinde haklarını kullanabileceği belirtilmiştir.Adalet Komisyonu değişiklik gerekçesinde, düzeltilmesi mümkün bir hata sebebiyle davanın usülden reddinde zamanaşımı için tanınan fırsatın hak düşürücü süre için dahi tanınmasının hem hakkın doğası ve hemde adil yargılama hakkının doğal gereği olması, ayrıca maddedeki ifade bütünlüğünün sağlanması amacıyla 158. maddenin kabul edildiği belirtilmiştir. Somut olayın niteliği gereği 6325 sayılı yasanın öncelikle uygulanması uygun görülmüştür. Dava dilekçesine ekli Arabuluculuk Son Tutanağının incelenmesinde, davacının faturadan kaynaklı alacağına dair, müflis şirkete karşı arabuluculuğa başvurduğu, arabuluculuk sürecinin başlama tarihinin 29.08.2019, arabuluculuk sürecinin bittiği tarihin 17.10.2019 olduğu anlaşılmıştır. Sıra cetvelinin davacıya tebliğ tarihi, 23.08.2019 tarihidir. Davacının 18/A -15 .fıkra uyarınca, arabuluculuğa başvuru tarihi belirli olmamakla birlikte, 29.08.2019 tarihinde arabulucuk süreci başlamıştır. Yasa gereğince son tutanağın düzenlendiği 11.09.2019 tarihine kadar hak düşürücü süre işlemeyecektir. Davacı kayıt kabul davasını, 20.09.2019 tarihinde açmış olmasına göre davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmış olduğunun kabulü uygun düşecektir.Mahkemece, 6325 sayılı Kanunun 18/A maddesi, 6102 sayılı TTK ‘nın 5/A maddesi ile ilgili kanunun uygulamasındaki farklılıklar ile diğer yasal düzenlemeler kapsamında, davacının dava şartı olarak arabuluculuğa gitmiş olduğu göz önünde bulundurarak, davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmış olduğunun kabulü ile işin esasının incelenerek uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, somut olaya uygun düşmeyen gerekçeye binaen davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddinde isabet görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1.a.6 bendi gereğince Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/616 Esas, 2020/55 Karar, 22/01/2020 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE, 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı + 148,60 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 232,10 TL harcın, Davacı tarafından peşin yatırılan 203,00 TL harçtan mahsubu ile bakiye 29,10TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 5-Davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.17/09/2020