Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/791 E. 2023/1275 K. 23.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/791 Esas
KARAR NO: 2023/1275
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ:İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ:12/11/2019
NUMARASI:2018/1143 Esas, 2019/475 Karar
DAVA:İTİRAZIN İPTALİ (Ticari Nitelikteki Hizmet
Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ:23/11/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirketin düğün sektöründe faaliyet gösteren davalıya, …com internet portalı üzerinden reklamasyon ve tanıtım hizmeti verdiğini, sözleşmenin 10.7 maddesinde müvekkili şirketin defter ve kayıtlarının kesin delil olacağının kabul edildiğini, sözleşmede hizmet bedelinin 5.750,00 TL olarak kararlaştırıldığını, bunun üzerine 27/02/2018 tarihinde 2.390,00 TL ve 3.390,00 TL bedelli e-fatura düzenlediklerini, davalının faturalara itiraz etmeyip 14/05/2018 tarihinde 500,00 TL ödediğini, kalan 5.250,00 TL alacaklarının ödenmemesi üzerine davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takip başlattıklarını, davalının takibe haksız itiraz ettiğini ileri sürerek davalının takibe itirazının iptali ile takibin devamına, alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davalıya sistem üzerinden hizmet verildiği, ayrıca davalının faturalara itiraz etmeden kayıtlarına aldığı, bu nedenle faturaların miktar ve fiyat yönünden içeriğini kabul etmiş sayılacağı, taraflar tacir olduğundan avans faizi istenebileceği, sözleşmede kararlaştırılan alacak tutarının likit olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile davalının takibe itirazının iptaline, takibin 5.250,00 TL asıl alacak ve takip tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda yıllık % 19,50 orananda avans faizi üzerinden aynen devamına, asıl alacağın % 20’si tutarında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Karar yasal süresinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; icra takibine vekaleten itiraz ettiklerinden, itirazın iptali davasında dava dilekçesinin vekile tebliğ edilmesi gerektiğini, ancak dava dilekçesinin asile tebliğ edildiğini, davacı asilin davadan ve dosya içeriğinden haberi olmadığını, karara esas alınan raporun eksikler içerdiğini ve usulüne uygun olmadığını, hükmedilen avans faizi ve icra tazminatının yasaya uygun olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRME: Dava, hizmet bedeli için düzenlenen fatura alacağının tahsili için yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. Dosya kapsamından; davacının 5.250,00 TL alacağın tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında davalı aleyhine takip başlattığı, davalının yasal süresinde takibe itiraz ettiği, itiraz dilekçesinin davacıya tebliğ edilmediği, davalının takibe itirazının iptali ile takibin devamı için bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, davacının davalının işletmesi için hizmet verdiği ve düzenlediği e-faturalara davalının itirazının olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. 1-Davalı vekili, itirazın iptaline ilişkin davada dava dilekçesinin, icra takibinde vekaletname sunan vekile tebliğ edilmesi gerektiğini belirterek hükmü istinaf etmiştir. Takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davasının amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. İtirazın iptali davası yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabi olduğundan normal bir hukuk davası gibi açılır. Bu nedenle HMK’nın 119 maddesinde belirtilen dava dilekçesinde bulunması gereken hususlar itirazın iptali davasında da uygulanır. HMK’nın 122 ve 137 maddelerinde ise dava dilekçesinin davalıya tebliğ edileceği yazılı olması karşısında, dava dilekçesinin davalı yerine vekile tebliğ edilmesi Yasa’nın emredici hükümlerine aykırılıkt teşkil eder. Davacı kendisini bir vekil vasıtasıyla temsil ettiriyorsa dava dilekçesinde vekilinin adı, soyadı ve adresi yazılmalıdır. Davalının bir vekili olsa dahi dava dilekçesinde onun adı yazılamaz. Dava açılırken (o davada) vekilin kim olacağı bilinemeyeceğinden, dava dilekçesine dava vekilinin isim ve adresinin yazılmasına olanak ve gerek yoktur. Davalının bir genel (umumi) vekili olsa bile, dava dilekçesine genel vekilin isim ve adresi yazılarak, dava dilekçesi bu genel vekilin isim ve adresi yazılarak, dava dilekçesi bu genel vekile tebliğ edilemez (Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001, C.2 s.1586) Nitekim 26/11/2022 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 03/06/2022 tarih ve 2021/1 Esas, 2022/3 Karar sayılı kararında; icra takibine maruz kalan borçlu, vekil marifetiyle takibe itiraz ettiğinde, itiraz üzerine duran icra takibinin devamını sağlamak için alacaklının açacağı itirazın iptali davasında dava dilekçesinin asile tebliğ edilmesi gerektiğine karar verilmiştir. Bu nedenle davalı vekilinin; dava dilekçesinin, icra takibinde vekaletname sunan vekile yapılması gerektiğine dair istinaf başvurusunun reddi gerekir. 2-Ayrıca davalı vekili hükme esas alınan bilirkişi raporunda eksikler olduğunu, raporun usulüne uygun olmadığını belirtmiş, ancak nedenlerini açıklamamıştır. İlk derece mahkemesinde alınan bilirkişi raporunda; taraflar arasındaki sözleşmenin 10/7 maddesinde davacı defter ve kayıtlarının kesin delil olarak kabul edileceğinin kararlaştırıldığı, davacının alacağına dayanak e-faturaların davacının usulüne uygun tutulan defterlerine işlendiği, ayrıca davalı tarafından yapılan 500,00 TL ödeme kaydının yer aldığı belirtilmiştir. Davalının kabul edilen asıl alacağa yönelik açık bir istinaf nedeni bulunmamaktadır. Bu nedenle bu kapsama yönelik istinaf incelemesinin kamu düzenine aykılırık bulunup bulunmadığı hususu ile sınırlı olarak yapılması gerekir. Yapılan incelemede de anılan raporun hükme esas alınarak davalının takibe itirazının iptaline karar verilmesinde kamu düzenine aykırılık görülmemiştir. 3-Bunun yanında davalı vekili, hükmedilen icra inkar tazminatı ve alacağa uygulanan avans faizi yönünden de hükmü istinaf etmiştir. İİK’nun 67/2 maddesi gereğince inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşul olup, borçlunun itirazının kötü niyetle olması gerekmez. Bundan başka alacağın likit ve belli olması da gerekir. Somut olayda, takip konusu alacağın fatura ile belirlendiği ve davalının borç tutarını tayin ve tahkik etmesinin mümkün olduğu gözetildiğinde, mahkemece icra inkar tazminatına hükmedilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. Öte yandan davacı tacir olup, taraflardan biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler kanunda aksine hüküm bulunmadıkça diğeri içinde ticari iş sayılır. Bu nedenle ticari işe ilişkin alacağa avans faizi istenmesinde de hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Açıklanan nedenler ile ilk derece mahkemesi kararında hukuka aykırılık görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M:Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere, 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf maktu karar harcından peşin alınan 89,66 TL harcın mahsubu ile bakiye 180,19 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerine bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi aşamasında duruşma yapılmadığından vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1b-1 bendi ile aynı kanunun 362/1a maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.23/11/2023