Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/775 E. 2023/1274 K. 23.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/775 Esas
KARAR NO: 2023/1274
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ:21/11/2019
NUMARASI:2017/24 Esas, 2019/1095 Karar
DAVA:Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ:23/11/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin 13/11/2015 başlangıç, 12/11/2016 bitiş tarihli Güvenlik Ortak Kaza Sigorta Poliçesi ile davalı şirket nezdinde sigortalı olduğunu, poliçede daimi sakatlık teminatının 100.000,00 TL olarak belirlendiğini, müvekkilinin 15/02/2016 tarihinde geçirdiği iş kazasında sağ el 2,3,4 ve 5 nolu parmaklarını kaybettiğini, 1 nolu parmağında kalıcı zarar oluştuğunu ve kullanamaz hale geldiğini, sağ omuz fonksiyonlarını sınırlı kullanabilir hale geldiğini, davalı sigorta şirketinin müvekkiline 35.000,00 TL ödeme yaptığını, müvekkiline poliçe kapsamında tam ve eksiksiz sürekli sakatlık tazminatı ödenmediğini ileri sürerek şimdilik 1.000,00 TL sigorta tazminatının davalıya başvuru tarihi olan 16/08/2016 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 19/09/2019 tarihli dilekçesi ile taleplerini 17.000,00 TL’ye yükseltmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesi ile; sağlık kurulu raporunda, davacının tüm vücut fonksiyon kaybı oranının % 35 olarak belirlendiğini, bu oranın ferdi kaza sigorta poliçesinde ödeme yapılmasına esas teşkil edecek oran olduğunu, müvekkilinin de rapor doğrultusunda 35.000,00 TL ödediğini ve yükümlülüğünü yerine getirdiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; poliçede sürekli sakatlık teminat limitinin 100.000,00 TL, davacıda meydana gelen uzuv kaybı oranının % 40 olması nedeniyle davacıya ödenmesi gereken teminat tutarının 40.000,00 TL olduğu, ancak davacıya 35.000,00 TL ödendiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 5.000,00 TL’nin 26/08/2016 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Karar yasal süresinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak; kaza sonrası 1. parmağın (baş parmağın) kullanılamaz hale geldiğini, ayrıca müvekkilinde kalıcı stres bozukluğu tespit edildiğini, hükme esas alına raporda bu arızalara tekabül eden tazminatların hesaba katılmadığını belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın kabulünü talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRME: Dava, ferdi kaza sigortası kapsamında, sürekli sakatlık teminat bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, davacının 13/11/2015 başlangıç, 12/11/2016 bitiş tarihli Güvenlik Ortak Kaza Sigorta Poliçesi ile davalı şirket nezdinde sigortalı olduğu, poliçede kaza daimi sakatlık teminatının 100.000,00 TL olarak belirlendiği, davacının 15/02/2016 tarihinde geçirdiği iş kazasında malul kaldığı, davalı sigorta şirketinin sürekli sakatlık teminatı olarak davacıya 35.000,00 TL ödemede bulunduğu, davacının teminatın eksik ödendiği gerekçesi ile eldeki davayı açtıkları anlaşılmıştır. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, davacı vekili hükmü istinaf etmiştir. 28.11.2013 tarihli Resmî Gazetede yayınlanan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun, yasanın 87. maddesi gereğince yayım tarihinden itibaren altı ay sonra 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Dava tarihi 09/01/2017’dir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3. maddesine göre, tüketici, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına veya hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmelerde dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder. 6502 sayılı yasanın 73. maddesi bu Kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Bir hukuki işlemin sadece 6502 sayılı yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir. 6502 sayılı yasanın 83/2. fıkrasında “Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.”düzenlemesine yer verilmiştir, ilgili yasa maddesi ile görev konusunun tartışılmasının önüne geçilmiştir. Somut uyuşmazlık, davacı sigortalı ile davalı sigorta şirketi arasında gerçekleştirilen sigorta sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Açıklanan yasal düzenlemeler kapsamında uyuşmazlık Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığından davaya bakmakta görevli mahkeme Tüketici Mahkemesidir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 1.maddesinde, mahkemelerin görevinin ancak kanunla düzenleneceği, göreve ilişkin kuralların kamu düzeninden olduğuna yer verilmiştir. Aynı yasanın 114/1-c bendinde Mahkemenin görevli olması dava şartları arasında sayılmıştır. Davada ileri sürülen diğer dava şartları HMK’nun 114/1-c fıkrasından sonra sıralanmıştır. Dava şartlarının mevcut olup olmadığı, mahkemece davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılır ve dava şartı noksanlığının tespitin halinde, davanın HMK 115. maddesi gereğince usulden reddine karar verilmesi gerekir. Açıklanan tüm yasal nedenler ve özellikle mahkemenin görevi taraflar yönünden usulü kazanılmış hak oluşturmayacağından davanın, mahkemenin görevi ile ilgili dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken Mahkemece işin esasının incelenerek karar verilmiş olması doğru olmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun işin esası incelenmeksizin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak dosyanın görevli İstanbul Tüketici Mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/24 Esas 2019/1095 Karar sayılı ve 21/11/2019 tarihli tarihli kararının KALDIRILMASINA, 3-a)Davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 114/1-c bendindeki mahkemenin görevli olması ile ilgili dava şartı yokluğu nedeniyle aynı yasanın 115/2.fıkrası uyarınca USULDEN REDDİNE, b)Kararın tebliğinden itibaren HMK 20.maddesi gereğince taraflardan birinin iki hafta içerisinde mahkemeye başvurması halinde dosyanın İSTANBUL TÜKETİCİ MAHKEMESİNE,c)Aksi halde davanın açılmamış sayılmasına, d)HMK 331/2. fıkrası gereğince yargılama giderleri hakkında görevli mahkemece karar verilmesine, İstinaf giderleri yönünden 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 269,85 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 215,45 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,5-İstinaf yargılama giderlerinin yeniden verilecek hükümde dikkate alınmasına, 6-İstinaf incelemesi aşamasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1a-3. fıkrası gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 23/11/2023