Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/753 E. 2023/1171 K. 02.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/753 Esas
KARAR NO: 2023/1171
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ:İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ:08/10/2019
NUMARASI:2017/880 Esas, 2019/725 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 02/11/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili ve davalı şirket arasında reklam hizmetlerine ilişkin 27/02/2015 tarihli sözleşme imzalandığını, davalı …’in davalı şirket adına sözleşmeyi imzaladığını, 27/02/2015 tarihli sözleşmenin 15. maddesinde, sözleşme süresi iki yıl olarak belirlenmiş olup, bitiminden 90 gün önce feshi ihbar edilmediği takdirde bir yıl süre ile sözleşmenin uzayacağının kararlaştırıldığını, 7. madde yıllık hizmet bedelinin, 165.000,00 TL ve 29.700,00 TL KDV bedeli olarak toplam 194.700,00 TL olarak tespit edildiğini, müvekkiline iki yıl için ödenmesi gereken hizmet bedelinin 389.400,00 TL olduğunu, davalı şirketin çek ve nakit olarak toplam 132.500,00 TL ödeme yaptığını, kalan 256.900,00 TL alacakları bulunduğunu, alacağın tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takip başlatmışlarsa da, davalıların takibe haksız itiraz ettiğini, davalıların sözleşmeye ve imzaya itirazları olmadığını ileri sürerek davalıların takibe itirazının iptali ile takibin devamına, alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili yargılama sırasında, davalı … yönünden davadan feragat etmiştir.
CEVAP Davalılar süresinde davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; davacının davalı … yönünden davadan feragat ettiği, davacı ve davalı şirket arasındaki akdedilen sözleşmenin 7. ve 15. maddeleri kapsamında 2 Yıllık hizmet bedeli 330.000 TL olup, 132.500,00 TL ödemenin mahsubundan sonra davacının davalı şirketten 197.500 TL alacağı bulunduğu, takip tarihine kadar işlemiş faiz tutarının 2.901,63 TL olduğu gerekçesiyle davalı … yönünden davanın feragat nedeniyle reddine, davalı şirket yönünden davanın kısmen kabulüne, 197.500,00 TL asıl alacak, 2.901,63 TL işlemiş faiz yönünden davalının takibe itirazının iptaline, fazlaya ilişkin istemin reddine, asıl alacağın % 20’si tutarında (40.080,32 TL) icra tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Karar yasal süresinde davalı şirket vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; davalı …’in müvekkili şirket adına sözleşme akdetme yetkisi bulunmadığını, davacının herhangi bir hizmet vermediğini, sözleşmede taahhüt edilen ayda bir yapılması gereken değerlendirme raporunu müvekkiline sunmadığını, hesap mutabakatının yapılmadığını, iddia edilen hizmetlerin hiçbiri için sözleşmede belirtilen yetki ve onayın alınmadığını, bilirkişi raporunda davacı defterlerinde müvekkili adına kayda rastlanmadığının belirtildiğini, sözleşmede faiz oranı belirtilmediğinden hükmedilen faizin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava, sözleşmede belirtilen hizmet bedelinin tahsili için yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, davacının 256.900,00 TL asıl alacak ve 3.774,32 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 260.674,32 TL alacağın tahsili için davalılar aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takip başlattığı, davalıların yasal süresinde takibe itiraz ettiği, itiraz dilekçesinin davacıya tebliğ edilmediği, davacının davalıların takibe itirazının iptali ile takibin devamını talep ettiği görülmektedir. Mahkemece, davalı … yönünden davanın feragat nedeniyle reddine, davalı şirket yönünden KDV bedeli hariç ve davalının yaptığı ödemenin mahsubundan sonra davacının 197.500,00 TL asıl alacak ve 2.901,63 TL işlemiş faiz alacağı bulunduğu gerekçesiyle bu miktarlar yönünden takibe itirazın iptaline karar verilmiş, davalı vekili hükmü istinaf etmiştir. 1-Davalı şirket vekili, davalı …’in davalı şirket adına sözleşme imzalama yetkisi bulunmadığını belirterek hükmü istinaf etmiştir. Davalı şirket süresinde davaya cevap vermemiş, rapora itirazlarında davalı …’in şirket adına sözleşme akdetme hususunda yetkisi olup olmadığı hususunda bilahare beyanda bulunacaklarını ifade etmesine rağmen, ilk derece mahkemesinde bu hususta beyan bulunulmamıştır. O halde davalı şirketin ilk derece mahkemesinde ileri sürmediği, -davalı …’in davalı şirket adına sözleşme imzalama yetkisi bulunmadığına- yönelik savunmasının HMK’nın 357 maddesi uyarınca istinaf aşamasında dinlenilmesi mümkün değildir. 2-Diğer taraftan davalı takibe itirazında ve yargılama sırasında sözleşmeye itiraz etmemiş, ancak davacının sözleşme kapsamında herhangi bir hizmet vermediğini, sözleşmede belirtilen ayda bir sunulması gereken değerleme raporunun sunulmadığını, iddia edilen hizmetler için onay alınmadığını ve hesap mutabakatı yapılmadığını, takipte ve davada alacağı uygulanan faiz oranının hatalı olduğunu savunmuştur. a-Davalı şirket, taraflar arasında reklam ve marka hizmetlerine ilişkin sözleşme ilişkisi bulunduğunu inkar etmemekle birlikte sözleşme kapsamında herhangi bir hizmet almadığını savunmuştur. İlk derece mahkemesinde alınan bilirkişi raporunda; davacının defterlerinin usulü uygun tutulduğunu ve sahibi lehine delil teşkil ettiği, davacının hizmete karşılık herhangi bir fatura düzenlemediği, davacı defterlerinde davalıya ait kayda rastlanmadığı, davacının sözleşme kapsamında davacıdan iki yıllık hizmet bedeli olarak 330.000,00 TL alacağı bulunduğu, sunulan tahsilat makbuzu göre davalı şirketin 132.500,00 TL ödeme yaptığı, bu ödemenin mahsubundan sonra davacının 197.500,00 TL alacağı bulunduğu, fatura düzenlenmediğinden KDV tutarı talep edilemeyeceği belirtilmiştir. Ayrıca davacı tarafça sunulan mail ve whatsapp yazışmaları ile belgeler incelendiğinde, davacının davalı şirket için logo ve ambalaj tasarımı yapması, marka takip süreçleri ile ilgili bilgilendirme ve danışmanlık hizmeti vermesi, el ilanı, duyuru ve tasarım konusunda çalışma yapması gibi bir çok hizmet verdiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle sözleşme ilişkisini kabul eden davalının, sözleşme kapsamında herhangi bir hizmet almadıklarına yönelik istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. b-Diğer taraftan davalı şirket, değerleme raporunun sunulmadığını, iddia edilen hizmetler için onay alınmadığını ve hesap mutabakatı yapılmadığını savunmuştur. 6102 Sayılı TTK’nın 23/1-c maddesi tacirler arasındaki hizmetin ayıplı olması halinde yapılması gereken işlemleri düzenlemektedir. Anılan maddeye göre hizmet alan tacir, malın ayıplı olduğu açıkça belli değilse, malı teslim aldıktan sonra malı incelemek veya incelettirmek, malın ayıplı olması halinde 8 gün içinde bu durumu hizmet verene iletmek durumundadır (Yargıtay 23. HD’nin 2016/991 Esas, 2018/5119 Karar sayılı kararı). Somut olayda, davalı tacir olup, verilen hizmetin ayıplı olduğuna ilişkin davacıya ayıp ihbarında bulunduğunu beyan etmemiş ve varsa ayıp ihbarına ilişkin delil de sunmamıştır.Yine HMK’nın 190 maddesi uyarınca ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Davalı, davacı ile aralarında sözleşme ilişkisi olduğuna kabul ettiğine göre, davacının eksik ya da ayıplı ifada bulunduğu ve edimlerini gereği gibi yerine getirmediği yönündeki savunmasını kanıtlamalıdır. Ne var ki davalı bu yöndeki savunmasını kanıtlamış değildir. Bu nedenle davalının bu yöndeki istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir. c-Ayrıca davalı şirket sözleşmede faiz oranı belirtilmediğinden, alacağa uygulanan faiz oranının hatalı olduğunu savunmuştur. Ancak taraflar tacir olduğundan, takipte alacağa avans faizi uygulanmasında isabetsizlik bulunmayıp, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun da reddi gerekir, Açıklanan nedenler ile ilk derece mahkemesi kararında hukuka aykırılık görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere, 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre, İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL harçtan davalı tarafından peşin olarak yatırılan 2.459,25 TL ile 963,11 TL olmak üzere toplam 3.422,36 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.152,51 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya İADESİNE, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1-b/1 bendi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi. 02/11/2023