Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/734 E. 2023/1180 K. 02.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/734 Esas
KARAR NO: 2023/1180
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 26/06/2019
NUMARASI: 2017/1015 Esas, 2019/817 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 02/11/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında 13.05.2016 tarihli Özel Güvenlik Hizmet Sözleşmesi akdedildiğini, yine karşılıklı mutabakata varılarak sözleşmenin feshedildiğini, Sözleşmenin 4/2. maddesinde; “Fatura bedeli fatura tarihinden itibaren 25 günlük çek ile ödenmelidir.” denildiği halde davalı tarafın yükümlülüklerini yerine getirmediği ve sözleşmeye göre düzenlenen … nolu ve 31.012017 tarihli faturadan kaynaklı cari hesap borcun davalı tarafından ödenmediğini, bunun üzerine müvekkili şirketin Kartal … Noterliğinin 08.03.2017 tarih ve … yevmiye nolu ihtarname ile belirtilen borcun ödenmesinin ihtar edildiği; davalı şirketin süre içinde ödeme yapmadığını, bu nedenle İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünde … E. Sayılı dosya ile icra takibi başlatıldığını, ancak, davalı şirketin itiraz ettiğini belirtilerek davalı itirazının iptaline, %20′ den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava edilmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı ile davacı arasında l3.05.2016 tarihinde, “Güvenlik Sözleşmesi” düzenlendiğini, sözleşme ve ekindeki Güvenlik Hizmetleri Talimatnamesine, 5188 sayılı Öz. Güv. Hiz. Kanuna..ilişkin yönetmeliğe ve Özel Güvenlik Komisyonu Kararına göre; Müvekkili firma tarafından işletilen İşyerleri, depo ve tesislerde özel güvenlik ve koruma hizmetlerinin davacı firma tarafından üstlenilmiş olduğu; müvekkili şirketin kiralayarak işlettiği … Mah. … Sok. No;… Tuzla/ İstanbul adresindeki tesisin de özel güvenlik ve koruma hizmetinin davacı firma tarafından üstlenildiğini, belirtilen işyerine 04.10.2016 tarihinde, beyaz panelvan aracın güvenlik kapısında hiçbir engele takılmadan, herhangi bir giriş kaydı tutulmadan birkaç kez giriş yaptığını, güvenlik personelinin bulunduğu yerin hemen ötesinde bulunan yerden, kiraya veren … Lojistik’ e ait bir takım malzemeleri 2 seferde yükleyerek işyeri dışına çıkarttığnı, davacı firmanın güvenlik personelinin sorumluluklarını yerine getirmediğini, söz konusu hırsızlığın meydana gelmesine imkan tanımış olduğunu; müvekkili şirketin uğradığı zararın davacı firma sorumluluğunda olduğunu, bu hususun davacı firmaya bildirildiğini; malları çalınan … Taş. firma yetkilisinin Orhanlı Polis Merkezinde 04.10.2016 tarihinde müracaatla davacı olduğunu, bu nedenle davacı firmaya 21.11.2016 tarihinde Beşiktaş … Noterliğinin … yevmiye nolu ihtarname gönderildiği; malları çalınan … Taşımacılık firmasının 15.000,00 TL zararını çalınan malların faturalarına dayalı olarak fatura ettiğini: davalı müvekkili şirketin de aynı şekilde, iş yerinden, davacının ağır kusuru sebebiyle çalınan mallara ilişkin zarar bedelini davacı firmaya fatura etmiş olduğunu; davacın meydana gelen hırsızlık olayından sorumlu olduğunu, zararı karşılaması gerektiğinin ihtaren bildirildiğini, davacı firmanın sorumluluğu dahilinde bir zarar meydana gelmiş olmasına, güvenlik hizmetini yasaya ve sözleşmeye aykırı şekilde vermiş olmasına rağmen, haksız ve hukuka aykırı icra takibi başlattığını, davacı alacağının haksız ve mesnetsiz olduğunu belirterek davanın reddine ve %20′ den aşağı olmamak üzere davacının kötüniyet tazminatı ödemesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; İtiraz iptali davasının takibe sıkı sıkıya bağlı dava olduğu, takip dayanağının taraflar arasındaki cari hesap alacağına dayandığı, tarafların tacir olduğu ve davacı tarafından ticari defterlere dayanıldığı, sektör bilirkişisi ve mali müşavir tarafından yapılan inceleme ve denetime olanak verecek şekilde hazırlanan rapora göre davacı ile davalı arasında 13.05.2016 tarihli Güvenlik sözleşmesi imzalandığının ihtilafsız olduğu, sözleşmeye göre davalıya ait ve kullanımında bulunan depo ve işyerlerinde Özel Güvenlik ve Koruma Hizmetleri sağlanmasının kararlaştırıldığı, davacı firmanın gereken sıklıkta ve mutad olarak rapor vermeyi taahhüt ettiği, sözleşmenin 2.20 maddesinde görevin ifası sırasında görevli personelin sözleşme veya ekindeki talimatalnameye aykırı hareket ve işlemlerinden dolayı üçüncü kişileri verdiği zarardan kusuru oranında sorumlu olacağına ilişkin düzenleme bulunduğu, yine sözleşmenin 2.21,2.22,2.23,2.25,davacı firmanın yükümlülüklerinin belirlendiği, davalı şirketin koruma altındaki yeri için 6 özel güvenlik personeli tahsis edildiği, somut olayda belirlenen yerde 1 kişinin görev yaptığı, alanın 5.000 m2 olduğu, 04.10.2016 günü davalıya ait deponun alüminyum kapısının zorlanarak açıldığı ve bir kısım malların çalındığı, hırsızlık olayının 14.11.2016 tarihli 2016/1405 sayılı Tuzla Orhanlı Polis Merkezinde faili meçhul olarak kaldığı, davalı işyerinde meydana gelen hırsızlık olayında dinlenen tanık beyanlarına göre davacı firma görevlisinin kayıt tutmadığı, arama yapmadığı, davacı eylemlerinin bütün olarak sözleşmenin 2.20,2.21 maddelerine göre davacının çalıştırdığı personelin davranışlarından ve kusurlarından hizmet sebebi ile % 90 kusurlu olduğu,davalının da hizmet aldığı davacı … şirketini denetlemediğinden % 10 kusurlu olduğu, tarafların mali kayıtlarına göre davacının yaptığı takibin dayanağının davalı şirketin dava dışı zarara uğrayan 3.şahıs … Lojistik’e kesilen yansıtma zararının tazmininin davacı şirkete borcundan mahsup edildiği, takip konusunun mahsup edilen bu miktara ilişkin olduğu, ancak her iki tarafın kayıtlarında bulunan 15.000,00 TL zarardan davalının % 10 kusurlu olması nedeni ile davacıya yansıtılacak zararın 13.500,00 TL olacağı, bu miktardan düşülmesi ile ve her iki tarafın kayıtlarında bulunan cari hesptan dolayı davacının davalıdan 2.499,95 TL alacaklı olduğu bu miktar üzerinden itirazın iptali ile takip tarihinden itibaren bu miktara taraflar tacir olmakla avans faizi uygulanması görektiği, davacı tarafından İİK 67/2 maddesi gereğince inkar tazminatı ve davalı tarafından İİK 67/2 maddesi gereğince kötü niyet tazminatı talep edilmiş ise de alacak yargılama ile ve tarafların kusurları belirlendikten sonra değerlendirildiğinden inkar ve kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Karar yasal süresinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak; karara esas alınan 25.03.2019 tarihli bilirkişi raporu yetersiz inceleme ile oluşturulduğunu, raporda yapılan tespitler yasaya ve hakkaniyete aykırı olduğunu, dolayısıyla hüküm de rapor esas alınarak oluşturulduğundan hatalı olduğunu, davalı tarafın davayla ilgisi bulunmayan haksız iddia ve talepler öne sürdüğünü bilirkişinin de raporunu bu iddialara göre oluşturduğunu, müvekkili şirket ile malları çalınan dava dışı … Taşımacılık firması arasında herhangi bir sözleşmesel ilişki ve söz konusu işyerinin korunması ve güvenlik hizmeti verilmesi için herhangi bir sözleşmenin mevcut olmadığını, davalı işyerine komşu bulunan yerde hırsızlık olayının meydana gelmiş olmasından dolayı müvekkili şirkete kusur yüklenemeyeceğini, meydana gelen hırsızlık olayı ile zarara uğradığı iddia edilen, malları çalındığı iddia edilen firmaya karşı herhangi bir güvenlik hizmeti sunulmadığından, müvekkil şirketin sorumluluğuna ilişkin herhangi bir yasal ve sözleşmesel dayanak bulunmadığından müvekkil şirkete kusur yüklenemeyeceğini, bilirkişi raporunda, dava dışı … A.Ş’e ait sabit konteynır şeklindeki deponun güvenliğinden davacı şirketinin sorumlu olduğu ve davalı şirket aleyhine oluşan zarardan %90 oranında asli kusurlu olduğu yönünde ki görüşüne itiraz ettiklerini, kararın hatalı ve hukuka aykırı olduğunu, sözleşme tarafı olmayan 3.kişinin zararının müvekkili şirkete fatura edilmesinin hukuki olmadığını, ayrıca davalının da … Taşımacılık firmasının çalınan mallarına ilişkin zararını üstlenmesinin de hukuki olmadığını, iddia edilen zararın neye ilişkin olduğu ve miktarının da ispatlanmadığını beyan ederek kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; yerel Mahkemenin hükmüne dayanak yaptığı heyet raporunda, müvekkil firmanın da meydana gelen olayda %10 oranında kusuru tespit edilmiş olmasına ve bu sebeple davacı tarafından açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olmasına itiraz ettiklerini, davacının ticari defter ve kayıtlarının incelendiğini,yevmiye defterinin bulunması zorunlu olan kapanış tasdikinin bulunmadığının tespit edildiği, bu hali ile davacı firmanın defter ve kayıtlarının davacı lehine delil niteliğine haiz olmadığının tespit edildiğini, davacı firmanın ticari defter ve kayıtlarına bakarak davacı firmanın müvekkili firmadan alacaklı olduğu kanaatine varılmasının mümkün olmadığını, müvekkili firmanın kayıtları usulüne uygun tutulmuş ve sahibi lehine delil olma özelliğine sahip olduğu, taraflar arasında ki ticari uyuşmazlığın çözümünde müvekkili firmaya ait ticari defter ve kayıtların dikkat ve değerlendirmeye alınması gerektiğini, bilirkişi tarafından, davacı firma kayıtlarında bulunan bir adet faturanın müvekkili firma kayıtlarında yer almadığını, bu faturanın düzenlenmesine ilişkin yasal dayanağın davacı firma tarafından izaha muhtaç olduğunun tespit edildiğini, söz konusu faturanın hangi yasal gerekçe ile düzenlendiğinin davacı tarafından tespit edilemediğini belirterek Yerel Mahkeme kararının bozulması ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, güvenlik hizmeti sözleşmesi kapsamında hizmet bedeli alacağından kaynaklı itirazın iptaline ilişkindir. Davacı tarafından davalı aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … E dosyası ile 15.999,95-TL cari hesap alacağının tahsili istemiyle icra takibi başlatıldığı ve davalının yasal süresi içinde yaptığı itiraz üzerine takibin durduğu ve davanın İİK 67.maddesi uyarınca bir yıllık hak düşürücü sürede açıldığı anlaşılmıştır. Taraflar arasında güvenlik hizmeti verilmesine dair sözleşme bulunduğu ve davacının hizmeti ifa ettiği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. İstinafa konu edilen uyuşmazlık; davacının güvenlik hizmetini, yasaya ve sözleşmeye aykırı olarak ayıplı ifa edip etmediği, hizmetin eksik ve ayıplı ifa edilmesi nedeniyle davalının zararı olup olmadığı, varsa zararın takip konusu alacaktan takas edilip edilmeyeceği noktalarında toplanmaktadır. Dosya içerisindeki güvenlik sözleşmesi incelendiğinde, sözleşmenin taraflarının davacı ve davalı şirket olduğu, sözleşme tarihinin 13/05/2016 tarihi olduğu, iddia edilen hırsızlık olayının 04.10.2016 tarihinde olduğu anlaşılmıştır. Bilirkişi heyeti 25/03/2019 tarihli raporunda, davacı şirketin istihdam ettiği özel güvenlik personelinin hizmet kusuru sebebiyle davalı şirket aleyhine oluşan zarardan “%90 Oranında asli kusurlu” olduğu, davalı Şirketin ise Sözleşme Gereği istihdam, ettiği Davacı Özel Güvenlik Şirketi Personelini denetlemediğinden ve anılan yerde güvenlik için gerekli tedbirleri almadığından olayın meydana gelmesinde hizmet kusuru sebebiyle “% 10 Oranında tali kusurlu olduğu; dolayısıyla davacı şirketin hırsızlık sonucu oluşan zarar nedeniyle 3.şahıs dava dışı şirket tarafından davalı şirkete yansıtılan KDV dâhil 15,000 TL zarardan %90 oranında asli kusur karşılığı olan 13.500,00 TL tutarında sorumlu tutulabileceği davacı şirketin alacağının dayanağı olan 31.10.2016 tarihli … nolu 1.000,00 TL yansıtma geliri açıklamalı faturanın davacı şirketçe açıklanmaya muhtaç olduğu, davacı şirketin 1.000,00 TL tutarlı işbu faturanın yasal dayanağının bulunduğunu ve davalı şirket aleyhine borç külfeti getirebileceğini ispatlaması halinde davalı şirketten talep edebileceği asıl alacağın: 15.999,95 TL- 13.500,00 TL yansıtma gideri= 2.499,95 TL olabileceği davacı şirketin 1.000,00 tl tutarlı faturanın yasal dayanağının bıdunduğun ve davalı şirket aleyhine borç külfeti getirebileceğini ispatlayamaması halinde ise davalı şirketten talep edebileceği asıl alacağın; 15.999,95 TL – 1.000,00 TL – 13.500,00 TL yansıtma gideri= 1.499,95 TL olabileceği bildirilmiştir. Bilirkişi raporunda SMMM bilirkişi tarafların ticari defterleri incelenmiş ve güvenlik uzmanı bilirkişi tarafından yapılan ayrıntılı ve gerekçeli tespit ile tarafların kusur oranları tespit edilmiş olup bilirkişi raporunda yapılan tespit ve değerlendirmelerin teknik olarak yeterli ve denetime elverişli olduğu anlaşılmış davacı vekilinin bilirkişi raporuna yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Davacı vekili istinaf itirazında davacının malları çalınan 3.kişi ile sözleşmesinin bulunmadığını, yine sözleşmede de böyle bir hüküm bulunmadığını, davalının sözleşmenin tarafı olmayan 3.kişinin zararını davacıya fatura etmesi ve bunu üstlenmesinin hukuki olmadığını ileri sürmüş ise de taraflar arasındaki güvenlik hizmeti sözleşmesinin 2.20.maddesinde görevin ifası sırasında görevli personelin iş bu sözleşmeye veya eki olan talimatnameye aykırı hareket ettiği ve işlemlerinden dolayı …’nin, personelinin, … müşterilerinin veya 3.kişilerin uğrayacağı tüm zararlardan davacının kusuru oranında sorumlu olduğu düzenlemesi karşısında, bu yönde sözleşmede açıkça hüküm bulunduğu ve davalının 3. Kişinin zararını üstlenmesinde sözleşmeye aykırı bir yön olmadığı anlaşılmış ve davacının bu yöndeki istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Davacı vekili davalı ile akdedilen güvenlik sözleşmesinde açık olarak sözleşme konusunun davalı …’e ait veya kullanımında olan sözleşme ekinde açık adresleri belirtilen işyeri depo ve tesislerinde özel güvenlik ve koruma hizmetlerinin sağlanması olduğunu belirterek davacı şirketin hırsızlık olayının meydana geldiği yerde koruma sağlamak gibi bir sorumluluğunun bulunmadığı iddiasını istinaf aşamasında bildirmiş olup yargılama sırasında ifade etmemiştir.Yargılama sırasında ileri sürülmeyen hususların istinaf aşamasında ileri sürülmesi HMK.357 md.si gereği mümkün görülmemiştir.Mahkemece alınan bilirkişi raporunda tarafların incelenen ticari defterlerine göre davacı tarafın 2016 yılı ticari defterlerinin açılış noter onamalarının usulüne uygun ve yasal sürelerinde yaptırılmış olduğu, yasa gereği yapılması zorunlu yevmiye defter noter kapanış onamasının ise bulunmadığını takip tarihi itibariyle davacı şirketin davalıdan 101.999,55-TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir. Davaya konu somut olayda, davacının davalıdan hizmet bedeli alacağı bulunduğu iddiası ile 15.999,00-TL üzerinden icra takibine girişildiği, davalının davacının hizmet bedeli alacağı bulunmadığı yönünde bir itirazı bulunmadığı, ancak davacının hizmet bedeli alacağından 3.kişinin zararı nedeniyle düzenlenen 15.000,00-TL bedelli yansıtma faturasını mahsup ettiğinin kayıtlarından anlaşıldığı, davalı vekilinin cevap dilekçede, davalı şirketin, hırsızlık olayı nedeniyle uğradığı iddia olunan zararın davacı tarafa fatura edilerek gönderildiğini beyan etmesinin ve davalı şirket ticari defterlerinde davacı alacağından mahsup etmesinin bir takas talebi olduğu değerlendirilmiş TBK 139.maddesindeki takas koşullarının oluştuğu sonucuna varılarak davacının istihdam ettiği özel güvenlik personelinin hizmet kusuru nedeniyle % 90 oranında kusurlu olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf itirazı yerinde görülmüştür. Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabul edilebilmesi için HMK’nın 352. maddesi uyarınca miktar itibariyle kararın kesin nitelikte olmaması gerekir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 341/2.fıkrasında, miktar ve değeri üç bin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararların kesin olduğu düzenlenmiştir. Aynı yasanın, “ Parasal sınırların artırılması “ üst başlığı ile, ek madde 1’de, 200’üncü, 201’inci, 341’inci, 362’inci ve 369’uncu maddelerdeki parasal sınırların her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların, o yıl için 04.01.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunun mükerrer 298’inci maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması süreti ile uygulanacağı, ikinci fıkrada, 341’inci, 362’inci ve 369’uncu maddelerdeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktarın esas alınılacağı ifade edilmiştir. Hüküm tarihinde, istinaf kanun yoluna başvuru dava değeri, 4.400,00 TL olarak belirlenmiştir. Alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda kesinlik sınırı alacağın tamamına göre, alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, hükümde asıl istemin kabul edilmeyen bölümü istinaf sınırını geçmeyen tarafın istinaf hakkı yoktur. Kısaca istinaf konu edilen miktara bakılarak kesinlik belirlenir. Mahkemece davanın kısmen kabulü ile 2.499,95 TL yönünden takibin iptaline karar verilmiştir. Bu nedenle kabul edilen miktar bakımından hüküm tarihi itibariyle yukarıda anılan kanun hükmü uyarınca istinaf sınırının altında kaldığı anlaşıldığından istinafı kabil olmayıp, davalı vekilinin istinaf dilekçesinin bu nedenle reddine karar verilmiştir. Açıklanan nedenlerle mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan istinafa gelen davacı vekilinin sıfatı da dikkate alınarak yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b bendi gereğince esastan reddine, davalı vekili istinaf başvurusunun kabul edilen miktar bakımından kesin nitelikte bir karara karşı istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşıldığından, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 352/1-b bendi gereğince miktar itibarı ile reddine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/1015 Esas, 2019/817 Karar sayılı ve 26/06/2019 tarihli karar usul ve yasaya uygun bulunduğundan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1b-1 bendi gereğince davacı ve davalı vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 269,85 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 215,45 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 269,85 TL harçtan davalı tarafından peşin olarak yatırılan 42,68 TL harcın mahsubu ile bakiye 227,17 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 4-Taraflarca yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1b-1 bendi ile aynı kanunun 362/1a Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi. 02/11/2023