Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/729 E. 2023/1113 K. 26.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/729 Esas
KARAR NO: 2023/1113
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/11/2019
NUMARASI: 2019/81 Esas, 2019/1188 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
KARAR TARİHİ: 26/10/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … numaralı … Sigorta Poliçesi ile …’a ait, … Sok., … Pasajı … Kat No:…, Bakırköy/İstanbul adresinde bulunan işyeri 20.10.2016 -20.10.2017 tarihleri arasında müvekkili şirket nezdinde sigortalandığını, 09/06/2017 tarihinde sigortalı işyeri ile bitişik nizamda bulunan ve davalıya ait Bakırköy … Mahallesi, … Sokak, No:…, adresinde …’a ait ana elektrik, hat kablosunun kısmen yanarak iş hanının trafosunda kısa devre yapması nedeni ile meydana gelen yangın hadisesi sonucunda yangın söndürülmek amacıyla itfaiyenin sıktığı tozun sigortalı işyerindeki kumaşlara sirayeti sonucu işyerinde bulunan emtia, bina ve diğer kıymetlerde zarar ve hasar meydana geldiğini, bunun üzerine müvekkili şirkete yapılan hasar ihbarı ile açılan … sayılı hasar dosyasına istinaden müvekkili şirket tarafından 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 22.maddesi gereğince, hasarın meydana geliş nedeni ile miktarın tespiti için bağımsız ve konusunun uzmanı eksper tayin edildiğini, ekspertiz raporunda toplam 5.501,00 TL hasar tazminatı, 23.06.2017 tarihinde müvekkili şirket tarafından poliçe kapsamında ilgili hasar dosyası üzerinden sigortalıya ödendiğini beyanla fazlaya ilişkin talep ve hakları saklı kalmak kaydıyla 5.501,00 TL’nin ödeme tarihi olan 23.06.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın kabulü anlamına gelmemek üzere olduğunu belirterek; davacı tarafa müvekkili şirket tarafından verilen bir zarar söz konusu olmadığını, haksız fiili hükümlerine göre zarar tazminine ilişkin taleplerin zararı veren kişiye yöneltilmesi gerektiğini bu nedenle müvekkili şirkete karşı açılan davanın husumet yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, haksız fiili hükümlerine göre istenilen zarara ilişkin taleplerin zamanaşımına uğramış olduğunu, dava ve taleplerin zamanaşımından dolayı reddinin gerektiğini, iddia edilen zararın failinin müvekkili şirket olmayıp herhangi bir kusurunun ve sorumluluğunun bulunmadığını bu hususta müvekkili şirketin tesislerinde meydana gelmiş zararlara ilişkin talep ve dava haklarının saklı olduğunu beyanla açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; bilirkişi heyeti tarafından sunulan rapora göre yangının çıkış yerinin … Mah … Sk No:… adresindeki iş merkezinin bodrum kat merdiven sahanlığındaki …a ait elektrik kofrasına gelen ana elektrik hat kablosu olduğu, yangının ana elektrik hat kablosunda oluşan kısa devrenin kablo izolesini tutuşturması sonucu meydana geldiği, buna göre davalının kablo ve trafosunda alması gereken tedbir ve önlemleri almaması sebebiyle yangının meydana gelmesinde %100 oranında kusurlu olduğu, gerek hesaplama şekli açısından gerekse olay tarihindeki piyasa emsal fiyatlarına uygunluk açısından hesaplanan 5.501,00 TL hasar bedelinin uygun bulunduğu belirtilmiş olup bilirkişi heyeti tarafından sunulan raporun dosya kapsamı ve delil durumuna uygun düşmesi sebebiyle Mahkememizce de benimsendiği gözetilerek davalının kablo ve trafosunda tedbirleri ve önlemleri almayarak yangının meydana gelmesine neden olduğu, olayın meydana gelmesinde %100 oranında kusurlu ve sorumlu olduğunun anlaşılması sebebiyle husumet itirazının ve yine olayın meydana geldiği tarih ile davanın açıldığı tarih dikkate alındığında zamanaşımı itirazının mahkememizce yerinde olmadığının değerlendirildiği, davacının, dava dışı sigortalısına yapmış olduğu ödeme sebebiyle halefiyet ilkesi uyarınca davalıdan rücu hakkı kapsamında ödemiş olduğu bedeli talep edebileceği, davacı tarafından sigortalısına ödenen 5.501,00 TL hasar bedelinin de uygun bulunduğunun belirtildiği anlaşılmakla davacı tarafından açılan davanın kabulü ile, 5.501,00 TL hasar bedelinin 23/06/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Karar yasal süresinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; Davacı tarafa müvekkil şirket tarafından verilen bir zarar söz konusu olmadığını, haksız fiil hükümlerine göre zarar tazmine ilişkin taleplerin zararı veren kişiye yöneltilmesi gerektiğini, verildiği iddia edilen zararın tazmin talepleri hususunda müvekkil şirket aleyhine verilen hüküm usul ve yasaya aykırı olduğunu, denetime elverişli olmayan, hukuka aykırı bilirkişi raporu hükme esas teşkil etmiş yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınmasını, bu talebimizin reddi halinde itirazlarımız dikkate alınarak raporu sunan bilirkişi heyetinden ek rapor alınmasını hususundaki taleplerinin kabul edilmediğini, hükme esas bilirkişi raporunda, müvekkil şirketin %100 kusurlu olduğu davacı tarafından sunulan bilirkişi raporu ve eksper raporları doğrultusunda değerlendirildiğini, hatalı tespit ve değerlendirmelerin yapıldığı raporlar dikkate alınarak hukuka aykırı bilirkişi raporu hazırlandığı, eksik denetime elverişli olmayan bilirkişi raporu hükme esas teşkil ettiğini, iddia edilen zararın meydana gelmesi müvekkil şirketten kaynaklanmadığını, davacıya ait yapıların usul ve yasaya uygun olarak tesis edilip edilmediği hususlarında inceleme yapıldığına ilişkin hükme esas bilirkişi raporunda bir açıklama olmadığını, şebekede herhangi bir sorun bulunmadığını, herhangi bir kusurunda olmadığını, mahalde bulunan tesislerin aşırı güç kullanıp kullanmadığı, iş yeri olarak kullanılan mahallin imar durumu, usul ve yasaya uygun olup olmadığı, oluştuğu iddia edilen zararın meydana gelmesinde sigortalının kusur durumunun hususunda tarafların kusur ve sorumluluklarının, ürün bedellerinin nasıl tespit edildiği hususları detaylı olarak incelenmesi gerektiğini, hükme esas bilirkişi raporunda kablo ve trafoda tedbir ve önlemlerin alınmadığı belirtildiğini, lakin tedbirlerin alınıp alınmadığı hususlarında bir inceleme ve araştırma yapılmadığını, yapılan itirazlarının usul ve yasaya uygun olarak değerlendirilmediğini, bilirkişi raporunda hasar tutarı olarak belirtilen tutar, herhangi bir araştırma yapılmaksızın afaki olarak belirlendiğini, zararların kalem kalem değerlendirilerek, emsal piyasa fiyatları da gösterilmek suretiyle denetime elverişli şekilde sunulması gerektiğini, dava ve talepler zamanaşımına uğradığını, taleplerin bu nedenle de reddi gerektiğini, dava tarihinden değil de ödeme tarihinden itibaren işletilecek faize hükmedilmesi hukuka aykırı olduğunu, istinaf incelemesi neticesinde mahkemece verilen hükmünün bozularak ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava; … Sigorta Poliçesi kapsamında ödenen hasar bedelinin rücuen tahsili istemine ilişkindir. Taraflar arasında; sigorta poliçesi, meydana gelen hasar ile ilgili herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık; meydana gelen hasar nedeniyle davalının eylemi arasında illiyet bağının olup olmadığı, bilirkişi raporunun yeterli olup olmadığı ile mahkeme kararının usul ve yasaya uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir. Davacı, dava dışı sigortalısı olan …’a ait işyerinde 09/06/2017 tarihinde …’a ait ana elektrik hat kablosunun kısmen yanarak iş hanının trafosunda kısa devre yapması nedeni ile yangın meydana geldiğini ve yangının söndürülmesi amacıyla itfaiyenin sıktığı tozun sigortalı işyerindeki kumaşlara sirayeti sonucunda işyerinde bulunan emtia, bina ve diğer kıymetlerde hasar meydana geldiğinden bahisle oluşan hasarın sigortalıya ödenmesi nedeniyle davalıdan rücuen tahsilini istemektedir. Davalı ise iddia edilen zararın failinin müvekkili şirket olmadığını, herhangi bir kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını, davanın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini istemiştir. Davacı … Sigorta A.Ş. tarafından dava dışı … arasında, 20.10.2016 başlangıç tarihli- 20.10.2017 bitiş tarihli, … Sok … Pasajı … Kat No:… Bakırköy İstanbul riziko adresinde … poliçe numaralı … Sigorta Poliçesi bulunduğu, poliçenin hasar gününde yürürlükte olduğu, poliçe kapsamında 23.06.2017 tarihinde 5.501,00-TL tutarında sigortalıya ödeme yapıldığı anlaşılmıştır. 6102 sayılı TTK‘nın 1472. maddesinde halefiyet düzenlenmiştir. Maddede, sigortacının, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçeceği, sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hakkın tazmin ettiği bedel kadar sigortacıya intikal edeceği ifade edilmiştir. Halefiyete dayalı rücu davası ise, esas itibariyle sigortalının kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. Her tazminat davasında olduğu gibi, sigortacının açtığı rücu davasında da davalının kusurunu ve zararı ispat etmek davacı sigortacıya düşer. TMK 6. maddesi gereğince herkes iddiasını ispatla mükelleftir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 190. maddede ispat yükü düzenlenmiş ve ispat yükünün, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olduğu ifade edilmiştir. İlk derece mahkemesi alınan bilirkişi raporuna dayanarak davanın kabulüne karar vermiştir. Davalı vekili tarafından bilirkişi raporuna karşı, istinaf nedenlerine benzer şekilde itiraz edilerek, yeni bir heyetten rapor alınması aksi takdirde ek rapor alınmasını talep etmiştir. Davacı vekili, bilirkişi raporu ile tespit olduğu üzere davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. Mahkemece; bilirkişi raporunun yeterli olduğu belirtilerek davalı vekilinin yeniden ya da ek rapor alınmasına yönelik talebi reddedilip bilirkişi raporuna göre davanın kabulüne karar verilmiştir.Davalı vekili müvekkili tarafından verilen bir zararın söz konusu olmadığını ileri sürmüş ise de, davacının sigortalısının iş yerinin bulunduğu pasajın kofrasına, davalı …’ın trafosundan gelen elektrik enerji besleme kablosunun, davalı …’a ait olduğunun ve yangının çıkış nedeninin iş merkezinin bodrum kat merdiven sahanlığındaki …’a ait elektrik kofrasına gelen ana hat kablosunda oluşan kısa devrenin kablo izolesini tutuşturması sonucunda meydana geldiğinin bilirkişi raporu ile tespit edildiğinden, davalının, husumet itirazı yerinde görülmemiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde bilirkişi raporunda kablo ve trafoda tedbir ve önlemlerin alınmadığının belirtildiği, ancak tedbirlerin alınıp alınmadığı hususunda bir inceleme ve araştırma yapılmadığını ileri sürmüştür. Bilirkişi heyet raporunda Elektrik Mühendisliği yönünden yapılan değerlendirmede; davalıya ait olan ve davalı tarafından tesis edilmiş kablo yükü yani bu kablodan beslenen abonelerin elektriksel sözleşme güçleri dikkate alınarak kablo kesit hesabı yapılarak, kablo tesis edilmesi gerektiğini, dolayısıyla kablo kesitine göre kablonun taşıyacağı akım/yük kapasitesinin(Aşın Akım, kısa devre akımı) ve kablo uzunluğunun dikkate alınarak kablo başına (hat başına) trafo çıkışına, elektriksel koruma sisteminin doğru ve hassas olarak kurulması gerektiğini, kablonun kesitine bağlı olarak taşıyabileceğinin üzerinde aşırı güç kullanılması durumunda, kablo hat başında bulunan (Trafo Merkezinde) koruma sisteminin (Sigorta, Termik Manyetik Şalter, Aşın Akım Koruma Rölesi vb.) devreye girip kablonun enerjisini keserek kablonun aşırı yüklenmesine, aşırı akım nedeniyle ısınmasına ve yanmasına müsaade etmemesi gerektiği belirtilmiştir. Bu kapsamda bilirkişi raporunda davalı tarafından tedbirlerin alınıp alınmadığı hususu ayrıntılı ve teknik olarak değerlendirilmiş olup, bilirkişi raporu, dosya kapsamına uygun, yeterli ve gerekçeli olup, bu anlamda davalı vekilinin bilirkişi raporuna yönelik istinaf nedenlerinin isabetli olmadığı, hasar tutarının olay tarihindeki piyasa emsal fiyatlarına uygunluk açısından değerlendirildiği ve dosya içerisinde olay ile ilgili ekspertiz raporu ve belgeler mevcut bulunduğundan buna yönelik istinaf nedenlerinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Davalı, Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliği’nin 26-1 gereğince davacı tarafından 10 günlük süre içinde usulen yapılmış bir başvuru bulunmadığından davanın reddi gerektiği yönündeki savunmasını istinaf aşamasında bildirmiş olup yargılama sırasında ifade etmemiştir.Yargılama sırasında ileri sürülmeyen hususların istinaf aşamasında ileri sürülmesi HMK.357 md.si gereği mümkün olmadığından bu istinaf sebebi bakımından inceleme yapılmamıştır. Borçlar Kanununun 72. Maddesi “Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır. Haksız fiil dolayısıyla zarar gören bakımından bir borç doğmuşsa zarar gören, haksız fiilden doğan tazminat istemi zamanaşımına uğramış olsa bile, her zaman bu borcu ifadan kaçınabilir.” hükmü uyarınca dava tarihi itibariyle 2 yıllık zaman aşımı süresinin dolmadığı anlaşıldığından Mahkemece zaman aşımı def’inin reddine karar verilmesi isabetli olmuştur. Bununla birlikte davacı sigorta şirketinin sigortalıya ödeme tarihinden itibaren faiz talep etmesinde de hukuka aykırılık bulunmadığından Mahkemece ödeme tarihinden itibaren işleyecek faize hükmedilmesinde hukuka aykırı bir yön görülmemiş davalının bu yöndeki istinaf itirazı da yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle mahkeme kararının usul ve yasa uygun bulunduğu sonucuna ulaşılarak davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/81 Esas, 2019/1188 Karar sayılı ve 08/11/2019 tarihli kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b-1 bendi gereğince esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf maktu karar harcından peşin alınan 93,94 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 175,91 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerine bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1-b-1 bendi ile aynı kanunun 362/1a Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.26/10/2023