Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/699 E. 2023/1179 K. 02.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/699 Esas
KARAR NO: 2023/1179
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/11/2019
NUMARASI: 2018/63 Esas, 2019/1125 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 02/11/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından davalı hakkında Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, ödeme süresi içerisinde 30/11/2017 tarihinde davalı borçlu tarafından 12.862,65 TL ödeme yapılarak bakiye alacak kalemlerine itiraz edildiğini, davalı tarafından müvekkiline işlem yapılmak üzere çeşitli tarihlerde toplam 4.064 kg.kumaş sevk edildiğini, kumaşlarda atlama boşluğu nedeniyle kenar kesme işlemi yapıldığını, bu işlem sonrası ortalama fire oranının %9-10 olduğunu, bu hususun tekstil sektöründe bilinen bir gerçek olduğunu, söz konusu kumaşların yıkama testlerine uygun ende çalışıldığını, test sonucu çıkacak olası enlerin müşteriye iletildiğini, müşterinin önce verilen test sonucu enleri kabul ettiğini, kumaşın borçlunun onayı ile belirtilen fire oranlarında yıkanarak işlem gördüğünü, hazırlanarak kısmi olarak sevk edildiğini, ancak davalının sevk edilen kumaşların eninin müşteri talebi doğrultusunda değiştiğini belirterek yeniden işleme alınmasını talep ettiğini, bu doğrultuda kumaşların müvekkili tarafından ücretli tamir işine alındığını, bu talep yüzünden fire oranının yaklaşık %2 daha arttığını, dolayısıyla fire oranının %12.5 civarında olduğunu, gelen kumaşın 4064 kg.olup tamir sonrası davalıya sevk edilen net miktarın 3557 kg.olduğunu, dolayısıyla gerçekleşen fire oranının %12,48 olduğunu, 13/10/2017 tarihinde kumaşların teslimi sırasında borçlunun yeni talebi doğrultusunda kumaşların ikinci bir tamir işlemi gördüğünü, bu nedenle kumaşların parti ayrımı yapılmaksızın davalıya teslim edildiğini, davalı tarafından eksik kumaş gönderildiği iddiasının ileri sürüldüğünü, bu itirazın kötüniyetli bir itiraz olduğunu, bu itirazın teslim sürecinden sonra ödeme talep edildiğinde ileri sürüldüğünü, dolayısıyla davalının 8 günlük süre içerisinde faturaya itiraz etmediğini, davalının bu konuda süresinde ayıp ihbarında bulunmadığını, daha önce aynı davalıya ait kumaşların 3703 kg.olarak müvekkiline sevk edildiğini, %10 civarı fire oranı ile 3350 kg.olarak teslim edildiğini, bu durumun fire oranları konusunda emsal kabul edilmesi gerektiğini belirterek davalının itirazının iptali ile %20 oranında tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından davacıya yıkama işlemlerini yapmak üzere bir kısım kumaşların sevkinin yapıldığını, ancak yıkama işleminin çoğunun hatalı olması nedeniyle kumaşların yeniden işlem görmesi ve hataların düzeltilmesi amacıyla davacıya iade edildiğini, dolayısıyla kumaşların yeni bir işlem talebi ile değil, ayıp nedeniyle iade edildiğini, ayıpları düzeltilmek üzere davacıya iade edilen kumaşların 16/10/2017 tarihinde müvekkiline kısmen teslim edildiğini, ringel süprem niteliğindeki 324 kg.kumaşın teslim edilmediğini, teslim edilmeyen kumaşlar nedeniyle müvekkilinin zararının 9.377,86 TL olduğunu, bu miktarın davacıya fatura edilmesine rağmen faturanın davacı tarafından kabul edilmediğini, ürünlerin teslim edildiğini alacaklının kanıtlaması gerektiğini, davacı tarafın fire konusundaki iddialarını kabul etmediklerini, ilk yıkamada hatalı olarak yıkanan ürünlerin fire vermiş haliyle müvekkiline teslim edilmeye çalışıldığını, müvekkilinin ürünlerdeki ayıpları fark edince bunların giderilmesi için yeniden davacı tarafa iade ettiğini, ikinci yıkama nedeniyle oluşmuş olan firenin piyasada kabul edilen oranların çok üzerinde olduğunu, kumaşlardaki ikinci bir işlem nedeniyle oluşmuş fireden müvekkilinin sorumlu olmadığını, müvekkili tarafından teslim edilmeyen kumaş bedeli düşüldükten sonra bakiye alacağın davacıya banka yoluyla ödendiğini belirterek davanın reddi ile %20 oranında tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davalıya ait kumaşların fason olarak davacı tarafından yıkama işlemine tabi tutulduğu, bu kapsamda davalı tarafından davacıya değişik tarihlerde gönderilen kumaşların yıkama işlemlerinin yapılarak davacı tarafından davalıya teslim edildiği, davalı tarafından yıkama işleminin ayıplı olması nedeniyle kumaşların yeniden işlem yapılmak üzere davacıya sevk edildiğinin iddia edildiği, ancak davalı tarafından yasal süresinde ayıp iddiasının ileri sürüldüğüne dair herhangi bir delil ibraz edilmediği, bu nedenle davacı tarafından gerçekleştirilen sonraki işlemin davalının müşterisinin talebi doğrultusunda yapılmış ücretli bir işlem olduğunun kabulünün gerektiği, bilirkişi raporu ve ek raporu ile de tespit edildiği üzere yıkama işlemi sonrasında gerçekleşen fire oranlarının tekstil sektöründe kabul edilen sınırlar dahilinde bulunduğu ve ikinci işlem için gönderilen tüm kumaşın davacı tarafından davalıya teslim edilmediği, teslim edilmeyen kumaşın pamuk polyester ringel süprem kumaş niteliğinde olup 324 kg. olduğu, davacı tarafından bu kumaşın davalıya teslim edildiği hususunun kanıtlanamadığı, teslim edilmeyen 324 kg.kumaşın birim fiyatı 26,80 TL olup, %8 oranında KDV ilavesi yapıldığında bedelinin 9.377,86 TL olduğu, yine bilirkişi raporuyla tespit edildiği üzere her iki taraf ticari defter kayıtlarına göre davacının 22.240,54 TL alacağı olup, davalı tarafından takip tarihi sonrasında yapılan ödemenin düşülmesi sonucunda davacının 9.377,89 TL alacağının kaldığı, bu alacak tutarından yukarıda belirtilen ve davacı tarafından davalıya teslim edilmeyen 324 kg. kumaşın bedeli olan 9.377,86 TL’nin mahsubu sonucunda davacının bakiye alacağının bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Karar yasal süresinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak; bilirkişi ek raporunda bilirkişilerin kendi kök raporuyla çelişerek davalı yanın bilirkişi raporuna itirazları doğrultusunda dar kapsamlı bir rapor hazırlandığını, bilirkişilerin ek raporda kanılarını tamamen değiştirerek ve kendi tespitleri ile çelişerek yeni bir rapor ikame ettiklerini, söz konusu raporun ek rapor niteliğinde olmadığını, davalının eksik alındığını iddia ettiği ürünlere karşı ayıba karşı tekeffül ve ihbar yükümlülüklerinin hiçbirini yerine getirmediğini, Davalı yanın faturayı kabul ettiğini, herhangi bir itirazda bulunmadığını, kumaşının teslim edilmemesiyle eksik hatalı ayıp vs hususlarla alakalı da herhangi bir yasal yola başvurmadığını, bu konuda tüm süreleri de kaçırmış olduğunu faturanın tahsili amacıyla taraflarından icra takibine başvurulmuş olması ile davalının müvekkili firmanın eksik teslimat yaptığı hususunu ortaya attığını, bilirkişi raporunda bir çok teknik ve hesap hatalarının bulunduğu, bu hali ile ek raporun hükme esas alınmış olmasının haksız olduğunu, Bilirkişi tarafından irsaliye üzerine alınan resmi bir değer taşımayan adi yazılı bir notun önce rapora sonra da hükme esas olduğunu fakat irsaliye üzerinde yapılan bu şekilde bir düzenlemenin herhangi bir dayanağının bulunmadığını, malların teslim alınması ve müvekkiline tekrar gönderilmesinin usule uygun bir biçimde yapılmadığını, bu nedenle yalnızca irsaliyelerde görünen şifahi notların hükme esas alınabilmesinin mümkün olmadığını, ortada davalı tarafından müvekkiline kesilmiş bir iade sevk irsaliyesi bulunmadığını, davalı firma tarafından işleme sokulmak üzere karışık ürün gruplarından çok miktarda ürün gönderildiğini, 363675 sayılı irsaliyedeki 1890 KG lık kısmın davalının değişen isteği doğrultusunda yeniden işleme alınıp yeniden fire kaybı yaşadığının hesaplanmadığını, davalının iddia ettiği üzere 324KG kumaşın teslim edilmemesi gibi bir durumun olmadığını, 19.11.2018 tarihli ilk raporda müvekkkillerinin 9.377,89 TL alacaklı olduğu aynı bilirkişi tarafından 22.08.2019 tarihinde düzenlenen 2 raporda müvekkillerinin 694,69 TL alacaklı olduğunun tespitine rağmen yerel mahkemenin 2 rapor arasındaki çelişkiyi gidermek yerine iki raporu da dayanak almaksızın müvekkilinin hiç bir alacağı olmadığına hükmetmesi ve hükümde gerekçelendirilmediğini belirterek kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, taraflar arasındaki hizmet sözleşmesine dayalı olarak davalı aleyhine başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, davacı hükmü istinaf etmiştir. 2004 sayılı İİK’nın 67/1. fıkrası gereğince takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün .. Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklı … Tekstil tarafından borçlu … Tekstil hakkında 22.240,51 TL asıl alacağın takip tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsili istemiyle ilamsız takip başlatıldığı, davalı borçlu tarafından 30.11.2017 tarihinde asıl alacağın 12.862,65 TL’lik kısmının ödendiği, kalan 9.377,00 TL asıl alacak yönünden takibe itiraz edildiği ve takibin durduğu itiraz dilekçesinin davacı/alacaklı vekillerine tebliğ edildiğine dair belgeye rastlanmadığı, davacının da 16/01/2018 tarihinde bir yıllık yasal hak düşürücü süre içinde itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmaktadır. Somut olayda; davacı tarafın yıkama yapmak üzere teslim aldığı kumaşların yeniden işlem görmek üzere davacı tarafa iade edildiği konusunda uyuşmazlık yoktur. Davacı, ilk işlem sonrasında davalı tarafa teslim edilen malların hatalı bir işleme tabi tutulmadığını, kumaşların borçlunun onayı ile belirtilen fire oranlarında yıkandığını, işlem gördüğünü, ve kısmi olarak sevk edildiğini, ancak müşterinin sevk ettikleri kumaşların eninin müşteri talebi doğrultusunda değiştiğini bu sebeple yeniden işleme alınmasını talep ettiğini, yeniden çalışılan kumaşlarda fire oranının arttığını ileri sürmüştür. Davalı ise davacıya yıkama için verilen kumaşların işlem sonrasında hatalı olarak teslim edildiğini ve kumaşların davacıya hatalı işlemin düzeltilmesi talebi ile tekrar verildiğini, ikinci kez verilen kumaşların eksik teslim edildiğini, 324 kg ürünün teslim edilmediğini, teslim şartının ancak yazılı olarak ispatlanması gerektiğini, davacının şifahi olarak uyarılmasına bu güne kadar ürünlerin teslim edilmediğini, davalı şirketin zarara uğradığını, teslim edilmeyen kumaşlardan dolayı davalının zararının kumaşların maliyeti olan 9.377,86-TL olduğunu, bu miktarın davacı tarafa fatura edilmesine rağmen faturanın davacı tarafından kabul edilmediğini, ikinci yıkamada fire oranlarının çok yüksek olduğunu, bu fireden davalının sorumlu olmadığını, teslim edilmeyen kumaşların maliyeti olan 9.377,86-TL zarara uğradığını iddia etmiştir. Taraflar TTK 16. madde hükmünce tacir olduğundan Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 13/10/2015 tarih ve 2015/8094 Esas, 2015/12630 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere ayıp ihbarının TTK’nin 23/3. maddesinde öngörülen süreler içinde yapılması gerektiği gözetildiğinde, davalının ayıp iddiasını ve ayıp ihbarının yasal süre içerisinde ve TTK’nin belirttiği şekilde geçerli olarak yapıldığını kanıtlaması gereklidir. Dosyaya sunulan bilirkişi raporuna göre taraf defterleri incelenmiş ve her iki tarafın da ticari defterlerinin HMK 222/2 maddesi gereğince delil teşkil ettiği, davacı ve davalının kayıtları uyarınca davacının tanzim ettiği faturalar ve davalı ödemeleri neticesinde 21.11.2017 takip tarihinde her iki taraf kayıtlarında davacının davalıdan 22.240,54-TL alacaklı olduğu, takip tarihinden sonra davalının 12.862,65-TL ödemesinin her iki taraf kayıtlarında mevcut olduğu, 2017 yıl sonunda davacının davalıdan 9.377,89-TL alacaklı kaldığı her iki taraf kayıtlarında belirlendiği bildirilmiştir. her iki taraf defterinde de kayıtlı olduğunun tespit edildiği, davalı tarafça faturaya süresinde itiraz edilmediği ve ticari defterine de kaydedildiği, bu itibarla ispat yükü üzerinde olan davacı tarafça alacağa hak kazanıldığının TMK 6. Maddesi ve HMK 190. Maddesi uyarınca usulüne uygun olarak ispatlandığı, bu durumda, davalının, yıkama hizmetinin ayıplı yapıldığı ve faturaya konu ürünlerin eksik teslim edildiği yönündeki iddiasını ispat etmesi gerektiği, dava konusu işin yapıldığını kabul eden davalının savunmasında bildirdiği kadar ürünün kendisine teslim edilmediğini yasal delillerle kanıtlamakla yükümlü olduğu, davalının dosyaya bu yönde delil sunmadığı gibi TTK’nin 23/1-c. Maddesi uyarınca süresi içerisinde de ayıp ihbarında bulunmadığı anlaşılmıştır. Davalı, teslim edilmeyen ürünler nedeniyle doğduğu iddia edilen zararı uyarınca fatura kestiğini ve faturanın davacı tarafından kabul edilmediğini ileri sürmüş ise de dosya kapsamına davalı tarafından davacıya kesildiği iddia edilen faturanın sunulmadığı, davalı defterlerinde de kayıtlı olmadığı, davalının hakkında icra takibi yapıldıktan sonra vermiş olduğu itiraz dilekçesinde yıkama işleminin hatalı olduğu ve eksik teslim edildiği iddiasında bulunduğu ve bu şekilde süresinde yapılmış ayıp ihbarı bulunmadığından TTK 23/1-c maddesi atfıyla TBK 223/2 maddesi uyarınca davalının yapılan ürünleri bu haliyle kabul ettiği sonucuna ulaşılmıştır. Bu durumda, davalının takibe davaya konu 9.377,00-TL ye yönelik itirazının haksız olduğu, icra takibine konu edilen alacak sebebiyle davalı yönünden bilinebilir, hesap edilebilir, belirlenebilir yani likit alacak niteliğinde olduğundan davanın ve icra inkar tazminatı talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken Mahkemece davanın reddine karar verilmesi isabetli olmamıştır.Açıklanan nedenlerle, davacı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353 1 b.2 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulü ile davalının takibe itirazının 9.377,00-TL üzerinden iptaline ve davalının icra tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda belirtilen nedenler ile KABULÜ ile, Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/63 Esas, 2019/1125 Karar sayılı ve 05/11/2019 tarihli kararının HMK 353/1b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,2-a)Davanın KABULÜNE, b)Davalının, Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında yaptığı itirazın 9.377,00 TL yönünden iptali ile takibin 9.377,00 TL ye takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanması suretiyle devamına, c)Asıl alacağın % 20’si tutarında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, d)Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 640,54 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 160,14 TL harcın mahsubu ile bakiye 480,40 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, e Davacı tarafından yapılan 35,90 TL başvuru harcı ve 160,14 TL peşin harç ile 1.365,20 TL posta masrafları ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.561,24 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, f)Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konu hakkında karar verilmesine YER OLMADIĞINA, g)Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AÜTT gereğince davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 9.377,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
İstinaf Giderleri Yönünden; 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 269,85 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 215,45 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-Davacı tarafından yapılan 64,40 TL yargılama giderleri, posta masrafları ile 203,00 TL istinaf harçları olmak üzere toplam 267,40 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 4-Karar kesinleştiğinde HMK’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının taraflara İADESİNE,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/2 bendi ile aynı yasanın 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.02/11/2023