Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/647 E. 2023/1106 K. 26.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/647 Esas
KARAR NO: 2023/1106
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/11/2019
NUMARASI: 2018/802 Esas, 2019/797 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ
KARAR TARİHİ: 26/10/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı arasında akdedilen Medya Hizmet Sözleşmesinde yer alan edimlerin müvekkili tarafından, davalının icra takibine itirazında belirttiğinin aksine eksiksiz şekilde yerine getirildiğini, bu kapsamda düzenlenen faturaların davalıya tebliğ edildiğini, davalının faturalara yasal süresinde itiraz etmediğini, alacağın tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibinin itiraz üzerine durduğunu belirterek icra takibine karşı yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasında kurulmuş bir ticari ilişki bulunduğunu, ancak takibe konu edilen miktarın gerçeği yansıtmadığını, davacı şirket tarafından cari hesabın yanlış tutulduğunu, davacı, eksik hizmet vermesine rağmen hizmetin tamamı sunulmuş gibi hesaplama yaptığını, talep edilen alacak miktarı ihtilaflı olup likit olmadığından icra inkar tazminatının yasal şartlarının oluşmadığını belirterek davanın reddi ile, davacının alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI:İlk derece mahkemesince; tarafların ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davacının defter kayıtlarını davalının defter kayıtılarının doğruladığı, davalının, defter kayıtlarında bulunan borcunu ödediğini ispata yarayan bir delil sunmadığı, sözleşme kapsamındaki hizmet nedeniyle düzenlenen 3 faturanın davalıya teslim edildiği, faturalara ve içeriğine davalı tarafın 8 günlük yasal süre içinde itiraz ettiğine dair bilgi ve belgenin olmadığı, davalının defter ibraz etmekten kaçındığı gerekçeleri ile, davanın kabulüne, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında davalının yaptığı itirazın iptali ile, takibin 58.756,45 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek yıllık %9,75 değişen oranlarda ticari faiz yürütülmek suretiyle devamına, kabul edilen asıl alacağın % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline dair karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Karar yasal süresinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde; taraflar arasında kurulmuş bir ticari ilişki bulunsa da takibe konu edilen miktarın gerçeği yansıtmadığını, cari hesabın yanlış tutulduğunu, şöyle ki davacının sözleşmeye göre eksik hizmet sunmasına rağmen hizmetin tamamı sunulmuş gibi hesaplama yaptığını, Mahkemece eksik hizmet verildiği yönündeki savunmalarının incelenmediğini, icra inkar tazminatının yasal şartlarının oluşmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde, davalının istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:Dava, fatura alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine karşı yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.Davacının, davalı hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 58.756,45 TL asıl alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlattığı, davalının takibe ve borca karşı itirazda bulunduğu, davacının ise İİK 67. maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde işbu itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır.Bilirkişi tarafından sunulan 25/07/2019 tarihli raporda; taraflara ait ticari defterlerin usulüne uygun tutulduğu ve lehlerine delil teşkil ettiği, davacı tarafından düzenlenen 17/02/2017 tarihli 8.150,73 TL bedelli faturanın 23/02/2017 tarihinde …; 03/04/2017 tarihli 25.693,32 TL bedelli faturanın 07/04/2017 tarihinde …; 11/07/2017 tarihli 24.912,40 TL bedelli faturanın … teslim edildiği, faturaların her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, ticari defter kayıtlarına göre davacının, davalıdan tahsilat yapmadığı, davalının, eksik hizmet verildiği iddiasına yönelik dosya içerisinde herhangi bir bilgi veya belge bulunmadığı, davacının 18/10/2017 takip tarihi itibariyle davalıdan 58.756,45 TL alacaklı olduğu bildirilmiştir.”…Faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddeye göre faturaya itiraz edilmemiş ise içeriği kesinleşir ise de akdî ilişkinin yazılı delillerle ispatı gerekir. Fatura ticari defterlere kayıt edilmiş ise artık faturanın delil olmasıyla ilgili bu maddeye değil ticari defterlerin delil olmasıyla ilgili TTK’nın 222. maddeye bakmak gerekir. Bu nedenle ticari defterlere kaydedilmiş fatura akdi ilişkinin varlığını da kanıtlar. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır. Ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir…” (Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 2017/1445 Esas 2018/1438 Karar sayılı ilamı).Somut olayda, taraflar arasında Medya Hizmet Sözleşmesi imzalandığı ihtilaf konusu değildir. İcra takibine konu edilen 17/02/2017 tarihli 8.150,73 TL, 03/04/2017 tarihli 25.693,32 TL ve 11/07/2017 tarihli 24.912,40 TL bedelli faturalar da bu sözleşme uyarınca düzenlenmiştir. Takip konusu faturalar her iki tarafın usulüne uygun tutulmuş ticari defterlerinde kayıtlıdır. Takip tarihi olan 18/10/2017 itibariyle davalı, davacıya 58.756,45 TL borçludur. Buna göre faturaları, yasal süresinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine borç kaydeden davalının, fatura münderecatını aynen kabul etmiş olduğundan, bu faturalar nedeniyle borçlu olmadığını, hizmet almadığını yahut eksik hizmet aldığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir. Davalı, davacının eksik hizmet verdiğine yönelik iddiaları bakımından yasal süresinde ve usulüne uygun olarak davacıya bir ihtar yapmamıştır. Ayrıca davalı ödeme yaptığını iddia ve ispat etmediğinden icra takip tarihinden sonra 31/12/2017 tarihinde kendi defterlerine 58.756,45 TL borç kaydederek hesabı sıfırlamasının da bir önemi yoktur. Buna göre davacının, takibe konu faturalara dayalı alacağının varlığını ispatladığının kabulü gerektiği, öte yandan icra takibine konu edilen faturalar sebebiyle davalının, borç tutarını tahkik ve tayin etmesi mümkün olduğundan dava ve takip konusu alacağın likit olduğu anlaşılmakla Mahkemece verilen karar isabetli olduğundan davalı tarafın istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan sebeplerle, ilk derece mahkemesince tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,1-İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/802 Esas, 2019/797 Karar ve 27/11/2019 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 353/1b-1 bendi gereğince davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar harcının davalı tarafından peşin olarak yatırılan 1.003,41 TL harçtan mahsubu ile bakiye 733,56 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya İADESİNE,3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.26/10/2023