Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/617 Esas
KARAR NO: 2020/2012
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/11/2019
NUMARASI: 2019/257 Esas, 2019/1080 Karar
DAVANIN KONUSU: Tapu İptali Ve Tescil (Satın Almaya Dayalı)
KARAR TARİHİ: 12/11/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili Küçükçekmece 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/703 E. sayılı dosyasına ibraz ettiği dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Tasfiye halinde S.S Boğazköy Tem Yapı kooperatifi ortağı olup Kooperatifin İstanbul İli Başakşehir ilçesi … mahallesi … ada … parsel nolu taşınmaz üzerinde inşa ettirdiği 52 adet daireden kura sonucu kendisine … Blok … nolu Bağımsız bölümün düştüğünü, blok ve daire numaralarındaki değişiklik neticesi müvekkiline tahsis edilen dairenin tapuda … Blok … Normal Kat … nolu daire olarak tescil edildiğini, kooperatifin tapuda devir işlemine yanaşmadığını, bunun üzerine İstanbul 26. (kapatılan) ATM’nin 2012/264 E. sayılı dosyasında tapu iptali ve tescil davası açtıklarını, 11 nolu bağımsız bölümün müvekkili adına tesciline karar verildiğini, davalınında aynı bağımsız bölümle ilgili olarak İstanbul 12. ATM’nin 2015/985 E. sayılı dosyasında tapu iptali tescil davası açtığını, davalının aldığı ilama dayalı olarak bağımsız bölümü üzerine geçirdiğini, davalının dava açmadan çok önce müvekkilinin taşınmazı iktisap ettiğini belirterek … Blok … Normal kat … nolu bağımsız bölümün tapusunun iptali ile müvekkili adına tapuya tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Küçükçekmece 5. Asliye Hukuk Mahkemesi 2017/703 E. 2019/121 K. sayılı kararı ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 99/1 maddesi gereğince görevsizlik kararı vermiş, dosya Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesine intikal etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/985 Esas sayılı dosyasında açılan dava sonucunda bağımsız bölümün müvekkili adına tescil edildiğini, davacı tarafından açılan İstanbul ( kapatılan 26.Asliye Ticaret Mahkemesi) İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/264 Esas, 2014/213 Karar sayılı dosyanın müvekkili tarafından feri müdahil sıfatı ile temyiz edildiğini, dosyanın Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2017/2007 esasında temyiz İncelemesi aşamasında bulunduğunu, davacı tarafın davada hukuki menfaatinin bulunmadığı gibi davanın derdestlik nedeni ile reddi gerektiğini, müvekkilini Kooperatif yönetim kurulunun 031 sayı ve 29.09.2004 tarihli üyesi olduğunu, … nolu bağımsız bölümün müvekkiline tahsis edildiğini, 2007 yılından bu yana fiilen müvekkili tarafından kullanıldığını belirterek davanın reddini iistemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, iddia savunma ve dosya kapsamına göre; …n’ın dava dışı Tasfiye Halinde S.S Boğazköy Tem Yapı Kooperatifi’ne açmış olduğu ve İstanbul 26. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/264 esas, 2014/213 karar sayılı dosyasında görülen tapu iptal ve tescil davasında, davanın kabulüne karar verilerek davalı kooperatif adına kayıtlı bulunan … ada, … parselde kayıtlı … nolu bağımsız bölümün davalı kooperatif adına olan tapu kaydının iptali ile davacı … adına tapuya kayıt ve tesciline karar verildiği, verilen kararın 08.09.2015 tarihinde kesinleştiği görülmüştür. Davalı … tarafından İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/985 esas, 2017/156 karar sayılı dosyasında Tasfiye Halinde…, …, … ve …’a tapu iptal tescil talebiyle açılan davada, davanın kabulüne karar verilmiş , kooperatif adına kayıtlı bulunan … ada, … parsel, … blok, … giriş, kat …, no … bağımsız bölümün kooperatif üzerindeki kaydının iptali ile bu taşınmaz üzerindeki hak ve mükellefiyetler aynı kalmak üzere davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş , bu karar da 24.05.2017 tarihinde kesinleşmiştir. Dava konusu taşınmazın celbedilen tapu kaydında 23.06.2017 tarihinde … adına tapuya kaydedilmiş olduğu anlaşılmıştır. Davacı tarafça davalı … adına yapılan tescilin hükümsüz olduğundan bahisle iptal edilmesi talebiyle eldeki dava açılmış ise de; yukarıda incelenen her iki kararında aynı taşınmaza ilişkin olduğu ve aynı taşınmazın İstanbul 26. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/264 esas, 2014/213 karar sayılı dosyasında davacı adına tesciline; İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/985 esas, 2017/156 karar sayılı dosyasında ise; davalı adına tesciline karar verildiği ve her iki kararın da dava tarihi olan 20.09.2017 tarihinden önce kesinleştiği anlaşılmış olup, mahkememizin davalı adına kesinleşmiş mahkeme kararı ile verilen tescil kararını iptal etme yetkisi bulunmayıp, nitekim aynı mahiyetteki bir olayda; İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/179 esas, 2016/371 karar sayılı dosyasında yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunulduğu görülmüş olup, işbu davada da; davacının bu hususta HMK 375/ğ maddesine istinaden yargılamanın iadesini talep etmeksizin tapu iptal davası açmasında hukuki yararı bulunmadığından bahisle davanın hukuki yarar bulunmadığından dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; uyuşmazlıkta yargılamanın yenilenmesi sebeplerinin bulunmadığını, dava konusu taşınmazın davalının açtığı davadan çok önce müvekkili tarafından iktisap edildiğini, müvekkilinin aldığı ilamın daha önce olduğunu, Başakşehir Tapu Müdürlüğünün daha sonra kesinleşen mahkeme kararına binaen işlem yaptığını, davalı … tarafından alınan ilamın müvekkili tarafından alınan ilamı ortadan kaldırmadığını, mahkeme gerekçesinin yerinde olmadığını, davalının, müvekkili tarafından alınan ilamdan haberdar olmasına rağmen kötü niyetle tescil işlemini yaptırdığını belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava; kooperatif ortakları arasında tapu iptali tescil istemine ilişkindir. Uyuşmazlık, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunup bulunmadığı, dava konusu taşınmazın kooperatif tarafından hangi ortağa tahsis edildiği, taşınmazın davacıya ait olup olmadığı noktasında toplanmıştır. Tapu kaydına göre; dava konusu Başakşehir İlçesi, … Mahallesi … ada, … parselde kayıtlı … arsa paylı … … Normal Kat Mesken nitelikli … No’lu Bağımsız Bölümün tamamı 26.06.2006 tarih … yevmiye numarası ile Sınırlı Sorumlu Boğazköy Tem Konut Yapı Kooperatifi adına kayıtlı iken İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06.03.2017 tarih 2015/985 Esas 2017/156 Karar sayılı Mahkeme Kararı gereğince 23.06.2017 tarihinde hissenin tamamı davalı … adına tescil edilmiştir. Davacının aynı bağımsız bölümle ilgili dayanak (İstanbul kapatılan 26. Asliye Ticaret Mahkemesi) İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/264 Esas, 2014/213 karar sayılı ilamı gereğince eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır. İlama göre aynı bağımsız bölüm davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir. Aynı bağımsız bölümle ilgili olarak tarafların elinde kendi adlarına tapuya tescile ilişkin 2 farklı mahkeme ilamlarının bulunduğu anlaşılmaktadır. Davalının dayanağı, İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/985 E., 2017/156 K. sayılı dava dosyasında, davacının …, davalıların, Tasfiye Halinde …, …, …, … olduğu, davacının dayanağı (İstanbul kapatılan 26. Asliye Ticaret Mahkemesi) İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/264 Esas, 2014/213 karar sayılı dosyasında davacının …, davalıların Tasfiye Halinde … Tasfiye Kurulu, …, …, … oldukları görülmüştür. Dosya kapsamına göre; öncelikle taraflar arasında 6100 sayılı HMK’nun 303. maddesinde (1086 sayılı HUMK.’nun 237. maddesinde) düzenlenen kesin hüküm oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi gerekir. Bilindiği üzere; hakkında maddi anlamda kesin hüküm bulunan bir hukuki uyuşmazlık yeniden dava konusu yapılamaz. Kesin hükmün yargılamanın her aşamasında resen gözetilmesi gerekir. Keşinleşen mahkeme kararı hem karardaki tarafları hem de tarafların külli halefleri olan mirasçıları bağlar. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 303. (1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (HUMK) 237.) maddesine göre, maddi anlamda kesin hükümden sözedilebilmesi, diğer bir anlatımla yeni açılan bir davaya karşı o davanın daha önce kesin hükme bağlanmış olduğunun ileri sürülebilmesi için, birinci dava ile ikinci davanın müddeabihlerinin (konusunun), taraflarının, dava sebeplerinin aynı olması gerekir. Bu unsurları taşıyan kesin hüküm bulunduğu hallerde aynı taraflar veya külli halef olan mirasçılar arasında aynı dava sebebine dayanılarak aynı konuda yeni bir dava açılamaz; açılırsa bu dava dinlenmez, dava şartı yokluğundan dava reddedilir. (Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 2014/22436 E. 2016/10151 K. sayılı ilamı) Kesinleşen hüküm, kural olarak davanın tarafı olmayan üçüncü kişileri etkilemez. Bir davada taraflar hakkında verilen hüküm, davada taraflardan biri yararına davaya katılmış olan fer’i müdahil hakkında kesin hüküm oluşturmaz. Buna karşılık kesin hüküm davaya asli müdahil olarak katılan tarafı bağlar. Yine birden fazla kişi aynı davayı açma yetkisine sahipse, bunlardan birinin açtığı davada verilen karar, diğeri için kesin hüküm oluşturmamakla birlikte güçlü taktiri delil oluşturabilir. (Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 2010/1879 E. 2010/4975 K sayılı ilamı) Bu ilkeler açısından somut olay incelendiğinde; taraflarca belirtilen ve dayanılan mahkeme ilamlarındaki hüküm, bu davalarda taraf sıfatı bulunmayan davacı ve davalıyı etkilemeyeceği açıktır. Dosyamızın tarafları bakımından kesin hüküm oluşturmaz. Zira davacının dayandığı ilamda, dosyamız davalısı taraf değildir. Davalının dayandığı ilamda ise dosyamız davacısı taraf değildir. Bu açıklama kapsamında, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunduğu anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesince işin esasına girerek hüküm tesis etmesi gerekirken dava şartı yokluğu nedeni ile davanın reddi isabetli olmadığından mahkeme kararının kaldırılması gerekmiş, aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/257 Esas, 2019/1080 Karar, 13.11.2019 tarihli kararının HMK’nın 353/1a-6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE, 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince her bir davalıdan alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 464,20 TL harçtan davacı tarafından yatırılan 203,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 29,10 TL harcın davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 5-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 12/11/2020