Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/58 E. 2020/1677 K. 17.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/58 Esas
KARAR NO: 2020/1677
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/09/2019
NUMARASI: 2019/539 Esas, 2019/619 Karar
DAVA: MENFİ TESPİT (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 17/09/2020
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA : Davacı vekili, 28.08.2019 tarihli dava dilekçesinde, alacak iddiası ile davalı tarafça icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin davalı tarafa herhangi bir borcu bulunmadığını, usulsüz kesinleştirilen takip nedeniyle haciz baskısı altında kaldığını, menfi tespit davasının alacağın tahsili istemini içerdiğinden TTK ‘nın 5. maddesi gereğince arabuluculuğa başvurulmadan davanın ikame edilebildiğini, müvekkili ile … veya başka bir üçüncü şahıs arasında belirtilen adreste hizmet sunulmasına yönelik herhangi bir güvenlik sözleşmesi mevcut olmadığını, İcra dosyasında ne sözleşme ne de ödendiği iddia edilen hasar tazminatına dair hiçbir belgenin dosya içerisinde olmadığını, alacak iddiasının tamamen dayanaktan yoksun olduğunu, kaldı ki taraflar arasında güvenlik sözleşmesi olsa dahi müvekkilinin yaşandığı iddia edilen hırsızlık olayı ile ilgili olarak hukuken kusur sorumluluğu bulunmadığını, tehlike sorumluluğun da bulunmadığını iddia ederek, davalıya borçlu olmadıklarının tespitine, takibin tedbiren durdurulmasına ve dava değerinin %20’sinden az olmamak üzere tazminat kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, tensiple birlikte evrak üzerinden, davanın arabuluculuğa başvurulmadan açıldığı, aynı yasanın 18/A-2 fıkrası son cümlesi uyarınca arabuluculuğa başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usülden reddine karar verileceği, bir miktar paranın ödenmesi / ödenmemesi olan alacağın bulunmadığına yönelik menfi tespit davasında davadan önce zorunlu arabuluculuğa gidilmemiş olması gerekçesiyle, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usülden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İstinaf nedenleri olarak, menfi tespit dava konusunun, herhangi bir hak ya da hukuki ilişki olmadığını, sadece para borcunun mevcut bulunmadığının tespiti olduğunu, alacağın tahsili istemini içermediğini, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin 2019/521 Esas, 2019/423 Karar sayılı kararında, menfi tespit davalarında arabulucuğu başvurma zorunluluğunun bulunmadığının belirtildiğini, kararın yasaya ve içtihatlara aykırı olduğunu iddia ederek, kararın kaldırılmasını ve dosyanın esas hakkında karar verilmek üzere mahal mahkemesine gönderilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE : Dava,İcra ve İflas Kanunun 72/3. fıkrası gereğince İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Uyuşmazlık, ticari nitelikte bulunan menfi tespit davalarında, 6102 sayılı TTK ‘nın 5/A maddesi gereğince, dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuş olmasının dava şartı olup olmadığıdır. 19.12.2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren, 7155 sayılı Yasa’nın 20.maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na 5/A maddesi eklenmiştir. TTK’nın 5/A maddesi; “(1)Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” hükmüne yer verilmiştir. 6102 sayılı TTK’ nın 5/A maddesinde, Kanun’un 4.maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri olan ticari davalarda arabuluculuk, dava şartı olarak kabul edilmiştir. Madde gerekçesinde, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4 ‘üncü maddesinde belirtilen davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurma zorunluluğu getirilerek bu uyuşmazlıkların çok daha kısa süre içinde, daha az masrafla ve tarafların iradelerine uygun bir şekilde çözülmesinin amaçlandığı belirtilmiştir. Madde metninde “…konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında…” denilmek suretiyle, talep sonucu eda istemi niteliğinde olan, alacak ve tazminatın ödenmesine ilişkin ticari davalarda, davadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olarak belirlendiği anlaşılmaktadır. Tespit davaları ise, bir hakkın veya hukuki ilişkinin var olup olmadığının tespitine ilişkin davalardır. Menfi tespit davaları ile davacı, borçlu olmadığının tespitini talep etmektedir. Menfi tespit davalarında borçlu olunmadığının tespiti istendiğine ve alacak ya da tazminat ödenmesi istenemeyeceğine göre bu tür davalardan önce arabulucuya başvurma şartı aranması, kanunun açık ifadesine aykırı olacaktır. Diğer taraftan, alacaklının arabulucuğa başvurma zorunluluğu olmadan takip başlatması mümkün iken, borçlunun açtığı menfi tespit davasında arabulucuğa başvurulmasının dava şartı sayılması amaca uygun düşmeyeceği gibi, borçlunun menfi tespit davasından önce arabulucuya başvurma zorunluluğunun kabulü halinde, borçlunun İİK’nın 72. maddesinde menfi tespit davasında öngörülen tedbirden yararlanması imkanı ile ilgili gecikme ve sakıncalar da sözkonusu olabilecektir. Mahkemelerinin yasayı farklı yorumlaması ve uygulaması sonucu uygulamada uyuşmazlıklar oluşmuştur. Bu konuda yaşanan farklı uygulamalar nedeniyle, uyuşmazlığın giderilmesi ve içtihat birliğinin sağlanması gerekçesiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulu’nca, uyuşmazlıkların giderilmesi için bu konuda Yargıtay’ın ilgili Dairesinden karar alınmasına dair hüküm oluşturulmuştur.Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2020/85 Esas, 2020/454 Karar ve 13.02.2020 tarihli ilamı ile sonuç olarak, ticari nitelikteki menfi tespit davalarında dava açılmadan önce arabuluculuğa gidilmesinin zorunlu olmadığı ve arabuluculuğa gidilmiş olmasının bir dava şartı olmadığına hükmedilmiştir. Açıklanan nedenlerle ve özellikle 6102 sayılı TTK 5/A maddesinin açık düzenlemesi , menfi tespit davasının hukuki niteliği ,hüküm sonucu ,Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin belirtilen ilamı neticesinde, menfi tespit davalarında dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuş olmasının dava şartı olmadığı gözetilerek ve işin esası incelenerek olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, davanın, dava şarı yokluğu nedeniyle usülden red kararı isabetli olmamıştır.Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun yerinde olduğu kanaatine varılarak, işin esası incelenmeksizin başvurunun kabulüne dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE, 2-İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/539 Esas, 2019/619 Karar ve 04.09.2019 tarihli kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE, 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu harcı 148,60 TL TL olmak üzere toplam 232,10 TL harçtan davacının peşin olarak yatırmış olduğu 165,70 TL harcın mahsubu bakiye 66,40 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 5-Davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-4 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.17/09/2020