Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/579 E. 2020/2205 K. 24.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/579 Esas
KARAR NO: 2020/2205
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/10/2019
NUMARASI: 2016/1226 Esas, 2019/877 Karar
DAVANIN KONUSU: Sıra Cetveline İtiraz (İcra Yoluyla Takipten Kaynaklanan Sıra Cetveline İtiraz)
KARAR TARİHİ: 24/12/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin davalı borçlu … aleyhine takip başlattığını, borçlunun mal kaçırma amacı ile bir kısım alacaklarını temlik etmesi üzerine, borçlunun muvazaalı tasarruflarının iptali için Bakırköy 8. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/147 Esas sayılı dosyası ile dava açtığını, anılan davada ihtiyati haciz talepleri kabul edilerek temliklere konu alacaklar üzerine ihtiyati haciz konulduğunu, tasarrufun iptali davasının ise 15/04/2016 tarihinde kabul edildiğini ve müvekkilinin takibindeki alacak ve ferileri ile sınırlı olmak üzere temliknamelere konu alacaklar ile ilgili müvekkiline cebri icra yetkisi verildiğini, ihtiyati haczin 15/04/2016 tarihi itibarıyla kesin hacze dönüştüğünü, davalı … Faktöring şirketinin de davalı borçludan alacaklı olduğu iddiasıyla borçlu aleyhine takip başlattığını ve müvekkilinin tasarrufun iptaline konu ettiği alacaklarla ilgili davalı … Faktöring Şirketinin de borçlu şirketin muvazaalı tasarruflarının iptali için dava açtığını, bu davada da davalı faktöring şirketi lehine ihtiyati haciz kararı verilerek 29/09/2016 tarihinde davalı faktöring şirketinin davasının kabulüne karar verildiğini, borçlunun alacaklarının haczi nedeniyle tahsil edilen bedelin tahsili için düzenlenen sıra cetvelinde müvekkilinin ilk kati haczinden önce davalının aynı alacak üzerinde ihtiyati haciz konulduğu gerekçesiyle müvekkili ile davalı faktöring şirketi arasında garamaten paylaşım yapılması kararı verildiğini, ancak davalı faktöring şirketinin alacağının gerçek bir alacağa dayanmadığını, davalı borçlunun takip tarihi itibarıyla davalı faktöring şirketine borcu bulunmadığını, taraflar arasındaki faktöring sözleşmeleri, bu sözleşmeler nedeni ile teslim edilen çekler ve ticari defter ve kayıtlar incelendiğinde davalı faktöring şirketinin alacağının olmadığının görüleceğini belirterek sıra cetvelinin iptali ile paylaşıma konu 668.423,00 TL’nin tamamının müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Faktöring AŞ vekili, görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemeleri olduğunu, müvekkilinin davalı borçludan alacağının gerçek ve muaacel bir alacak olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı …..Ltd. Şti, davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, davalı faktöring şirketinin borçludan alacağının bulunduğu ve takibinin davacı alacaklının takibinden önce olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili karara karşı istinaf yoluna başvurmuştur. Dava, sıra cetvelinde yer alan davalının alacağının gerçek alacak olmadığı nedenine dayalı sıra cetveline itiraza ilişkindir. Borçluya ait mahcuz satış bedelinin bütün alacaklıların alacağını karşılamaması halinde düzenlenecek sıra cetveline itiraz, alacağın sadece esas ve miktarına ya da hem sıraya hem de esas ve miktarına yönelikse dava yoluyla genel mahkemede (İİK’nın m.142/1), itiraz sadece sıraya yönelikse şikayet yoluyla İcra Mahkemesi’nde (İİK’nın m.142/son) ileri sürülmelidir. Öte yandan, dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesi uyarınca bu hükümde sayılan mutlak ticari davaların yanısıra “her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır.” hükmü ile de nispi ticari davaya ilişkin de düzenleme yapılmış olup, buna göre tarafların her ikisinin de tacir olması ve uyuşmazlık konusu işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olması gerekir. İİK’nın 142/1. maddesinde “Cetvel suretinin tebliğinden yedi gün içinde her alacaklı takibin icra edildiği mahal mahkemesinde alakadarlar aleyhine dava etmek suretiyle cetvel mündericatına itiraz edebilir.” hükmü düzenlenmiştir. Bu hükümde yer alan “alakadarlar” ifadesi, sıra cetvelinde kendisine pay ayrılan ve dava sonucunda etkilenecek olan alacaklıları ifade eder. Bu hükümde belirtilen mahal mahkemesinin hangi mahkeme olduğu konusunda bir açıklık bulunmamakla birlikte İİK’nın 235/1. maddesindeki gibi kayıt kabul ve 154/3. maddesindeki gibi iflas davaları için Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu yolunda açık bir düzenleme bulunmadığı, somut olayda olduğu gibi taraflar arasında temel ilişki (doğrudan ticari bir ilişki) ya da TTK’nın kambiyo senetlerine ilişkin hükümlerinin uygulanmasını gerektiren kambiyo hukuku ilişkisi bulunmadığı hallerde bu mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun kabulü gerekir. Yargıtay 23. HD’nin 04.06.2013 tarih ve 3440 E., 3763 K; 15.09.2014 tarih ve 2019 E., 5643 K; 15.10.2014 tarih ve 1764 E., 6313 K. sayılı ilamlarında da açıklandığı üzere; HMK’nın yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra açılan sıra cetveline itiraz davaları için görevli mahkeme (alacağın sıra cetveline göre düşen hissenin miktarına bakılmaksızın) HMK’nın 2/1. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesidir. (Prof. Dr. Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, sh:738) Bu durumda mahkemece, davanın ticari nitelikte bir dava olmadığı, sıra cetvelinde yer alan alacaklılar arasındaki sıraya ilişkin şikayete yönelik olduğu, tarafların alacaklarının dayanağı olan takip dosyalarının kambiyo senetlerine dayalı olmasının, taraflar arasında hukuki ilişki bulunmadığından davanın niteliğini değiştirmeyeceği, muvazaa nedenine dayalı sıra cetvelinin iptali istemini inceleme görevinin İİK’nın 142/1. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesi’ne ait olduğu gözetilerek, HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca, mahkemenin göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan dolayı usulden reddine karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığın esası incelenerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenler ile mahkemece görevli olmamasına rağmen davaya bakıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.a.3 bendi gereğince kabulü ile esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE, 2-İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1226 Esas, 2019/877 Karar, 28/10/2019 tarihli kararının HMK’nın 353/1.a.3 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3-Açılan davanın göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle HMK.114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince dava dilekçesinin usulden REDDİNE, a)6100 sayılı HMK. 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra iki haftalık süre içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli İSTANBUL NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, b)İki haftalık süre içinde dosyanın gönderilmesi için talepte bulunulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARINA, c) 6100 sayılı HMK 331. maddesi gereğince harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerin görevli mahkemece, davaya bir başka mahkemede devam edilmemesi ve davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde ise yargılama giderlerinin davanın açıldığı mahkemenin dava dosyası üzerinden KARARA BAĞLANMASINA, d)Varsa artan gider avansının dosyasına AKTARILMASINA, e)Sair işlemlerin yapılması için dosyanın mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf yargılaması aşamasında duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı + 148,60 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 232,10 TL harcın, Davacı tarafından peşin yatırılan 203,00-TL harçtan mahsubu ile bakiye 29,10TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA, 6-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-3 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.24/12/2020