Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/564 E. 2020/1956 K. 05.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/564 Esas
KARAR NO: 2020/1956
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 13/11/2019
NUMARASI : 2018/381 Esas, 2019/806 Karar
DAVA: Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali)
KARAR TARİHİ: 05/11/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı 24.12.2018 tarihli dava dilekçesinde, ortağı olduğu davalı kooperatifin, 21.02.2010 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında alınmış olan proje ruhsat kararının Kooperatifler Kanununa, Ana Sözleşme, ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı olması nedeniyle mutlak butlunla sakat olduğunun tespiti için dava açılması zarureti doğduğunu, davalı kooperatifin 1995 yılında tescil edildiğini, kurucu ortakları akrabaların oluşturduğu müteahhit firma tarafından 1999 tarihinde bitirilip, hissedarlara teslim edildiğini, dairelerin kooperatif ortaklarından ruhsatsız olduğunun saklandığını, İBB arsasının satın alınmadan, hukuken Yapı ruhsatı alınmayacağının bilindiği halde dava konusu genel kurulun 9. maddesinde proje ruhsat kararı alındığını, hukuki şartları taşımayan bu maddenin mutlak olarak yokluğunun tespitinin gerektiğini, projeler incelendiğinde, kanuna aykırı olarak sığınak alanlarının normal daireye çevrildiğini, şeklen noksan ve sakat projeler incelendiğinde ortaklar tarafından verilmiş muvafakatnamelerin olmadığı bölüm listelerinin fiili duruma ve hukuka aykırı arsa sahipleri lehine düzenlendiğini, bu sayede İBB arsa payını alması gereken borçlu arsa sahiplerinin alacaklı çıkarıldığını, çağrı usulü ve toplantı gündeminin mali kayıtlarının yasal şartları taşıyıp taşımadığının denetlenmesi gerektiğini, kooperatif ortaklarına ait ortaklık senedi /cüzdanı olmadığını, 173 ortak sayısının dahi şüpheli olduğunu iddia ederek, 21.02.2010 tarihli genel kurul kararlarının mutlak butlunla batıl olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacının dava konusu genel kurulda alınan kararlara itiraz etmediğini, genel kurul kararına karşı, muhalif olduğunu belirtip ve muhalefet şerhi işleten … tarafından, Kadıköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin ( Yeni İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret) 2010/483 Esas sayılı dosyasında dava açıldığını, genel kurul kararında, ortaklar kayıt defterinde kooperatifin 173 ortağının bulunduğunu, 34 asil 23 ortağın vekaleten olmak üzere toplam 58 ortağın hazır bulunması ile genel kurulun açıldığını, kanun ve ana sözleşmenin aradığı şekil ve nisaplara uyularak kararlar alındığını, 173 ortağa Tuzla Postanesinden 20.01.2010 tarihinde 30 gün önce gönderilen taahhütlü mektuplarla toplantıya çağrı yapıldığını, toplantı için gereken nisabın 44 ortak olduğunu, 9. maddede metre kare başına 33 TL olan yapı denetim, proje çizimi ve belediye harçlarının bedeli olan tutarın 2 eşit taksit olarak Nisan ve Mayıs 2010 aylarında ödenmesine 4 red 53 kabul oyu ile kabul edildiğini, maddede belirtilen iş ve ödemelerin ruhsatsız bir yer için konuşulduğu aşikar iken, bitmiş ve ortaklara teslim edilmiş dairelerin ruhsatsız olduğu kooperatif ortaklarından saklanmıştır şeklindeki davacı iddiasının yersiz olduğunu, davaya konu genel kurul kararından sonra alınan genel kurul kararları ve dava dosyalarının bu davanın delili olamayacağını, davacının kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin uğrayacağı zararları TTK 451.maddesi gereği talep ve dava hakkını saklı tuttuklarını, HMK 329. maddesi gereğince disiplin para cezasının davacıdan tahsiline, üç katı vekalet ücreti verilmesi gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI; Mahkemece, dava konusu genel kurulun 21.02.2010 tarihinde yapılmış olduğu, kanunda öngörülen 1 aylık hak düşürücü sürenin geçtiği, gündemin 9. maddesine göre tapu devirleri alınmadan projenin çizdirilemeyeceği hususunun hukuken gerçeği yansıtmadığı, bir yerin mimari projesinin önceden çizdirilmesinin tapu alınması şartına bağlı olmadan her zaman yapılabilecek bir husus olduğu, projede sığınak alanlarının daireye dönüştürülmüş olması iddiasınında ilk inşaata başlanırken İnşaat ruhsatı alınırken ve nihayetinde yapının yapı kullanım belgesi iskan alınırken ilgili belediye tarafından zaten incelenecek bir husus olduğu, ruhsatın alınması mümkün olmayacağından projenin içeriği ile ilgili bir açıklamanın ve bilginin olmadığı gündem maddesinin butlanla malul olduğunu kabul etmenin mümkün olmadığı, davacının genel kurul kararının butlanla malul olduğu yönündeki iddialarının ise hukuken yerinde olmayan, sırf dava açma sebebi oluşturmak için ortaya konulmuş iddialar olduğu kanaatine varıldığı, davacının ileri sürdüğü diğer iptal sebeplerinin ise genel kurul kararının iptal sebebi olarak kabul edildiği, genel kurul kararının iptal davasının 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 53. maddesi gereğince 1 aylık dava açma süresinin geçmiş olması nedeniyle davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, yasal süre içerisinde davacı tarafından istinaf edilmiştir. Davacı istinaf nedenleri olarak, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, 3194 sayılı İmar Kanununa giren bütün yapıların yapı ruhsatı alması gerektiğini, yapı ruhsatları dayanağının projeler üzerinde gösterileceğini, genel kurulda, proje ruhsat kararı ile gündem oluşturularak proje ruhsat kararı alınarak yüksek miktarda borçlanma yapıldığını belirterek ve yapı ile ilgili teknik konularda açıklamalar yapılarak, ortaklardan gizlenen mahkeme kararı ile arsa sahipleri ile danışıklı hareket etiklerini, 2001 tarihinden itibaren bitmiş kullanılan ruhsatsız kooperatif yapılarının ilk defa 2010 yılında ruhsat için ilgili idareye başvuru yapıldığı halde, yüklenici firmanın ruhsatsız yapı yapmış olduğunu, ortaklardan gizlemek için sanki geçmişte yapı ruhsatı varmış gibi güçlendirme projesi talebi ile yenisini istediğini, arsa sahipleri ile yürütülen dosyaların incelenmesi neticesinde yüklenici firmanın kooperatif yapılarına ruhsatsız başladığının tespiti yapıldığını ve kooperatif ile ilgili diğer iddialarını tekrar ederek ve dava aşamasında ileri sürülmeyen hususlar belirtilmek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, kooperatif genel kurulunda alınan kararların mutlak butlanla batıl olduğunun tespiti istemine ilişkindir. Dava konusu genel kurul kararı, davalı kooperatifin 2009 yılı Olağan Genel kurul toplantısına dair 21.02.2010 tarihli toplantıda alınan karardır. Mutlak butlanla batıl olduğunun tespiti istenen karar, gündemin 9. maddesinde yer alan, İnşaat ruhsatı ve projelerin çizilmesi ile ilgili yapılan çalışmalar hakkında divan başkanının bilgi verdiği, birim fiyatına metrekare başına 33,00 TL olduğunu açıkladığı, …’in tapu almadan proje çizilemeyeceğini, yapı denetim raporlarının alınamayacağını söyleyerek itiraz ettiği, madde altına şerh düşeceğini beyan ettiği, metrekare başına 33,00 TL olan yapı denetim, proje çizimi ve belediye harçlarının bedeli olan tutarın iki eşit taksit olarak Nisan 2010 ve Mayıs 2010 aylarında ödenmesinin oylamaya sunulduğu, 4 red oya karşılık 53 kabul oyu ile kabul edildiğine dair karar olup, 16 gündem maddesinin bilanço ve gelir gider tablosuna dair raporların okunması, denetim ve yönetim kurulunun ibrası, huzur hakkı ödemelerine dair karar, arsa sahiplerinin arsa tapularını kooperatife devri ile ilgili çalışmalar hakkında bilgilendirme, emlak vergileri ve üye aidatlarını ödemeyen üyeler için uygulacak aylık faiz oranlarına dairdir. Mahkemece, ön inceleme duruşması sonunda davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gerekçeyle reddine karar verilmiştir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 53. maddesinde, toplantıda hazır bulunupta kararlara aykırı kalarak keyfiyeti tutanağa geçiren veya oyunu kullanmasına haksız olarak müsaade edilmeyen yahut toplantı çağrısının usulü dairesinde yapılmadığını veyahut gündemin gereği gibi ilan veyahut tebliğ edilmediğini yahutta genel kurul toplantısına katılmaya yetkili olmayan kimselerin karara katılmış olduğunu iddia eden pay sahiplerinin, yönetim kurulunun ve yönetim kurulu üyeleri ile denetim kurulu üyelerinin şahsi sorumluluklarına mucip olduğu takdirde her birinin kanuna, ana sözleşme hükümlerine ve iyiniyet esaslarına aykırı olduğu iddiası ile genel kurul kararları aleyhine toplantıyı kovalayan günden itibaren bir ay içinde mahkemeye başvurabileceği, kararların bozulması ve şartları üst başlığı ile düzenlenmiştir. Yasadaki sürenin hak düşürücü süre olduğu aynı madde metninde ifade edilmiştir. Genel kurulda alınan karaların iptali yanında, bu kararların butlanından da söz etmek mümkündür. Genel kurulda alınan kararlardan bazıları nisbi butlan, bazıları ise mutlak butlan olarak değerlendirilmektedir. Nisbi butlanla alınan kararlar, iptal edilinceye kadar hüküm ifade ettiği halde, mutlak butlan durumunda olan kararlar hiç alınmamış hükmündedir. Bu nedenle yok sayılan kararlar için iptal davası yerine yokluğun tespiti davası açılması daha uygun düşmektedir. Yasanın emredici hükümlerine, kamu düzenine, ahlaka ve adaba aykırı kararlar ile konusu olanaksız olan genel kurul kararları, geçersiz kararlardır. Bu kararlar için bir aylık hak düşürücü süre içinde davanın açılma zorunluluğu yoktur. Bu kararların diğer bir özelliği de iptal davası açabilmek için kooperatif ortağı olma koşulunun aranmamasıdır. Ayrıca bu tip kararların iptali için dava açmanın ön koşulu olan genel kurul tutanağına muhalefet şerhi yazdırma koşulu aranmamaktadır. Açıklanan nedenlerle ve özellikle, mutlak butlanla batıl olduğu iddia edilen genel kurul kararları, yasanın emredici hükümlerine, kamu düzenine, ahlaka ve adaba aykırı kararlar ile konusu olanaksız kararlar niteliğinde değildir. Diğer yandan iptal talep edilen kararlara karşıda 1 aylık hak düşürücü süre içerisinde dava açılmamıştır. Bu anlamda, mahkemenin vermiş olduğu kararın usul ve yasaya uygun olduğu, ayrıca 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 357/1. fıkrası gereğince, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddialar dinlenemeyeceğinden, davacının istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM; Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere, 1- İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/381 Esas, 2019/806 Karar ve 13.11.2019 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacının istinaf başvurusunun 353/1-b/1 bendi uyarınca esastan REDDİNE, 2- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 232,10 TL harçtan davacının peşin olarak yatırmış olduğu 165, 70 TL harcın mahsubu ile bakiye 66,40 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 361/1.fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.05/11/2020