Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/56 E. 2020/1485 K. 07.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/56 Esas
KARAR NO : 2020/1485
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/09/2019
NUMARASI : 2019/120 Esas, 2019/886 Karar
DAVANIN KONUSU: Kooperatifin İhyası
KARAR TARİHİ: 07/07/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilleri ile davalı … Yapı Kooperatifi arasında akdedilen 15/11/1998 tarihli Avukatlık Hizmet Sözleşmesi gereğince müvekkillerinin davalı kooperatife danışmanlık hizmeti verdiklerini, kooperatifin sözleşmede öngörülen bedeli ödemediği gibi tasfiye memurlarının müvekkillerine haber vermeden kooperatif tasfiye ettiklerini, sicilden terkin edildiğini, tasfiye işlemlerinin tam yapılmadığını, tasfiye kararının alındığı tarihte ve gerekse de sicilden terkin edilen tarihte müvekkillerinin kooperatiften alacaklı olduğunu, müvekkillerinin alacakları ödenmeden kooperatif tasfiye kurulu tarafından kanuna aykırı olarak tasfiyenin gerçekletirildiğini, müvekkillerinin hukuki haklarının koruyabilmesi ve alacağına kavuşması adına gerek Arabuluculuk Müessesine başvurmak ve gerekse icap eden davaların ikame edilebilmesi adına kooperatifin yeniden ihyasının gerekli olduğunu belirterek davalı kooperatifin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı tasfiye memurları vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıların, davalı kooperatiften herhangi bir hak ve alacakları bulunmadığını, sözleşme süresinin 1 yıl olduğunu, sözleşmenin 15/11/1999 tarihinde sona erdiğini, alacağın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı … Müdürlüğü davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; davacıların avuktlık sözleşmesinden kaynaklanan alacaklarının tahsiline yönelik dava açması ve işlemlerinin yürütülüp sonuçlanması gerektiğinden davayı açmakta hukuki yararlarının bulunduğundan bahisle davanın kabulüne, eski tasfiye memurlarının ek tasfiye işlemlerini yapması için tasfiye memuru olarak atanmalarına, keyfiyetin tescil ve ilanına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı tasfiye memurları vekili istinaf dilekçesinde; ihyanın ancak alacağın varlığına kanaat teşkil eden bilgi ve belgelerin bulunması halinde kabul edilebileceğini, davacıların dayandıkları 15/11/1998 tarihli sözleşmenin ihyası istenen kooperatif ile davacılardan sadece … arasında imza altına alındığını, diğer davacı …’nin bu sözleşmenin tarafı olmadığını, kendisine verilmiş herhangi bir vekaletname de bulunmadığını, davanın davacılardan … yönünden reddi gerektiğini, diğer davacı yönünden de sözleşmenin 1 yıl süre ile yapıldığını, 1998-1999 dönemi için yapılan sözleşme nedeni ile davacı alacağının zamanaşımına uğradığını, sözleşmenin 2005 yılı itibarıyla son bulduğunu, ayrıca davacılardan …’in bir süre sonra avukatlık faaliyetini sonlandırıp Noter’liğe geçtiğinden sözleşmenin de fiilen sona erdiğini, mahkemece tesis edilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE: Dava, 6102 sayılı TTK’nun 547. maddesinde düzenlenen tasfiye işlemlerinin eksik sonuçlandırılması halinde ticaret sicilinden terkin edilen kooperatifin yeniden ticaret siciline tescil ve ilanına ilişkindir.İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden gönderilen sicil kayıtları incelendiğinde; 1929-4-0 sicil nosunda kayıtlı Tasfiye halinde …Yapı Kooperatifinin tasfiye sonunda 20/12/2017 tarihinde sicilden terkin edildiği anlaşılmıştır. 6102 sayılı TTK’nun 547. maddesi; “(1) Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. (2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir. ” şeklinde düzenlenmiştir.Kooperatifin tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmesi (terkini) ile sona erer. Bunun için de öncelikle tasfiye işlemlerinin eksiksiz tamamlanması gerekir. Şayet tasfiyesi gereken hususlar eksik bırakılmışsa, tüzel kişilik ticaret sicilinden silinse bile, kooperatifin tüzel kişiliğinin sona erdiğinin kabulü olanaksızdır. İşte bu gibi durumlarda, menfaati olanlar tarafından, kooperatif tüzel kişiliğinin ihyası için dava açılabilir. İhya davası açmakta hukuki yarar bulunmalı, bunun için tam olmasa da, kanaat uyandırıcı bazı delillerin varlığı aranmalıdır. Hiçbir neden ve açıklama gösterilmeden, bir kanıt sunulmadan, soyut nedenlere dayalı ya da terkinden uzunca bir süre geçtikten sonra, kötüniyetle, salt kooperatifi zarara uğratmak amacıyla ihya isteminde bulunulması halinde hukuki yararın bulunmadığının kabulü de gerekir. Bir kooperatifin ihyası, emek, mesai, masraf ve zaman gerektirdiğinden, ihya davasının, gerçek amacına uygun, inandırıcı nedenlere ve delillere dayalı olarak açılması gerekir. Bu noktada sınır, TMK’nun 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralları ile çizilmelidir. (YARGITAY 23. Hukuk Dairesi 2014/4971 E, 2014/7884 K. Sayılı ilamı)Somut uyuşmazlıkta Avukat olan davacılar, kooperatiften Avukatlık Hizmet Sözleşmesinden kaynaklı alacakları olduğunu belirterek ara buluculuk yoluna gidilmesi ve açacakları dava için ihya isteminde bulunmuşlarsa da, davacıların alacak iddiasının niteliği itibari ile ticari dava niteliğinde bulunmadığı, zorunlu ara buluculuğun uyuşmazlıkta söz konusu olmadığı, alacak iddiası ile ilgili bir dava açılmadığı gibi alacağın dayanağı olarak gösterilen 15/11/1998 tarihli Avukatlık Hizmet Sözleşmesinden, davalı kooperatifin sicilden terkin edildiği 20/12/2017 tarihi arasında geçen süre göz önüne alındığında davacılar tarafından alacağa ilişkin hiçbir somut delil de sunulmamıştır. Hâl böyle olunca, az yukarıda açıklanan ilkeler de gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu sebeple mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere 1-Davalı tarafın istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, HMK’nun 353/1b-2 bendi uyarınca Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/120 Esas, 2019/886 Karar ve 19/09/2019 tarihli kararının KALDIRILMASINA ve YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE, 2-Davanın REDDİNE; 3-Harçlar Kanunu uyarınca her bir davacıdan alınması gerekli 54.40 TL (toplam 108,80) harçtan davacılar tarafından yatırılan 88,80 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 20,00 TL’nin davacılardan eşit oranda alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 4-Davacılar tarafından yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, 5-Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılara eşit olarak verilmesine,6-HMK 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde artan gider avansının yatıranlara resen iadesine, İstinaf giderleri yönünden;1-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince her bir davacıdan alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı + 148,60 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 434,20 TL harcın, davalılar tarafından peşin yatırılan 408,30 TL harçtan mahsubu ile bakiye 25,90 TL harcın davacılardan eşit oranda tahsili ile hazineye irat kaydına,2-Davalılar tarafından peşin yatırılan 408,30 TL istinaf harçları ile 34,40 TL istinaf yargılama gideri olmak üzere toplam 442,70 TL’nin davacılardan alınarak davalı tarafa verilmesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1b-2 bendi ile aynı kanunun 361.1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta süre içerisinde Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.07/07/2020