Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/509 E. 2020/1137 K. 23.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/509 Esas
KARAR NO : 2020/1137
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/662 Esas
KARAR NO : 2020/11
KARAR TARİHİ: 10/01/2020
DAVA: İFLAS (Doğrudan Alacaklı Tarafından Talep Edilen İflas (İİK 177)
KARAR TARİHİ: 23/06/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında akdedilen 16.03.2010 tarihli bayilik sözleşmesiyle, davalı şirketin intifa hakkı bulunan Antalya İli, Manavgat İlçesi’nde bulunan taşınmazda, akaryakıt istasyonu olarak işletmeciliği ve bayiliğinin 5 (Beş) yıl süre ile müvekkil şirkete bırakıldığını, sözleşme tarihinde atıl durumda ve faaliyet belgesi bulunmayan taşınmaz üzerinde müvekkil tarafından ciddi yatırımlar suretiyle taşınmaz üzerinde gerekli bina inşaatları gerçekleştirilerek işletmeye hazır hale getirildiğini ve müvekkil şirket tarafından sözleşme konusu akaryakıt istasyonunun işletilmeye başlandığını, işe başlanmasından kısa bir süre sonra, davalı şirket tarafından keşide edilen ihtarname ile Rekabet Kurumu’ nun 12.03.2009 tarihinde internet sitesinde yayımlanan duyurusu uyarınca bayilik sözleşmesinin feshedildiğinin bildirildiğini, anılan ihtarnameyle müvekkil şirketin taşınmaz üzerindeki bayilik yetkisinin sona erdirildiğini ve taşınmazdan tahliye edildiğini, davalı şirketin sözleşmeyi feshinin haksız olduğunu, davalı şirket tarafından feshe gerekçe olarak gösterilmiş olan 12.03.2009 tarihli Rekabet Kurumu duyurusunun müvekkil şirket ile akdedilen sözleşmeye uygulanabilmesinin hukuken olanaklı olmadığını, davalının sözleşme edimlerini yerine getirmediğini, müvekkil şirket tarafından harcama yapılarak harabe niteliğindeki taşınmazın tekrar inşa edilerek yeniden bir akaryakıt istasyonu yapıldığını, yapılan harcamalar ve istasyonun işletilememesi nedeniyle uğranılan zararın davalıdan tahsili gerektiğini belirterek HMK 107. Maddesi uyarınca maddi zararın mahkemece tam olarak belirlenmesinden sonra dava değeri artırılmak suretiyle şimdilik 10.000,00 TL tazminatın fesih tarihinden itibaren davalıdan tahsilini talep etmiştir.Davacı şirket yetkilisi 25/10/2018 tarihli dilekçesi ile dava dilekçesini tamamen ıslah ederek dava dilekçesindeki maddi vakıaları tekrarlamak suretiyle, borçlunun, sözleşmeyi haksız olarak sonlandırdığını, yasaları açıkça ihlal ederek edimlerini yerine getirmediğini, hileli iş ve eylemler içine girerek davacı şirketin zarara uğramasına neden olduğunu iddia ederek İİK 177 maddesi uyarınca davalı şirketin iflasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkil davalı ile dava dışı … arasında imzalanmış olan bayilik sözleşmesi ve bununla bağlantılı 10.10.2002 tarihli intifa sözleşmesinden oluşan rekabet yasağına dayalı dikey ilişkinin 18.09.2010 tarihine kadar 2002/2 sayılı dikey anlaşmalara ilişkin grup muafiyeti tebliği kapsamında, grup muafiyetinden yararlanacağının açık ve net bir şekilde ortada olduğunu, müvekkil davalı şirketin intifa hakkına dayanarak davacı şirket ile bayilik sözleşmesi imzaladığını, Rekabet Kurulu kararlarıyla 18.09.2010 tarihinden itibaren taşınmazı kullanmakta haklı sebep kalmadığından 16.03.2010 tarihli bayilik sözleşmesinin haklı sebeple fesih edilldiğini ve fesih gerekçesinin yasa hükmünün ve Rekabet Kurulu kararlarının uygulanması olduğunu, bu bağlamda fesih haklı nedene dayandığını, taşınmaz üzerindeki intifa hakkının rekabet kurulu kararı çerçevesinde terkin edildiğini, taşınmazı sonradan edinen yeni malikin Rekabet Kurulu kararı çerçevesinde taşınmazın tahliye edilmesini talep ettiğini, davacının bir an için davasında haklı olduğu kabul edilse bile hesaplanacak tazminatın ancak makul bir süre için olabileceği, ancak yukarıda da izah edildiği üzere haksız bir feshin söz konusu olmaması nedeniyle davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, davacıya davasını İİK’nun 177. maddesinin hangi fıkrasına dayandırdığını açıklaması için iki haftalık kesin süre verildiği, ancak davacının verilen ve tebliğ edilen ara kararlar gereğince davasını İİK’nun 177. maddesinin hangi fıkrasına dayandırdığını açıklamadığı, oysa alacaklının talebi doğrudan iflası düzenleyen İİK’nun 177’nci maddesi dört bent halinde olup, davacının davasında hangi bent yada bentlere dayandığını kural olarak açıklaması ve incelemenin de bu çerçevede yapılması gerektiğinden davanın HMK 119/1/g ve 2. fıkrası uyarınca açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Davacı şirket yetkilisi yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; davalı yanın gerçekleştirmiş olduğu hileli işlemlerin madde kapsamında hangi husus ile yargılamayı gerektirdiği açık olduğunu, davaya konu maddi vakıa ve olgular davacı olarak tarafınca sunulduğunu, bundan sonraki yargılama sürecinde HMK madde 33 gereğince re’sen uygulanması gereken hukukun, davanın esası itibari ile tespit olunması gerektiğini, dosya kapsamında uygulanacak hukuk bakımından tarafınca hataya düşülmemesi maksadı ile bilgimiz dahilinde olan kısımlar belirtilerek mahkemenin uzmanlık alanı konularında uygulanacak hukuk mahkeme görev ve yetkisine bırakıldığını belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:Dava, İİK 177. maddesi 1. bendi gereğince “borçlunun, alacaklıların, haklarını ihlal eden hileli muamelelerde bulunması veya teşebbüs etmesi” nedenine dayalı doğrudan doğruya iflas davasıdır.Dava tarihinde yürürlükte bulunan 2004 sayılı İİK ‘nun 177.maddesinde , “ Doğrudan Doğruya İflas Halleri “ üst başlığı altında, “Evvelce takibe hacet kalmaksızın İflas”, “Alacaklının talebi” düzenlenmiştir. 177/1.fıkrada, aşağıdaki hallerde alacaklının evvelce takibe hacet kalmaksızın iflasa tabi borçlunun iflasını isteyebileceği ifade edilmiştir. Yasada belirtilen “4” bent ise sırasıyla ,”1- Borçlunun malum yerleşim yeri olmaz, taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla kaçar, alacaklıların haklarını ihlal eden hileli muamelelerde bulunur veya bunlara teşebbüs eder yahut haciz yoluyla yapılan takip sırasında mallarını saklarsa; 2-Borçlu ödemelerini tatil eylemiş bulunursa; 3-308 inci maddede ki hal varsa; 4-İlama müstenit alacak icra emriyle istenildiği halde ödenmemişse,..” şeklinde sayılmıştır.Mahkemece, alacaklının talebi doğrudan iflası düzenleyen İİK’nun 177’nci maddesi dört bent halinde olup, davacının davasında hangi bent yada bentlere dayandığını kural olarak açıklamadığı gerekçesiyle HMK 119/1-g ve 2. fıkraları gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş ise de davacının davasını tamamen ıslah ettiği 25/10/2018 tarihli ıslah dilekçesinde, dava dilekçesindeki maddi vakıalar tekrarlanarak davalının hileli iş ve eylemler içine girerek davacı şirketin zarara uğramasına neden olduğu iddia ederek İİK 177 maddesi uyarınca davalı şirketin iflasına karar verilmesini talep etmiştir. Görüldüğü üzere davacının, doğrudan iflas talebi, 117/1.fıkrada düzenlenen, ”1- Borçlunun malum yerleşim yeri olmaz, taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla kaçar, alacaklıların haklarını ihlal eden hileli muamelelerde bulunur veya bunlara teşebbüs eder yahut haciz yoluyla yapılan takip sırasında mallarını saklarsa” düzenlemesine dayanmaktadır.Davacı taraf, İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasındaki alacağının tahsilinin hileli davranışlarla imkansızlaştırıldığı ve İstanbul …. İcra Dairesi’nin … E sayılı dosyası ve Büyükçekmece …. İcra Dairesinin … E sayılı dosyalarındaki alacaklar bakımından da mükerrer tahsilat yapıldığını iddia ederek davalının iflasına karar verilmesini talep etmiştir. 6100 sayılı HMK 33 ncü maddesine göre “Hakim Türk Hukukunu re’sen uygular”, Mahkeme, Hukuk Muhakemeleri Kanununun emredici düzenlemelerinin gereğini yerine getirmek zorundadır. (HGK 13/03/2013 tarih, 2013/802 Esas, 2013/347 Karar).Açıklanan nedenlerme ilk derece mahkemesince davanın tamamen ıslah doğrultusunda tarafların tüm delilleri toplandıktan işin esasına girilip sonucuna göre hüküm tesisi gerekirkken, usul ve yasaya aykırı gerekçelerle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi hukuka uygun bulunmadığından, davacı şirket yetkilisinin istinaf isteminin kabulü ile mahkemece verilen kararın, HMK ‘nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına ve yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda bir karar verilmek üzere, dosyanın mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,2-İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/662 E. 2020/11 K. 10/01/2020 tarihli kararının HMK’nun 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE,4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı + 148,60 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 232,10 TL harcın, davacı tarafından peşin yatırılan 203,00 TL harçtan mahsubu ile bakiye 29,10 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,5-Davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.a.6 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.23/06/2020