Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/506 Esas
KARAR NO: 2023/1034
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/02/2018
NUMARASI: 2017/381 Esas, 2018/155 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ: 12/10/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı … A.Ş. nin müvekkili şirket nezdinde … numaralı 28.09.2015/30.04.2016 vade tarihli İnşaat Sigorta Poliçesinin mevcut olduğunu, sigortalının müteahhit olduğu … inşaatında 06.10.2015 tarihinde meydana gelen hırsızlık olayı nedeniyle müvekkili tarafından sigortalısına 23.11.2015 tarihinde 73.162,00-TL ödeme yapıldığını, bahse konu alanın güvenliğinin 01.02.2014 tarihli sözleşme ile davalı firmaya bırakıldığını, davalı güvenlik firmasının yükümlülüğünü tam ve doğru yerine getirmemesi nedeniyle, hırsızlığın meydana geldiğini ve bu hususun ekspertiz incelemesi ile de tespit edildiğini, sigortalı ile davalı arasında imzalanan sözleşmenin 5. maddesinde; “Sözleşme süresi içinde gerçekleşen her türlü hizmet kusurundan kaynaklı zararlar Yüklenici tarafından karşılanır.” denilmekte olduğunu, müvekkili tarafından yapılan 73.163,00-TL ödeme ile müvekkili şirketin sigortalısının haklarına TTK’nın halefiyet hükümleri uyarınca halef olduğu ve 73.163,00-TL maddi tazminatın ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, davacı sigorta şirketinin sigortalısı olan dava dışı … A.Ş.’nin … Projesindeki inşaat alanının güvenlik işini üstlendiğini, ancak söz konusu yerdeki davaya konu olan hırsızlık olayında, müvekkili şirkete izafe edilebilecek bir kusur olmadığını, müvekkili şirketin, sorumlu olduğu saha içinde bütün güvenlik tedbirlerini aldığını, hırsızlık olayının otopark içinde bulunan depoda meydana geldiğini, dava dışı … A.Ş.’nin hırsızlık olayının yaşandığı depoda kendi alması gereken güvenlik önlemlerini yeteri kadar almadığını, olay günü şantiye kapısında görevli olan … isimli kişinin, aracın hızlı bir şekilde giriş yaptığını görünce, aracı durdurduğunu, araç içinde beş kişi olduğunu, alçıcı olduklarını söylediklerini, üzerlerinde işçi yeleği bulunduğu ve normal işçi zannederek girişlerine müsaade ettiğini ifade ettiğini, kamera görüntülerinde de açıkça görüldüğü üzere, şantiye sahasının dışarıya açılan kapısında her hangi bir bariyerin olmadığını, araçların hiç durmadan şantiye sahasından çıkabildiğini, şantiye kapısına bariyeri yapmanın dava dışı … A.Ş.’nin görevi olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesine talep edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; davanın hukuki dayanağının 6098 sayılı TBK’nın 112.maddesi olduğu, bu hüküm uyarınca tazminat talebinin asli unsurlarından olan zarar ve kusur unsurunun bulunduğu, davalının eylemi ile hırsızlık olayı arasında illiyet bağı bulunduğu, olayın gerçekleşmesinde dava dışı sigortalının da kusurunun bulunduğu gerekçesiyle tarafların kusuru oranında tazminat belirlenerek davanın kısmen kabulü ile 51.213,40 TL tazminatın ödeme tarihi olan 23/11/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Karar yasal süresinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; depo kapısının alelade bir kapı olduğunu, kapıda asma kilit ve kilit aksamının olmadığını, dava dışı sigortalının kendi alması gereken güvenlik önlemlerini yeteri kadar almadığını, sayılan bu tedbirlerin dava dışı sigortalı tarafından alınması halinde hırsızlık olayının gerçekleşmesinin mümkün olmayacağını, tali depo diye tabir edilecek mahiyette bir depoda çok sayıda değerli malzemenin depolanmasının hatalı olduğunu, içeride değerli malzemelerin bulunduğu bir depoya daha mukavemetli bir kapı yapmayan ve ayrıca kapısına kilit takmayan dava dışı … A.Ş.’ye sadece %30 kusur izafe edilmesi ve buna mukabil müvekkil şirkete %70 kusur izafe edilmesi ve bu oranlara göre hüküm kurulmasının yanlış olduğunu, depo sorumlusu olan … ve …’nun müvekkili şirketin çalışanı olmadığını, … A.Ş.’nin çalışanı olduğunu, kusur oranı hesaplanırken, bilirkişiler tarafından bu kişilerin müvekkil şirketin elemanı gibi telakki edildiğini, bu sebeple bilirkişi heyetinden ek rapor alınması talebinde bulunulduğunu, yerel mahkemenin bu taleplerini değerlendirmediğini, davacı sigorta şirketinin müvekkili şirketi temerrüde düşürmediğini, bu sebeple ancak dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiğini belirterek kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, İnşaat Poliçesi gereği sigortalıya ödenen hasar bedelinin hasar sorumlusundan rücuen tahsili istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, davacı sigorta şirketi ile dava dışı sigortalı şirket arasında 28/09/2015 başlangıç tarihli, 30/04/2016 bitiş tarihli … poliçe numaralı inşaat sigorta poliçesi düzenlendiği, davacı sigorta şirketine işyeri sigorta poliçesi ile sigortalı işyerine 06/10/2015 tarihinde araç ile girilerek sigortalıya ait depodan yangın sprinklerinin çalındığı, davacı sigorta şirketinin ekspertiz incelemesi sonucu sigortalı … Sağlık AŞ’ye 23/11/2015 tarihinde 73.162,00-TL hasar tazminatı ödediği, davacının zarardan davalı güvenlik şirketinin sorumlu olduğu iddiasıyla, sigortalıya ödenen tazminatın rücuen tahsili için işbu davayı açtığı anlaşılmaktadır.Mahkemece, davalının kusurlu eyleminin hırsızlık olayına sebebiyet verdiğinden zarar ile kusur arasında illiyet bağının bulunduğunu, ancak olayın gerçekleşmesinde dava dışı sigortalının da kusurunun bulunduğu gerekçesiyle tarafların kusuru oranında tazminat belirlenerek davanın kısmen kabulü ile 51.213,40 TL tazminatın ödeme tarihi olan 23/11/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiş, davalı güvenlik şirketi vekili hükmü istinaf etmiştir.Taraflar arasında; sigorta poliçesi, hırsızlık olayı, hizmet sözleşmesi, hırsızlık olayının yaşandığı ve çalınan emtialar ile emtiaların bedeli hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, davalı güvenlik şirketi yönünden belirlenen kusur oranının isabetli olup olmadığı, dava dışı sigortalının olayda kusurunun olup olmadığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunun usul ve yasaya uygun olup olmadığı noktasında toplanmıştır. Dava dışı sigortalı ile davalı güvenlik şirketi arasında düzenlenen sözleşmenin işin tarifi başlıklı 5. Maddesinin b) bendinde; güvenliği sağlamak amacıyla, giriş kapılarında ve tesisin bahçesinde gözetim, denetim, giriş çıkış kontrol ve genel güvenliği sağlamak,…g) bendinde; kötü niyetlilerin huzura, mala, cana, olabilecek tecavüzlerini yasaların ve görevin ifası için tahsis edilen personel sayısı ve ekipmanın imkanları dahilinde caydırmak ve güvenlik tedbirlerini almak…, i) bendinde; görev bölgesinde ve çevresinde düzenli kontrol ve devriye hizmeti yapmak…, k) bendinde; ziyaret ve iş takibi için gelenlerin, talimatlar doğrultusunda yönlendirmek, gerekli görüldüğü takdirde takibe almak…, q) bendinde; bölgede içeriden ve dışarıdan kaynaklanabilecek her türlü hırsızlık, kapkaç, saldırı ve sabotaja karşı azami tedbir almak, şüpheli durumlara ve olaylara anında müdahale ederek şantiye yönetimine ve genel kolluğa bildirmek…şeklinde düzenlemiştir. Yine dava dışı sigortalı ile davalı güvenlik şirketi arasında düzenlenen sözleşmenin 5. Maddesinde, sözleşme süresi içinde gerçekleşen her türlü hizmet kusurundan kaynaklı zararların yüklenici tarafından karşılanacağı belirlenmiştir. Davaya konu hırsızlık olayı, sigortalı işyerine giren araç ile sigortalıya ait depodan bir kısım emtiaların çalınması şeklinde gerçekleşmiştir. Sigortalı işyerine yetkisiz kişilerin girmesini engellemek ve gelen müşteri ve ziyaretçi araçlarının kontrol etmek, davalı güvenlik şirketinin sorumluluğundadır. Yaşanan hırsızlık olayının davalı güvenlik şirketinin bu edimini gereği gibi ifa etmemesinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. 13/12/2017 tarihli bilirkişi raporunda, şantiyenin fiziki olarak yetersiz olan giriş -çıkış kapılarında tek görevlinin yetersiz kaldığı ve tam olarak kontrol edilemediği bu şekilde hırsızlık amacıyla şantiyeye girişe ve iş yerinden hırsızlık olayına engel olunamadığı anlaşıldığından hırsızlık olayında, %70 (yüzde yetmiş) oranında kusurlu olduğu, dava dışı sigortalı … Sağlık A.Ş’nin ise; depo kapısının saç bir kapı olması ve kapıda asma kilit ve kilit aksamının olmaması, güvenlik kamera görüntüleri uyarınca şantiyenin dışarı açılan kapısında bariyerin olmaması ve bu nedenle araçların hiç durmadan şantiyeden çıkabilmekte olması ve nitekim kamera görüntülerinden elde edilen fotoğraflardan ve kamera görüntülerinden de hırsızlık yapan aracın da bu şekilde çıkıp gitmiş olması nedeniyle meydana gelen hırsızlık olayında dava dışı sigortalının da % 30 (yüzde otuz) oranında kusurlu olduğu tespit edilmiştir. Aynı heyet raporunda; Zayi olan mallar ile ilgili olarak ekspertiz raporunda hesaplanan hasar maliyetinin piyasa rayiçlerine uygun olduğu, kusur nisabına göre davalı tarafın meydana gelen zararın 51.213,4 TL’lik kısmından sorumlu olduğu tespit edilmiştir. Davalı istinaf dilekçesinde, bilirkişiler tarafından dava dışı sigortalının çalışanları olan depo sorumlusu kişilerin müvekkili şirketin elemanı gibi değerlendirilerek kusur oranının belirlendiğini, bu sebeple bilirkişi heyetinden ek rapor alınmasını talep ettiklerini, yerel Mahkemenin bu taleplerini değerlendirilmediğini, belirtilen bu hususun bilirkişiler tarafından değerlendirildiğinde, müvekkili şirkete izafe edilecek kusur oranının azalacağını, yine hırsızların baret ve işçi yeleği giymiş vaziyette A kapısından girmiş olmaları ve içeriden durdurulduklarında kalıpçı olduklarını söylemeleri, inşaat işçisi oldukları hususunda çok inandırıcı bir şekilde hareket etmeleri ve çıkarken B kapısından çıkmaları dikkate alındığında hırsızlık olayında müvekkili şirketin kusurunun olmadığını veya çok az bir kusurunun olabileceğini ileri sürmüş ise de; davalı güvenlik şirketi ile dava dışı sigortalı arasında gerçekleştirilen güvenlik sözleşmesi kapsamında, dava dışı sigortalının işyerinin güvenliğini sağlamakla yükümlü olan davalı şirketin edimlerini tam olarak yerine getirmediği, hırsızlık amacıyla şantiyeye girişe ve iş yerinden hırsızlık olayına engel olamadığı, bu nedenle kusur konusunda alınan bilirkişi raporunun olayın oluş şekline ve dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılmış, davalının bu yöndeki istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.Sigorta poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan rücu alacaklısı davacı sigorta şirketinin, üçüncü kişi konumunda olan sigortalısına ödeme yaptığı tarih itibariyle, rücu borçlusu olan davalının temerrüde düştüğü, ayrıca temerrüde düşürülmüş olmasına gerek olmadığından, faiz başlangıç tarihinin ödeme tarihi olarak kabul edilmesi gerekir. Bu nedenle davalı vekilinin dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiği yönündeki istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenler ile, TTK 1472. maddesi kapsamında, davacı sigorta şirketinin sigortalı şirkete ödemiş olduğu hasar bedelini davalının kusur oranına tekabül eden kısmını talepte haklı olduğu ve bu nedenle ilk derece mahkemesi kararında hukuka aykırılık görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM; Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere, 1-Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/381 Esas, 2018/155 Karar sayılı ve 26/02/2018 tarihli kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-/b/1. bendi gereğince esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 269,85 TL harcın davalı tarafından peşin olarak yatırılan 875,00 TL harçtan mahsubu ile bakiye 605,15 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya İADESİNE, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1b-1 bendi ile aynı kanunun 362/1a Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.12/10/2023