Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/503 E. 2023/1080 K. 19.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/503 Esas
KARAR NO: 2023/1080
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/12/2018
NUMARASI: 2017/339 Esas, 2018/1363 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 19/10/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı borçlu arasında 03.09.2014 tarihli Kart Satış Sözleşmesi imzalandığını, müvekkili şirket tarafından üye kuruluşlar vasıtası ile müşteri şirket personelinin elektronik ödeme kartı (Ticket Restaurant Kart) ile yemek yeme olanağı sağladığı sistemin, hizmet ve bu hizmetin bedelinin ödenmesine ilişkin şartların Kart Satış Sözleşmesi’nin konusunu oluşturduğunu, işbu davanın konusunu oluşturan alacağın, belirtilen sözleşmeden doğan alacaklara ilişkin kesilmiş faturalardan kaynaklandığını, müvekkili şirketin tüm sözlü ve yazılı uyarılarına rağmen borcun ödenmemesi sonucunda alacağın tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı borçlu borca ve İcra Müdürlüğünün yetkisine itiraz ettiğini belirterek, HMK 10. maddesine göre takibin yetkili icra dairesinden yapıldığını, davalının itirazların reddedilerek davalı/borçlu aleyhine, takip konusu alacağın % 20′ sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin merkez adresi “… Cad. … Sok. No:… içerenköy – Ataşehir / İstanbul olduğunu, işbu davaya konu icra takibinin yetkisiz icra müdürlüğünde açıldığını, davacı yanca da faturaların tebliğine dair hiçbir delil sunulmadığını, dava dilekçesinde ifade edildiği şekilde ortada taraflar arasında bir sözleşmenin de olmadığını, karşılıklı mutabakat bulunmaksızın ve müvekkili şirketin temerrüde düşürülmeksizin likit ve muaccel olmayan bir alacak iddiasıyla üstelik faiz işletilerek başlatılan icra takibine itirazlarının haklı olduğunu, öncelikle yetkisizlik kararı verilerek davanın usul yönünden reddine, neticede esas yönünden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; taraflar arasında 03.09.2014-03.09.2015 tarihler aralığında geçerli olan Kart Sözleşmesi hazırlanarak imza altına alındığı ve süresi dolan sözleşme için yeni bir sözleşme akdedilmediğini, sözleşmenin süresinin kendiliğinden uzadığı, taraflar arasında sözleşme gereği, davacı tarafın, yemek hizmeti sağlama kredi elektronik ödeme kartına her ay değişen tutarlarda yükleme yapıp davalı tarafa faturalandırdığı, davalı şirket yetkilisi şifresi ile sisteme girişi yapılan ve onaylanan siparişlerin ardından takibe konu satış faturaları düzenlendiği, davacı tarafından verilen hizmet ardından düzenlenen satış faturalarının e-fatura olduğu ve sistem üzerinden davalı tarafa elektronik ortamda iletildiği, bu sistemde düzenlenen faturanın temel fatura olması nedeniyle iade faturası düzenlenerek, ya da KEP kanalı ile itirazda bulunulabileceği, ancak yasal sürede ya da sonrasında davalı tarafça bu yönde bir işlem yapılmadığı, bu itibarla faturaya konu hizmetin davacı tarafça yerine getirilmiş olduğu, davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 31.210,32-TL fatura alacağı bulunduğu, faturalarda en son ödeme tarihi belirtilmiş olup, sözleşme uyarınca aylık % 3 oranında gecikme faizi hesaplandığında takip tarihi itibariyle 997,67-TL vade farkı alacağı hesaplandığı, borcun davalı tarafça ödendiği ispat edilemediği gerekçesi ile davalının takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına ve davalı aleyhine % 20 icra inkar tazminatına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Karar yasal süresinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; yetki itirazlarını tekrar ettiklerini, davaya konu icra takibinin yetkisiz icra müdürlüğünde açıldığını, yetkili ve görevli mahkeme İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, işbu davanın yetkisizlik nedeniyle usul yönünden reddine karar verilmesini talep ettiklerini, davacı yanca üzerinde mutabakata varılan bir borç/alacak bakiyesi belirlenmemiş iken, bir takım faturalar keserek doğrudan icra takibi başlatıldığını, icra takibine itirazlarının haklı olduğunu, cari hesaba ve takibe konu faturanın müvekkili şirkete usulüne uygun şekilde tebliğ edilmediğini, bahse konu faturaların müvekkili şirkete usulüne uygun şekilde tebliğ edilmediğinden faturalara karşı itiraz ve diğer hiçbir yasal hak kullanılamadığını, davacı yanca da faturanın usulüne uygun şekilde tebliğ edildiğine dair hukuka uygun bir delil sunulmadığını, fatura ve cari hesap üzerinde mutabık kalınmadığını, müvekkili şirketçe hiçbir borcun kabul edilmediğini, davacı ile müvekkili şirket arasında cari hesap oluşmadığını, kapatılmadığını ve müvekkili şirketin temerrüte düşürülmediğini, davacının iddialarının soyut ve mesnetsiz olduğunu, iddia konusu alacağın taraflar arasındaki hangi ilişkiden ne şekilde kaynaklandığını ispata muhtaç olduğunu, müvekkil şirketin temerrüte düşürülmediğini, davacının icra inkar tazminatı talebinin de yerinde olmadığını, reddine karar verilmesi gerekirken kabul edilmesinin yerinde olmadığını belirterek kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf başvurusuna cevap dilekçesinde; HMK Mad. 17 gereğince taraflar arasında yapılan yetki sözleşmesi ile İstanbul Mahkemeleri ve Müdürlüklerinin yetkili kılındığını, davalı borçlunun yetki itirazının yerinde olmadığını, davalının istinaf dilekçesinde yapmış olduğu itirazların hukuki süreci uzatmaya yönelik ve hukuki dayanaktan yoksun olduğundan dikkate alınmaması gerektiğini, davalı vekilinin cevap ve istinaf dilekçesindeki iddialarının tamamının mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenmiş olan ek rapor ve kök raporda çürütüldüğünü, alacaklarının faturaya dayanan bir alacak olması ve düzenlenen faturaya yasal süresinde itiraz edilmemiş olması itibariyle alacağın likit olduğunu, itirazın haksızlığına karar verilmesi halinde icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini belirterek davalının istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava, Kart Satış Sözleşmesi kapsamında düzenlenen fatura alacağının tahsili için yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul …İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasının incelenmesinden davacı tarafça fatura alacağına dayalı 31.210,32-TL asıl alacak, 997,67-TL vade farkı olmak üzere toplam 32.207,99-TL tutarında davalı aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığı, takibe davalı tarafından süresi içinde itiraz edildiği ve davacı tarafça yasanın öngördüğü 1 yıllık süre içerisinde davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, davanın kabulüne, itirazın iptaline ve davalı aleyhine % 20 icra inkar tazminatına karar verilmiş davalı vekili hükmü istinaf etmiştir. İstinaf konusu edilen uyuşmazlık; davacı şirketin, düzenlediği faturaya konu hizmeti verip vermediği ve hizmet verilmişse alacağın miktarı ve davalının yetki itirazının yerinde olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır. İtirazın iptali davalarında, yetkili icra dairesinde takip yapılması dava şartlarındandır. Mahkeme dava şartlarını yargılamanın her aşamasında re’sen gözetmeli ve ön sorunlar gibi incelemelidir. Diğer taraftan HMK’nın 17. maddesi hükmüne göre tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri konular ile kesin yetki hâllerinin söz konusu olmaması kaydıyla ve yalnızca tacirler veya kamu tüzel kişileri yetki sözleşmesi yapabilir. Taraflar arasında imzalanan 03/09/2014 tarihli sözleşmenin 7.maddesinde, bu sözleşmenin uygulanmasında çıkabilecek her türlü anlaşmazlıklarda İstanbul Ticaret Mahkemeleri ve İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğu düzenlenmiştir. Bu durumda davacı, sözleşme ile belirlenen icra dairesinde takip başlattığından , davalının İcra Müdürlüğü ve Mahkemenin yetkisine itirazı yerinde değildir. Bu nedenle HMK 17. Maddesi gereğince mahkemenin davalı vekilinin yetki itirazının reddine ilişkin kararında hukuka aykırılık bulunmamış, davalı vekilinin buna yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. İlk derece mahkemesinde alınan bilirkişi raporunda, davacının defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davacı tarafından verilen hizmet ardından düzenlenen satış faturalarının e-fatura olduğu ve sistem üzerinden davalı tarafa elektronik ortamda iletildiğini, bu sistemde düzenlenen faturanın temel fatura olması nedeniyle iade faturası düzenlenerek, ya da KEP kanalı ile itirazda bulunulabileceğini, ancak yasal sürede ya da sonrasında davalı tarafça bu yönde bir işlem yapılmadığını, davacı şirket yasal defter ve kayıtlarına göre davalıdan alacaklı olduğunu belirtilmiştir. Bilirkişiden alınan ek raporda özetle; temel fatura senaryosu ile gelen bir faturada, karşımıza çıkan ekranda onay ve red butonu bulunmadığını, diğer bir anlatımla gelen bir fatura temel fatura senaryosu çerçevesinde gönderilmiş ise bu faturayı ekranda gördüğü zaman red etme olanağı bulunmadığından, faturayı ya harici yollardan ( noter kanalı ile ) itiraz etmek ya da aynı tutarlı iade faturası düzenleyerek iade etme dışında bir seçenek bulunmadığını, bu sebeple faturaların davalıya Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından Gib e-portal üzerinden gönderildiği, davalının ifade ettiği gibi posta ya da kargo ile iletilmesi söz konusu olmadığını ayrıca satış faturaları üzerinde, her faturanın son ödeme tarihi belirtildiği, bu tarihler faturaların muaccel hale geldiği tarihler olduğu, muaccel hale gelen tarihten takip tarihine kadarki yapılan hesaplamada 997,67-TL vade farkı oluştuğu bildirilmiştir. Taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 7. maddesinde, sözleşmenin uygulanmasından çıkabilecek her türlü anlaşmazlıklarda davacı şirketin defter ticari defter ve kayıtlarının HMK 193 maddesi uyarınca geçerli, bağlayıcı ve kesin delil sayılacağı belirtilmiştir. Buna göre tarafların imzalayarak kabul ettikleri sözleşmede, davacının ticari defter ve kayıtları, anlaşmazlık halinde kesin delil olarak kabul edilmiştir. İlk derece mahkemesi, 28/03/2018 tarihli ön inceleme duruşmasında davalı tarafa HMK 219 maddesi gereğince defterlerini ibraz etmesi, aksi halde HMK 220/3 maddesi gereğince defterlerini ibrazdan kaçınmış sayılacağı husununu ihtar edilmiş, ancak davalı taraf defterlerini yasal sürede ibraz etmemiştir. Taraflar arasındaki yazılı sözleşmenin 4. 4 Maddesinde gecikme halinde %3 oranında vade farkı ödeneceği düzenlenmiştir. Yapılan bilirkişi incelemesinde takip konusu 31.210,32.-TL bedelli faturanın davacının ticari defter ve kayıtlarına işlendiği ve 997,67-TL vade farkı oluştuğu belirlenmiştir. Davalı taraf ticari defterlerini sunmamış olup, sözleşmede davacının ticari defter ve kayıtlarını da kesin delil olarak kabul ettiğine göre, davacının fatura konusu alacağının varlığını ve miktarını ispatladığı, buna karşı davalının borçlu olmadığına veya borcu ödediğine dair dava değeri de gözetilerek HMK 200/1 maddesi gereğince aynı kuvvet ve mahiyette herhangi bir belge ve delil de sunmadığı anlaşılmıştır. Belirtilen nedenlerle, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, hükme esas alınan bilirkişi raporunun ve diğer delillerin dosya kapsamına uygun olması, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b.1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/339 Esas, 2018/1363 Karar sayılı ve 19/12/2018 tarihli karar usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1b-1 bendi gereğince esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 269,85 TL harcın davalı tarafından peşin olarak yatırılan 550,03 TL harçtan mahsubu ile bakiye 280,18 TL’nin hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya İADESİNE, 3-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1-b-1 bendi ile aynı kanunun 362/1a Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.19/10/2023