Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/477 E. 2023/1183 K. 02.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/477 Esas
KARAR NO: 2023/1183
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/06/2019
NUMARASI: 2017/130 Esas, 2019/692 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 02/11/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; …’e ait işyerinin müvekkili şirket nezdinde … numaralı “İşyerim Paket Sigorta Poliçesi” ile sigortalı olduğunu, davalı … San ve Tic. Ltd. Şirketi’nin ruhsat sahibi olduğu … (çekici) – … (dorse) plakalı aracın … hakimiyetinde iken sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi ile yoldan çıkarak … ve … plaka sayılı araçlara çarpması ve bu araçları da sürüklemesi sonucunda sigortalı işyerine çarparak hasar meydana geldiğini, fatura ve yapılan tespitler gereğince sigortalı işyerinde 200.388,09- TL’lik zarar oluştuğunun tespit edildiğini, oluşan zararın müvekkili şirket tarafından tazmin edildiğini, bu nedenle müvekkilinin TTK’nın ilgili hükümleri, ibraname gereğince halefiyet ve temlik esasına göre davalıya rücu hakkının doğduğunu, davalı şirkete müracaatta bulunulduğunu, ancak sonuç alınamadığından davalı şirket ile araç sürücüsü … haklarında Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalı şirket tarafından 07/03/2016 tarihinde borca itiraz edildiğinden, müvekkilinin davalıdan olan 200.388,09-TL alacağına ilişkin yapılan itirazın iptaline, takibin yasal faizi ile birlikte devamına, % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davanın zamanaşımı ve hak düşürücü süre yönünden reddini talep ettiklerini, kazaya karışan aracın davacı sigorta şirketine … poliçe numaralı Karayolları Trafik Kanunu Zorunlu Mali Sorumluluk Poliçesi ile sigortalı olduğundan talep edilen hasar tazminatının davacının ödemekle yükümlü olduğu tazminattan takas/mahsubu taleplerinin bulunduğunu, talep edilen hasar tazminatı miktarının fahiş olduğunu, emtianın niteliği, markası, özelliği belirtilmeden birim fiyatları son derece yüksek fiyattan hesaplanmak suretiyle dava dışı sigortalıya ait emtiada meydana gelen hasarın belirlendiğini, bu nedenle ekspertiz raporunu ve rapordaki zayi olan emtianın fiziki sayımı yapılmadığı, tahmin yürütülerek bedel ödendiği açıklamasını kabul etmediklerini, dava dışı sigortalı işyerine ait poliçede bina teminatı olmadığı halde hasar dökümünde esasında bina niteliğinde olan duvar, çatı, elektrik tesisatı yıkım döküm moloz atımı iç bölme iskelet ve duvar örülmesi alçı sıva, boya vs. gibi imalatların dekorasyon kalemleri olarak gösterilerek bina teminatı kapsamında gösterilerek sigortalıya ödenmesinin rücu talebine esas olamayacağını, söz konusu binanın kaçak ve imara aykırı olduğunu, Eyüp Belediye Başkanlığından binanın imar işlem dosyasının celbini talep ettiklerini, davacının likit olmayan yargılamayı gerektiren icra inkar tazminatı talebinin de haklı ve hukuki hiçbir dayanağının bulunmadığını belirterek davanın öncelikle zamanaşımı ve hak düşürücü süre yönünden, aksi takdirde davanın esastan reddine, davacı şirkete sigortalı olan kazaya karışan araç nedeni ile ödenmesi gereken tazminat tutarı kadar takas/mahsup taleplerinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; poliçe içeriği incelendiğinde taşıt çarpması klozunun sigortalı veya personelince verilen zarara ilişkin olduğu, kara taşıtı çarpmasına ilişkin ek teminatlar başlığı altında kloz düzenlendiği, bu haliyle 5.000,00 TL limitli kabul edilemeyeceği, ayrıca enkaz kaldırma klozunun da poliçede yer aldığı, hesaplanan enkaz kaldırma bedelinin de hesaplanan bedele eklenmesi gerektiği, enkaz kaldırma bedeli olarak 8.000,00 TL ve hasar bedeli olarak 134.786,55 TL hesaplandığı, toplam bedelin 142.782,55 TL olduğu, 30/04/2015 ödeme tarihi ile, 11/02/2016 takip tarihi aralığında işleyen faizin de bilirkişi raporu doğrultusunda hesaplandığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında davalının yapmış olduğu itirazın 154.573,66 TL üzerinden iptaline karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Karar yasal süresinde davacı ve davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak; davalının itirazlarına müteakip ibraz edilen ek raporda tespit edilen bedellerin somut olayda meydana gelen zarardan daha düşük olduğunu, bu sebeple istinaf mahkemesince kök rapordaki hesaplamanın dikkate alınmasını talep ettiklerini, kaza sonrası uzman eksperler tarafından yapılan ayrıntılı incelemede de ifade edildiği gibi, işyerinde mevcudiyeti görülen demirbaşlar ve sigortalının demirbaş talep dökümü dikkate alındığına sigorta bedelinin sigorta değerine uygun olduğu, zararın son derece geniş çaplı olduğu, bilirkişi heyeti kök raporunda müvekkil tarafından tazmin edilmiş olan ve talep edilen miktarın -hasarlı malların fiyatlarının- piyasa rayiç değerine uygun olduğu piyasa araştırmaları ile tespit edildiğini, sigortacılık Kanunu’nun 22. Maddesinin 17. fıkrasında; aynı maddenin 13. fıkrası uyarınca tarafsız olmak zorunda olan eksperlerin düzenlediği raporun “delil” niteliğinde olduğunun belirtildiği, müvekkilinin TTK 1472 Kapsamında hem kanuni hem de dosyada mübrez “ibraname mutabakatname ve tazminat makbuzu”na dayalı, TBK 183 Kapsamında akdi olarak davalıya rücu hakkı bulunduğunu, müvekkilin ödeme tarihi itibariyle (30.04.2015) faiz talep hakkı olduğunun uzman bilirkişilerce tespit edildiğini ilk derece mahkemesinin faize ilişkin kararının bozulması gerektiğini, bilirkişi heyetinin kök rapordaki davalının %100 Kusurlu olduğu ve müvekkilin dava dışı sigortalısına ödediği bedelin tümünün kadri maruf olduğuna ilişkin tespitleri doğrultusunda ilk derece mahkemesinin kararının bozularak davamızın tam kabulüne karar verilmesini, tazmin edilen 183.255,00 TL’nin ödeme tarihi olan 30.04.2015 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ettiklerini, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının bozularak davalarının tam kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; davacı şirketin poliçe kapsamında olmayan bir hasarı tazmin ettiğini, TBK gereğince ortada geçerli bir temlikten bahis edilebilmesi için temlik eden ve temlik alanın temliknamede imzasının bulunması gerektiğini sunulan ” İbraname Mutabakatname ve Tazminat Makbuzu” alacak temliki olmadığını, davacı yanca müvekkili davalı şirketten talep edilen hasar tazminatının son derece fahiş olduğunu, hasar gördüğü iddia edilen malların varlığının ve miktarı davacının halefi olduğu sigortalının ticari defter kayıtlarının bilirkişi marifeti ile incelenmesi sonucu ortaya çıkacağı, sigortalıya ödenen hasar kalemlerinde yer alan malın hiçbir açıklayıcı özelliği,ölçüsü, niteliği belirtilmeden hasar gördüğü iddia edilen mallar görülmeden tahmini olarak yapılan hesaplama ve ödemenin müvekkili şirketten talep edilemeyeceği, Ekspertiz raporunda yer alan hasar kalemlerinde davacı yanca iddia edilen birim fiyatlarının son derece yüksek rakamlara tekabül ettiği itirazları üzerine mahkemece bilirkişi incelemesine karar verilmiş ise de ilk derece mahkemesince itirazları karşılamayan ek bilirkişi raporunun esas alınarak hüküm tesis edildiğini, Yangın Sigortası genel Şartları’nda poliçeye Kara Taşıtları çarpmasının ek teminat olarak dahil edilmesi gerektiği, davacı şirket ile dava dışı sigortalı arasında düzenlenen Poliçenin Ön yüzünde taşıt çarpması için 5.000,00-TL bedelli sınırlı bir ek teminat sağlandığı, bu halde davalı müvekkilinin sorumluluğunun azami 5.000,00-TL olduğunu, söz konusu ödemeyi temlik hükümlerine göre değerlendirilecek ise o zaman sigortalının ticari defterlerinin ibrazı zorunluluk olduğunu buna yönelik itirazımız ilk derece mahkemesince nazara alınmadığını, sigortalıya da ait olmayan bina malikine ait olan duvar,çatı elektrik tesisatı yıkım döküm moloz atımı iç bölme iskelet ve duvar örülmesi alçı sıva boya vs gibi imalatlar celp edilen imar işlem dosyasında da görüleceği üzere kaçak yapıya ait taşınmaz malikinin mülkiyetindeki kalemlerin sigortalıya ödendiği gerekçesi ile temlik hükümlerine göre müvekkilinden tahsiline karar verildiğini belirterek, İstinaf itirazlarının kabulü ile Bakırköy 1 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/130 Esas 2019/692 Karar sayılı kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, davacının işyerim paket sigorta poliçesi kapsamında, dava dışı sigortalısına ödenen tazminatın TBK 183 maddesi ve TTK 1472 maddeleri kapsamında rücuen tazmini istemine ilişkindir. Davaya konu olayda, dava dışı sigortalı …’e ait işyerinin davacı şirket nezdinde … numaralı “İşyerim Paket Sigorta Poliçesi” ile sigortalı olduğu, davalı … San ve Tic. Ltd. Şirketi’nin ruhsat sahibi olduğu … (çekici) – …(dorse) plakalı aracın … hakimiyetinde iken sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi ile yoldan çıkarak … ve … plaka sayılı araçlara çarpması ve bu araçları da sürüklemesi sonucunda sigortalı işyerine çarparak hasar meydana geldiği, davacı sigorta şirketinin dava dışı sigortalısını ekspertiz raporu kapsamında tespit edilen hasar bedelini ödediği ve TTK’nın ilgili hükümleri ve ibraname gereğince halefiyet ve temlik esasına göre davalıya rücu hakkının doğduğundan bahisle eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası incelenmesinde; davacı-alacaklı tarafından davalı-borçlu ve dava dışı … aleyhine12/02/2016 tarihinde 183.255,00- TL asıl alacak, 17.133,09- TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 200.388,09- TL alacağın tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı-borçluya 04/03/2016 tarihinde tebliğ edildiği, davalının vekili aracılığı ile 07/03/2016 tarihinde borcun tamamına, faiz ve fer’ilerine itiraz ettiği, itirazın yasal 7 günlük sürede yapıldığı, diğer borçluya ise ödeme emrinin tebliğ edilemediği, işbu itirazın iptali davasının da bir yıllık süre içerisinde açıldığı görülmüştür. İstinafa konu uyuşmazlık, davacının TBK 183. Maddesinde düzenlenen alacağın temliki hükümlerine göre davalıdan talep hakkının bulunup bulunmadığı, dosyaya sunulan “İbraname Mutabakatname ve Tazminat Makbuzu”başlıklı belgenin alacağın temliki niteliğinde olup olmadığı, hasar gördüğü iddia edilen malların varlığının ve miktarı ile gerçek zararın ve faiz başlangıç tarihinin ne olduğu, ödemenin teminat kapsamında olup olmadığı, taşınmaz malikinin mülkiyetindeki kalemlerin sigortalıya ödendiği gerekçesi ile temlik hükümlerine göre davalıdan tahsiline karar verilip verilmeyeceği noktasında olduğu anlaşılmıştır. TTK’nın 1472 maddesi uyarınca, sigortacının sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçeceği, sigortalının gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hakkın tazmin ettiği bedel kadar sigortacıya geçeceği belirtilmiştir. Diğer taraftan TBK m.183 gereğince, alacağın devri “Kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklı, borçlunun rızasını aramaksızın alacağını üçüncü bir kişiye devredebilir. Borçlu, devir yasağı içermeyen yazılı bir borç tanımasına güvenerek alacağı devralmış olan üçüncü kişiye karşı, alacağın devredilemeyeceğinin kararlaştırılmış bulunduğu savunmasını ileri süremez.”şeklinde düzenlenmiştir. Sigorta şirketi ancak sigorta poliçesi hükümleri çerçevesinde ödeme yapmakla yükümlü olduğu tazminatı ödedikten sonra bunu TTK’nın 1472. maddesi gereğince rizikonun gerçekleşmesine neden olan kimseye rücu edebilir. Bunun dışında poliçede teminat dışında kalan hallerde yapılan ödemelerden dolayı sigortacının rücu davası açması mümkün değildir. Bu durumda, sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin poliçe teminatı kapsamında yapılan bir ödeme mi, yoksa bir lütuf ödemesi mi (ex gratia) olduğunun belirlenmesi, yapılan ödemenin poliçe teminatı kapsamında bir ödeme olduğunun anlaşılması halinde davacının dava açma hakkının varlığının kabulü, lütuf ödemesi olduğunun anlaşılması halinde, varsa ibraname getirtilip devir ve temlik beyanının varlığı da araştırılarak sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekir. (Yargıtay 11. HD’nin 2013/3292 Esas, 2013/19572 Karar sayılı kararı). Somut olayda 29.04.2015 tarihli “İbraname, Mutabakatname ve Tazminat Makbuzu” başlıklı belgeye göre sigortalı haklarını usulüne uygun olarak davacı sigorta şirketine temlik etmiştir. Buna göre davacının temlik alan sıfatıyla da dava açabileceği anlaşılmıştır. İbraname içeriğinde davacının ödediği miktar kadar talep ve dava haklarının temlik edildiği,“İbraname, Mutabakatname ve Tazminat Makbuzu” başlıklı belgede TTK’nın 1472.maddesi gereğince temlik edildiğinin belirtilmesinin de temlikin geçerliliğini etkilemediği ve davacının 6098 sayılı TBK’nın 183. maddesi alacağın temliki hükümleri gereğince de alacaklının yerine geçerek dava hakkını elde ettiği anlaşılmıştır.(Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2017/2006 E- 2018/7657 K. 05/12/2018 tarihli kararı) Bu durumda, teminat harici ödeme yapıldığı kabul edilse dahi, alacağın temliki hükümlerine göre davalının kusuruyla neden olduğu zarardan haksız fiil hükümlerine göre sorumlu olduğu anlaşılmış davalının bu yöndeki istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Hasar miktarı yönünden hükme esas alınan 15/02/2019 tarihli ek bilirkişi heyeti raporunda, dosyadaki 04.07.2018 tarihli müzekkere cevabı ekindeki mizan, dosyadaki bilgi, belge, ceza dosyası CD içi fotoğraflar ve ekspertiz raporundaki hesaplamalar ve ilgili yerin balıkçı lokantası mutfak bölümü olduğu dikkate alındığında, dava dışı sigortalının poliçe kapsamındaki zarar miktarının (rücu miktarının) 14.800,00 TL emtia, 51.418,55 TL demirbaş, 70.550,00 TL dekorasyon bedeli olmak üzere toplam 136.768,55 TL olacağı, 2.000,00 TL sovtaj bedeli bulunduğu, bu bedelin tenzili sonrası kalan tutarın 134.768,55 TL olacağı, bu durumda 20.000,00 TL diğer bina zararının binaya ait bulunduğu ve (dava dışı kiracı değil) bina maliki tarafından (sigorta şirketinden) talebinin mümkün olacağı, bu bedelin 8.000,00 TL’lik kısmının ise aslında enkaz kaldırma niteliği taşıdığı, poliçe teminatlarındaki enkaz kaldırma klozu yer aldığının belirlendiği raporun bu hali ile denetime açık, kapsamlı ve hüküm kurmaya elverişli nitelikte olduğundan davalı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Yangın Sigortası Genel Şartlarında poliçeye Kara Taşıtları çarpmasının ek teminat olarak dahil edilmesi gerektiğinin belirtildiği, İşyerim Paket sigortası poliçesi içeriği birlikte değerlendirildiğinde her ne kadar taşıt çarpması klozunun 5.000,00 TL ile sınırlı olduğu belirtilmiş ise de, poliçe içeriği incelendiğinde bu klozun sigortalı veya personelince verilen zarara ilişkin olduğu, kara taşıtın çarpmasına ilişkin ek teminatlar başlığı altında kloz düzenlendiği, bu haliyle 5.000,00 TL limitli kabul edilemeyeceği anlaşılmakla davalının bu yöndeki istinaf itirazı da yerinde görülmemiştir. Her ne kadar bilirkişi raporunda hasar bedelinin toplam 136.768,55 TL olduğu, 2.000,00 TL sovtaj bedelinin tenzili sonrası kalan tutarın 134.768,55 TL olduğu ve 8.000,00-TL enkaz kaldırma bedeli de eklenmek suretiyle 142.768,55-TL olduğu belirlenmiş ise de, Mahkemece enkaz kaldırma bedeli olarak 8.000,00 TL ve hasar bedeli olarak 134.786,55 TL hesaplandığı belirtilerek, toplam bedelin 142.782,55 TL olduğu, mahkemece yeniden bilirkişi raporu alınmaksızın 30/04/2015 ödeme tarihi ile, 11/02/2016 takip tarihi aralığında işlemiş faizin hesaplandığı belirtilmiş ise de kararda hasar miktarının 142.768,55-TL yerine 142.782,55-TL olarak gösterildiği ve hesap edilen işlemiş faiz miktarının da gerekçeli kararda gösterilmeyerek toplam 154.573,66 TL üzerinden hüküm kurulması doğru olmamıştır. Bu nedenle, bilirkişi raporu ile hesap edilen 142.768,55-TL toplam hasar bedeline, davacının sigortalısına ödeme yaptığı tarih itibariyle, rücu borçlusu olan davalının temerrüde düştüğü ve faiz başlangıç tarihinin de ödeme tarihi olduğu dikkate alınarak, ödeme tarihi olan 30.04.2015 tarihinden takip tarihi olan 11.02.2016 tarihine kadar geçen 287 gün üzerinden yıllık % 9 yasal faiz işletilmesi suretiyle 10.103,32-TL işlemiş faiz hesap edilerek Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında davalının yapmış olduğu itirazın 142.768,55-TL asıl alacak ve 10.103,32-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 152.871,87-TL üzerinden iptaline karar verilmesi gerekmiştir. Diğer yandan, takip konusu alacak borçlu tarafından likit ve bilinen bir alacak olmadığından kabul edilen asıl alacak miktarı üzerinden İİK 67. maddesi gereğince davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmemiştir. Açıklanan sebeplerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun ise yukarıda belirtilen sebeple kabulü ile, yeniden yargılama yapılmasına gerek olmadığından, HMK’nun 353/1.b.2 bendi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan REDDİNE,2-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda belirtilen nedenler ile KABULÜ ile, Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/130 Esas, 2019/692 Karar sayılı ve 17/06/2019 tarihli kararının HMK 353/1b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3-Davanın kısmen KABULÜNE, Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında davalının yapmış olduğu itirazın 142.768,55-TL asıl alacak ve 10.103,32-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 152.871,87-TL üzerinden iptaline, takibin asıl alacağı takip tarihinden itibaren alacaklının talebi aşılmamak koşuluyla yasal faiz uygulanmak suretiyle devamına, fazlaya ilişkin işlemin iptaline, 4-İİK nın 67. maddesi uyarınca şartları oluşmadığından davacının icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE, 5-Alınması gerekli 10.442,68 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 2.420,19 TL harcın mahsubuyla bakiye 8.022,49 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 6-Davacı tarafından yapılan 31,40 TL başvurma harcı, 2.420,19 TL peşin harç olmak üzere toplam 2.451,59 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,7-Davacı tarafça posta / tebligat / bilirkişi gideri olarak yapılan 3.080,20 TL yargılama giderinden kabul ve red oranı üzerinden takdiren 2.349,82 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,8-Davalı tarafça yapılan toplam 100,00 TL yargılama giderinin 23,71 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalanın davalı üzerinde BIRAKILMASINA, 9-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince taktir olunan 24.459,50 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, 10-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince taktir olunan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
İSTİNAF Giderleri Yönünden;1-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcının davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 225,45 TL harcın davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulanan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 269,85 TL harcın davalı tarafından peşin olarak yatırılan 2.639,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.369,55 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya İADESİNE, 3-Davalı tarafından karşılanan 121,30 TL istinaf başvuru harcı, 269,85 TL istinaf karar harcı olmak üzere toplam 391,15 TL ‘nin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, 4-Karar kesinleştiğinde HMK’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının taraflara İADESİNE, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/2 bendi ile aynı yasanın 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.