Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/466 E. 2023/958 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/466 Esas
KARAR NO: 2023/958
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 21/05/2019
NUMARASI: 2018/548 Esas, 2019/442 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ
KARAR TARİHİ: 05/10/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı ile müvekkili arasında hizmet sözleşmesi imzalandığını, davalının Bandırma’da bulunan … Projesi ile ilgili olarak müvekkilinin sunduğu fiyat teklifinin davalı tarafından kabul edilmesi üzerine sözleşmenin akdedildiğini, şantiye alanında yapılan çalışmalar neticesinde Boru, Kablo, İzolasyon vb. malzeme sağlanmasının yanında … Montajı, Süpervizör Hizmeti, Elekrikçi ve Yardımcı şahıs sağlanıp hizmet verildiğini, bu hizmetlerin müvekkili tarafından gerçekleştirilmesi hususunda davalı ile gerekli teklif ve yazışmalar yapıldığını, yapılan iş neticesinde hizmet karşılığı fatura kesildiğini, ödeme yapılmaması üzerine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile başlatılan takibin davalının itirazı üzerine durduğunu belirterek icra takibine karşı yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı ile müvekkili arasında herhangi bir hizmet sözleşmesinin imzalanmadığını, davanın 1 yıllık hak düşürücü sürede açılmadığını, müvekkilinin, iddia edilen sözleşme çerçevesinde bir iş ve hizmetin yerine getirilmesi talebinin olmadığını, sözleşme ilişkisinin yazılı delille ispatının gerektiğini, kabul anlamına gelmemek üzere sözleşme ilişkisinin var olduğu kabul edilse bile sözleşme konusu edimlerin tam ve eksiksiz olarak yerine getirildiğinin ispat edilmesi ve ayrıca bu kapsamda yapılan işlerin de müvekkili tarafından kontrol edilerek hakediş imzalanmış olması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: İlk derece mahkemesince; yazılı olarak sözleşme yapıldığının kanıtlanamadığı, sözlü hizmet sözleşmesi kurulduğunun da miktar itibarıyla tanıkla kanıtlanamayacağı, sözleşme ilişkisini ispatlayan yazılı belge bulunmadığı gibi tanık dinlenmesini mümkün kılacak delil başlangıcı niteliğinde belge de bulunmadığı, davacının, ticari defterler ile de davasını ispatlayamadığı, ayrıca davacının, dava dilekçesinde açıkça yemin deliline de dayanmadığı, davacı vekilinin 13/05/2019 tarihli beyan dilekçesi ile sunduğu dava konusu fatura içeriğine ilişkin olduğu iddia edilen elektronik posta çıktılarının ise, iddianın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağına aykırı olması sebebiyle bu yöndeki iddiaların araştırılmasına gerek kalmadığından keşif icrası talebinin de kabul edilmediği gerekçeleri ile davanın reddine dair karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkilinin, dava konusu faturaya ilişkin …’nın Bandırma şantiyesindeki elektrik borularına döşenmek üzere ısıtıcı kablo montaj ve izolasyon işini yaptığını, yapılan kontrol ve testler ile işin tamamlandığını, bu hususa ilişkin olarak test raporları hazırlandığı gibi …’nın söz konusu şantiyesindeki yetkililer tarafından taşeron firma … Petrol’ün yetkililerinin de gözetiminde yapılan kontrollere ilişkin gerekli formlar düzenlenerek birlikte imza altına alındığını, bu hususta keşif icrası yapılmış olsa idi, davalı iddiasının aksine söz konusu hizmetin müvekkili tarafından verildiğinin kolaylıkla tespit edileceğini, keşif taleplerinin reddedilmesinin hiçbir somut, haklı ve yasal gerekçesi bulunmadığını, kaldı ki ibraz edilen mail çıktılarının da taraflar arasındaki ticari ilişkiyi açıkça kanıtladığını, işbu mailleri davanın genişletilmesi-değiştirilmesi yasağı kapsamında reddetmenin de açıkça haksız ve hukuka aykırı olduğunu, diğer yandan müvekkili tarafından verilen hizmet ile ilgili olarak tanık dinlenmesine de hukuken herhangi bir engel bulunmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, fatura alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine karşı yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacının, davalı hakkında İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 73.649,00 TL asıl alacak ve 1.265,15 TL faiz olmak üzere toplam 74.914,15 TL’nin tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlattığı, davalının takibe ve borca karşı itirazda bulunduğu, davacının ise İİK 67. maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde işbu itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır. Bilirkişi tarafından sunulan 11/02/2019 tarihli raporda; incelemeye sunulan taraf defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davacının, kendi defterlerine göre icra takibi tarihi itibariyle davalıdan 73.649,00 TL alacaklı olduğu, faturanın davalıya teslim ve tebliğine ilişkin bir belgenin bulunmadığı, faturanın davalıya ait ticari defterlerde kayıtlı olmadığı gibi BA formunda da beyan edilmediği bildirilmiştir. “…Somut olayda, davacı iş bedelinin ödenmediğinden bahisle faturaya müstenit icra takibi başlatmış ve itiraz üzerine de dava açmış olup, davalının akdi ilişkiyi inkar etmesi karşısında davacı yanca varlığı iddia ve ispat olunan herhangi bir yazılı sözleşme bulunmadığı gibi diğer kesin delillerle de akdî ilişki ispatlanamamıştır. Alacak miktarına göre akdî ilişkinin tanıkla ispatlanması mümkün olmadığı gibi davalının açık rızası ve davacı yanca delil başlangıcı niteliğinde belge de bulunmadığından tanık beyanlarına dayalı olarak akdî ilişkinin varlığı ispatlanamaz. Davacı iddiasını, müddeabihin miktarına göre 6100 sayılı HMK’nın 200. maddesi hükmü gereği senetle ya da yemin deliliyle ispat etmek zorundadır. Ancak davacı sözleşme ilişkisini yasal deliller ile kanıtlayamamıştır. Davacının sunduğu fatura tek başına delil olarak kabul edilemeyeceği gibi, teslim alan hanesinde de davalı imzası bulunmamaktadır…” (Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 2022/1049 Esas 2023/591 Karar sayılı ilamı). “…Somut olayda, davacı vekilinin, danışmanlık hizmeti kapsamında yapılan işe ilişkin e-mail yoluyla iletişim kurulduğunu, bilgilerin bu yolla bildirildiğini, hatta davalının, 24.12.2012 tarihli e-mailinde, danışmanlık hizmeti verilen projeden bahsedilerek, sözleşmede davacının ücretine ilişkin belirlenen oranın yüksek olduğu ve düşürülmesinin talep edildiğini belirttiği, mahkemece, davacı tarafın tanık dinletme talebinin ise reddedildiği anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece, davacı vekilince sunulan e-maillerin yazılı delil başlangıcı olduğu gözetilerek, davacı tarafın bildirdiği tanıkların dinlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, davacının iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir…” (Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2015/9123 Esas 2018/129 Karar sayılı ilamı). Somut olayda, davacı tarafından düzenlenen ve takibi konu edilen “… HAKEDİŞ BEDELİ” açıklamalı 73.649.00 TL bedelli faturanın taraflar arasındaki sözleşme ilişkisine binaen düzenlendiği iddia edilmiş olup davalı ise, sözleşme ilişkisini inkar ettiği gibi sözleşme olsa bile edimin tam ve eksiksiz olarak yapıldığının ispata muhtaç olduğunu savunmuştur. Mahkemece de doğru olarak kabul edildiği üzere miktar itibariyle sözleşme ilişkisinin varlığının ispatı tanıkla mümkün değildir. Davacı vekili bilirkişi raporundan sonra taraflar arasında olduğunu beyan ettiği e-mail yazışmalarını sunmuş olup davalı tarafından itiraza uğramamıştır. Mahkemece ise, iddianın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı kapsamında olduğu kabul edilerek e-mail yazışmalarına itibar edilmemiştir. Ancak davacı, dava dilekçesinin hem içeriğinde hem de deliller bölümünde davalı ile arasındaki yazışmalara delil olarak dayanmış olup e-mail yazışmaları sonradan gösterilen bir delil kapsamında değerlendirilemez. Öte yandan Mahkemece, mevcut delillerin sunulması bakımından usulüne uygun bir kesin süre verildiğinden de bahsedilemez. O halde sunulan e-mail yazışmaları, yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilmek ve gerekirse tanık da dinlenmek suretiyle taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin varlığı ve bu hususun ispatlanması halinde ise, faturaya konu hizmetin yerine getirilip getirilmediği araştırılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken Mahkemece yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Davacı vekili istinaf başvurusunda haklıdır.Açıklanan sebeplerle, ilk derece mahkemesince yazılı olduğu şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığından davacının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/548 Esas, 2019/442 Karar ve 21/05/2019 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE, 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 269,85 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 215,45 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a.6 fıkrası gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.05/10/2023