Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/446 E. 2023/1055 K. 19.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/446 Esas
KARAR NO: 2023/1055
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 09/10/2019
NUMARASI: 2015/1218 Esas, 2019/1052 Karar
DAVA: TAPU İPTALİ VE TESCİL
KARAR TARİHİ: 19/10/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin 2005 yılında davalı kooperatife üye olduğunu, davalı kooperatife tahsis edilen ve 20 nolu adada İnşaata başlanan … Blok … nolu dairenin plan ve projede belirtildiği üzere müvekkilinin üyeliği gereği tahsis edilerek kooperatif ortaklık senedinin kendisine verildiğini, müvekkilinin daha sonra malik sıfatıyla söz konusu daireyi kiraya verdiğini, ancak yurt dışında yaşaması nedeniyle Türkiye’ye geldiğinde söz konusu dairenin başkasına satıldığını öğrendiğini, davalı kooperatif tarafından üyeliğinden ihraç edilmiş ise bu durumun yasalara aykırı olarak gerçekleştiğini beyanla hukuka aykırı yapılan ihracın iptaline, müvekkilinin kooperatif üyesi olduğunun ve borçlu olmadığının tespitine, davalı kooperatif tarafından adına tahsis yapılan dairenin öncelikle adına tesciline, bunun mümkün olmaması halinde ise dairenin rayiç bedelinin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Daha sonra verdiği dilekçe ile dava konusu taşınmazı, Bahçeşehir … Mahallesi … Cadde … Sitesi No:… … Blok D:… olarak, üyelik başlangıç tarihini ise 1997 olarak düzeltmiştir.
CEVAP: Davalı cevap dilekçesinde, davacının kooperatife üye olan … ile aynı kişi olup olmadığının bilinmemesi nedeniyle husumet itirazında bulunulduğunu, zira kooperatif üyesi olan …’in kooperatife üye olurken verdiği nüfus cüzdan fotokopisinde TC kimlik numarasının bulunmadığını, nüfus cüzdan bilgileri ile sorgulama yapıldığında ise …’in TC kimlik numarasının … olduğunun tespit edildiğini, huzurdaki davanın süresinde açılmadığını, davacının üyelik kaydının dava dilekçesinde belirtildiği gibi 2005 yılında değil 1998 yılından önce 08.09-1997 tarihinde üye kaydedildiğini, kooperatife üye olduktan sonra herhangi bir ödeme yapılmaması nedeniyle her genel kurul toplantısında üyelikten çıkarılmaya ilişkin karar alındığı ancak davacının adresinin ve kendisinin bulunamaması nedeniyle ihraç işlemlerinin sağlıklı şekilde yapılamadığını, davalı kooperatifin 08.08.2010 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında yeni yönetim kurulunun seçildiğini, eski yönetim kurulu üyelerinin seçilen yeni yönetim kuruluna kooperatif belge ve evraklarım teslim etmediği bu nedenle yapılan suç duyurusu neticesinde Küçükçekmece 18. Asliye Ceza Mah 2014/47 E, 2015/161 K sayılı kararı ile eski yönetim kurulu üyeleri hakkında güveni kötüye kullanma suçundan ceza verildiğini, 05.08.2010 tarihinde yapılan genel kurulda seçilen yeni yönetim kurulunun kendisine teslim edilen makbuzlar üzerinde yaptığı incelemede, davacının herhangi bir ödemede bulunmadığını tespit ettiğini, kesin olmamakta birlikte genel kurulda alınan ödeme kararları gereği davacıya yönelik borç hesabının çıkarıldığını, bu hesaba istinaden fazlaya ilişkin hakların saklı kalması şartıyla 2004 yılından başlayarak genel kurullarda oluşturulan bütçeye göre hesaplamanın yapıldığı ve davacının kooperatiften çıkarılma işlemlerine başlandığını, davacının üye olurken bildirdiği … Almanya adresine iadeli taahhütlü ve Aps olarak ihtarların gönderildiğini, davacının bu adreste bulunmaması nedeniyle gönderilen evrakların geri geldiğini, davacının Türkiye’deki adresinin tespiti için Esenyurt Kaymakamlığına ve İlçe Nüfus Müdürlüğüne yapılan başvurularda ise kooperatife davacının adresine yönelik hiçbir bilginin verilmediğini, Beyoğlu … Noterliği 07.10.2011 tarih ve … yevmiye numarası ile davacının kooperatife verdiği adrese ilk ihtar tebliğe çıkarıldığı ancak ilgilinin adreste tanınmaması nedeniyle tebligatın iade döndüğünü, davacının kooperatife üye olduktan sonra ödemeleri yapmadığını ve doğru adres kayıtlarını kooperatife bildirmediği gibi kooperatife de uğramadığını, kooperatif nezdindeki ilgili dairelerin ise diğer üyelerin ödemeleri ile yapıldığı ve davacının hiçbir katkısının olmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesin talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk derece mahkemesince; davanın kabulüne, davacının davalı kooperatif üyesi olduğunun tespitine, davacıya tahsisi mümkün daire bulunmadığı tespit edilmiş olmakla ve taleple bağlı kalınarak 100.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlayla ilişkin hakkın saklı tutulmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Mahkeme kararının davalıya 30/12/2019 tarihinde tebliğ edildiği, istinafın yasal 2 haftalık süre içerisinde yapıldığı, harcın tamamlandığı anlaşılmıştır. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Davacının, 1997 yılında peşin sermaye yatırarak kooperatife üye olduğunu, 2000 yılında ise taşınmazı kiraya verdiğini ve kira bedellerinin kooperatif aidatı olarak kooperatif hesabına yatırdığını ve buna ek olarak 25.000-USD’nin kooperatif hesabına banka yoluyla yatırdığını iddia ve beyan etmişse de bu hususları ispatlayan hiçbir belge sunmadığını, davacının ödemelere ilişkin sunmuş olduğunu iddia ettiği tek belgenin 1.500-EURO’luk dekont fotokopisi olup , bilirkişi incelemesinde ise bu ödemenin eski kooperatif yöneticisi … adına havale yoluyla yapıldığını, bu ödemenin alıcısının vekil eden kooperatif olmadığını, dolayısı ile bu ödemenin kooperatifle bir ilgisi bulunmadığını ve davacının üstüne düşen ispat yükünü yerine getirmediğini, HMK M.187/1 ”İspatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilir.” şeklindedir. HMK M.190/1 ise ”İspat yükü kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” şeklinde olup buna göre davacının ödeme yaptığına dair iddiasını ispatlamakla yükümlü olduğunu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2012/16-145 E. , 2012/392 K. Sayılı kararına göre, “…Çünkü kooperatif üyeliğine dayalı olarak tapu iptali ve tescil isteminde bulunulabilmesi için, diğer şartların yanında talepte bulunanın kooperatife bir borcunun da bulunmaması gerekir. Bu hususta, mahkemenin davacıya mevcut borcu ödeme olanağı sağlamak suretiyle istemin kabulüne karar vermesi isabetsizdir…” yönünde kararının bulunduğunu, ancak, yerel mahkemenin yasaya, usule ve Yargıtay içtihatlarına aykırı olarak aleyhlerine karar verdiğini, bu sebepler doğrultusunda yerel mahkeme kararının kaldırılarak yeniden yargılama yapılarak davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, kooperatif üyesi olduğunun ve borçlu olmadığının tespiti, davalı kooperatif tarafından tahsis edilen dairenin öncelikle adına tescili, bunun mümkün olmaması halinde ise rayiç bedeli karşılığı olan tazminatın faizi ile birlikte davalıdan tahsili talebine ilişkindir. Davacının, kooperatife üye olduğu, ihraç işleminin tamamlanamadığı, tescili talep edilen bağımsız bölümün adına tahsis edildiği hususlarının taraflar arasında tartışmalı olmadığı anlaşılmıştır. Taraflar arasında ki uyuşmazlık, davacının ne kadar ödeme yaptığı, davacının kooperatife bir borcunun olup olmadığı, taşınmazın tescili olmazsa bedelinin tazminine ilişkin davacı talebinin şartlarının bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır. Kooperatif ve davacı tarafından, davacı ve diğer üyelere ilişkin borç ve ödemeleri gösterir kayıt ve belgeler dosyaya sunulmamıştır. Temin edilen genel kurul tutanakları, karar defterleri, davalı kooperatif tarafından kooperatif üyesi bulunan …’e Beyoğlu …Noterliğinden 07.10.2011 tarih … ve … yevmiye no ile keşide ettiği, tebliğ edilemeyen ihtarname, 01.11.2005 başlangıç tarihli kira sözleşmesi, davacı …’in kooperatif üyeliğine 41 nolu ortak olarak kabul edildiğini ve kendisine bu üyeliği gereğince … Blok … nolu dairenin tahsis edilmiş olduğunu gösteren ortaklık senedi, davacı …’in 13.03.2007 tarihinde alıcı … adına 1.500.00 Euronun havale edildiğini gösteren dekont fotokopisi, değerlendirilmek sureti ile alınan raporlarda bilirkişi,”davacının, üyeliği gereğince davalı kooperatife karşı yapmış olduğu ödemeleri gösterir makbuzları ibraz etmediğini, bu nedenle davacının kooperatife, üyeliğinin başlangıcından itibaren ne kadar ödeme yaptığı hususunda sağlıklı irdeleme ve denetim yapılamadığını, 1163 sayılı kanunun 23. Mad sinde düzenlenen eşitlik prensibi gereğince davacının, davalı kooperatife karşı tüm akçeli yükümlülüklerini yerine getirdiğinin kabul edilmesi halinde tapu iptal ve tescil isteminde haklı bulunduğunun kabulü ile davaya konu taşınmazın kooperatif adına kaydının iptali ile adına tescilini talep edebileceğini, ancak davacının akçeli yükümlülüklerini diğer üyelerle birlikte yerine getirmiş olduğunun davacı yanca ispatlanamaması halinde ise tapu iptal ve tescil isteminde haklı bulunmadığının kabulünün gerekeceğini ” bildirmiştir.İlk derece mahkemesince; Davacının, yargılama aşamasında yaptığını iddia ettiği ödeme makbuzlarının tamamını sunamadığı, akçeli yükümlüklerini yerine getirdiğini ispatlayamadığı, bununla birlikte ticari defterleri ve kayıtları tutmakla, ortaklara ait bilgileri bulundurmakla ve saklamakla yükümlü kooperatifin bu sorumluluğu yerine getirmemiş olmasının üyeler aleyhine değerlendirilmemesi gerektiği, zira uzun yıllara yayılan üyelik ve ortaklık ilişkisinin gerektirdiği tüm resmi işlemlere ilişkin kayıtların tutulmasının ve saklanmasının üyelerden beklenemeyeceği, davacı ile aynı konumda olup eksik ödemesi bulunan diğer ortaklara tapu tahsisinin yapılmış olduğunun genel kurul kararıyla tevsik edildiği, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesinde karşılığını bulan eşitlik ilkesi gereğince, kooperatif ortakları hak ve yükümlülüklerde eşit olup, kooperatif aynı durumdaki ortaklarına eşit işlem yapmak zorunda olduğu, bu sebeplerle dava konusu dairenin davacı adına tahsisli olduğu ve akçeli yükümlülüklerini yerine getirdiği kabul edilerek, tahsisli tasınmaz, dava dışı 3.kişiye satılmış olup, bu kişiye karşı açılmış bir dava bulunmadığından tapu iptal tescil talebi yerine terditli tazminat talebi incelenerek, davacı tarafından yapılan ödeme miktarının tespit edilememesi, davalı tarafça kooperatife normal ödentilerini gerçekleştiren üyelere ilişkin ödeme belgeleri de sunulmadığından tazminat hesabı yapılamaması sebebiyle, bağımsız bölümün tespit edilen rayiç değeri olan 350.000 TL üzerinden takdiren yapılan % 20 oranındaki hakkaniyet indirimi ile neticeten davacının 280.000 TL talep edebileceği sonucuna varılmış ve davacı tarafça fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak 100.000 TL talep edilmiş olmakla taleple bağlı kalınarak 100.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.Dava, kooperatif ortaklığına dayalı tapu iptali ve tescil mümkün olmamasına rağmen tazminat istemine ilişkindir. Konut yapı kooperatifleri aidat ödeme yükümlüğünü yerine getiren ortaklarına kullanılabilir durumdaki bir daire tahsisle yükümlüdür. Kooperatif anasözleşmesinin 62. maddesi uyarınca, konutlar maliyet bedelleri kesinleştikten sonra ortaklar veya temsilcilerinin katılımıyla noter önünde çekilecek kur’a ile dağıtılır. Konutların anasözleşmenin 59/2. maddesine göre ortaklara dağıtılması halinde kur’aya başvurulmaz. Bu durumda, bir konutun ortağa tahsis edildiğinden söz edilebilmesi için ya kur’a sonucu konutun tahsis edilmiş olması veya konutların genel kurulca belirlenecek esaslar dahilinde ortaklara dağıtılmış olması ve genel kurulun bu dağıtımı açık veya zımni olarak onaylaması gerekir. Anlatılan ilkeler dışında, yönetim kurulu genel kurulun kararı veya onayı olmaksızın bir konutu belli bir ortağa tahsisine karar veremez. Tahsis ortağa şahsi hak sağlar.Kooperatifçe bir dairenin geçerli bir tahsis işlemiyle bir ortağa tahsisi halinde, tahsis edilen ortağın rızası olmaksızın, ortaklığı devam ettiği sürece konutun başka bir ortağa tahsisi mümkün değildir. Kooperatif tarafından taşınmazın ortağa tahsisi, mülkiyeti geçiren bir işlem olmayıp, kooperatifle olan iç ilişkide bir hak bahşeden ve koşulları oluştuğunda kooperatife karşı tapu iptal ve tescil talebinde bulunma hakkı yanında ortağa, tahsis hakkına karşı yapılan haksız saldırılarda üçüncü kişilere karşı müdahalenin men’i ve ecrimisil davası açmaya izin veren bir haktır.Öte yandan, hukuki uyuşmazlığın çözümü için mahkemece, öncelikle tarafların ileri sürdüğü ve savunduğu hususlar çerçevesinde maddi olayın denetime de elverişli olacak şekilde aydınlatılması ve bundan sonra hukukun somut olaya uygulanması gerekmektedir. Dosya kapsamından 1997 yılı yönetim kurulu kararı ile dava konusu dairenin davacı …’e 41 nolu üyelik karşılığı tahsisi edildiğine dair ortaklık senedi düzenlendiği, sonrasında davacıya tahsis edilen taşınmazın dava dışı üçüncü kişiye kooperatif tarafından satıldığı anlaşılmaktadır. Davacı tarafça taşınmazın tahsis sonrası fiilen kendisine teslim edildiği ve sonrasında kiraya verildiği, kira bedellerinin aidat ödemesi karşılığı olarak kooperatif banka hesabına yatırıldığı, diğer üyelere tapularının verildiği iddia edilmiştir. Bu tür uyuşmazlıklarda, davalı kooperatiften dava konusu üyeliğe bağlı dairenin kime tahsis edildiği, ferdileşmenin gerçekleşip gerçekleşmediği, tapuların verilip verilmediği sorularak, tapular verilmiş ise hangi belgelere dayalı olarak tapunun verildiğinin açıklattırılması ve ilgili Tapu Müdürlüğü’nden tescilin dayanağı tüm bilgi ve belgelerin getirtilmesi; tapu oluşmamışsa kur’a veya tahsisin dayanağı tüm bilgi ve belgelerin davalı kooperatiften istenmesi gerekmektedir.Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporları, yeterli inceleme ve araştırmaya dayanmadığı gibi hüküm kurmaya da elverişli değildir. Bunun nedeninin, kooperatif kayıtlarına ulaşılamamasının olduğu görülmektedir. Bu durumda, mahkemece, davalı kooperatifin defter, kayıt ve belgelerinin öncelikle kooperatiften istenilmesi, zayi edilmiş ise zayi belgelerinin bulunup bulunmadığı, imha edildiği bildirilir ise sebebi ve imha tutanakları olup olmadığı sorulup, defter kayıt ve belgeler ya da davalı kooperatif temsilcisinin yapacağı açıklamaya göre zayi belgesi veyahut imha tutanakları ibraz edilmezse, kooperatifin adresinde defter ve kayıtların incelenmesi için keşif yapılması, buna rağmen inceleme yapılamaz ya da defter ve belgelere ulaşılamaz ise kooperatifin kuruluşundan itibaren tüm genel kurul kararları, bilanço ve gelir gider cetvelleri ile yönetim ve denetim kurulu raporları, ilgili ticaret sicil memurluğundan ya da anasözleşmenin 41. madde hükmü gereğince Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nden ve ayrıca kooperatifin tüm defter ve belgeleri kooperatifin taraf olduğu diğer davaların bulunduğu mahkemelerden araştırılıp, celbedilerek ve ilgili Tapu Müdürlüğü’nden davacı ve diğer üyelere tahsis edilen dairelerin tamamının tesciline dayanak ve sebep olarak gösterilen tahsise ilişkin tüm belgeler ve tapu kayıtları getirdikten sonra kooperatif konusunda uzman bilirkişi kurulu aracılığı ile yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda davacının ödemelerinin ne kadar olduğu (davacının ihracına esas olarak hazırlanan ihtarnamelerde gösterilen borç miktarlarının belirtilen tarihler itibariyle davalı kooperatifi bağlayacağı, talep edilen miktarları aşan dönem alacakları var ise bunların tahsil edilmiş sayılmasının gerekip gerekmediği, davacının kiralama sonrası aidatların kira bedeliyle ödendiğine ilişkin iddiasının ve diğer ödeme iddialarına ilişkin dayandığı ve sunduğu deliller gözetilerek) ödeme ve borç durumuna göre davacının tapu tescili veya tazminat bedeli talep edip edemeyeceği değerlendirilerek oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar vermek gerekirken, eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi doğru görülmemiştir. Bir yapı kooperatifinin ana amacı ortakların akçalı yükümlülüklerini yerine getirmeleri karşılığında anasözleşmeye uygun, konut ya da işyeri teslim etmektir. Çeşitli nedenlerle konut ya da işyeri tahsisi imkansızlığı ortaya çıktığında ortağın uygun bir tazminat isteme hakkı bulunmaktadır. Ortağın tüm ödemelerini yapmış olduğu belirlenirse verilecek tazminat miktarı emsal bir konutun dava tarihi itibari ile değeridir. Ödemelerin eksik yapılmış olması halinde ise Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına göre tazminat hesaplama ilkesi aşağıdaki şekilde formüle edilmiştir.a-Önce ortaklara tahsis edilen konutun dava değeri itibariyle rayiç değeri hesaplanmalıdır.b-Davalı kooperatife normal ödentilerini gerçekleştiren bir ortağın ödemelerinin ödeme yaptıkları tarihler itibariyle toplam ödemeleri dava tarihine kadar ( toptan eşya fiyat endeksi ” TEFE” artış ortalama rakamları esas alınarak) taşınarak güncel değeri bulunmalıdır.c-Bundan sonra yukarıda (a) maddesinde bulunan değerden (b) maddesinde bulunan değer çıkarılarak kooperatife normal ödeme yapan bir ortağın bu ödemelerine karşı ne miktarda yararlanma elde ettikleri ortaya çıkarılmalıdır. d- Bunu takiben eksik ödeme yapan davacı ortağın ödentileri (b) maddesindeki ilkelere göre dava tarihine taşınarak eksik ödeme miktarı güncelleştirilmelidir. e- Bu hesaplamalardan sonra normal ödentilerini gerçekleştiren bir ortağın yukarıda (b) maddesinde bulunan ödemelerinin güncel değerinin karşılığı yine yukarıda (c) maddesinde bulunan bir yararlanmayı sağladığına göre davacının (d) maddesinde eksik ödemelerinin güncel değerinin ne miktarda yararlanması gerektiği orantı kurallarına göre belirlenmelidir. Yani sonuç olarak (d) maddesinde bulunan miktar (c ) maddesinde bulunan değerle çarpıldıktan sonra bulunan rakamın (b) maddesinde bulunan miktara bölünmesi sonucu bulunacak miktarın (d ) maddesinde bulunan davacı ödemelerinin güncel değerinin ilave edilmesi sonucu bulunacak miktar davacı ortağın davalı kooperatiften talep etmesi mümkün olan zarar tutarıdır. Bu durumda mahkemece, kooperatif uygulamaları ve mali konularda uzman bilirkişi ya da bilirkişi kurulu aracılığı ile kooperatifin genel kurul ve yönetim kurulu kararları, tüm defter kayıt ve belgeleri, kura ve tahsis belgeleri incelenerek, davacıya tahsisi mümkün başka daire bulunup bulunmadığı, davacının kooperatife tüm ödemelerini yapmış olup olmadıkları araştırılarak, tahsisi mümkün daire bulunmadığı ve davacının tüm ödemelerini yapmış olduğunun tespiti halinde talep miktarı da dikkate alınarak dairenin rayiç bedeline, ödemelerin eksik yapılmış olduğunun tespiti halinde ise yine talep miktarı gözetilerek yukarıda açıklanan formüle göre hesaplanacak tazminata hükmedilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu taleple bağlı kalınarak davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 bendi de göz önünde bulundurarak davalı vekilinin istinaf başvurusunun esasa dair hususlar incelenmeksizin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin KABULÜNE, 2-Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1218 Esas, 2019/1052 Karar ve 09/10/2019 tarihli kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 269,85 TL harcın davalı tarafından peşin olarak yatırılan 2.210-TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.940,15 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya İADESİNE, 5-Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin, mahkemece yeniden kurulacak hükümde DEĞERLENDİRİLMESİNE, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1a-6.bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.19/10/2023