Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/443 E. 2020/724 K. 12.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/443 Esas
KARAR NO : 2020/724
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/1093 Esas
KARAR TARİHİ: 25/10/2019
KARAR TARİHİ: 12/03/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili ihtiyati tedbir talepli dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin, davalı şirkete dijital pazarlama hizmeti verdiğini, verilen hizmetler karşılığında davalı yana 2018 ocak- şubat- mart ve nisan aylarına dair faturalar kestiğini, bu faturalardan nisan ayına kadar fatura edilen borçların ödendiğini, ancak nisan 2018 faturasının ödenmediğini, taraflar arasında danışmanlık işleminin aylık fatura edileceğine dair taraflar arasında anlaşma bulunduğunu, kaldı ki davalı yanın faturalara bugüne değin hiç itiraz etmediğini, bu nedenle ödenmeyen nisan ayı fatura alacağına ilişkin icra takibi başlattığını, davalının takibe haksız yere itiraz ettiğinden davalı tarafça yapılan itirazın iptaline takibin devamına, ayrıca davalı yanın tüm piyasaya karşı borçlu olduğu için malvarlığını kaçırma saiki içerisinde olduğunundan davalı yanın malvarlığının sorgulamasının yapılarak tüm malvarlığına tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, 25/10/2019 tarihli ara karar ile ihtiyati tedbir kararının uyuşmazlığın konusuna ilişkin olması gerektiğini, somut olayda, taraflar arasındaki ticari ilişki sonucu düzenlenen faturanın ödenmemesi sonucu fatura bedelinin isteminden kaynaklandığı, para alacağına ilişkin ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiştir.Davacı vekili, dava dilekçesindeki nedenlere ek olarak davalı şirket yetkilisinin aynı zamanda … Hastahanesi’nin de sahibi olduğunu, hastahane hakkında yasa dışı işlemler yaptığını, bu nedenle hastahanenin kapatıldığını, şirket yetkilisinin kaçma ve malvarlığını kaçırma ihtimali bulunduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurarak davalı şirketin malvarlığı değerleri üzerine ihtiyati tedbir, mümkün olmaması halinde ihtiyati hacze karar verilmesini talep etmiştir. Dava, taraflar arasındaki danışmanlık hizmet sözleşmesinden kayraklanan fatura alacağına dayalı başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.Uyuşmazlık, ihtiyati tedbir şartlarının oluşup oluşmadığı ve mahkeme gerekçesinin yerinde olup olmadığıdır.İhtiyati Tedbir, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Geçici Hukuki Korumalar” üst başlığını taşıyan onuncu kısmının 389 vd maddelerinde düzenlenmiştir. 389. maddede ihtiyati tedbirin şartlarına yer verilmiş, son cümlede ise, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği belirtilmiştir. Aynı yasanın 390/3.fıkrasında ise, tedbir talep eden tarafın davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğu belirtilmiştir. Somut olayda, dava konusu, fatura alacağı olup davacı, davalı şirketin tüm malvarlığı üzerine ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir. Öncelikle, tedbir talep edilen davalının mal varlığı uyuşmazlığın konusu değildir. Uyuşmazlık konusu olmayan mal, hak ve alacaklar üzerine de ihtiyati tedbir konulaması mümkün değildir. Diğer yandan, davalı tarafın icra takibine karşı itirazı, yasanın kendisine tanıdığı bir hak olmakla birlikte, itirazın tek başına mal kaçırma maksatlı değerlendirilemeyeceği gibi, böyle bir kabul şekli, yasada düzenlenen, yaklaşık ispat şekli olarak değerlendirilemez.Öte yandan davacı vekili istinaf dilekçesinde, ihtiyati tedbir talebinin kabul edilmemesi halinde ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiş ise de dava dilekçesinde sadece davalının tüm malvarlığı üzerine ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiş olup ihtiyati haciz talebinde bulunmamıştır. Bu sebeple mahkemece yalnızca ihtiyati tedbir şartları yönünde değerlendirme yapılarak bu yönde hüküm kurulmuştur. 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesi, “inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilir” yine; HMK’nun 357. maddesi ise “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz.” şeklinde düzenlenmiştir. Bu itibarla HMK’nun 357/1. maddesi uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında, yargılama sırasında ileri sürülmeyen bir husus istinaf aşamasında ileri sürülemeyeceğinden davacı vekilinin ihtiyati haciz talebine yönelik istinaf itirazı değerlendirilmeye alınmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, ihtiyati tedbir şartları oluşmadığı gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen kararda herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,
2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 232,10 TL harcın davacı tarafça peşin olarak yatırılmış olan toplam 165,70 TL’ den mahsubu ile bakiye kalan 66,40 TL harcın davacıdan alınarak hazineye İRAT KAYDINA,
3-Davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.12/03/2020