Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/376 E. 2020/475 K. 20.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/376 Esas
KARAR NO: 2020/475
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ: 27/09/2019
NUMARASI: 2010/425 Esas
DAVA: Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ: 14/05/2010
BİRLEŞEN BAKIRKÖY 6 ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2010/1085 ESAS, 2011/162 KARAR SAYILI DOSYASI
DAVA: Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ: 15/10/2010
BİRLEŞEN BAKIRKÖY 3 ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2012/545 ESAS, 2012/694 KARAR SAYILI DOSYASI
BİRLEŞEN İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2014/197 ESAS, 2015/625 K ARAR SAYILI DOSYASI
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Rücuen Tazminat)|İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)|Tazminat
KARAR TARİHİ: 20/02/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı … Sigorta A.Ş vekili; davalılar … A.Ş ile … A.Ş ‘ye karşı açmış olduğu Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/425 Esasına kayıtlı davada, müvekkili sigorta şirketine işyeri paket sigorta poliçesi ile sigortalı olan iş yerinde, 17/10/2009 tarihinde meydana gelen yangının sigortalı mahalle sirayeti nedeniyle hasar meydana geldiğini, 447.407,00 TL hasarın tespit edildiğini ve sigortalıya ödendiğini, sigortalı şirkete ödenen bedelin tahsili için kiracı ve sigortacı aleyhine Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/425 Esas sayılı dosyasında, yine aynı olayla ilgili bu kez sigortalı …’a ödenen 161.909,00 TL nin tahsili için Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/454 Esas sayılı dosyasında dava açıldığını, maliklerden …’nun olaydan sonra vefat ettiğini mirasçılara husumetin yöneltildiğini belirterek toplam 609.406,00 TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte ve derdest dava dosyaları ile tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili, Bakırköy 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/216 Esas sayılı dosyasına sunduğu 14/05/2010 tarihli dava dilekçesinde; davalılar, … A.Ş, … Sigorta Şirketi, …, …, …, …, … ve … aleyhine açtığı davada, davalı şirkete ait işyerinde çıkan yangın nedeniyle davacının sigortalısına ait işyerinin zarar gördüğünü iddia ederek, zararın tahsilini talep ve dava etmiş ve ayrıca 29/06/2010 havele tarihli dilekçesi ile davalılara ait gayrimenkul kaydına İhtiyati tedbir kararı konulmasını talep etmiştir. 30/06/2010 tarihli ara karar ile, İstanbul İli, … … ada … parselde kayıtlı davalıya ait taşınmaz üzerine takdiren %15 teminat karşılığında 3. kişilere satış ve devrinin önlenmesi amacı ile İhtiyati tedbir konulmasına karar verilmiştir. Mahkemece, 05/10/2010 tarihli kararla, iş bölümü itirazının kabülü ile dosyanın yetkili ve görevli Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/376 Esas, 2016/852 Karar ve 08/12/2016 tarihli kararı ile, davacı sigorta şirketinin 18/05/2010 tarihinde davalılara karşı açmış olduğu dava sonucunda, birleştirilen 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/454 Esas, 2012/668 Karar sayılı kararının Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2013/15240 Esas, 2015/6143 Karar sayılı ilamı ile bozulduğu belirterek, davanın davalılar … A.Ş ve … mirasçıları …, …, …, … ve … yönünden kabulüne, 161.909,00 TL nin 29/12/2009 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir. Karar temyiz edilmiştir. Davacı vekili, 21/05/2018 tarihli dilekçesinde, huzurdaki davada, talepleri üzerine davalının malik olduğu taşınmaz üzerine ihtiyati tedbir konulduğunu, Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/376 sayılı dosyasının karara çıktığını, Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyada, ilamlı icra dosyasında satışı yapılacağını, anılan icra dosyasında İhtiyati tedbirin cebri satışa engel olup olmadığının sorulduğunu, tedbir konulan taşınmazın cebren satılacağından ve bu durumda alacağın teminatı kalmayacağını, taşınmazın satış parasından arta kalan miktar varsa borçluya ödenmeyip tedbirin satış parasına aktarılması için tezkere yazılmasını talep etmiştir. Mahkemece, 04/06/2018 tarihli ara karar ile, dosyanın evveliyatı olan Bakırköy 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/216 Esas sayılı dosyasında 30/06/2010 tarihinde verilen eski HMUK 101 vd. maddelerine dayalı İstanbul İli, Bahçelievler İlçesi, … Mahallesi, … ada … parselde kayıtlı taşınmazın üçüncü kişilere satış ve devrinin önlenmesine yönelik İhtiyati tedbir kararının Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı ilamlı icra dosyasında yapılacak cebri satış neticesinde satış bedelinin alacaklıya ödenmesinden sonra arta kalan paranın borçlu yada borçlulara tedbiren ödenmemesine, ara kararın gereği yapılmak üzere Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına bildirilmesine karar verilmiştir. Davalılar vekili, 06/09/2018 tarihli dilekçeleri ile, müteveffa muris … mirasçıları müvekkilleri davalıların İhtiyati tedbir kararı yerine kaim olmak üzere müddeabih 447.497,00 TL miktarlı kat’i ve süresiz banka teminat mektubu ibraz etmeye hazır olduklarını Tapu Sicil Müdürlüğüne 03/08/2010 tarihli yazı ile bildirilen İhtiyati tedbir kararının müvekkillerince ibraz edilecek, 447.497,00 TL miktarlı kat’i ve süresiz banka teminat mektubuna kaydırılarak kaldırılmasını talep etmiştir. Davacı vekili 27/09/2018 tarihli dilekçeye karşı beyan dilekçesinde, dava müddeabihi kadar banka teminat mektubu karşılığında İhtiyati tedbirin kaldırılmasına muvafakatları olmadığını, bir an için davalıların mal kaçırma saiki ile hareket ettiği varsayılırsa davanın 8 yıldır devam etmesi ve yargılama süresinin de daha uzun zaman alacağı gerçeği karşısında sadece dava müddeabihi ( ana para ) kadar banka teminat mektubunun davanın fer’ilerinin ulaşacağı rakamda göz önünde tutulduğunda yetersiz olacağı ve alacaklarının semeresiz kalacağının aşikar olduğunu, muvafakat etmediklerini ve ek olarak teminatsız ihtiyati haciz taleplerini tekrar ettiklerini belirtmişlerdir. Mahkemece, 25/12/2018 tarihli ara karar ile davalıların 06/09/2018 tarihli dilekçesi ve davacının 27/09/2018 tarihli dilekçesi özetlendikten ve mahkemenin 04/06/2018 tarihli ara kararı ile verilen hüküm tekrar yazıldıktan sonra, mevcut ara kararı değiştirecek hukuki ve fiili durum görülmediği gerekçesi ile davalıların tedbirin kaldırılması ve davacının İhtiyati haciz talebinin bu aşamada reddine dair karar verilmiştir. Ara karar, davacı ve davalılar vekili tarafından yasal sürede istinaf edilmiştir. Dairemiz 16/05/2019 tarih, 2019/823 E. 2019/890 K sayılı kararı ile; İhtiyati Tedbir, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ” Geçici Hukuki Korumalar ” üst başlığını taşıyan onuncu kısmının 389 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. 389. maddede ihtiyati tedbirin şartlarına yer verilmiş, son cümlede ise, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği belirtilmiştir. Somut olayda, İhtiyati tedbir kararı mülga usul yasasının yürürlük yasasında verilmiş olup, taraflar yönünden bu husus uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık konularından birisi, tedbirin değiştirilmesinin mümkün olup olmadığıdır. HMK 395. maddede, aleyhine tedbir kararı verilen veya hakkında bu tedbir kararı uygulanan kişinin mahkemece kabul edilecek teminatı gösterirse, mahkemenin duruma göre tedbirin değiştirilmesine veya kaldırılmasına karar verebileceği belirtilmiştir. Somut olayda, davalılar, teminat mektubu karşılığında İhtiyati tedbirin değiştirilmesini talep etmişlerdir. Mahkemece, bu talep hiç incelenmemiş ve ilgisi olmayan önceki ara karara atıf yapılmıştır. İhtiyati tedbir kararının bu anlamda, 6100 sayılı HMK’nun 297. ve 391. maddede belirtilen kurallara uyularak yazılmış ve gerekçeli olduğunu kabul etmek mümkün değildir. Diğer yandan davacı vekili tarafından İİK’nun 257. maddede düzenleme bulan İhtiyati haciz talebide gerekçelendirilmemiştir. Mahkemece, her iki tarafın talebi ayrı ayrı değerlendirilerek ve taşınmaz için konulan İhtiyati tedbirin niteliğide göz önünde bulundurarak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, taleplere uygun düşmeyen gerekçelerle istemlerin reddi yerinde görülmediğinden ve özellikle ara kararın gerekçesiz olması, böyle bir ara karara dair istinaf incelemesi yapılamayacağından, her iki tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile ara kararın kaldırılmasına karar verilmiş ve dairemiz kararına uygun bir karar tesis edilmesi için dosya mahkemesine gönderilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesi; 27/09/2019 tarihli ara kararla, İhtiyati Tedbir konusu İstanbul İli, Bahçelievler İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parselde kayıtlı taşınma üzerine Bakırköy 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 30/06/2010 tarih ve 2010/216 Esas sayılı kararı ile verilen ve Bahçelievler Tapu Sicil Müdürlüğüne 03/08/2010 tarihli yazı ile bildirilen ihtiyati tedbir kararının 447.497,00 TL miktarlı kat’i ve süresiz banka teminat mektubuna kaydırılarak kaldırılmasına, Yatırılacak teminatın Bakırköy Adliyesi … şubesine aktarılmak suretiyle 3’er aylık vadeli mevduat hesabı açılmasına karar verilmiştir. 27/09/2019 tarihli Ara karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; üzerine tedbir konulan taşınmazın uyuşmazlığın konusunu teşkil ettiğini, tedbirin devam etmesi gerektiğini, hal ve şartlardaki değişikliğin gerekçelendirilmediğini, teminat mektubunun zararlarını karşılamaktan uzak olduğunu, 27/06/2018 tarihli dilekçelerinde taşınmaz üzerine ihtiyati hacizde konulmasını talep ettiklerini bu durumun değerlendirilmediğini belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına, talep gibi karar tesisini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava, sigorta hasar bedelinin rücuen tahsili istemine ilişkindir. Talep, taşınmaz üzerine konulan İhtiyati tedbirin teminat mektubu ile değiştirilmesi ara kararının kaldırılması ile birlikte İhtiyati haciz istemine ilişkindir. Somut uyuşmazlıkta davacının talebi sigortalısına ödediği hasar bedelinin rücu’an davalılardan tahsili istemine ilişkindir. Kanun koyucu ihtiyati tedbire ilişkin kararlara karşı başvurulabilecek kanun yollarını, özenle, açıkça ve ayrıntılı şekilde düzenlemiş olup, HMK’nun 391. ve 394. maddelerinde yer alan kanun yollarına ilişkin düzenlemeden de anlaşılacağı üzere ihtiyati tedbire ilişkin tüm kararlara karşı kanun yolu açık değildir. Kanun koyucu bu yöndeki iradesini hem kanun yoluna başvurulabilecek tedbir kararlarını açıkça belirterek, hem de bunların dışındaki kararlara karşı kanun yollarına başvurulmasını yasaklayarak düzenlemiştir. HMK’nun 391. maddesinde sadece ihtiyati tedbir isteminin reddine ilişkin kararlara karşı kanun yoluna başvurulabileceği öngörülmüşken, HMK’nun 394. maddesinde ise sadece ihtiyati tedbire itiraz üzerine verilen kararlara karşı kanun yoluna başvurulacağı düzenlenmiştir. “Teminat karşılığı tedbirin değiştirilmesi veya kaldırılmasına” ilişkin 395. maddenin 3. fıkrası ile “durum ve koşulların değişmesi sebebiyle tedbirin değiştirilmesi veya kaldırılması”na ilişkin 396. maddenin 2. fıkrasında, kanun yollarını düzenleyen HMK’nun 394. maddesinin 5. fıkrasına bilinçli olarak atıf yapılmamıştır. Kanun koyucunun, ihtiyati tedbire ilişkin tüm kararlara karşı kanun yolunu açma gibi bir iradesinin olmadığı HMK’nun 395. ve 396. maddelerinin gerekçesinden de açıkça anlaşılmaktadır. (Bkz. Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2013/10277 E. 2013/15587 K. sayılı ilamı) 6100 sayılı HMK’nun Hükmün Kapsamı başlıklı 297. maddesinin 2. bendi hükmüne göre; hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekli ve zorunludur. HMK’nun 297.maddesi gereğince davacı talebinin tamamı hakkında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde hükümde gösterilmesi gerekir. Somut uyuşmazlıkta, ilk derece mahkemesince dairemiz 16/05/2019 tarih, 2019/823 E. 2019/890 K. sayılı kararının gereği yerine getirilmemiştir. Tedbirin teminata kaydırılması yönündeki karar aleyhine istinaf yoluna başvurulamayacağı açıktır. Ancak ilk derece mahkemesince davacının ihtiyati haciz talebine ilişkin HMK’nun 297. maddesi kapsamında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediği anlaşıldığınan ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE, 2-Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/425 E. 27/09/2019 ara karar tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE, 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı + 148,60 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 232,10 TL harcın, davacı tarafından peşin yatırılan 165,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 66,40 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 5-Davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-f bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.20/02/2020