Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/341 E. 2023/1021 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/341 Esas
KARAR NO: 2023/1021
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 06/11/2019
NUMARASI: 2019/127 Esas, 2019/1091 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Ticari Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 12/10/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında imzalanan 01/03/2016 tarihli Bilgi Teknolojileri Destek, Danışmanlık ve Dışkaynak Kullanımı Hizmet Sözleşmesi uyarınca müvekkilinin bilgi teknolojilerine ilişkin sair bakım, destek, danışmanlık ve tedarik hizmetleri edimini üstlendiğini, davalının sözleşme ile belirlenen süreler dışında fesih işlemini gerçekleştirmesi sebebiyle yine sözleşme ile kararlaştırılan ceza koşulunu ödemekle yükümlü olduğunu, tahsil için başlatılan icra takibinin davalının itirazı üzerine durduğunu belirterek icra takibine karşı yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; sözleşmenin devam ettirilmeyeceğinin karşı tarafa e-mail ile iletildiğini, haksız feshin söz konusu olmadığından dava konusu edilen bir yıllık bakım bedelinin talep edilemeyeceğini, 12 aylık sözleşme döneminin sonunda, tarafların sözleşme şartlarındaki değişikliklerde ortak bir anlaşmaya varması sonucu sözleşmeyi yenilemek üzere anlaştığını, ancak bir sonraki sözleşme dönemine ilişkin hizmet bedelinde artış yapılması, sözleşme süresi boyunca davacıdan yeterli hizmet alınmaması, talep edilen hizmetlerin sağlanmaması ve bu nedenle hizmet kalitesinden memnun kalınmaması nedeniyle müvekkili tarafından bir sonraki sözleşme döneminde sözleşmeye devam edilemeyeceğinin davacı tarafa bildirildiğini, sözleşmenin 12 ayın bitim tarihinden evvel e-mail akışına göre 26/01/2016 tarihinde, sözleşme bedeli üzerinde yapılacak %25 artışın kabul edilmeyeceği, bu nedenle sözleşmenin devam etmesinin çok da uygun olmadığının belirtildiğini, taraflarınca sözleşmenin haklı nedenle feshi bir yana davacının, göndermiş olduğu ihtarnameyle sözleşmeyi kendisinin sonlandırdığını belirterek davanın reddi ile, %40’tan az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: İlk derece mahkemesince; davalının, hizmetin eksik ya da hiç verilmediğine ilişkin herhangi bir delil bildirmediği gibi bir an için hizmetin sözleşmeye aykırı olarak eksik ifa edilmiş olduğu varsayımında dahi tarafları bağlayıcı olan sözleşmenin 8.2 maddesi uyarınca gerekli silsilenin tüketilmediği, bir yıllık sözleşme süresi boyunca davalının, davacıya sözleşme ihlaline ilişkin herhangi bir yazılı bildirimde bulunmadığı ve bir aylık süre verilmediği, sadece e-mail yoluyla soyut bir şekilde hizmetin verimli olmamasına dayalı olarak sözleşmenin yenilenmeyeceğinin bildirildiğinden bahisle feshin davalı tarafından haksız ve usulüne uygun olarak gerçekleştirilmediği, dolayısıyla sözleşmenin 8. maddesinin 3. bendine göre, sözleşmenin haksız ve sebepsiz feshedildiği gerekçelerine istinaden davanın kabulü ile takibe yönelik itirazın iptaline, cezai şart alacağı miktarı ve sözleşmenin haklı nedenle feshedilip feshedilmediği olgusu yargılama gerektirdiğinden icra inkar tazminat isteminin reddine dair karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; taraflar arasında yapılan 01/03/2016 tarihli sözleşmeye, bir sonraki sözleşme dönemine ilişkin hizmet bedelinde artış yapılması, sözleşme süresi boyunca davacıdan yeterli hizmet alınmaması, talep edilen hizmetlerin sağlanmaması, bu bağlamda hizmet kalitesinden memnun kalınmaması nedenleriyle bir sonraki dönemde devam edilmeyeceğinin davacıya 26/01/2019 tarihli e-mail ile bildirildiğini, sözleşmenin bitiş tarihinin 01/03/2017 olduğunu, sözleşme bedeli, sözleşmenin kurucu unsurlarından olup bedel konusunda tarafların iradelerinin birbirine uygun olmaması sözleşmenin varlığını sonlandırdığını, nitekim bu hususun davacı tarafça gönderilen ihtarname ile de ikrar edildiğini, ihtarnamede ayrıca davacının, müvekkilinin süresinde fesih bildiriminde bulunduğunu ve sözleşmenin kendi taraflarınca sonlandırıldığını da ikrar ettiğini, dolayısıyla cezai şart talep edilemeyeceğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde, istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, sözleşmenin haksız olarak feshedildiğine dayalı tazminat alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine karşı yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacının, davalı hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 9.600,00 TL asıl alacak ve 2.138,70 TL faiz olmak zere toplam 11.738,70 TL’nin tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlattığı, davalının takibe ve borca karşı itirazda bulunduğu, davacının ise İİK 67. maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde işbu itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır. Uyuşmazlık, taraflar arasındaki sözleşmenin 8.3 maddesi ile kararlaştırılan ve icra takibine konu edilen bedelin davacı tarafından talep edilmesinin şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır. Somut olayda, taraflar arasında 01/03/2016 tarihli Bilgi Teknolojileri Bakım, Destek ve Danışmanlık Hizmetleri Sözleşmesi imzalandığı ihtilafsızdır. Davacı, davalı tarafından yapılan feshin sözleşme hükümlerine aykırı olduğundan bahisle davasında haklı olduğunu iddia etmiş olup davalı ise, feshin sözleşme hükümlerine uygun olduğundan davacının talepte bulunamayacağını savunmuştur. Dava konusu talep, sözleşmenin 8.3 maddesinden kaynaklanmakta olup söz konusu madde uyarınca, taraflardan herhangi birinin, sebep göstermeksizin sözleşmeyi süresi içerisinde feshetmek istediği takdirde tazminat olarak karşı tarafa bir yıllık bakım bedeli kadar tutarı ayrıca peşinen ödemeyi kabul edeceği düzenlenmiştir. Aynı sözleşmenin 8.1 maddesi ile, tarafların sözleşme bitiş tarihinden 30 gün öncesinde, sözleşmenin fesih edildiğinde dair yazılı bir bildiri yapılmadığı takdirde, iş bu sözleşmenin, 6.1 maddesi gereğince kendiliğinden birer yıllık süreler ile devam edeceği kararlaştırılmıştır. Davalı, sözleşmenin 8.1 maddesine uygun şekilde, yeni dönemde sözleşmeye devam edilmeyeceğini davacıya gönderdiği 26/01/2016 tarihli e-mail ile süresinde bildirdiğini ileri sürmüştür. Söz konusu e-mail içeriğine göre, davalı, %25 artışı kabul etmediğine göre davacı tarafından bu miktarda bir artış yapılmak istendiği anlaşılmaktadır. Davacı tarafından davalıya keşide edilen Beyoğlu … Noterliğinin … yevmiye numaralı ihtarnamesinde, davalı tarafından gönderilen fesih bildirimi 10/04/2017 tarihi itibariyle kabul edilerek yine bu tarih itibariyle sözleşmenin feshedildiği bildirilmiştir. O halde buna göre sözleşmenin sona erme sebepleri üzerinde durmak gerekir. Sözleşmenin 6.1 maddesi de dikkate alındığında, %25 artış, 2017 yılı enflasyon ortalamasının üzerinde olup davalı taraf ücret artışına yönelik ileri sürdüğü iddialarında haklı olduğundan davacının sözleşmeye göre cezai şart talep etme hakkı bulunmamaktadır. Bu sebeple davanın reddine karar verilmesi gerekirken Mahkemece yazılı olduğu şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmadığından davalının istinaf başvurusunda haklı olduğu değerlendirilmiştir. Açıklanan sebeplerle, davalının istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK’nın 353/1.b.3 bendi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında davanın reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere, 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/127 Esas, 2019/1091 Karar ve 06/11/2019 tarihli kararının HMK 353/1b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3-a)Davacı tarafından açılan DAVANIN REDDİNE, b)Hüküm tarihinde yürürlükte bulanan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 269,85 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 163,95 TL harcın mahsubu ile bakiye 105,90 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, c)Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. gereğince taktir olunan 9.600,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, d)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerine BIRAKILMASINA, e)Davalı tarafından yargılama gideri yapılmadığından bu konu hakkında karar verilmesine YER OLMADIĞINA,
İstinaf Giderleri Yönünden; 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulanan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 269,85 TL harçtan davalı tarafından peşin olarak yatırılan 163,94 TL harcın mahsubu ile bakiye 105,91 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 5-Davalı tarafından peşin olarak yatırılan 163,94 TL istinaf karar harcı ile 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı olmak üzere toplam 258,24 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, davalı tarafça yapılmış başkaca istinaf yargılama gideri bulunmadığından bu konu hakkında karar verilmesine YER OLMADIĞINA, 6-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA, 7-Karar kesinleştiğinde HMK’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının taraflara İADESİNE, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/2 bendi ile aynı yasanın 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere üye hakim …’in (122408) karşı oyu ile oyçokluğuyla karar verildi.12/10/2023
MUHALEFET ŞERHİ Somut olayda, taraflar arasında 01/03/2016 tarihli Bilgi Teknolojileri Bakım, Destek ve Danışmanlık Hizmetleri Sözleşmesi imzalandığı ihtilafsızdır. Davacı, davalı tarafından yapılan feshin sözleşme hükümlerine aykırı olduğundan bahisle davasında haklı olduğunu iddia etmiş olup davalı ise, feshin sözleşme hükümlerine uygun olduğundan davacının talepte bulunamayacağını savunmuştur. Dava konusu talep, sözleşmenin 8.3 maddesinden kaynaklanmakta olup söz konusu madde uyarınca, taraflardan herhangi birinin, sebep göstermeksizin sözleşmeyi süresi içerisinde feshetmek istediği takdirde tazminat olarak karşı tarafa bir yıllık bakım bedeli kadar tutarı ayrıca peşinen ödemeyi kabul edeceği düzenlenmiştir. Aynı sözleşmenin 8.1 maddesi ile, tarafların sözleşme bitiş tarihinden 30 gün öncesinde, sözleşmenin fesih edildiğinde dair yazılı bir bildiri yapılmadığı takdirde, iş bu sözleşmenin, 6.1 maddesi gereğince kendiliğinden birer yıllık süreler ile devam edeceği kararlaştırılmıştır. Davalı, sözleşmenin 8.1 maddesine uygun şekilde, yeni dönemde sözleşmeye devam edilmeyeceğini davacıya gönderdiği 26/01/2016 tarihli e-mail ile süresinde bildirdiğini ileri sürmüştür. Söz konusu e-mailde, sözleşme bedeline %25 artış yapılmasının kabul edilmediği ve davacı tarafça, kendilerinden kar yapılmadığı ve zararına hizmet verildiğinin de belirtilmesi sebebiyle sözleşmenin devam ettirilmesinin uygun görülmediği belirtilmiştir. Buna göre bu e-mail, sözleşmenin 8.1 maddesinde belirlenen süre içerisinde gönderilmiş olsa da, açık ve net bir şekilde sözleşmenin feshine yönelik bir ifade içermemektedir. Bu husus, davalının açık ve net bir şekilde sözleşmenin yeni dönemde yenilenmeyeceğini belirttiği 17/03/2017 ve 10/04/2017 tarihli e-mailleri dikkate alındığında daha iyi anlaşılmaktadır. Öyleyse sözleşmenin, 8.1 madde uyarınca bir yıl daha yenilendiğini kabul etmek gerekir. Davalı vekili, sözleşmenin davacı tarafından sonlandırılması sebebiyle bir talepte bulunulamayacağını ileri sürmüş olup bu iddiasını ise davacı tarafından müvekkili şirkete keşide edilen Beyoğlu … Noterliğinin … yevmiye numaralı ihtarnamesine dayandırmıştır. Davacı taraf bu ihtarnamede, süresinde fesih bildirimi olmadığından sözleşmenin 01/03/2018 tarihine kadar yenilendiğini, davalı tarafından 10/04/2017 tarihinde yapılan bildirimin, sözleşmenin 8.3 maddesi uyarınca yapılan ve haklı nedene dayanmayan fesih bildirimi olduğu kabul edilerek bu tarih itibariyle sözleşmenin feshedildiğini belirterek bu madde uyarınca 9.600,00 TL’nin ödenmesini talep etmiştir. Davalı tarafından davacıya gönderilen 17/03/2017 tarihli e-mailde, fiyat ve hizmet memnuniyeti açısından sözleşme yenilenmeyeceğinin; 10/04/2017 tarihli e-mailde ise, sözleşmenin 01/03/2017 tarihi itibariyle sona erdiği belirtilerek Nisan ayı için kesilen faturanın iadesinin yapılacağının bildirildiği anlaşılmış olup e-mail içeriğine göre sözleşmenin devam etmeyeceğine yönelik davalının fesih iradesinin, davacı tarafından kabul edilmesi sözleşmenin davacı tarafından sonlandırıldığı şekilde yorumlanamaz. Zira fesih bildirimi yenilik doğurucu bir hak olduğundan karşı tarafın kabulüne gerek olmadan ulaştığında anda sonuç doğurur. Bu tespitten sonra davalının fesih iradesini sözleşmeye uygun kullanıp kallanmadığını değerlendirmek gerekir. Söz konusu e-maillere göre davalının, fiyat ve hizmet memnuniyeti açısından sözleşmeyi sonlandırdığı anlaşılmaktadır. Sözleşmenin 6.1 maddesine göre, sözleşmenin yenileme dönemlerinde belirtilen fiyatlar, en az o yıla ait (TÜFE, YİÜFE ortalaması) enflasyon ortalaması oranında artış olmak şartı ile, tarafların onayı ile yeniden belirlenecektir. Davalı 26/01/2016 tarihli e-mailinde, sözleşme bedeline %25 artış yapılmasını kabul etmemiş ise de, yukarıda açıklandığı üzere bu e-mail bir fesih bildirimi niteliği taşımadığından ücret artışına dayalı bir feshin varlığından söz edilemez. Sözleşmenin yenilenen döneminde davalının fesih iradesini taşıyan 17/03/2017 ve 10/04/2017 tarihli e-maillerinde ise, fiyat memnuniyetsizliği ileri sürülerek genel ve soyut nitelikte beyanda bulunulmuş olup ayrıca sözleşmenin 6. maddesi uyarınca taraflar arasında bir müzakere yapılıp anlaşma sağlanamadığı, yani bu madde ile belirlenen usulün işletilip işletilmediği hususu da ispat edilebilmiş değildir. Kaldı ki taraflar arasında fiyatın belirlenmesi amacıyla sözleşmede bir hükmün kararlaştırılması sebebiyle, ücret artışının, haklı fesih sebebine de dayanak teşkil etmemesi gerekir. Öte yandan sözleşmenin sona ermesine gerekçe olarak hizmetin gereği gibi yerine getirilmediği iddiasında olan davalı taraf, sözleşmenin 8.2 maddesine göre, davacıya yazılı ihtar göndermesi akabinde 1 ay içerisinde ihlal giderilmezse yazılı ikinci ihtar göndermesinden sonra tek taraflı fesih hakkına sahip olacağından davalının bu madde ile belirlenen prosedürü işletmediği de anlaşılmaktadır. Bu hal ve şartlara göre, davalı, yenilenmesinden sonra sözleşmeyi usulüne uygun olarak feshetmediğinden davacı, sözleşmenin 8.3 maddesi uyarınca kararlaştırılan aylık 800,00 TL’den bir yıllık bakım bedeli olan 9.600,00 TL’yi talep etmekte haklı olup Mahkemece davanın kabulüne yönelik tesis edilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığından karara muhalif kaldığımı bildiririm.