Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/339 E. 2023/1017 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/339 Esas
KARAR NO: 2023/1017
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/10/2019
NUMARASI: 2016/205 Esas, 2019/628 Karar
DAVANIN KONUSU: İTİRAZIN İPTALİ (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 12/10/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; sigortalı … Bina Yönetiminin ilgili bulunduğu taşınmazın müvekkili nezdinde 07/12/2012-2013 döreminde, Ticari Paket Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, davalı şirketin binada bulunan bağımsız bölümde tadilat yaptığını, asma tavanın sökülmesi esnasında tavandan geçen tesisatta oluşan hasar nedeniyle akan suların bina kıymetlerinde hasara neden olduğunu, müvekkilinin sigortalısına ödeme yaparak haklarına halef olduğu gibi alacak hakkını da temlik aldığını, tadilatı yaparken gerekli önlemleri almayan davalı şirketin hasardan sorumlu olduğunu, sigortalıya ödenen hasar tazminatının rücuen tahsili için davalı şirket ile sigortacısı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takip başlattıklarını, davalıların takibe haksız itiraz ettiklerini ileri sürerek davalıların takibe itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı … Ltd. Şti vekili cevabında; ilgili dairenin tadilat ve dekorasyonu çalışmasına başlamadan önce bina yönetimi ile görüşülerek daire içine giren tüm su hatlarının kapatılmasının talep edildiğini, yangın sistemine ait sprinkler sisteminin sökümünden önce yönetimin su boşaltma işlemini gerçekleştirdiğini ve sorun çıkmadığını, ancak asma tavan taşıyıcı sisteminin sökümü sırasında, bakır borunun kendi ağırlığına dayanamayarak kırılması ile hasarın meydana geldiğini, yönetimin tüm su hatlarının kapatıldığı yönünde bilgi vermesine rağmen, o hatta su bulunduğunu ve kırılan boru içindeki basınçlı suyun boşalmaya başladığını, yönetimin olaya müdahalesi sırasında daha önce kendilerine gösterilmeyen üç vananın kapatıldığını, bu boruların kapatılmasının unutulması nedeniyle müvekkilinin hasarda sorumluluğu bulunmadığını, ayrıca bakır borunun tavan döşemesine sabitlenmediğini ve aşağıya doğru esnemesi ile birkaç saniye içinde kaynak yerinden kırıldığını, yine zeminde su yalıtımı olmaması nedeniyle alt katlara su geldiğini, bu nedenlerle müvekkilinin kusurunun bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta Şirketi, süresinde davaya çevap vermemiş, 29/01/2015 tarihli dilekçesi ile; inşaat all risk sigorta poliçesi ile sigortalısı olan diğer davalının tesisatın kapatıldığı bilgisini alarak tadilata başladığını, ancak sıcak su tesisatının davacının sigortalısının ihmali ile kapatılmadığını ve hasara neden olunduğunu, ayrıca söz konusu hattın tavana sabitlenmediğini, bu nedenlerle olayda davalı sigortalının sorumluluğu bulunmadığını, davalı şirket gerekli tedbirleri almadan işe başlamış ve hasar meydana gelmişse bu hasarın teminat kapsamında olmadığını, istenen tazminatın fahiş olduğunu ve gerçek zararın tespit edilmesi gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; 25/09/2017 tarihli raporda davacının sigortalısı bina yönetiminin olayda % 75, davalı yüklenicinin ise % 25 kusurlu olduğu belirtilmişse de, tespitlerinde Yapım İşleri Genel Şartnamesi değerlendirilmediğinden, bu raporun hükme esas alınmadığı, farklı bilirkişi heyetinden alınan 04/01/2019 tarihli rapora göre davalı yüklenicinin işi anılan şartname hükümlerine göre yapması gerektiği, ayrıca boruların içindeki suyu kontrol etmesi ve borularda çökme ve kopma olabileceğini düşünerek işi yapması gerektiği, bu nedenle olayda davalı yüklenicinin kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile davalıların takibe itirazının iptaline ve takibin devamına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Karar yasal süresinde davalılar vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı … Ltd. Şti vekili istinaf nedenleri olarak; müvekkilinin, bina yönetimi teknik ekibinden onay alarak işe başladığını ve gerekli tüm tedbirleri aldığını, davacının sigortalısı olan bina yönetiminin tüm boruların kapatıldığı bilgisini verdiğini, müvekkili şirketin bu beyanın doğruluğunu sorgulama imkanı olmadığını, hasardan sonra bina yönetiminin üç ayrı vanayı kapattığını, binanın altyapısına erişim hakkının bina yönetimine ait olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddini talep ve istinaf etmiştir. Davalı … Sigorta AŞ vekili istinaf nedenleri olarak; raporlar arasındaki çelişki giderilmeden karar verildiğini, ana sıcak su tesisatının kapatılmaması ve tesisatın tavana sabitlenmemiş olması nedeniyle hasar meydana geldiğinden müvekkilinin sigortalısı davalı şirketin kusuru bulunmadığını, davalı şirketin gerekli tedbirleri almadan işe başlaması ve hasarın meydana gelmesi halinde, bu hasarın teminat kapsamında olmadığını, ayrıca muafiyet uygulanması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava, sigortalıya ödenen hasar bedelinin hasar sorumlusu olduğu ileri sürülen davalı şirket ile davalı şirketin sigortacısından rücuen tazmini talebine ilişkindir. Dosya kapsamından; sigortalı … Bina Yönetiminin ilgili bulunduğu taşınmazın davacı sigorta şirketi nezdinde 07/12/2012-2013 döneminde Ticari Paket Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğu, davalı yüklenicinin sigortalı bağımsız bölümde tadilat ve dekaroyon işi yaptığı, 03/09/2013 tarihinde, daire bulunan asma tavanın sökümü sırasında, tavandan geçen sıcak su tesisatında hasar meydana geldiği ve borudan akan suların sigortalı binada hasara neden olduğu, davacının, sigortalı bina yönetimine 12/12/2013 tarihinde 7.998,00 USD ödemede bulunduğu, ödenen bedelin rücuen tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında davalılar aleyhine takip başlattığı, davalıların yasal süresinde takibe itiraz ettikleri, itiraz dilekçelerinin davacı alacaklıya tebliğ edilmediği, davacının bir yıllık hak düşürücü süre içinde davalıların takibe itirazının iptalini talep ettiği görülmektedir. Mahkemece, davalı yüklenicinin olayda kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, davalılar hükmü istinaf etmiştir. İstinaf konusu edilen uyuşmazlık, sigortalı binada hasara yol açan su taşkınının, binada bulunan 2002 nolu bağımsız bölümde tadilat yapan davalı yüklenicinin kusurundan kaynaklanıp kaynaklanmadığı, davalı sigorta şirketi yönünden hasarın teminat kapsamı dışında olup olmadığı ve tazminatta muafiyet indirimi yapılması gerekip gerekmediği hususlarında toplanmaktadır. İlk derece mahkemesinde alınan 25.09.2017 tarihli bilirkişi heyeti raporunda; tadilat yapılan dairedeki temiz su tesisatı kapatıldığı halde, sıcak su tesisatının kapatılmadığı, ayrıca bu borunun kelepçe ile tavana sabitlenmediği bu nedenle bina yönetiminin hasarda % 75 oranında kusurlu olduğu, davalı … İnşaat Ltd. Şti.’nin ise boruda su olup olmadığını kontrol etmemesi ve tesisatın tavana sabitlenmediğini fark etmesine rağmen gerekli tedbirleri almaması nedeniyle % 25 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir. İlk derece mahkemesinde ayrı bilirkişi heyetinden alınan 04.01.2019 tarihli bilirkişi heyeti raporunda; davalı … İnşaat Ltd. Şti.’nin tadilatı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Yapım İşleri Genel Şartnamesi hükümlerine göre yapması gerektiği, ancak davalı şirketin boruların içindeki suyu kontrol etmeden ve gerekli kontrolleri yapmadan, kopma ve çöküntü olabileceğini düşünerek gerekli tedbirleri almadan işi yaptıkları, dolayısıyla Genel Teknik Şartname hükümlerine uymadıkları, bu nedenle de davalı yüklenicinin tam kusurlu olduğu belirtilmiştir. Yüklenici, yaptığı işin uzmanı sayılır ve uzmanı olduğu bir işin yapılmasında da, kendisinin, işçilerinin ve üçüncü kişiler ile iş sahibinin can güvenliğini sağlamak ve gereken tedbirleri almak zorundadır. Yargıtay 15. HD’nin yerleşik içtihat ve uygulamalarında kural olarak eser sözleşmesi ilişkisinde konusunun uzmanı yüklenici olduğundan işin ifası sırasında gerekli önlemleri alma yükümlülüğünün de yükleniciye ait olduğu kabul edilmektedir. 6098 sayılı TBK’nın 470 ila 486. maddeleri arasında düzenlenen eser sözleşmesi hükümlerine göre zararlandırıcı olayın gerçekleşmesine etkili olan yüklenici, iş sahibi ya da sözleşme dışı üçüncü kişilerin kusurlarının tesbitinde iş güvenliği mevzuatından yararlanılması mümkün ise de yeterli değildir. Yüklenici işin uzmanı sayılan, sorumlu meslek adamıdır. Eser sözleşmesi ile ilgili edimini ifa ederken veya sözleşmenin hazırlık aşamasında gerekli tedbirleri almak zorundadır. İşçi sayılmadığından iş sahibinin denetimine de tabi değildir. Yüklenicinin sadakat ve özen borcu gereği sorumluluğu, TBK’nın 396. maddesinde belirtilen işçinin hizmet akdindeki sorumluluğu gibidir. Aynı Yasa’nın 74. maddesi hükmünce maddi vakıaların sübutuna ilişkin ceza mahkemesinin mahkumiyet kararı hukuk hakimini bağlar ise de kusurun belirlenmesine ilişkin kararı hukuk hakimini bağlamaz. (Yargıtay 15. HD’nin 2018/5420 Esas,2019/1633 Karar sayılı kararı). Somut davada, davalı yüklenici, sigortalı binada bulunan bağımsız bölümde tadilat yaparken sıcak su tesisatı kırılmış ve akan sular hasara neden olmuştur. Yüklenici işi yaparken tesisatta su bulunup bulunmadığını kontrol etmemiş ve tesisatın tavana sabitlenmediğini farkettiğinde de gerekli önlemleri almamıştır. Eser sözleşmesi ilişkisinde konusunun uzmanı yüklenici olduğundan, işin ifası sırasında gerekli önlemleri alma yükümlülüğünün de yükleniciye aittir. Bu nedenle mahkemece, hasardan davalı şirketin sorumlu tutulmasında isabetsizlik görülmemiştir. Diğer taraftan davalı yüklenicinin İnşaat All Risk Sigorta Poliçesi ile davalı sigorta şirketi nezdinde sigortalı olması nedeniyle, davalı sigorta şirketi yönünden de davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalı sigorta şirketi, hasarın teminat kapsamında olmadığını ve hasardan muafiyet indirimi yapılması gerektiğini savunmuşsa da, dayanılan poliçedeki özel koşulun, yeraltında bulunan kablo, boru ve diğer donanımlar üzerinde oluşabilecek hasarlara ilişkin olduğu anlaşıldığından, somut olayda uygulanması mümkün görülmemiştir. Açıklanan nedenler ile ilk derece mahkeme kararında hukuka aykırılık bulunmadığından, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M:Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere, 1-İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/205 Esas, 2019/628 Karar sayılı ve 15.10.2019 tarihli kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-/b/1. bendi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-a)Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 269,85 TL harcın davalı … SİGORTA A.Ş. tarafından peşin olarak yatırılan 279,35 TL harçtan mahsubu ile bakiye 9,52 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davalı … SİGORTA A.Ş.’ne İADESİNE, b)Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 269,85 TL harcın davalı … İNŞAAT LİMİTED ŞİRKETİ tarafından peşin olarak yatırılan 279,36 TL harçtan mahsubu ile bakiye 9,51 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davalı … LİMİTED ŞİRKETİ’ne İADESİNE, 3-Davalılar tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 12.10.2023