Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/301 E. 2020/409 K. 13.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/301 Esas
KARAR NO: 2020/409
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 15/11/2018
NUMARASI: 2018/1338 Esas, 2018/865 Karar
DAVA: KONKORDATO (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
KARAR TARİHİ: 13/02/2020
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacılar, … A.Ş, …, … ve … vekili, 07.11.2018 tarihli dava dilekçesinde, davacı …‘nin davacı şirketin tek pay sahibi olduğunu, müvekkilinin gelir kaynağının şirketten olan temettü gelirleri olduğunu, şirketin içinde bulunduğu mali kriz nedeniyle temettü gelirlerinden yoksun kaldığını, ayrıca aylık 450,00 TL kira geliri bulunduğunu, müvekkilinin ,şirketin borçları için verdiği kefalet nedeniyle ekonomik yönden mahvına engel olabilmesinin tek yolunun şirket ile birlikte ve şirketin projesi ile koordineli bir biçimde konkordato yapabilmesi olduğunu, müvekkilinin tek pay sahibi olduğu şirketle birlikte konkordato talebinde bulunduğunu, müvekkili …‘nin şirketin eski pay sahibi olduğunu, dava dışı …A.Ş ‘de %2 pay sahibi olduğunu, toplam dört taşınmazın maliki olduğunu, şirket borçları için bankalara verilmiş ipoteklerinin mevcut olduğunu, şirketin kullandığı bütün kredilere tüm malvarlığı ile şahsen kefil olduğunu, müvekkili …‘nin şirketin banka kefillerinden olduğunu, şirketteki hisselerini devrederek şirketten ayrıldığını, 7 bankaya kefil olduğu borçların toplam tutarının 108.225.839,53 TL olduğunu, şirketin ödeme gücünü yitirmesi, borçların vadelerinde ödenememesi sebebiyle müvekkilinin kredi veren bankalara verdiği kefaletten dolayı sorumluluğunun ödenmesi gereken muaccel borca dönüştüğünü belirterek, İİK 287.madde çerçevesinde, müvekkili şirket ve gerçek kişiler lehine geçici üç aylık mühlet kararı verilmesini, yasal ve talep ettikleri tedbir kararlarının alınmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, tarihsiz tensip ara kararının “5” nolu bendinde, davacılar, … ve … yönünden davanın tefrikine, 15.11.2018 tarihinde ise dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, davacı gerçek kişilerin İİK ‘nın 285. maddesi anlamında, borçlarını ödemekte zorlandıkları, nakit dar boğazına girdiklerini gösterir mali tablo olmadığı, gerçek kişilerin borçlu şirketin kullandığı kredilere olan kefaletleri nedeniyle alacaklıların kendilerine yönelik cebri İcra yöntemlerine başvurmaları için konkordatoya başvurduklarını belirtmelerine göre, gerçek kişilerin sadece İcra takiplerinden korunmak amacıyla konkordato talep etmesinin konkordatonun amacıyla bağdaşır nitelikte olmadığı, sırf aleyhine başlatılacak takiplere mani olmak amacıyla konkordato talep edilmesinin TBK ‘nın kefalete ilişkin hükümlerini ve İİK ‘nın menfi tespit hakkındaki bölümlerini işlevsiz hale getireceği, kanun koyucunun gerçek kişiler bakımından konkordato müessesine başvuruyu kabul etmesindeki amacının bu olmadığı, konkordato talepli davanın şartlarının oluşmaması gerekçesiyle talebin reddine karar karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ; Karar, yasal süre içerisinde davacılar, … ve … vekili tarafından istinaf edilmiştir. İstinaf eden davacılar arasında mecburi dava arkadaşlığı olmamasına rağmen, davacı … adına gerekli harç ve giderlerin karşılanmamış olması, ayrıca vekaletnamede vekile konkordatoya ilişkin herhangi bir özel yetkinin verilmemiş olması nedeniyle dosya eksik hususların tamamlanması amacıyla ilk derece mahkemesine geri çevrilmiştir. Dairemizin, 2018/3371 Esas, 2019/1495 Karar ve 13.09.2010 tarihli geri çevirme kararı üzerine, 25.11.2019 tarihli sayman mutemet alındısı ile gerekli harçların karşılandığı ancak davacı … ‘ye ait usulüne uygun vekaletnamenin ibraz edilmediği anlaşılmıştır. Davacılar vekili istinaf nedenleri olarak,kararın, usul, esas ve yasal mevzuata aykırı olduğunu, eksik inceleme ve araştırma sonucu karar verildiğini, gerçek kişilerin konkordato talep hakkının yasa ile güvence altına alındığını, takiplerden korunma amacı sonuçlarının çıkarılamayacağını, konkordato amacının, alacaklıların alacaklarının korunması olduğunu, konkordato talebinde bulunan müvekkillerinin amacının, ödeme güçlüğü içinde bulunduklarından kefaletten kaynaklı kredilerin ödenmesinin sağlanması olduğunu, şirketin konkordatosunun başarılı olduğunda ve borçlar ödendiğinde müvekkilinin borçlarının da sona ereceğini, konkordato geçici mühlet verilmesi şartlarının oluştuğunu, müvekkillerinin kefil oldukları borçlarını vadesinde ödeyemediklerini, konkordato ön projesinin ibraz edildiğini, İİK 286.maddede aranan ibrazı zorunlu tüm belgelerin ibraz edildiğini, red gerekçesinin, somut belgelere ve gerekçeye dayalı olmadığını, müvekkillerinin iyiniyetli ve dürüst borçlular olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını ve talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, İİK 285 vd maddelerinde düzenlenen konkordato talebidir. 2004 sayılı İİK ‘nun 285. maddesinde, yetkili ve görevli mahkeme düzenlenmiş, yasada, iflasa tabi olan borçlu için, İİK ‘nun 154. maddesine atıf yapılarak ilgili maddenin birinci veya üçüncü fıkradaki yazılı yerlerdeki asliye ticaret mahkemesinin yetkili ve görevli olduğu vurgulanmıştır. Somut olayda, davanın, iflasa tabi olmayan davacı gerçek kişilerin yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesinde açıldığı ve davacılardan … ‘ye ait vekaletnamede, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 74. maddesinde belirtilen şekilde konkordato ile ilgili özel yetkinin mevcut olduğu anlaşılmıştır. Ne var ki, davacı … adına, Gaziantep … Noterliğinin 06.11.2018 tarihli, … yevmiye nolu, 06.05,2019 tarihine kadar süreli olarak düzenlenen vekaletnamede, konkordatoya dair özel yetki mevcut değildir. İş bu eksikliğin giderilmesi için, dosya geri çevrilmiş ise de eksiklik giderilmemiştir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun dördüncü ayırımında, davaya vekalet düzenlenmiştir.71 vd maddelerde yer alan düzenlemenin, 74. maddesinin üst başlığı “ Davaya vekalette özel yetki verilmesini gerektiren haller”dir. Maddede, açıkça yetki verilmedikçe vekilinin, hangi konularda dava açamayacağı ve takip yapamayacağı ifade edilmiştir. Bu yetkilerden birisi, vekilinin konkordato teklifinde bulunması, bunlara muvafakat vermesidir. Aynı yasanın 114/1-f bendinde ise, vekilin, usulüne uygun düzenlenmiş bir vekaletnamesinin bulunması dava şartları arasında sayılmıştır. Mahkemece, dava şartlarının mevcut olup olmadığının resen araştırılması ve bu eksikliğin giderilmesi için kesin süre verildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bu hususa dikkat edilmeksizin karar verilmiş olması yerinde değildir. Talebin niteliği, davacılardan … vekiline verilmiş özel yetkiyi taşıyan usulüne uygun vekaletnamenin varlığı dikkate alınarak, davacı … yönünden istinaf incelemesi yapılmakla birlikte, diğer davacı … yönünden ise kabul şekline göre değerlendirme yapılması uygun görülmüştür. Uyuşmazlık, davacının, tefrik edilen dosyada yargılaması devam eden şirket için vermiş olduğu kefaletten ve ipotekten kaynaklanan borçlarının, ön projede ne şekilde yer alması gerektiği, davacı ortak ve / veya şirket kefili olan davacı gerçek kişinin, konkordato proje başarısının, ortakları oldukları şirketin konkordatonun başarısına bağlı olmasının tek başına yeterli kabul edilip edilmeyeceği, mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olup olmadığıdır. Davacı gerçek kişiler ve şirket vekili tarafından, İhtiyati tedbir istemli dava dilekçesi ile iş bu talepte bulunmuşlardır. Mahkemece, tensip ara kararı ile birlikte davacı gerçek kişiler yönünden açılan davanın tefriki ile birlikte, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde talebin reddine karar verilmiştir. Tefrik kararı verilmiş olmakla birlikte, mahkemece, davacı gerçek kişiler yönünden, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümleri çerçevesinde ,genel dava şartlarının ve İİK da düzenlenen konkordato ile ilgili özel dava şartları değerlendirilmeden ve davacılara duruşma davetiyesi tebliğ edilmeden ,duruşmaya davet edilmeden karar verilmesi doğru olmamıştır. Öncelikle, yukarıda açıklandığı üzere, davacılardan … vekiline verilmiş ve özel yetkiyi ihtiva eden bir vekaletnamenin olmadığı dikkate alınarak, adı geçen davacı vekiline, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 115/2.fıkrası gereğince usulüne uygun vekaletnamenin dosyaya ibrazı için kesin mehil verilmemesi, bu eksikliğin dava şartı noksanlığı olduğu hususunun göz ardı edilmesi, tefrik edilen dosyanın duruşmasına davacıların davet edilmemesi, aynı yasanın 27. madesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkı ile birlikte İcra ve İflas Kanunun 288-289 madde düzenlemeler dikkate alınmaksızın kabule göre hüküm tesiside yerinde bulunmamıştır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 287. maddesinde, 286. maddede belirtilen belgelerin eksiksiz olarak mevcut olduğu tespit edildiğinde derhal geçici mühlet kararı verileceği belirtilmiştir. Talep tarihinde yürürlükte bulunan 286/1-a bendinde ise, konkordato talebine eklenecek belgeler arasında ön projeye yer verilmiştir. Söz konusu yasal düzenlemede, tüzel kişi veya gerçek kişilerin konkordato başvurusu yönünden herhangi bir ayrıma gidilmemiştir. 30 0cak 2019 tarihli Resmî Gazetede yayınlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren, “ Konkordato Talebine Eklenecek Belgeler Hakkında Yönetmelik “ kapsamında da, borçlunun iflasa tabi olmayan kişilerden olması halinde de konkordato ön projesi talebe eklenecek belgeler arasında gösterilmiştir. Yani gerçek kişilerin ön proje sunmayacağına dair yasal bir düzenleme mevcut değildir. Bu halde, mahkemece, davacı gerçek kişilerin, ortağı ve / veya yetkilisi olduğu şirketle birlikte konkordato talep etmesi halinde, yine yasa gereğince ön proje ve diğer sayılı belgeleri dosyaya ibraz etmeleri gerektiği dikkate alınarak, varsa eksik veya eksikliklerin giderilmesi için 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 114/2. maddesi de gereğince, kesin süre verildikten sonra bu eksikliğin tamamlanıp tamamlanmadığı gözetilerek uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, kabul şekline göre eksiklik tamamlanmadan verilen karar bu anlamda da isabetli görülmemiştir. Ayrıca, eksik belgelerin olmadığının tespiti halinde veya giderilmesi neticesinde, İİK 287/1.fıkra hükmünün değerlendirilerek ,geçici mühlet kararı verilerek, geçici mühlet kararıyla birlikte konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olup olmadığının yakından incelenmesi amacıyla geçici komiser atanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yasal düzenlemelerin aksine dosya üzerinde ve gerekli usulü işlemler yerine getirilmeden verilen karar isabetli olmamıştır. 28.02.2018 tarihinde kabul edilerek, 15 Mart 2018 tarihli Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren, “İcra Ve İflas Kanunu Ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun “un 13 vd maddelerinde, 2004 sayılı İİK ‘nun “ Konkordato ile Sermaye Şirketleri ve Kooperatiflerin Uzlaşma Yoluyla Yeniden Yapılandırılması “ üst başlığını taşıyan on ikinci babında değişiklikler yapılmış, İflasın ertelenmesi kaldırarak konkordato yeni bir içeriğe kavuşturulmuştur. Geçici mühlet başlığını taşıyan 287/1. Fıkrada, mahkemenin konkordato talebi üzerine 286. maddede belirtilen belgelerin eksiksiz olarak mevcut olduğunu tespit ettiğinde derhal geçici mühlet kararı vereceği ve 297’ nci maddenin ikinci fıkrasındaki haller de dahil olmak üzere borçlunun malvarlığının muhafazası için gerekli gördüğü bütün tedbirleri alacağı düzenlenmiştir. Yasanın 288/1. fıkrasında, geçici mühletin, kesin mühletin sonuçlarını doğuracağına yer verilmiş, İİK 294. maddesinde, kesin mühletin alacaklılar bakımından sonuçları, 297. maddesinde ise, kesin mühletin borçlu bakımından sonuçlarına ilişkin düzenleme yer almıştır. Kanun koyucu, 7101 sayılı Kanunda, uygulama alanını genişleterek konkordatoyu, borçlarını vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlunun, vade verilmek veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek veya muhtemel bir iflastan kurtulabilmek için başvurabileceği bir hukuki çare olarak betimlenmiştir. Açıklanan nedenlerle ve özellikle İİK 285 vd maddelerde yer alan konkordatoya İlişkin düzenleme kapsamında; Konkordato müessesinden yararlanmak isteyen davacı borçlu taleplerinin, genel ve konkordatoya özgü dava şartları yönünden resen incelenip, genel dava şartında ki sonradan giderilebilecek eksikliklerin giderilebilmesi ve/ veya İİK 286. maddede konkordato talebine eklenmesi gereken belgeler arasında yer verilen belgelerin eksikliği halinde, dosyaya ibrazı için, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 114/2. maddesi gereğince kesin süre verilmesi, kesin süreye dair ihtarnamede, ilgili eksik belgenin ibraz edilmemesi halinde, konkordato talebinin HMK 115/2. fıkrası uyarınca usülden reddedileceğinin açıkça belirtilmesi, belirtilen sürede eksikliğin tamamlanması durumunda, yasal düzenleme kapsamında işlem yapılması gerekirken, inceleme ve değerlendirme yapılmaksızın ve yasanın hatalı yorumu neticesinde verilen karar isabetli görülmediğinden, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esasa dair hususlar incelenmeksizin kabulüne dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esasa dair hususlar incelenmeksizin KABULÜNE, 2- İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1338 Esas, 2018/865 Karar ve 15.11.2018 tarihli kararının KALDIRILMASINA , 3- Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE, 4- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 232,10 TL harçtan davacıların peşin olarak yatırmış olduğu 165,70 TL ve 134,00 TL harçların mahsubu ile bakiye 66,40 TL harcın davacı …‘den ve 98,10 TL harcın davacı … ‘den alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,( 21.11.2018 ve 25.11.2019 tarihli her iki sayman mutemet alındı belgesinde de davacı … adının yazılı olmasına rağmen, Dairemizin geri çevirme kararından sonra yapılan işlem tarihine göre harca dair karar oluşturulmuştur ). 5- Davacıların yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin talebin niteliği gereğince kendi üzerlerinde bırakılmasına, 6- Talebin niteliği ve istinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 2004 sayılı İİK’nun 293/2. fıkrası ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1- a/6. bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.13/02/2020