Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/299 E. 2020/1426 K. 02.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/299 Esas
KARAR NO: 2020/1426
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/12/2018
NUMARASI: 2018/813 Esas, 2018/1279 Karar
DAVANIN KONUSU: Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
KARAR TARİHİ: 02/07/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacılar vekili dava dilekçesi ile; …’in davacıların tek ortağı olup davacılardan … Tekstil’in ihracatçı, .. şirketinin ise üretici firma olduğunu, … şirketinin kurulması ile davacı … şahsi işletmesinin faaliyetini azalttığını, döviz üzerinden borçlanılması ve dövizdeki aşırı artış nedeniyle davacıların tamamın ödeme güçlüğüne düştüğünü, şirketlerin kazanacağı konkordato vadesinin, yara almadan borçlarını ödemesini sağlayacağını, davacı şirketler açısında ortak alınması ile para girişi sağlanacağını, yurt dışında önemli bağlantılarının olup, şirketin satışları sayesinde elde edeceği gelirlerle borçların belli bir vadede tasfiyesinin sağlayabileceğini, ileriki yıllar için de projede açıklanan sermaye artışları ile borçların tamamının ödenebileceğini, davacı … Firmasının konkordato kaynaklarının ise faaliyetinin devamı ve sermaye artırımı olduğunu, davacı şirketlerin ve işletmenin merkez binasının …’e ait olduğunu, …’a yüklü miktarda kredi borcu olduğunu, kredi borcu nedeni ile borcu karşılayacak kadar taşınmaz ipoteği verdiğini beyanla müvekkilleri hakkında konkordato geçici mühleti verilmesini ve konkordatonun tasdikine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI Mahkemece; davacı şirketlerin konkordato projesinin uygulanabilir olmadığı, her iki şirketin borca batık olduğu, şahıs firması … işletmesinin de hiçbir faaliyeti bulunmadığından konkordato teklifinin başarıya ulaşamayacağı, İİK’nın 292. maddesine göre borçlunun malvarlığının korunması yahut kankordatonun başarıya ulaşmayacağının anlaşılması halinde komiserin yazılı raporu üzerine, mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddi ile birlikte iflasa karar verilmesi gerektiği, davacıların mevcut durumu dikkate alındığında, malvarlıklarının korunması içinde iflasa karar verilmesi gerektiği, aksi halde borca batıklığın artacağı gerekçesiyle davacıların konkordata taleplerinin reddi ile iflaslarına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Davacılar vekili yasal süresinde sunduğu istinaf dilekçesinde; davacıların tek ortağı …’in iki dairesini bedelsiz şirketlere devredeceğini, ayrıca her yıl sermaye artırımı yapılacağını, ancak iflas kararı verilmesi nedeniyle mümkün olmadığını, … firmasının kira geliri ile borçlarını ödemesinin mümkün olduğunu, komiser heyetinin konsolide bütçe uygulanması halinde müvekkillerinin borca batık olmadığını belirttiğini, mahkemece konsolide bütçeyi kabul etmeyerek davacı şirketlerin borca batık olduğu gerekçesiyle iflasına karar verdiğini, ancak bu görüşe uygun olmayacak şekilde borca batık olmayan şahıs işletmesi için de iflas kararı vermesinin çelişkili olduğunu, komiser heyetinin proje kapsamında gelişme olmadığına dair tespitlerini kabul etmediklerini, konkordato ilanı öncesi Giresun’daki üretimi sağlayan makinaların finansal kiralama şirketi tarafından geri alınsa da İstanbul’daki fabrikanın tam kapasite çalıştığını, müvekkillerinin ticari faaliyetleri ve projeleri, sermaye artırım kararı dikkate alındığında kesin mühlet verilmeyip iflasa karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkillerinin mühletten sonra olumlu mali performans sergilediğini belirterek kararın kaldırılmasını ve sürecin yürütülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesini ya da yargılamanın resen istinafta yürütülmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle 7101 sayılı Kanun ile değişik İİK’nın 285 ve devamı maddeleri gereğince geçici mühlet ve akabinde kesin mühlet kararı verilerek konkordatonun tasdikine ilişkindir.Mahkemece, davacı şirketler ve davacı işletmenin konkordato taleplerinin reddi ile iflaslarına karar verilmiş, karara karşı davacılar vekili istinaf yoluna başvurmuştur. 2004 sayılı İİK’nın 285. maddesinde, yetkili ve görevli mahkeme düzenlenmiş, yasada iflasa tabi olan borçlu için, İİK’nın 154. maddesine atıf yapılarak ilgili maddenin birinci veya üçüncü fıkradaki yazılı yerlerdeki, iflasa tabi olmayan borçlu için yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesinin yetkili ve görevli olduğu vurgulanmıştır. Somut olayda, davanın, davacıların muamele merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde açıldığı ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 74. maddesinde belirtilen şekilde davacılar vekilinin konkordato ile ilgili özel yetkinin mevcut olduğu anlaşılmıştır. Dosya kapsamından, mahkemece İİK’nın 286 maddesinde sayılan belgelerin eksiksiz olarak sunulduğu belirtilerek davacılar lehine 10/09/2018 tarihinden geçerli olmak üzere 3 aylık geçici mühlet kararı verildiği, 07/12/2018 tarihli duruşmada davacıların konkordato talebinin reddine ve iflaslarına karar verildiği görülmektedir. Konkordato komiser heyeti 05/12/2018 tarihli raporunda; 31/10/2018 tarihi itibarıyla davacı …’in 13.243.963,77 TL, davacı …’in 17.496.619,18 TL, davacı … işletmesinin ise 5.992.727,46 TL borcu bulunduğunu, bu tutarlar içinde davacıların birbirleri ile faaliyetleri ile sonucu ortaya çıkan değerlerinde yer aldığını, davacıların birbirleri ile faaliyetleri sonucu aktif ve pasiflerinde yer alan bilanço kayıtlarının dikkate alınmaması gerektiğini, bu doğrultuda yapılan hesaplamada kaydı olarak davacı …’in -537.708,58 TL, davacı … Tekstil’in -422.075,34 TL borca batık olduğu, rayiç olarakta şirketlerin sırasıyla -3.991.048,57 TL ve -3.591.295,72 TL borca batık olduklarını, davacı … işletmesinin ise kaydi ve rayiç olarak özkaynağının ise sırasıyla 1.774.609,02 TL ve 8.062.869,06 TL olduğunu, davacı … firmasının ticari faaliyetinin bulunmadığını, davacıların geçici mühlet sürecinde faaliyetlerinin asgari düzeye indiğini ve gelirlerinin çok düşük kaldığını, konkordato kaynağı olarak belirtilen ticari faaliyetlerin risk unsuru içerdiği gibi davacılarca bu kapsamda herhangi bir sipariş sözleşmesinin sunulmadığını, davacıların proje kapsamında herhangi bir faaliyeti ve gelişme olmadığından projelerinin uygulanabilir olmadığını belirtmiştir.31/10/2018 tarihi itibarıyla davacı … Tekstil’in 13.243.963,77 TL, davacı …’in 17.496.619,18 TL, davacı şahıs işletmesinin ise 5.992.727,46 TL borcu bulunduğu, bu meblağlar içerisinde davacıların birbirleri ile faaliyetleri sonucu ortaya çıkan değerlerin de yer aldığı, davacıların konkordato projesinde borç ödeme kaynakları ise, ticari faaliyetlerden elde edilecek gelirler ile sermaye artışı yoluyla sağlanacak fonların gösterildiği anlaşılmaktadır. İİK 289. maddesinde, konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğunun anlaşılması halinde borçluya 1 yıllık kesin mühlet verileceği düzenlenmiştir. Borçlunun iyileşmesi ve konkordatonun tasdiki ihtimali “konkordatonun başarı şansı” kavramı altında ifade edilmiştir. Başarı olasılığı kavramından anlaşılan husus, konkordato projesinin gerçekleşme şansına sahip görülmesidir. Bu sonuca, borçlunun durumu, malvarlığı gelirleri ve taahhütlerini yerine getirmesine engel olan nedenler gözetilerek, objektif verilere göre konkordato başarı olasılığı yargıç tarafından belirlenecektir. (Konkordato ve Yeniden Yapılanma Hukuku -Av.Sümer Altay, sayfa 112, 1. Cilt). Somut olayda, davacılarca konkordato kaynağı olarak ticari faaliyetlerden elde edilecek gelirler ve sermaye artırımı öngörülmüşse de, davacı … firmasının ticari faaliyetinin bulunmadığı, diğer davacıların geçici mühlet sürecinde faaliyetlerinin asgari düzeye indiği ve gelirlerinin çok düşük kaldığı, konkordato kaynağı olarak belirtilen ticari faaliyetlerden elde edilecek gelirlerin gerçekleşip gerçekleşmeyeceği risk unsuru içerdiği gibi davacılarca komiser heyeti rapor tarihi itibarıyla bu kapsamda herhangi bir sipariş sözleşmesinin sunulmadığı ve proje kapsamında herhangi gelişme olmadığı görülmektedir. Buna göre davacıların konkordato projeleri uygulanabilir değildir. Bununla birlikte davacılar komiser heyeti raporuna karşı beyan dilekçeleri ile istinaf taleplerinde, davacıların tek ortağı …’in iki dairesini şirketlere bedelsiz devredeceğini, … işletmesinin taşınmazında kira geliri elde ettiğini ve kira geliri ile borçlarını ödemesinin mümkün olduğunu, davacıların Kasım ayında faaliyetlerini artırdığını ve sipariş aldıklarını, bir tekstil firması ile ciddi bir işbirliği protokol imzalanmasının planlandığını, ancak olumlu son mali veriler ve gelişmelerin değerlendirilmediğini ileri sürmüştür. Ancak belirtilen taşınmazların şirketlere bedelsiz devri ve kira geliri ile ilgili projede bir açıklama bulunmadığı ve bu kapsamda revize proje de sunulmadığı gibi, şirketlere devredileceği söylenen taşınmazların hangi taşınmazlar olduğu, tapu kayıtları, üzerinde ipotek ya da haciz olup olmadığı hakkında da herhangi bir bilgi verilmiş değildir. Bu nedenle sözkonusu taşınmazlar, konkordata projesinde ya da sonradan revize edilecek projede konkordato kaynağı olarak belirtilmediğinden, taşınmazların projenin başarıya ulaşma olasılığı kapsamında değerlendirilmesi olanaklı görülmemiştir. Yine davacılar vekili, mühlet sürecinde şirketlerin ticari faaliyetleri ile ilgili olumlu gelişmeler olduğunu, önemli bir işbirliği için protokol imzalanacağını belirtmişse de, ticari faaliyetten elde edilecek gelir kapsamında sunulan 39.000,00 TL bedelli fatura, borçların miktarı dikkate alındığında yeterli olmayacağı açıktır. Bahsedilen protokol ile ilgili de herhangi bir somut veri sunulmuş değildir. Tüm bu açıklamalar ışığında, davacıların konkordato tekliflerinin başarıya ulaşması mümkün görülmediğinden geçici mühletin kaldırılarak mahkemece konkordato taleplerinin reddine karar verilmesi yerindedir. Davacılar hakkındaki iflas kararı yönünden yapılan incelemede ise; İİK’nın 288/1 maddesi uyarınca geçici mühlet halinde de kıyasen uygulanması gereken İİK’nun 292/1.a ve b. bentleri uyarınca iflasa tabi borçlu bakımından, kesin mühletin verilmesinden sonra borçlunun malvarlığının korunması için iflasın açılması gerekiyorsa veya konkordatonun başarıya ulaşamayacağı anlaşılıyorsa komiserin yazılı raporu üzerine, mahkemenin kesin müddeti kaldırarak konkordato talebinin reddine ve borçlunun iflasına resen karar vereceği düzenlenmiştir. Bu durumda, komiserin, mühletin kaldırılması veya borçlunun iflasına karar verilmesi görüşünü belirtmesine gerek yoktur. Somut olayda, davacı şirketler borca batık durumda olup, davacı şahıs işletmesi borca batık değilse de, davacının mali ve finansal verilerinden iyileşmenin olanaklı olmadığı, herhangi bir ticari faaliyeti olmayan ve işletmenin faaliyetine devam etmesi mümkün olmadığı anlaşılan davacı şahıs işletmesinin aktiflerin azalması ve pasiflerin artmasına yol açılmaması için iflasın derhal açılarak malvarlığının tasfiyesini sağlanmasında yarar bulunduğu gözetildiğinde İİK’nun 292. madde anlamında İflas kararı verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenler ile ilk derece mahkeme kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile İİK’nın 293/3 ve 164/2 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on günlük süre içerisinde Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.02/07/2020