Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/288 Esas
KARAR NO : 2020/430
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/01/2019
NUMARASI : 2018/1010 Esas, 2019/44 Karar
DAVANIN KONUSU: Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
KARAR TARİHİ: 13/02/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA Davacılar vekili dava dilekçesi ile; davacı şirketin başta mimarlık faaliyetleri olmak üzere, her türlü proje işleri ile resmi ve özel inşaatlar yaptığını, ancak ekonomik dalgalanmalar ve yüksek faiz nedeni ile darboğaza girdiğini, şirketin borca batık olmadığını, sadece ödeme güçlüğü içinde olduğunu, konkordato taleplerinin vade konkordatosu olup, alacaklardan tenzilat istemediklerini, bu nedenle kamu alacakları dahil imtiyazlı imtiyazsız tüm alacaklıların alacaklarına kavuşacaklarını, davacı … ise şirketin tek ortağı olup başkaca bir ticari faaliyetinin bunulmadığını ve sirket borçlarının çoğunda avalinin bulunduğunu, davacı gerçek kişi hakkında mühlet verilmemesi halinde şahsın aval ve kefaletler ile uğraşmak zorunda kalacağını ve bu nedenle konkordato ön projesinin sekteye uğrayacağını belirterek İİK’nın 287. maddesi gereğince öncelikle üç aylık geçici mühlet kararı verilmesini, gerekirse geçici mühletin iki ay daha uzatılmasını ve akabinde 1 yıllık kesin mühlet verilerek konkordatonunun tasdikine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI Mahkemece, davacı şirketin 2018 yılını karla kapatacağını belirtmesine rağmen 1.876.443,64 TL zararla kapattığı, personel maaşlarının 2018 yılı Haziran ayından bu yana ödenmediği, kamuya olan mali yükümlülüklerin yerine getirilmediği, şirketin rayiç değerleri itibariyle 2.651,145,54 TL borca batık durumda olduğu, gelir getirici somut proje sunulamadığı, projenin gerçekleşmesi kanaati oluşmadığı ve şirketin borca batık durumda olduğu, şirketin konkordato teklifinin başarıya ulaşmasının mümkün olmadığı, davacı gerçek kişinin ise kendine özgü proje sunmadığı, şirketin projesinin başarıya ulaşması durumunda borçlarını ödeyebileceğini beyan ettiği, şirketin projesinin başarıya ulaşma imkanı da bulunmadığı gerekçesi ile davacıların konkordato talebinin reddine ve davacı şirketin iflasına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Davacılar vekili yasal süresinde sunduğu istinaf dilekçesinde; davacı şirketin taşınmazlarının borçlarını kapatmaya yeterli olduğunu ve şirketin borca batık olmadığını, şirkete ait bir taşınmaz üzerinde ikinci derece ipoteği olan …. Bankası ile ilk derece ipotek sahibi … ipotek bedelinin ödenmesi karşılığında kredi anlaşması yapıldığını, ancak …. Bankasının ilk derece ipoteğini ödemediğini, … Bankasının anlaşmalara uymaması nedeniyle müvekkili şirketin … Bankasına 1.500.000,00 TL daha fazla borcu gözüktüğünü, davacı gerçek kişinin eşine ait iki adet evin şirket borçları için ipotek edildiğini ve gerekirse şirkete hibe edileceğini ancak bu hususun dikkate alınmadığını, tüm borçların teminat altında olduğunu, ayrıca iki adet iş yapılmak üzereyken iflas kararı verildiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle 7101 sayılı Kanun ile değişik İİK’nın 285 ve devamı maddeleri gereğince geçici mühlet ve akabinde kesin mühlet kararı verilerek konkordatonun tasdikine ilişkindir.Mahkemece davacı gerçek kişi ile tek ortağı olduğu davacı şirketin kesin mühlet ve konkordato talebinin reddine karar verilmiş, karara karşı davacılar vekilinin istinaf yoluna başvurması üzerine Dairemizin 2019/953 Esas, 2019/2397 Karar sayılı kararı ile, istinaf maktu harcı ile istinaf yoluna başvurma harcını yatırmayan davacı gerçek kişiden gerekli harçların ikmali için dosyanın mahalline geri çevrilmesine karar verilmiş, mahkemece davacıdan harç ikmali sağlanmıştır.Konkordato talepleri ile ilgili 2004 sayılı İİK’nın 285. maddesinde, yetkili ve görevli mahkeme düzenlenmiş, yasada iflasa tabi olan borçlu için, İİK’nın 154. maddesine atıf yapılarak ilgili maddenin birinci veya üçüncü fıkradaki yazılı yerlerdeki asliye ticaret mahkemesinin yetkili ve görevli olduğu, iflasa tabi olmayan borçlu için ise yerleşim yeri mahkemesinin yetkili olduğu vurgulanmıştır. Somut olayda, davanın, davacı şirketin muamele merkezi ile davacı gerçek kişinin yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesinde açıldığı ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 74. maddesinde belirtilen şekilde davacılar vekilinin vekaletnamesinde konkordato ile ilgili özel yetkinin mevcut olduğu anlaşılmıştır. Dosya kapsamından, mahkemece İİK’nın 286 maddesinde sayılan belgelerin eksiksiz olarak sunulduğu belirtilerek davacı gerçek kişi için 12/11/2018 tarihinden, davacı şirket için ise 01/11/2018 tarihinden geçerli olmak üzere 3 aylık geçici mühlet kararı verilmiş, geçici komiser heyeti atanmış, geçici komiser heyeti, geçici mühlet içerisinde ara ve nihai raporlarını sunmuş, şirketin stoklarında bulunan taşınmazlar, şirkete ait taşıt ve demirbaşlar ile şirkete ait stokların değeri hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.Geçici komiser 09/01/2019 tarihli nihai raporunda; şirketin 1 çalışanı olduğu ve gayri faal durumda bulunduğu, personel maaşlarının 2018 yılı Haziran ayından bu yana ödenmediği, kamuya olan mali yükümlülüklerin yerine getirilmediği, 15/12/2018 tarihi itibarıyla şirketin 1.876.443,64 TL zarar rapor ettiği ve rayiç değerleri itibariyle 2.651,145,54 TL borca batık durumda olduğu, şirketin 2 adet projeye ilişkin kar elde etmeyi planlamasına rağmen bu konuda herhangi bir belge sunulmadığı, şirketin konkordato projesinin gerçekleşmesi yönünden müspet kanaat oluşmadığı, davacının eşine ait ve şirket lehine ipotekli taşınmazların paraya çevrilmesi halinde halefiyet yoluyla üçüncü kişi alacaklı durumuna geleceğinden, şirkete ait olmayan taşınmazların projenin başarıya ulaşmasını sağlayacak unsur olmadığı, davacı gerçek kişinin şirketin borçlarına kefil olup ayrı bir proje sunmadığı ve şirketin projesine dayandığı belirtilmiştir.İİK 289. maddesinde, konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğunun anlaşılması halinde borçluya 1 yıllık kesin mühlet verileceği düzenlenmiştir. Borçlunun iyileşmesi ve konkordatonun tasdiki ihtimali “konkordatonun başarı şansı” kavramı altında ifade edilmiştir. Başarı olasılığı kavramından anlaşılan husus, konkordato projesinin gerçekleşme şansına sahip görülmesidir. Bu sonuca, borçlunun durumu, malvarlığı gelirleri ve taahhütlerini yerine getirmesine engel olan nedenler gözetilerek, objektif verilere göre konkordato başarı olasılığı yargıç tarafından belirlenecektir. (Konkordato ve Yeniden Yapılanma Hukuku -Av.Sümer Altay, sayfa 112, 1. Cilt). Diğer taraftan iyileşme kavramı, borçlunun alacaklılara tam ve zamanında ödeme yapabilecek şekilde ödeme gücünü kazanması şeklinde anlaşılabilir ise de, İİK’nın 291. madde çerçevesinde özellikle açıklanmamış ve konu kazai ictihatlara bırakılmıştır.İİK’nın 287/5. maddesi yollaması ile geçici mühlet hakkında da kıyasen uygulanması gereken İİK’nın 292. maddesi uyarınca konkordatonun başarıya ulaşamayacağı anlaşılıyorsa, komiserin raporu üzerine mahkemece geçici mühletin kaldırılarak, konkordato talebinin reddine ve borçlu iflasa tabi ise iflasına karar verilmesi gerekir.Somut olayda, davacı şirketin ön projesinde faaliyetlerini sürdürebilmesi ve borçlarını ödeyebilmek için gerekli mali kaynağın; kredi temini, sermaye artırımı, faaliyet konusu olan işyeri ve konut satışı, vadeli malzeme alımı ve tasarruf tedbirleri ile sağlanacağı öngörülmektedir. Ne var ki şirket karar tarihine kadar, herhangi bir kredi temini ve sermaye artırımı gerçekleştirmiş değildir. Yine projenin temel unsurlarından birinin de, şirketin faaliyet konusu olan işyeri ve konut satışından elde edilecek gelirler gösterilmesine rağmen, şirketin 15/12/2018 yılı itibarıyla 1.876.443,64 TL zarar ettiği görülmektedir. Şirketin öngörülen 2 adet iş alımı ile ilgili herhangi bir belge vb sunulmadığı gibi, komiser raporunda şirketin tek çalışanı bulunduğu ve gayri faal olduğunun belirtildiği, ayrıca şirketin 2018 yılı Haziran ayından bu yana personel maaşlarını ödemediği ve kamuya olan mali yükümlülüklerin dahi yerine getirilmediği anlaşılmaktadır. Yine komiser raporuna göre şirketin 15/12/2018 tarihi itibarıyla hem kaydi hem rayiç değere göre davacı şirket borca batık durumdadır. Buna göre komiser raporundan davacı şirketin mevcut durumu ile mali ve finansal verilerinden, iyileşmenin sağlanamayacağı ve şirketin konkordato teklifinin başarıya ulaşılamayacağı anlaşılmakla mahkemece İİK’nın 292/1.b bendi uyarınca davacı şirket yönünden geçici mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine ve şirketin iflasına karar verilmesi yerindedir.Davacı gerçek kişi yönünden yapılan istinaf incelemesinde ise, Tüzel kişi ve kefillerinin konkordato taleplerini aynı dilekçede birleştirilmesi mümkün olmakla birlikte, konkordatonun tasdiki için gerekli koşulların her bir borçlunun şahsında gerçekleşmesi gerekir (Yargıtay 19 HD’nin 2006/7121 Esas, 2006/10981 Karar sayılı kararı).Davacının sunduğu konkordato projesine göre, davacının konkordato teklifi, şirketin borçlarına kefil olmasından kaynaklanmaktadır. Kefil mahkemeye sunacağı konkordato ön projesinde kefalet borcunu hangi oranda veya vadede ödeyeceğini, ödemelerin yapılması için mevcut mallarını satıp satmayacağını, kefalet borcu ödemesini yapabilmek için gerekli mali kaynağı nasıl sağlayacağını açıkça belirtmelidir. (Yeni Konkordato Hukuku, Editör Selçuk Öztek, 2. Baskı, sh. 148)Ne var ki somut olayda, komiser heyetinin 09/01/2019 tarihli raporunda belirtildiği üzere, davacının borçlu şirketten bağımsız bir konkordato projesinin bulunmadığı, projenin kendine özgü hiçbir konkordato tedbiri ve hedefi içermediği, tamamen borçlu şirketin ön projesi üzerine temellendirildiği, alacaklılara sunulan bir proje bulunmadığı görülmektedir. Sırf alacaklıların icra takibine maruz kalmamak için konkordato talep edilmesi de müessesenin amacına uygun düşmeyecektir. Buna göre ilk derece mahkemesince davacı gerçek kişi yönünden geçici mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine dair verilen karar yerindedir.Açıklanan nedenlerle geçici mühlet kararının kaldırılarak, konkordato talebinin reddine ve davacı şirketin iflasına dair verilen karar yerinde olduğundan HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereği davacılar vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı + 148,60 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 232,10 TL harcın, Davacı … tarafından peşin yatırılan 203,00 TL harçtan mahsubu ile bakiye 29,10 TL harcın davacı taraftan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcının, peşin olarak yatırılan 44,40 TL harçtan mahsubuna, bakiye 39,10 TL harç ile, yine istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 148,60 TL harçtan peşin olarak yatırılan 121,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,30 TL olmak üzere toplam 66,40 TL harcın davacı Tasfiye Halinde …Sanayi Ticaret Ltd. Şti’den tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 4-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile İİK’nın 293/2 maddesi gereği davacı gerçek kişi yönünden kesin, davacı şirket yönünden ise, kararın tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 13/02/2020